Yaşlandıkça zaman daha hızlı geçer. Hayatta ne kadar çok rutin olursa deneyimlerin yoğunluğu o kadar azalır; bunun sonucunda da zihin bunları yeterince net kaydedemez.
Zamanın geçişi kafa karıştırıcı bir şeydir. Bir dakikanın 60 saniyeden oluştuğunu hepimiz bilsek de, zaman algısı kişiden kişiye ve bir durumdan diğerine önemli ölçüde değişecektir. Çocukken, yaz tatilleri sonsuza kadar sürecekmiş gibi gelirdi. Ancak bu süre yetişkinlikte uçarcasına geçer.
Aynı şekilde, yetişkinliğe adım atana kadar akademik yıl önemli zaman dilimleri olarak görünür. Öte yandan aynı işyerinde çalışan kişiler ne kadar uzun zamandır birlikte çalıştıklarını ve zamanın ne kadar hızlı -adeta hiç fark edilmeden- geçtiğini fark ettiklerinde epey şaşırırlar. Yaşlandıkça zamanın daha hızlı geçtiği konusunda genel bir mutabakat vardır.
Aslında bu durum yetişkin hayatlarımızı, yetişkinlerin sorumlulukları ve endişeleriyle doldurmanın bir sonucu değildir. Araştırmalar aslında yaşlı insanlar için algılanan zamanın daha hızlı aktığını doğrulamaktadır. Bir çalışmada yaşla zamanın öznel hızı arasında bir bağıntı olduğu görüldü. Katılımcılar, yaşları ne kadar büyükse hayatın on yılının o kadar hızlı geçtiğini hissediyorlardı.
Başka bir deyişle, yaş ilerledikçe haftalar, aylar ve yıllardan ziyade hayatın on yılları daha hızlı geçiyordu. Araştırmacılar zaman hızının altmış yaşa kadar giderek arttığına ve artmanın burada durduğuna kanaat getirdiler. Bu noktadan itibaren zamanın öznel hızı sabit kalıyordu.
Yaşlandıkça Zaman Algımız Neden Değişiyor?
Yaşlandıkça zaman algımızın neden hızlandığını açıklamaya çalışan çeşitli teoriler vardır. Fikirlerden biri, iç biyolojik saatlerimizin kademeli olarak değişmesidir. Yaşlandıkça metabolizmamız ile birlikte kalp atışımız ve nefes alma sıklığımızda yavaşlar. Çocukların ise kalpleri çok hızlı atar. Bu da onların sabit bir süre içinde daha fazla biyolojik belirteç (kalp atışı, nefes) deneyimlediği anlamına gelir. Bu durum da sanki daha fazla zaman geçmiş gibi hissettirebilir.
Başka bir teori ise algıladığımız zamanın geçişinin, algısal bilginin miktarıyla ilişkili olduğunu öne sürer. Bir hipoteze göre zaman algımız, belleğimizden ve ne kadar yeni deneyim yaşadığımızdan etkilenmektedir. Örneğin, ilk sevgili ya da okuma yazma öğrenmenin verdiği heyecan gibi yeni deneyimler beyinde çok sayıda kalıcı veri kaydedilmesini tetikler.
Ancak günlerini benzer biçimde yaşayan yaşlı bir kişinin beyninde ise daha az veri kaydedilir. Diğer bir deyişle hatırlanacak daha az anı bulunur. Bu da yaşlılıkta beynin benzer veriler içeren zaman dilimlerini bir araya toplamasıyla ve zamanın hızla geçip gitmiş gibi hissedilmesiyle sonuçlanır.
Yukarıdaki açıklamaya göre, günlük deneyimlere ne kadar aşina olursak, zaman o kadar hızlı akıyor gibi görünür ve genellikle bu aşinalık yaşla birlikte artar. Bu teorinin arkasındaki mekanizmanın ise, motivasyon ve ödül gibi durumlarla ilişkilendirilen bir nörotransmitter olan dopamin olduğu ileri sürülmektedir. 20 yaşından sonra dopamin seviyeleri düşmeye başlar ve bu da zamanın daha hızlı aktığını düşünmemize neden olur.
Zamanın Akışını Nasıl Algılıyoruz?
Yaşlandıkça sabit bir periyodun uzunluğunun bariz şekilde azalması, zamanın “logaritmik bir ölçeği” olduğunu akla getiriyor. Buradaki fikir, bir zaman dilimini halihazırda yaşamış olduğumuz zamanın oranı olarak algılamamızdır. İki yaşındaki bir çocuk için bir yıl hayatının yarısıdır, bu nedenle gençken doğum günleri arasında beklemek çok uzun bir süre gibi görünür.
On yaşındaki bir çocuk için bir yıl hayatının yalnızca %10’udur (bu da biraz daha katlanılabilir bir bekleme anlamına gelir). 20 yaşındaki bir çocuk için ise yalnızca %5’tir. Logaritmik ölçekte, 20 yaşındaki bir kişinin, iki yaşındaki bir çocuğun doğum günleri arasında yaşadığı aynı orantılı yaş artışını yaşaması için, 30 yaşına gelene kadar beklemesi gerekir. Yani yaşlandıkça gerçekten da zaman matematiksel olarak hızlanmaktadır. Bu teoriye göre de, beş ila on, on ila 20, 20 ila 40 ve 40 ila 80 arasındaki yaş farklılıkları aynı algılanacaktır.
Sonuç olarak;
Araştırmalar zamanın yetişkinler için genel olarak hızlı geçtiğini ve yaşla zaman algısı arasında bir bağıntı olduğunu gösteriyor. Ama katılımcılardan gelen cevapların ne kadar çeşitli olduğunu da gözden kaçırmamak lazım, ki bu da hepsinin daha genç olanlara kıyasla illaki zamanın giderek daha hızlı geçtiğini hissetmediklerini ortaya koyuyor.
Ancak eğer yaşlandıkça yeni görüntüler ve deneyimlerin eksikliği zaman algımızı hızlandırıyorsa, demek ki yaşamımızda yapacağımız küçük değişiklikler ile zaman algımız üzerinde oynayabilme şansımız vardır. O yüzden vücudumuz ve zihnimiz bizi tembelliğe zorladığında zaman akışını kendimize hatırlatabiliriz.
Bilim insanları yaşlanma ve zaman arasındaki ilişkiyi inceleyedursun, siz de bu esnada beyninizi şaşırtın. Gün içinde onu uykudan uyandıracak küçük çaplı şoklar uygulayın. Eğlenseniz de eğlenmeseniz de zaman uçup gidiyor. Nöronlarınızı rutine teslim etmeyin…
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Why time seems to go by more quickly as we get older. yayınlanma tarihi: 10 Ağustos 2016. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: Why time seems to go by more quickly as we get older
- Why Time Goes By Faster As We Age. Yayınlanma tarihi: 29 Kasım 2020.Kaynak site: Psychology Today. Bağlantı: Why Time Goes By Faster As We Age;/
- No, It’s Not Just You: Why time “speeds up” as we get older. Yayınlanma tarihi: 27 Mart 2918; Kaynak site: Harvard. Bağlantı: No, It’s Not Just You: Why time “speeds up” as we get older/
- Bejan, Adrian. (2019). Why the Days Seem Shorter as We Get Older. European Review. 27. 1-8. 10.1017/S1062798718000741.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel