Fizik

Okulda Öğrendiğimiz Ama Yanlış Olan Beş Bilimsel Gerçek

Ders kitaplarında yazan her şeyin bir çok kişi doğru olduğunu kabul eder. Ancak okulda öğrendiğimiz yanlış bilimsel gerçekler de vardır. Detaylara geçmeden önce kısa bir test yapalım.

  • Kaç tane duyunuz var?
  • Bunlardan hangisi mıknatısla etkileşime girer? Domates, insan vücudu, ataç
  • Pigmentlerin ve boyaların ana renkleri nelerdir?
  • Dilin hangi bölgesi acı tatları algılamaktan sorumludur?
  • Maddenin halleri nelerdir?

Şimdi verdiğiniz cevapları kontrol ediniz. Eğer yukarıdaki sorulara sırasıyla beş; ataç; kırmızı, sarı ve mavi; dilin arka kısmı; ve katı, sıvı gaz cevaplarını verdiyseniz muhtemelen bir okul sınavından tam not alırdınız. Ama yanılmış olurdunuz. Şimdi nedenlerini anlamaya geçebiliriz.

Beş Duyudan Çok Daha Fazlası Var

duyu sayımız
Sadece beş duyumuz olduğu fikri tüm kültürlerde yer alır. Üstelik sadece günlük konuşmalarda değil, bilimsel bağlamlarda da bazen ortaya çıkar.

Duyularımız bir insanı benzersiz kılan, bizi insan yapan şeylerin başında gelir. Ancak duyularımız sorulduğu zaman bir çok insanın aklına sadece beş duyu gelecektir. Bu beş duyu görme, koklama, işitme, dokunma ve tat alma olma biçimindedir.

İnsanda beş duyu olduğu fikri muhtemel Aristoteles’in her duyuya bir bölüm ayırdığı De Anima (Ruh Üzerine) adlı kitabına dayanır. Ancak o günden bugüne çok şey değişti. Kimi ders kitabında hala beş duyumuz olduğu yazsa da bilim insanları bu konuda artık aynı fikirde değiller. Onlar bu sayının beşten çok daha fazla olduğunu söylüyorlar. Aslına bakarsanız bu konuda tam bir karara bile varamıyorlar.

İç kulakta bulunan vestibüler sistem vücudumuzun dengesini korumaktan sorumludur. Vücudumuz bu sistem sayesinde kafamızın dik mi, yatay mı, hareket ediyor mu yoksa duruyor mu olduğunu algılar. 

Mesela gözlerinizi kapatın ve ardından sağ işaret parmağınızla sol dirseğinizin ucuna dokunun. Muhtemelen bunu kolayca yapmış olmalısınız. Ama nasıl? Bir şekilde parmağınızın ucunun nerede olduğunu ve sol dirseğinizin konumunu da biliyordunuz. İşte bu duyu propriosepsiyon olarak bilinmektedir.

Bu duyu vücudumuzun her bir bölümünün uzayda nerede olduğuna dair sahip olduğumuz farkındalıktır. Böyle bir duyuya sahip olmasaydık yürürken kontrolü kaybetmemek için sürekli ayaklarımızı izlemek zorunda kalırdık. Sadece vücudumuzun uzayda nerede olduğunu bilmek yetmez. Aynı zamanda onu dik de tutmak gerekir. Bunun için de denge duyusuna ihtiyacımız vardır. Çok daha fazlasını buradan okumanız mümkün: Beş Duyu Söyleminden Vazgeçin! Hafife Aldığımız Başka Duyularımız da Var

Manyetik Çekme Gibi Manyetik İtme de Vardır.

Yunan filozof Thales’in mıknatısların demiri çektiğini fark etmesinin üzerinden yaklaşık 2.600 yıl geçti. Artık mıknatısların nasıl çalıştığını, ayrıntılı atom seviyesine kadar neredeyse tamamen anlıyoruz. Bir zamanlar merak konusu olan manyetizma artık emrimizde ve modern dünyamızın temelini oluşturuyor.

Kredi kartınızda, cep telefonunuzda, arabanızda, mikrodalga fırınınızda ve bilgisayarınızda mıknatıslar vardır. Ancak yine de mıknatıslar hakkında bilgilerimiz sınırlı. Mesela mıknatıslar ile etkileşime giren tek şey ataçlar değildir. Domatesler ve insanlar da manyetik alanlarla etkileşime girer. Çünkü manyetizma tek tip değildir.

Sadece birkaç çeri domates, güçlü bir mıknatıs, tahta bir kebap çubuğu ve bir toplu iğne ile bunu görmeniz olasıdır.

Manyetik alan veya mıknatıs tarafından güçlü bir şekilde çekilen malzemelere ferromanyetik malzeme denir. Çinko, cıva, kurşun, kükürt, bakır, gümüş, bizmut, tahta vb. gibi bir mıknatıs tarafından itilen malzemeler de diamanyetik malzemeler olarak bilinir. Ama ilgili kuvvetler inanılmaz derecede zayıftır. Yani normalde onları fark etmezsiniz.

Gerçek ana renkler.

