Biyoloji ve Coğrafya

Üstel Büyümeyi Hafife Almayın! İki Düzine Tavşan Avustralya Kıtasını Nasıl İşgal Etti?

Dünya tarihine baktığımızda zaman zaman çeşitli ülkelerin çeşitli hayvanlarla mücadeleye girdiklerini görüyoruz. Günümüzde de Avustralya’nın başı tavşanlar ile dertte. Bunun nedeni tavşanların arazi verimliliğini azaltması ve ekinlere zarar vermesi. Üç beş tavşan ne yapar ki her ülkede varlar demeyelim. Bahsettiğimiz üç beşten çok daha fazla. Üstelik daha da ilginci bu tavşanların hepsinin ataları da aynı.

Oryctolagus cuniculus Oryctolagus cinsine bağlı bir hayvan türüdür. Evcilleştirilmiş tavşanların atası olan Oryctolagus cuniculus, Avrupa ada tavşanı veya Eski Dünya ada tavşanı olarak da bilinir. Türkiye’de ve dünyada en sık görülen tavşan türüdür.

Avustralya, 19. yüzyılın sonlarında kıtaya ilk geldiklerinden beri tavşanlarıyla sorun yaşıyor. Şu anda Avustralya’da yaklaşık 200 milyon yabani tavşanın yaşadığı tahmin ediliyor. Yakın zamanda yapılan bir genetik analiz, bu 200 milyon tavşanının sadece iki düzine tavşandan ortaya çıkmış olabileceğini gösteriyor.

Tavşanlar Avustralya Kıtasına Nasıl Geldi?

1859’da Avrupa tavşanları (Oryctolagus cuniculus) avlanabilmeleri için Avustralya yaban hayatına tanıtıldı. Avustralya’nın Victoria kentinde yaşayan Thomas Austin, İngiltere’de yaşayan kardeşinden 24 tane Avrupa yabani tavşanı aldı. Sonrasında da bu tavşanların arazisinde serbestçe dolaşmasına izin verdi.

Bu tavşanların tüm kıtaya yayılmaları sadece 50 yıl sürecekti. Kısa sürede de ekolojik yıkım gelecekti. Tavşanlar yalnızca Avustralya’daki tarım alanlarına zarar vermekle kalmadı, aynı zamanda yerli bitki ve hayvan türlerinin azalmasına da katkıda bulundu. 

Aslında bu 24 tavşandan önce de kıtaya tavşanlar getirilmişti. Tarihsel kayıtlara göre, ilk ​​tavşanlar muhtemelen 1788’de ilk İngiliz sömürgecilerle birlikte Avustralya’ya gittiler. Sonraki 70 yıl boyunca başka tavşan türleri de kıtaya getirilmişti. Ancak her nasılsa Austin’in 24 tavşanı tüm coğrafyayı ele geçirmeyi başaracaktı.

Tavşanlar hızlı ürerler ve bir dişi tavşan yılda birkaç kez yavru doğurur. Bu, tavşan popülasyonlarının hızla artmasına yol açar.

Ayrıca anlaşılan Austin hem tavşanların üremesi hem de matematik konusunda pek iyi değildi. Sonucunda bir matematikçinin aklına tavşanların üremesi dendiği zaman ilk olarak Fibonacci dizisi ve onun meşhur tavşan problemi gelecektir. Bu gelmese bile bir matematikçi üssel büyümenin ne olduğunu bilir.

Bir kâğıt parçası önce ortadan ikiye katlayalım. Sonra tekrar ikiye katlayalım ve bu biçimde devam edelim. 50 katlamanın ardından bu kâğıt sizce ne kalınlıkta olacaktır? Kağıdın kalınlığının bir milimetrenin onda biri kalınlığında olduğunu varsayarsak, 50 katlamadan sonra kağıdın kalınlığı 100 milyon kilometredir. Bu, yaklaşık olarak Dünya ile Güneş arasındaki mesafe kadardır. Aşağıda bir üstel büyüme fonksiyonunun grafiğini görüyorsunuz.

 “Üstel büyüme,” bir şeyin büyüklüğünün, değerinin veya miktarının, belirli bir dönem içinde sabit bir oranla arttığı bir büyüme modelini ifade eder.

Benzer bir durum tavşanlar için de geçerlidir. İlk başta 6 çift tavşan olsa, bu tavşanlar yılda ortalama 4 defa yavrulasa ve her seferde ortalama 3 yavru verse, sayı bir yılda 72 yavru ve 12 yetişkin ile birlikte 84’e çıkar. Bir yıl sonra aynı sürece bu sefer 84 tavşanla başlanır. Sonucu hesaplamakla sizi yormayalım. 1920 yılında kıtada yaşayan tavşan sayısı 1 milyarın üstünde olmuştu.

Avustralya’da Tavşanlar Neden Bu Kadar Çoğaldı?

Avustralya’daki tavşan sorunun ciddiyetini bu fotoğraf daha net gösteriyor.

Tavşanların ihtiyacı olan tek şey, yuva yapmaya uygun toprak ve karınlarını doyuracakları kısa otlardı. Sonucunda kıtada bunlardan ikisi de bolca vardı. Üstelik tavşanlar genç yaşta ve tüm yıl boyunca üreyebiliyorlardı. Etrafta onları avlayacak fazla da avcı olmayınca kontrolsüz biçimde çoğalmaya başlayacaklardı. 1865’te Austin yerel gazetelere mülkünde 20.000 tavşanı öldürdüğünü söyledi.

Austin’in tavşanları Avustralya’ya ilk geldikten birkaç on yıl sonra çiftçiler için büyük bir sorun haline geldi. Başlangıçta hem çiftçiler hem de hükümet tavşanları engellemek için çitler inşa etti. Çiftçilerin nüfusu kontrol altına almak amacıyla tavşan yuvalarını yok etmeye çalıştı. Hatta 1950’lerde hükümet biyolojik kontrole yöneldi. 

Tavşanlara özgü bir virüs olan miksoma ile enfekte olmuş tavşanları doğaya saldılar. Miksoma virüsü, bir hayvanı yok etmek için bilinçli olarak doğaya yayılan ilk virüstü. Bu virüs, yalnızca tavşanları öldüren bir hastalık olan miksomatoza yol açıyordu. Virüs işe yaradı ve Avustralya’daki birçok tavşanın ölümüne neden oldu. Ancak geriye kalan %9’luk küçük tavşan popülasyonu virüse karşı bir bağışıklık geliştirdi ve her şey yeniden başladı.

Tavşan geçirmez çitlerle alay eden 1884 tarihli bir karikatür.

Araştırmalar Mevcut Tavşanların Kökeni Hakkındaki Anlatıyı Doğruluyor

Avustralya’daki tavşan sorununun tek bir adamın mülküne kadar takip edilebileceği fikri geçtiğimiz 2022 yılında tamamlanan bir araştırmaya kadar netlik kazanmamıştı. İstilanın kökenlerini belirlemek için araştırmacılar, 1865 ile 2018 yılları arasında Avustralya, Tazmanya, Yeni Zelanda, Büyük Britanya ve Fransa’da yakalanan 187 Avrupa tavşanının genomik analizini gerçekleştirdi.

Sonucunda Avustralya anakarasındaki tavşanların çoğunun genetik olarak benzer olduğunu, vahşi ve evcil ataların karışımına sahip olduklarını buldular. Peki ama bu tavşanlar gerçekten Austin’in getirdiği tavşanlar mıydı? Avustralya tavşanlarının güneybatı İngiltere’deki tavşanlarla da bazı genetik benzerlikleri vardı. Bu bölge Austin’in tavşanları topladığı yerdi.

Ayrıca Austin’in yaşadığı Barwon Park’tan uzakta yakalanan tavşanlar daha az genetik çeşitlilik gösterdi. Tüm bulgular günümüzdeki Avustralya tavşanlarının Austin’in getirdiği tavşanlardan ürediğini ortaya koyuyordu.

Peki ama neden sorusunun cevabı da şuydu: Austin’in aldığı tavşanlarının vahşi ataları vardı. Yabani tavşanlar yırtıcı hayvanlardan kaçınma ve zorlu arazilerde hayatta kalma konusunda evcil tavşanlardan daha iyiydi. Bu tavşanları avlayacak yırtıcılar da zamanında bilinçsizce avlandığı için kontrolsüz üremeleri kaçınılmaz son olmuştu.

Sonucunda günümüzde Avustralya virüsler, zehirler, silahlar, çeşitli ekipmanlar tavşanlar ile mücadele etmeye devam ediyor. Bu hikaye de üstel büyümeyi hafife almanın zararları hakkında bize güzel bir örnek oluyor.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir