Yüzyıldan daha uzun bir süre yanan bir ampul mümkün mü? Ya da bir otomobili çekecek dayanıklılıkta bir kadın çorabı? Hatta 25 yıl garantili bir buzdolabı. Hepsinin cevabı evet, olur; olmuştur da. Sizi planlı eskitme ya da eskime olarak bilinen kavramı ile tanıştıralım, tarihçesinde kısa bir yolculuğa çıkartalım…
Aldığımız ve memnun biçimde kullandığımız bir telefonun devamına gelen bir uygulama güncellemesi sonrasında, işlevselliğini yitirmesi ve bunun sonucunda yeni telefon almak zorunda hissetmemiz bir planlı eskitme stratejisidir. Konu ilginizi çektiyse detaylara geçelim.
Planlı Eskitme Nedir?
ABD’nin Kaliforniya eyaletine bağlı Livermore kenti İtfaiye Müdürlüğü’nün önemli bir demirbaşı var. 1901 yılından beri sürekli yanan ve halen yanmaya devam eden bir ampul.1895’te üretilen bu ampulün içinde yer alan ve ışık veren filaman isimli iletken teli, Adolphe Chaillet icat etti. Aslında bir zamanlar üreticiler ömrü 2 bin 500 saati bulan ampuller üretmekle övünüyorlar, reklamlarında da buna dikkat çekiyorlardı.
Yüzüncü Yıl Işığı, genellikle planlı eskitmenin ilk kanıtı olarak kabul edilmektedir. Planlı eskime ya da eskitme, insanların sürekli olarak satın almalarını sağlamak için ürünlerin sabit bir yaşam süresi içinde bozulacak biçimde üretilmesine verilen isimdir. Peki bu sürece nasıl geldik? Gelin kısaca tarihte bir yolculuk yapalım.
Planlı Eskitme Tarihi
Thomas Edison, 1880 dolaylarında ticari olarak uygun ampulleri icat etti. Bu ilk akkor ampuller – Centennial Light dahil – neredeyse 30 yıl sonra yaygın kullanıma giren tungsten yerine karbon filamanlarına dayanıyordu.
Phoebus isimli dünyanın ilk küresel karteli 1924’te kuruldu. Amaç, ampul üretimini idare altına almak, dünya pazarını bölüşmekti. İlk karar ampullerin ömrünü bin saatle sınırlandırmak oldu. Devamında da kartelin baskısı altındaki üreticiler, daha kısa ömürlü ampuller geliştirmeye çalıştılar.
1940’ta, bin saatlik bir ömür, ampuller için standart haline geldi. İlerleyen yıllarda, mucitler yeni ampuller için onlarca patent başvurusunda bulunsalar da hiçbiri tüketiciye ulaşamadı.
Ürünlerin daha kısa süre kullanılacak biçimde tasarlanması Sanayi Devrimi’nin sembollerinden biri haline geldi. Satın alınan ürünlerin fiyatları düşmüş ve insanlar artık zevkinden alışveriş yapmaya başlamışlardı. Ancak takvim 1929 yılını gösterdiğinde işler değişmeye başladı.
Ekonomik kriz baş göstermişti Amerika’da. İşsizlik korkutucu boyutlara ulaştı. Ekonomiyi yeniden ayağa kaldırmak için New York’tan bir öneri geldi: Emlakçı Bernard London, Planlı Eskitme’nin kanuni zorunluluk haline getirilmesiyle krizden çıkılabileceğini öne sürdü.
Teklif kabul edilmese de planlı eskitme hayatımıza başka alanlarda da dahil olmaya devam etti. I940’ta kimya devi Dupont devrim niteliğindeki bir kumaşı duyuruyordu: Naylon. Dupont kimyagerleri tarafından üretilen ilk çoraplar, bir otomobili çekecek kadar dayanıklıydı. Ancak bu tüketici dışında kimin işine gelirdi ki? Sonuç malum, tek kullanımlık kadın çorapları raflarda uzun süredir yerlerini koruyor.
Günümüzde Planlı Eskitme Nasıl Çalışıyor?
Hepimizin başına gelmiştir. Aldığımız elektronik aletimiz arızalandığı için tamirciye götürdüğümüzde, tamir için ödenmesi gereken bedelin neredeyse sıfır cihaz parasına yakın çıkar. Bu durum da planlı eskitmenin bir parçasıdır.
Elbette her şey zaman içinde eskiyecektir. Bu nedenle sonsuza kadar tam işlevini yerine getiren hiçbir ürün tasarlanamaz. Ancak bazı ürünler bilinçli olarak ömürlerini kısaltacak şekilde tasarlanmaktadır. Bu kararlar, o ürünün her bileşeninin tasarım aşamalarında üretim öncesinde alınır. Bir ürünün dayanıklılığının azaltılması ürünün yıpranma hızını artırır.
Trendler, belirli ürünlerin satışında çok önemli bir rol oynar. Bu nedenle bazen elimizdeki cihazımız eskimese bile modanın dışına çıkması nedeniyle bize eskimiş gibi gelir. Bunun gibi ürünler, genellikle “moda döngüsü” olarak adlandırılan bir arzu döngüsünden geçer.
Sürekli olarak yeni stiller ortaya çıkaran üreticiler, trendi takip eder. Bu durum özellikle giyim ve teknoloji gibi iki ana tüketim sektöründe bariz bir biçimde devam etmektedir. Bazı durumlarda da ürünler, belirli sayıda kullanıldıktan sonra tekrar satın alınmaları gerekecek şekilde tasarlanır. Örneğin, mürekkep püskürtmeli yazıcılar, yazıcı hala dayanıklı ve teknik olarak işlevsel olsa bile, belirli sayıda sayfadan ve belirli bir süreden sonra yazıcının kullanılmasını engelleyen akıllı çipler yüklü biçimde gelir.
Büyük Resme Bakarsak
Ampulle başlayan Planlı Eskitme sistemi, yarattığı tüketim ekonomisini gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir duruma sürükledi. Sistem şirketlerin düzenli gelir elde etmesine yardımcı olurken, bizler de giderek doyumsuzlaşıyor ve mutsuzlaşıyoruz. Diğer yandan bu durum daha fazla atık, kirlilik ve daha fazla doğal kaynak kullanımı anlamına geliyor.
Bu stratejileri sınırlandırmak için düzenlemeler gerekiyor. Avrupa Birliği, 2015 yılında, cihaz üreticilerinin ürünlerinin amaçlanan kullanım ömrünü ve ürünün yedek parçalarına ne kadar önce ihtiyaç duyulacağını beyan etmelerini gerektiren bir yasayı kabul etti. Ancak atık miktarını azaltmak ve daha sürdürülebilir bir yaşam istiyorsak bu yasaların yaygınlaşması gerekli. Bir ampul ile başlayan bu stratejiden kurtulmak mümkün olmasa da en azından bilinçli tüketiciler olmamız ve haklarımızı aramamız önemli.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Planned Obsolescence: Why Are Things Built To Fail?; Yayınlanma tarihi: 22 Ocak 2022, Bağlantı: https://www.scienceabc.com/
- Here’s the truth about the ‘planned obsolescence’ of tech. Yayınlanma tarihi: 13 Haziran 2016; Bağlantı: https://www.bbc.com
Matematiksel