Genellikle yalnızca üç ana rengin olduğu söylenir: kırmızı, sarı ve mavi. Ana renklerin diğer renkli pigmentlerin karıştırılmasıyla elde edilemeyen renkler olduğu ve diğer tüm renklerin bu ana renklerin harmanlanmasıyla elde edilebileceği öğretilir. Ancak sarıyı macenta ile karıştırarak kırmızı elde edebilirsiniz. Macenta ile camgöbeğinin karışımından ise mavi elde edilir. Bu arada, sadece kırmızı, mavi ve sarı ile başlarsanız çok çeşitli tonlara erişemezsiniz.

Renk teorisyenleri tüm bunları 19. yüzyılın sonunda çözmüştü ama nedense okul müfredatlarına girmedi. Kanıtı renkli yazıcı kartuşlarınızda. Gerçek ana renkler olan camgöbeği, sarı ve magenta renklerinde gelirler.

Dil Tat Haritası Efsanesi 

Tat alma duyumuz hakkında birçoğumuza okullarda öğretilen iki şey vardır. Bunlardan ilki tespit edebileceğimiz dört farklı tat olduğu biçimindedir. İkincisi ise dilin bunların tespit edilebileceği farklı bölgelere ayrıldığıdır.

Bu gösterim biçimini özellikle çocukların anlaması kolaydır. Bununla ilgili tek gerçek sorun, tamamen yanlış olmasıdır

Dil, en uçta tatlı, her iki tarafta tuzlu, daha arkada ekşi ve en arkada bir bant olarak acıyı algılar. Ders kitaplarında, web sitelerinde bu bilginin güvenle sunulduğunu görseniz de inanmayın. Dilinizde tat haritası yok ve dörtten fazla temel tat var.

Bu tanıdık ama pek de doğru olmayan haritanın kökleri, Alman bilim adamı David P Hänig’in 1901 tarihli bir makalesi olan Zur Psychophysik des Geschmackssinnes’e dayanıyor. Sorun Hänig’in bulgularıyla ilgili değil bu bilgileri sunarken kullandığı bir grafik ile ilgili idi. Grafik, bir noktadan diğerine her tat için duyarlılıktaki göreceli değişikliği gösteriyordu. Ancak bu grafik devamında fikirlerinin yanlış anlaşılmasına sebebiyet verecekti.

1940’larda bu grafik, bir Harvard psikoloji profesörü olan Edwin G Boring tarafından Deneysel Psikoloji Tarihinde Duygu ve Algı adlı kitabında yeniden tasarlandı. Ancak grafikteki bilgileri tam olarak anlayamadığı için bu grafik tat haritası efsanesinin doğmasına neden oldu.

Tat haritası görseli dünya çapında sınıflara girmesinden sonra, ortak bilgi haline geldi. Moleküler biyologların haritadan yıllardır şüphe duydukları ve dilin bölümlere ayrılmadığını defalarca kanıtladıkları düşünüldüğünde, bu özellikle garip bir durumdu.

Maddenin En Az Beş Hali Vardır

İlköğretim fen dersinde çevremizdeki doğal dünyanın temellerini öğrenirken büyük olasılıkla okulda maddenin üç hali olduğunu öğrenmişsinizdir: Katı, sıvı ve gaz. Ancak durum, ders kitaplarında anlatıldığı kadar basit değil.

maddenin hali
En azından ders kitaplarının plazmayı ilk üçe dahil etmemesi doğru değildir. Plazma maddenin özel bir halidir.  Maddenin diğer hallerinden farklı olarak, yüklü maddelerden yapıldığı için başka özel niteliklerle birlikte gelir.

İlk olarak maddenin en yaygın olarak bilinen dört hali olduğunu bilmeliyiz. Bunlar: Katılar, sıvılar, gazlar ve plazmadır. Beşinci hali ise, insan yapımı olan Bose-Einstein yoğunlaşmalarıdır. Plazma çevremizdeki dünyada doğal olarak oluşurken, Bose-Einstein yoğuşmaları laboratuvar koşulları gerektirir, ancak bu onların göz ardı edilmesi gerektiği anlamına gelmez!

Sonuç olarak maddenin bilim insanlarının gözlemlediği en az beş farklı hali vardır. Üstelik maddenin ilginç özellikler gösteren başka halleri olduğu da bilinmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda atom fiziği, parçacık hızlandırıcılar, kuantum teorisi ve sürekli gelişen teknoloji, maddenin diğer birçok halini ortaya çıkardı. 

Sonuç olarak

Okul kitaplarında düzeltilmesi gereken bu beş yanlış bilgiden çok daha fazlası var. Belki de bir biyoloji dersi şöyle başlamalıdır: “Pek çok duyumuz var, işte öğreneceğimiz beş duyu.” Ya da maddenin üçten fazla halinin varlığından bahseden bir cümle araya sıkıştırılmalıdır. Dil haritasına gelince, o sayfayı kitaptan yırtıp atın. Bazı şeyleri basitleştirmek adına yanlış öğretmeye gerek yok!

Kaynaklar ve ileri okumalar

  • Five science ‘facts’ we learnt at school that are plain wrong. Yayınlanma tarihi: 27 Ekim 2014. kaynak site: Conversation. Bağlantı: Five science ‘facts’ we learnt at school that are plain wrong
  • Maffei ME. Magnetic field effects on plant growth, development, and evolution. Front Plant Sci. 2014 Sep 4;5:445. doi: 10.3389/fpls.2014.00445. PMID: 25237317; PMCID: PMC4154392.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında renk katarak matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne de içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir