Parlayan ve bizi ısıtan güneşimiz, modern teknolojik uygarlığımızın sarsılmasına neden olma potansiyeline de sahiptir. Bunu 2 Eylül 1859’da deneyimlediğimiz için biliyoruz. O tarihte Dünya’da kayıtlara geçmiş en büyük jeomanyetik Güneş fırtınası meydana geldi. Bu olay günümüzde 1859 Carrington Olayı bazen de 1859 tarihli Süper Güneş Fırtınası olarak hatırlanmaktadır.
2 Eylül 1859’da dünya çapında denizlerdeki pusulalar çalışmaz hale geldi ve bazı gemiler kayboldu. Telgrafla iletişimde kesintiler yaşandı ve bazı telgraf hatları alev aldı. Karayipler ve Meksika gibi güneydeki insanlar bile gökyüzünde auroralar gördü. Bu durum günümüzde pek çok kişinin aklına aynı soruyu getiriyor. Bugün bir Carrington Olayı gerçekleşseydi ne olurdu?
Carrington Olayı Nasıl Gerçekleşti?
Richard Carrington 19. yüzyılın tanınmış astronomlarından birisi idi. Araştırması güneş üzerine odaklanmıştı. Güneş lekeleri adı verilen güneş yüzeyindeki karanlık noktaların 11 yıllık güneş döngüsü boyunca enlem açısından değiştiğini fark etmiş ve bunu takip etmeye başlamıştı.
1 Eylül 1859 Richard Carrington, gözlemevine gitti ve teleskopunu güneşe doğrulttu. Amacı güneş lekelerinin yerlerini, boyutlarını ve şekillerini araştırıp haritalandırmaktı. Bunun için güneş yüzeyinde gözlemlenen karanlık noktalar kümesini işaretlemeye başladı. Ancak aniden güneş de bir parlama fark etti. Aslında devasa bir Koronal Kütle Atımına (CME) tanık olan ilk kişiydi.
Carrington bu parlamayı derhal Kraliyet Astronomi Topluluğu’na bildirdi. Muhtemelen ertesi güne kadar bu konuyu daha fazla düşünmedi. Carrington’un bilmediği ancak modern gökbilimcilerin iyi anladığı, belirli bir anda görülebilen güneş lekelerinin boyutu ve miktarının, güneşin 11 yıllık elektromanyetik aktivite döngüsüyle doğrudan bağlantılı olduğuydu.
Daha fazla ve daha büyük güneş lekeleri görünür hale geldiğinde, güneş genellikle solar maksimum olarak bilinen döngüsünün zirvesine doğru ilerliyor demektir. Güneş lekelerinin sayısı önemlidir, çünkü güneşimizde gerçekleşen bazı değişikliler uzay havasını etkiler. Uzay havası ise, güneş yüzeyinde Dünya için belli sonuçlar doğurabilecek iki büyük olay ile ilgilidir. Bunlar güneş patlamaları ve koronal kütle atımlarıdır.
Carrington Olayının Dünyaya Etkileri Nelerdir?
‘Carrington Olayı’, 28 Ağustos’tan 7 Eylül 1859’a kadar 10 gün süren, Dünya’yı vurduğunu bildiğimiz, kaydedilen en büyük jeomanyetik fırtınaydı. 28 Ağustos 1859’da, Güneş’in yüzeyinde bir dizi güneş lekesi oluşmaya başladı. Büyük güneş fırtınası ise 1-2 Eylül 1859’da gezegenimizi etkiledi. Normalde güneşte gerçekleşen böyle bir aktivitenin dünyaya ulaşması üç ila dört kadar sürer. Ancak Carrington Olayı farklıydı. Etkiler yaklaşık 18 saat sonra hissedilmeye başlanacaktı.
Resmi olarak SOL1859-09-01 olarak bilinen Carrington Olayı, ilk kez Güneş’in enerjik mizacı ile 19. yüzyılın gelişmekte olan teknolojisi arasındaki potansiyel olarak feci ilişkiyi gözler önüne serdi. Bu olay aynı zamanda o zamana kadar bir ilişki olduğunu düşünmediğimiz aurora ışık gösterileri ve Güneş arasındaki bağlantıyı da anlamamızı sağladı.
O gece, dünyanın dört bir yanındaki telgraf altyapısı çöktü. Bazı telgraf makinelerinden kıvılcımlar çıktığına ve kağıtları tutuşturduğuna dair raporlar vardı. Gezegenin her yerinde, renkli auroralar gece gökyüzünü aydınlattı. O kadar parlak bir şekilde parlamışlardı ki kuşlar cıvıldamaya, işçiler güneşin doğmaya başladığına inanarak günlük işlerine başlamışlardı. Üstelik insanlar Karayipler ve Meksika kadar güneyde de kutup ışıklarını gördüler.
Aşırı jeomanyetik fırtına ertesi gün azaldı. Telgraf ağlarının onarımı için çalışmalar başladı. Parlak auroralar gözden kayboldu ve dünya normale döndü. Ancak akıllarda tek bir soru kaldı.
Bugün Bir Carrington Olayı Yaşansaydı Ne Olurdu?
1859’da Dünya henüz elektrikli teknolojilerle yeni tanışıyordu. Oysa ki bugün tamamen farklı bir dünyada yaşıyoruz. Teknolojimiz gelişmiş, karmaşık ve her yerde mevcuttur.
Carrington tipi bir olay bugün gerçekleşseydi, milyonlarca insan muhtemelen elektriksiz kalacak ve telefonları veya diğer cihazları kullanamayacaktı. Ayrıca asıl risk altında olan uydular olacaktı. Sonuç olarak yaygın iletişim kaybı kaçınılmazdır. Bir süreliğine tam bir kaos yaşanacak ve toparlama yıllar alacaktır. Ayrıca böyle bir olayın bize maliyeti çok daha fazla olacaktır.
Sonuçta Carrington Olayı, hasar görebilecek çok az şeyin olduğu bir çağda minimum düzeyde hasara neden oldu. Ancak bugün gerçekleşseydi, sonuç mutlak ölümcül değil ancak teknolojik açıdan yıkıcı olurdu.
Koronal kitle atılımlarının 1971’deki keşiflerinden bu yana onlar hakkında çok fazla şey biliyoruz. Ancak Güneşin manyetik alanının yeniden yönlendirilmesinden dolayı solar maksimum civarında daha sık meydana gelmeleri gerçeğinin ötesinde ne zaman meydana geleceğini söyleyecek kadar bilgimiz yok.
Dolayısıyla Carrington Olayı’na benzer bir olayın tekrar ne zaman meydana gelebileceğini bilmemizin hiçbir yolu yok. Yine de endişelenmenize gerek yok. Sonucunda bu manyetik çevrimler sırasında gerçekleşen çok sayıda olayın Dünya’da yol açtığı olumsuz etkileri, insanların neden olduğu değişimlerden daha düşük şiddette olacaktır.
Kaynaklar ve İleri Okumalar
- Christopher Klein; A Perfect Solar Superstorm: The 1859 Carrington Event; Yayınlandığı Yer: History; Bağlantı: https://www.history.com/
- Chris Gebhardt; Carrington Event still provides warning of Sun’s potential 161 years later. Yayınlanma Tarihi: 28 Ağustos 2020; Yayınlandığı Yer: Nasaspaceflight; Bağlantı: https://www.nasaspaceflight.com
- Green JL, Boardsen S. Duration and extent of the great auroral storm of 1859. Adv Space Res. 2006;38(2):130-135. doi: 10.1016/j.asr.2005.08.054. PMID: 28066122; PMCID: PMC5215858.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel