Antik çağlarda felsefe ile uğraşan kişileri gözünüzde canlandırmanız gerekse muhtemel çoğu insanın aklına sakallı, yaşını almış bir kişi profili gelecektir. Meydanda konferanslar veren ve etrafına kendisini dinlemek isteyen büyük bir kalabalığı toplayan bir kadın çoğu insanın bu anlayışına uymayacaktır. Bahsedilen ve yazımızın da konusu olan bu kadın “İskenderiyeli Hypatia”dır.
Hypatia bir matematikçi, astronom ve ilk kadın filozoftur. Kendisi günümüzde iki şey için genellikle anımsanmaktadır. Bunlardan ilki elbette felsefi, matematiksel ve astronomik öğretileridir. İkincisi ve akıllara daha çok yer etmiş olanı da trajik biçimde öldürülmesidir.
İskenderiyeli Hypatia Kimdi ve Ne Öğretti?
MS 331 yılında Büyük İskender tarafından kurulan İskenderiye şehri, antik dünya için bir kültür ve eğitim merkezi haline gelmişti. Hypatia, MS 350 civarında (kesin tarih bilinmemekle birlikte), o zamanlar Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olan Mısır İskenderiye’de doğdu.
Hypatia’nın babası olan filozof ve matematikçi Theon’un İskenderiye’deki Mouseion adlı prestijli üniversitenin yöneticisiydi. Hayatı boyunca pek çok matematiksel çalışmayı düzenlemişti. Bunlardan en önemlisi Öklid’in çalışmalarıydı. Theon, Hypatia’ya erken yaşlardan itibaren matematik ve felsefe öğretti. Kaynaklardan anladığımız kadarıyla da Hypatia büyüdükçe yetenek açısından babasını çok geride bırakacaktı.
Ne yazık ki, antik dünyadan diğer birçok yazarda da karşımıza çıktığı gibi, çalışmaları çoğunlukla zaman içinde kayboldu. Ancak Ptolemy’nin Almagest kitabı, Diophantus’un on üç ciltlik Arithmetica’sı, Apollonius’un konik kesitleri geometrisi üzerine kitabı da dahil olmak üzere çeşitli matematiksel metinleri düzenlediğini ve bu kitaplar hakkında yorumlar yazdığını biliyoruz. Bu nedenle Hypatia, bir yenilikçiden çok başarılı bir matematiksel yorumcu olarak bilinmektedir.
Hypatia sadece felsefe ve matematik ile uğraşmamıştı. Hypatia’nın ismi antik metinlerde astronomi ile bağlantılı olarak da birkaç kez anılmaktadır. Kendisinin gezegenlerin konumunu hesaplamak için astronomik aletler geliştirdiği kabul görmektedir.
Hypatia’nın felsefi metinlerinden hiçbiri günümüze ulaşamadığı için, kendisinin bu konuda herhangi bir orijinal teori geliştirip geliştirmediği bilinmemektedir. Ancak onun antik felsefeye hakim olan Neoplatonist okulun bir parçası olduğunu biliyoruz. Bu okul, özellikle matematiği, kişiyi ilahi olana yaklaştıran bir entelektüel faaliyet olarak görmesiyle bilinmektedir. Neoplatonist filozofların amacı, felsefi tefekkür ve entelektüel çaba yoluyla Tanrı ile birliğe ulaşmaktı. Hypatia için akıl ve din ayrılmazdı.
Gerçek İle Yapılan Evlilik
İskenderiyeli Hypatia yetişkinliğe eriştiğinde, saygın bir kadın filozof olmuştu. Kendi okulunu yönetiyor, imparatorluğun dört bir yanından en parlak beyinlerden bazılarına ders veriyordu.
Saygın ve prestijli öğretmenlerden biriydi; sınıfı, evi öğrencilerle, çağın bilgin ve düşünürleriyle dolup taşardı. Avrupa, Asya ve Afrika’dan öğrenciler onun derslerini dinlemek için İskenderiye’ye gelmeye başlamışlardı. Öğrencileri arasında ileride İskenderiye valisi olacak olan Orestes ve Ptolemais’in piskoposu olacak olan Synesius da vardı.
Zaman zaman Hypatia’nın güzelliği sınıflarındaki birçok genç erkeğin ona aşık olmasına yol açıyor, durum entelektüel hayranlıktan daha fazlasına dönüşüyordu. Öte yandan, hiçbiri Hypatia’ya sahip olamadı. Kendisine yapılan tüm teklifleri “Ben gerçekle evliyim” diyerek geri çevirdi.
Hypatia, sınıfta ders vermediği zamanlarda ders vermek için halka açık alanlara çıkardı. Platon, Aristoteles ve diğer filozofların çalışmalarını dinlemek isteyen herkese anlatırdı. Sonuçta bu, zamanın erkek filozofları için olağan bir davranıştı. Ancak bir kadının bu şekilde davranması alışılmadık bir durumdu.
Hypatia Ne Kadar Sıradışıydı?
Hypatia’nın popülaritesi, kısmen farklı insanlara ve bakış açılarına karşı açık olmasından kaynaklanır. Kendisi bir pagan olmasına rağmen, birçok Hristiyan’ı ve Yahudi’yi öğrenciliğine kabul etmişti. Dönemin yükselen dini gerilimleri göz önüne alındığında bu çok önemliydi. Öğrencisi ve arkadaşı Synesius, Hıristiyan bir piskopos oldu.
En yakın sırdaşlarından biri, İskenderiye valisi olan Orestes adlı eski öğrencisiydi. Bu ilişkiler ona son derece etkili bir siyasi figür olarak da ün kazandırdı. Liderler işlerinde zorluklarla karşılaştıklarında genellikle onun bilgeliğine başvurdular. Ancak ne yazık ki onun bu ilişkileri ölümüne de yol açacaktı.
Sonucunda Hypatia, Klasik dünya ile Erken Orta Çağ arasındaki geçiş döneminde, felsefe ve din hakkındaki fikirlerin hızla değiştiği bir dönemde yaşamıştı. Hypatia’nın memleketi İskenderiye, süregelen baskılardan ve devamında ortaya çıkan dini çatışmalardan kötü etkilenecekti.
Tapınaklar kısa süre sonra terk edildi veya kiliselere çevrildi. Pagan imgeleminin potansiyel olarak şeytani gücünden korkanlar, Mısır’daki eski sanat eserlerinin heykellerini, ellerini, ayaklarını ve burunlarını kırmaya başladı. İskenderiye’de kısa süre sonra Hıristiyanlar ve putperestler arasında isyan çıktı.
Şehrinde artan şiddete rağmen, Hypatia uzun süre şehrinde büyüyen Hıristiyan seçkinlerle oldukça rahat bir şekilde omuz omuza ilişki sürdürmeyi başarmıştı. Sonucunda felsefe, pek çok konuyu kapsadığı için birçok Hıristiyan için gri bir alana düştü.
Bu nedenle birçok insan klasik felsefe okumakla Hristiyan olmak arasında bir çelişki görmedi. Hatta Hypatia’nın önemli öğrencilerinden biri olan Synesius ilerleyen süreçte piskopos oldu. Hayatının geri kalanında da pagan felsefesi ile Hristiyan fikirlerini bir şekilde karıştıran mistik metinler yazdı.
İskenderiye’de Paganlar ve Hıristiyanlar Karşı Karşıya Gelecekti
Synesius mektuplarında, Hypatia ve onun hem pagan hem de Hristiyan öğrenci çevresinin sıkı dost kaldıklarını ve hayatlarının geri kalanında birbirleriyle iletişim halinde kaldıklarını açıkça ortaya koyuyor.
MS 382-412 yılları arasında İskenderiye Patrikhanesinin başında bulunan Theophilus farklı inançlarına rağmen Hypatia ile iyi bir ilişki sürdürmüştü. Ancak öldükten sonra yeğeni Cyril şehrin gücünü ele geçirmek için savaşmaya başladı.
Cyril kendini beğenmiş, dini istediği gibi saptıran ancak etkin konuşma biçimi ile halkı etkileyen biriydi. İskenderiye çok büyük bir Hıristiyan nüfusa sahipti ama aynı zamanda son derece kozmopolitti. Yeni Piskopos da, kendisini daha popüler kılmak için Hıristiyan önyargılarından yararlanmaya hevesliydi.
Asıl amacı din yaymaktan öte Orestes’i zayıflatmak ve siyasi gücü ele geçirmekti. Cyril’i eleştirenlerden biri Hypatia’nın arkadaşı Orestes’ti. Orestes, Piskopos hakkında şikayet etmek için imparatora mektup yazsa da, hiçbir yanıt alamayacaktı.
Cyril’in en kötü ve en şiddetli destekçileri arasında Mısır çölünden radikal Nitrian Rahipleri ve hastaları iyileştirmesi ve topluma yardım etmesi gereken, ancak yerel halkı terörize etmekle daha çok ilgileniyor gibi görünen bir grup olan Christian parabolani vardı. Gergin durum tehlikeli bir şekilde tırmanmaya devam etti. Sonrasında da Cyril ve çetesi dikkatlerini Oreste’nin arkadaşı Hypatia’ya çevirdi.
İskenderiyeli Hypatia Neden Öldürüldü?
Hypatia’nın öldürülmesi basit bir dini çatışma değildi. Daha çok rakip ileri gelenler arasında bir güç savaşıydı. Hypatia Cyril için bir tehditti. Sonucunda sadece Orestes ile bağlantılı değildi, aynı zamanda kişisel olarak da son derece popülerdi.
Hypatia’nın bilgisi ve etkisi çok geçmeden büyücülük olarak damgalandı. Bu söylentiyi Cyril’in kendisinin mi başlattığından emin olamayız. Ancak çok geçmeden Cyril’in destekçileri Hypatia’nın insanlar üzerindeki hakimiyetinin büyücülüğün sonucu olduğunu fısıldamaya başladılar. O dönemde bazı Hıristiyanlar için bu son derece ciddi bir suçlamaydı.
Çok geçmeden, bir grup Hıristiyan militan, kutsal yazıları harfi harfine yorumlama görevini üstlendi. Kalabalık, Hypatia’yı İskenderiye sokaklarında buldu ve arabasından sürükledi. Kalabalık önünde soydu, vücudunu parçalara ayırdı, sonra da yaktı. Acımasız ölümü, onu hem pagan hem de Hıristiyan birçok insan için şehit yapacaktı.
Efsane ve Kurguda İskenderiyeli Hypatia
Modern zamanlarda İskenderiyeli Hypatia hem feminist bir simge hem de Hıristiyanlık karşıtı bir sembol haline geldi. Ancak Hypatia’nın yaşamı ve zamanını çevreleyen detayların çoğu zaman içinde kaybolmuştur. Yine de kesin olan bir şey var ki, ünlü matematikçi Hardy’nin söylediği gibi, bir çağ Hypatia’nın ölümü ile sona erdi. Bundan sonra skolostik düşünce egemenliğini 1500 yıl sürdürecek ve bilimsel yönüyle karanlık çağa girecekti.
18. yüzyılda hikayesi, Voltaire gibi aydınlanma filozofları tarafından coşkuyla ele alındı. Sonrasında gelen kitaplarda Hypatia seküler akıl yürütmenin bir sembolü olarak kullanılacaktı. Bir çoğumuz ise onu Alejandro Amenábar’ın yönettiği ve parlak Rachel Weisz’in oynadığı 2009 gişe rekorları kıran Agora filminden tanıyoruz.
Sonuç Olarak;
Hypatia güçlü bir insan, bir kadın ve bir düşünürdü. Güce susamış bir insanın – hurafelerle beslenen bir nefret çetesini kullanmaya istekli bir adamın – önüne çıkan bir engeldi. Bugün Hypatia’nın anısını sürdürmek için bir asteroide ve ayda bir kratere onun adı verilmiştir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Hypatia, Ancient Alexandria’s Great Female Scholar; Yayınlanma tarihi: 14 Mart 2010; Bağlantı: https://www.smithsonianmag.com/history
- Rebecca Buxton; The Philosopher Queens: The lives and legacies of philosophy’s unsung women; ISBN: 178352801X
- Hypatia of Alexandria: The Life and Death of a Female Philosopher. Yayınlanma tarihi: 20 temmuz 2021; bağlantı: https://www.thecollector.com/
Matematiksel