Fizik

Uçaklarda İniş ve Kalkış Sırasında Neden Işıklar Söndürülür?

Kafa karıştırmayı seviyoruz. İşte kafanızı karıştıracak bir soru daha. Gece uçak yolculuğu yaptıysanız bu soru sizin de aklınıza gelmiş olabilir. Bildiğiniz gibi, uçakların gece seferlerinde kalkış ve iniş zamanında yaklaşık 10 dakika kadar önce yolcuların bulunduğu kısmın ışıkları kapatılır.

Peki ama bunu neden yapıyorlar? Etrafınızdaki insanlara sorduğunuz zaman bunun için birbirinden ilginç cevaplar alabilirsiniz. Ancak elbette bunun enerji tasarrufu ile bir ilgisi yok.

Akla yakın bir açıklama pilotun pisti daha iyi görebilmesi biçiminde olacaktır. Ancak unutmayalım. Pilotlar tüm uçuş süresi boyunca karartılan bir kokpittedir. Ayrıca yolcu kabini sağlam bir kapı ile kokpitten tamamen izole edilmiştir.

Bu uygulama yolcuların gece şehir ışıklarının panoramik manzarasının keyfini çıkarması için de değildir. Ayrıca uçağı kontrol kulesi için daha görünür kılmakla da bir ilgisi yoktur. Sonuçta iç ışıkların yanması, uçağın karanlıkta daha görünür olmasını sağlayacaktır.

Peki o zaman cevap nedir? Uçak ışıklarının neden kapandığını gerçekten anlamak için size alakasız gelse de gözlerinizin nasıl gördüğünü bilmeniz gerekir. Bu kısmı okumak istemiyorsanız atlayabilirsiniz ancak tam sebebi anlamak için göz atmanızı öneririz.

Gözler Nasıl Çalışır?

Aldığınız herhangi bir görsel bilginin gözünüze giren ışık sonucunda gerçekleştiği fikrini kabul ederek başlayalım. İster doğrudan bir ışık kaynağından gelsin, ister bir cisimden yansısın ışık göze girer ve gözün arka kısmında bulunan retinaya çarpar. Retina iki tür ışık sensöründen oluşur: koniler ve çubuklar.

Koniler, genellikle gün boyunca çok fazla ışık olduğunda, olmadığı zamanlardan daha aktiftir. Genellikle renk olarak adlandırdığımız, görünür ışığın belirli frekanslarını algılarlar.

Işığı algı­layan çubuk ve koni hücreleri arkada yer alırken, gözün kanlanmasını sağlayan kan damarlan bu hücrelerin önündedir. Çoğu insan gözünün üç tür konisi vardır: maviyi algılayan siyanolablar; yeşili hisseden klorolablar; ve kırmızıyı hisseden eritolablar. Bir koniye doğru renk çarptığında, koniyi uyarır ve beyne bir sinir uyarısı yani elektrik sinyali gönderir. Beyin daha sonra bilgiyi kullanarak bir görüntü oluşturur.

Çubuklar, ise düşük ışık seviyelerinde daha aktiftir. Çubuğun görevi, ışığın yoğunluğundaki değişiklikleri algılamaktır. Çubuklar, renkleri değil, şekilleri ve hareketleri ayırt etmeyi mümkün kılar. Bu yüzden fazla ışık olmadığında siyah beyaz görürüz.

Retinada iki ayrı alan vardır. Bunlar tam önünüzde olanı görmek istediğiniz zaman devreye giren makula ve çevresel görüşten sorumlu olan kısımdır. Makula’nın merkezine yakın bir yerde ise fovea vardır. Makula ve fovea neredeyse tamamen konilerden oluşur.

İyi ışıkta, bir nesneye doğrudan baktığınızda ayrıntıları kolayca görebilirsiniz, çünkü makula gözbebeği ile aynı hizadadır. Ancak loş ışıkta çevresel görüşünüz daha iyidir. Bu nedenle parlaklıkta değişikliklere neden olan bir hareket olduğu sürece etraftaki küçük hareketleri fark etmek kolaydır.

Son olarak gözün ön kısmında iris ve gözbebeği bulunur. İris, gözlerinizin renkli kısmıdır. Gözbebeği ise, ortadaki kalın, siyah bölümdür. Bu bölge, aydınlık ortamlarda göze çok fazla ışığın girmesini engellemek için daralır; fazla ışık olmadığında ise mümkün olduğunca fazla ışığın göze girmesine izin vermek için genişler.

Loş ışıkta gözbebeği genişlediğinde, beynin duruma uyum sağlaması için zamana ihtiyacı vardır. Karanlığa uyum evresi yaklaşık on ila on beş dakika sürer. Aslında bu bilgi yazının başlığındaki sorunun da cevabıdır.

Uçakların Işıklarını İniş ve Kalkışta Söndürmesinin Gerçek Nedeni

Şimdi bir senaryo düşünelim. İnmek üzere olan bir uçaktasınız. Yere oldukça yaklaştınız. Kabin lambaları açık ve her yer pırıl pırıl aydınlık. Ancak aniden bir sorun oluyor. Uçak şiddetle sallanmaya başlıyor. Çığlıklar. Sarsıntı ve çarpma hissi. Kısa süre bilincini kaybettikten sonra uçağın düştüğünü anlıyorsun. Ancak neyse ki yaşıyorsun. Zar zor çıkış kapısına ulaşıyorsun.

Tam dışarı çıkmak üzereyken o da ne? Hiçbir şey göremiyorsun. Önündeki iniş kaydırağını bile göremiyorsun. Peki ama ne oldu? Cevabı aslında anlamış olmalısınız. Retinanız karanlığa uyum sağlayamadı. Üstelik bu sorunu yaşayan sadece siz değilsiniz. Sonuçta bu durumda hiç kimse bir uçaktan karanlığa atlamak istemeyecektir.

Ticari havacılık düzenlemelerin çoğu, güvenlik nedenleriyle uygulanmaktadır. Bu nedenle gece uçuşları sırasında kalkış veya inişten en az on dakika önce kabin ışıklarının söndürülür. Bu, yolcuların gözlerinin karanlığa uyum sağlamasına yetecek bir süredir. Acil bir durumda kaçmanız gerekirse, nereye gittiğinizi görmek daha kolay olacaktır. Kalkış ve iniş sırasında pencere gölgeliğinizi açmak da aynı stratejinin bir parçasıdır.

İkinci ama daha az önemli bir neden ise yine güvenlik ile alakalıdır. Bu sayede yolcular dikkatlerini kişisel eşyaları yerine güvenlik talimatlarına ve çevreye odaklayacaktır.

İlginçtir, bu aslında yeni bir fikir de değildir. Açık denizlerdeki korsanlık günlerinde, birçok korsan, her iki gözü ile de mükemmel derecede iyi görmesine rağmen, göz bandı takıyordu. Bunun sonucunda da ambarlara, kabinlere indikleri zaman göz bantlarını kaldırıp, karanlığa alışmış olan gözü kullanarak, net bir şekilde etrafı görebiliyorlardı.

Yazının devamında uçaklar ile ilgili bir başka soruya daha cevap almak isterseniz: Yolcu Uçakları Neden Genelde Beyaz Renk Olur?


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir