Çocuklar gözlem yolu ile de öğrenirler. Bunu muhtemel siz de kendi yaşantınızda gözlemlemişsinizdir. Ancak bu gözlemi kuramsal bir yapıya oturtmamızı Bobo Bebek deneyi sağlamıştır. Bu deneyler sosyal öğrenmenin çocukların saldırgan davranışları üzerindeki etkisini bizlere göstermiştir.
Bilim insanları, filozoflar ve düşünürler yüzyıllardır insanların öfke ve saldırganlık kapasitesi üzerine tartışıyorlar. Kimileri bunun içgüdüsel bir özellik olduğunu, kimileri ise saldırgan davranışların öğrenildiğini söylüyor.
17. yüzyıl filozoflarından Thomas Hobbes‘a göre insanlar doğaları gereği kendi çıkarlarını düşünen canlılardı. Bu, nedenle her durumda kendi çıkarları için çalışacaklardı. Bundan bir asır sonra Jean-Jacques Rousseau bu görüşün tam karşısında durdu. Rousseau’ya göre, insanı içgüdüleri yönetmiyordu. İnsanın içinde yaşadığı toplum değiştikçe insan davranışları da değişecekti.
Çoğu insan başkalarından ipuçları alır. Örneğin, saldırgan bir davranışın doğru olup olmadığını öğrenmek istediğimizde başkalarının neler yaptığına ya da bu konuda neler söylediğine bakarız. Saygın bir kişi ya da kurumun saldırganlığı tasdik etmesi, birçok insanın tutum ve davranışlarını etkiler.
Çocuklar çoğu zaman, özellikle de saldırganlığın ödüllendirildiğini gördüklerinde, çatışmaları saldırganlıkla çözmeyi öğrenir. Çocukların en çok taklit ettiği insanlar, elbette ki anne babalarıdır. Gerçekten de fiziksel kötü muamele sergileyen anne babaların çok büyük bir bölümü, çocukken kendi anne babalarından kötü muamele görmüştür.
İnsanlar her geçen gün daha saldırgan davranışlar sergiledikçe saldırganlığın nedenleri hakkında daha fazla fikir sahibi olmamız gerekiyor. Bu nedenle Albert Bandura tarafından gerçekleştirilen Bobo Bebek deneyleri bize bir fikir verebilir.
Bobo Bebek Deneyleri Nedir?
İnsanlar günümüzde, aşırı şiddet içeren çizgi filmlerden veya video oyunlarından ve bunların gençlik üzerindeki etkilerinden söz ettiklerinde, aslında Bobo Bebek deneylerinden bahsetmektedirler.
1960’ların başında ünlü psikolog Albert Bandura saldırganlık üzerine geniş çaplı bir laboratuvar programı başlattı. Bobo Dollyani Bobo bebek deneyi adı ile bilinen bu çalışma, 3-6 yaşları arasında 36 kız 36 erkekten oluşan bir çocuk grubu üzerinde yapıldı. Albert Bandura öncelikle çocukları 2 gruba ayıracaktı. Birinci grup, resim işi yapmak için bir odaya alındı.
Onlar resimleri ile ilgilenirken yetişken biri içeri girdi ve odada bulunan şişme bebek Bobo’yu teklemeye, ona çekiçle vurmaya, onu yere yatırıp yumruklamaya ve havaya atmaya başladı. Yaklaşık 10 dakika boyunca bunu sürdüren yetişkin bu sırada yüksek sesle “Tekleme, vur” gibi nefret içerikli söylemlerde bulunuyordu. 10 dakika bunu gerçekleştirdikten sonra da odadan çıkacaktı. İkinci grup ise yine aynı şekilde resim yapmaları için odaya alınırlar. Odaya alınmalarının ardından yetişkin tekrar gelir fakat bu sefer Bobo’ya şiddet göstermez aksine ona çok nazik davranır.
Bobo Bebek Deneyleri Bizlere Ne Gösterdi?
Bu iki uygulamanın ardında çocuklar, kendi gruplarıyla oyuncaklarla dolu bir odada yalnız başlarına bırakıldılar. Saldırgan modeli izleyen çocuklar, etraflarındaki oyuncaklardan çekiç, silah ve benzeri saldırgan oyuncakları seçtiler veya bir oyuncağa bile gerek duymadan Bobo’ya şiddet uygulamaya başladılar.
10 dakika bile çocukların izledikleri saldırgan davranışı edinmelerine yetmişti. Saldırgan modele maruz kalmayan çocuklar ise oyun odasına girdiklerinde kesinlikle Bobo’ya vurma davranışı göstermediler. İki yıl sonra Bandura, Bobo Bebek deneyini yeniden yaptı. Bu sefer çocuklara televizyon monitöründe bir Bobo oyuncağını döven bir yetişkini izlettirdi.
Sonra onları oyuncaklarla dolu bir odaya koydu. Oyuncak bebeğe saldırgan davranıldığını gören çocukların, tahmin etiğiniz gibi gerçekte de saldırgan olma olasılıkları daha yüksekti. Çocukların (ve yetişkinlerin) okudukları ve tükettikleri şeylerin davranışları üzerinde bir etkisi olduğunu hepimiz kabul edebiliriz. Bu deney bir yerde bunun kanıtı gibiydi.
Albert Bandura durumu şu sözleri ile özetleyecekti. “Televizyonda şiddetli içeriklere maruz kalmanın 4 temel etkisi vardır. Saldırgan davranış biçimlerini öğretir, saldırganlık üzerine kurulan davranışsal kontrolü azaltır, izleyen kişileri insanın acımasızlığına alıştırır, duyarsızlaştırır ve izleyenlerin gerçeklik algısını şekillendirir.”
Sosyal Öğrenme Kuramının Doğuşu
1977’de Profesör Bandura, bu fenomeni gözlemsel ya da sosyal öğrenme olarak adlandırdı ve etkili gözlemsel öğrenmenin unsurlarını dikkat, akılda tutma, karşılık verme ve motivasyon olarak nitelendirdi. Bandura’nın çalışması, 1960’ların sonlarında başlayan psikolojideki bilişsel devrimin bir parçası olarak kabul edilmektedir.
Teorilerinin kişilik psikolojisi, bilişsel psikoloji, eğitim ve psikoterapi üzerinde muazzam bir etkisi olmuştur. Bugün, Bandura genellikle yaşayan en büyük psikolojinin yanı sıra tüm zamanların en etkili psikologlarından biri olarak tanımlanır.
Öyle görünüyor ki biz insanlar belirli kışkırtıcı uyarıcılara tepki vermeye eğilimliyiz. Yine de, saldırgan davranışlar sergileyip sergilemememiz öğrenilmiş engelleyici tepkiler ve sosyal durum arasında gerçekleşen karmaşık etkileşim ile oluyor. Göz atmanızı öneririz: Oyuncak Bebek Deneyi Okullardaki Ayrımcılığı Sonlandırmaya Nasıl Yardımcı Oldu?
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Social Cognitive Theory: How We Learn From the Behavior of Others; https://www.thoughtco.com/social-cognitive-theory-4174567
- Albert Bandura’s Influence on the Field of Psychology; yayınlanma tarihi: 15 Mart 2020; Bağlantı: https://www.verywellmind.com
- The Secret Twist In the Bobo Doll Experiments That Turned Kids Mean. Yayınlanma tarihi: 9 Eylül 2014; Bağlantı: https://gizmodo.com/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel