Astronomi

Soluk Mavi Nokta Basit Bir Fotoğraftan Çok Daha Fazlasıdır

Soluk Mavi Nokta, Dünya’nın uzaydan alınan ilk görüntüsü değildi. Ancak en çok akılda kalanı olacaktı.

soluk mavi nokta
Tavrımız, kendimizi önemli sanışımız, evrende ayrıcalıklı olduğumuz yanılgısı, bu soluk mavi noktada sınava tabi tutuluyor.

1964’te NASA’daki bilim insanları 1970’lerin sonlarında olağandışı bir gezegen hizalanması olacağını fark etti. Böylece Voyager projesi ortaya çıktı. Bu hizalanma sırasında tek bir uzay aracı sırayla Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’ün yakınından geçebilecekti. Sonrasında da Voyager 2 yoluna devam ederek Uranüs’e ve Neptün’e uğrayacaktı.

Voyager 2, 20 Ağustos 1977’de; Voyager 1’se 5 Eylül 1977’de yola çıktı. Ama Voyager 1 daha hızlı bir yörüngede olduğu için Jüpiter’e daha erken ulaştı. Voyager’ların yıldızlararası uzaya ulaşacağını bilen NASA, gelecekte başka bir uygarlık tarafından bulunma ihtimallerine karşı bu araçlara Dünya’dan mesajlar koymaya karar vermişti. Bu nedenle iki uzay aracının üstünde de tıpkı vinil plakları andıran birer altın plak yer alıyor. Bu plaklarda 1,5 saatlik dünya müziği kaydı ve 55 farklı dilde merhaba mesajı da var.

Plakların üstünde, plakların nasıl çalınacağını gösteren resimli bir temsil ve Dünya’nın galaksideki konumunun etraftaki atarcaların (pulsar) konumuna göre nasıl saptanacağını gösteren bir de harita yer alıyor. Tüm konuşma kayıtlarından sonra gezenimizin sesleri başlıyor. Ardından mors alfabesiyle “Ad astra per aspera” sözleri sarf ediliyor. Bu, “Sıkı çalışarak yıldızlara gitmek” demek. Ardından 2. plaktaki tüm bu ses kayıtları, bir annenin çocuğunu öptüğü kayıtla son buluyor.

Cosmos adlı televizyon dizisinin sunucusu Carl Sagan aynı zamanda Voyager ekibinde de yer almıştı. Yıllardır Voyager 1’in kamerasının ardında bıraktığı yolu görecek şekilde çevrilmesi için NASA’ya ısrar ediyordu. Sonunda istediği oldu. 14 Şubat 1990’da Voyager 1 gezegen uzay aracı Plüton’un yörüngesinin ötesine geçerken, Dünya’ya son bir kez baktı.

Dünyamızın Üzerinde En Çok Düşünülmesi Gereken Fotoğrafı

Görüntüler daha sonra gemide bir kayıt cihazında saklandı, ancak birbiriyle yarışan gezegen görevleri nedeniyle verilerin Dünya’ya geri ulaşması Mayıs 1990’a kadar sürdü. Üç görüntü (ayrı ayrı mavi, yeşil ve mor ışıkta) bir araya getirilerek dünyanın bir selfiesi olacaktı.

Bu mavi nokta bizim dünya­mızın en uzak mesafeden çekilmiş fotoğrafı. Uzayın siyahlığı içinde uzanan renkli, pa­ralel şeritler Voyager kamerasının içinde hareket eden ışığın yarattığı etkilerden ibarettir. Resimdeki asıl can alıcı unsur, orta kısımdaki minik mavi noktadır. Büyüklüğü sadece 1 pikseldir.

İlerleyen yıllarda “Soluk Mavi Nokta” adı verilen bu görüntü bilim tarihinin en ikonik fotoğrafı olarak anılacaktı. Sonucunda, ilk kez gözlerimizle içinde bulunduğumuz evrenimizin bir parçası olarak galaksideki yerimizin değerini anlamaya bu fotoğraf ile başlayacaktık. Voyager başka gezegenlerin de fotoğraflarını bizlere göndermişti. Anladık ki, uzay ölçeğinde baktığımızda dünya gezegenini diğer gezegenlerden farklı kılan herhangi bir şey yoktu.

carl sagan soluk mavi nokta yazısı
İnanılmaz derecede güzel bir görüntü olmasının yanı sıra, Soluk Mavi Nokta bize dünyamızın ölçeği hakkında bir bakış açısı sağlar. Büyük güneş sistemi portresinde Dünya noktamız diğer noktalardan ayırt edilemiyor.

‘Soluk Mavi Nokta ’ İfadesi Carl Sagan Sayesinde Akıllarda Yer Etti

Sagan, 1994 tarihli kitabına “Soluk Mavi Nokta” adını bu görüntüden sonra verdi. Sonrasında da kitabında herkesin bir çok defa okuması gereken aşağıdaki satırlara yer verecekti.

carl sagan soluk mavi nokta yazısı
 Soluk Mavi Nokta’da Carl Sagan, kozmostaki tarihimizin izini sürer.

“O nokta burası. Yuvamız. O, biziz. Üzerinde, sevdiğiniz herkes, tanıdığınız herkes, adını duyduğunuz herkes, gelmiş geçmiş bütün insanlar, kendi hayatlarını yaşadı. Her neşemiz ve ıstırabımız, binlerce din, ideoloji ve ekonomik doktrin, her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve her korkak, uygarlığı kuran ve yıkan herkes, her kral ve her köylü, aşka düşmüş her genç çift, her anne ve her baba, umut dolu her çocuk, her mucit ve her kaşif, her bir ahlak hocası, her bir yolsuz politikacı, her süperstar, her büyük lider, her aziz ve her günahkâr, türümüzün tarihindeki herkes… burada yaşadı. Güneş ışınlarına asılı duran bir toz zerreciğinin üzerinde…

Dünya, engin bir sahnenin çok küçük bir parçası. Bütün o imparatorlar, generaller ve diktatörler tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün. Onlar ki zafer anlarında, ufacık bir noktanın çok küçük bir kısmının ‘anlık’ hakimleri olabildiler. Yaşattıkları sonsuz zulmü düşünün. Bu noktacığın bir köşesini mesken tutmuş sakinlerin, başka bir köşesinde, başka sakinlere yaptıkları zulmü düşünün. Ne çok yanlış anlaşılma yaşadılar. Birbirlerini öldürmeye ne kadar meraklıydılar. Nefretleri ne kadar büyüktü…

Tavrımız, kendimizi önemli sanışımız, evrende ayrıcalıklı olduğumuz yanılgısı, bu soluk mavi noktada sınava tabi tutuluyor. Gezegenimiz, onu çevreleyen geniş kozmik karanlıkta yapayalnız bir nokta. Bu enginlikte, bu önemsizliğimizde, bizi kendimizden kurtaracak yardımın, başka bir yerden gelebileceğine dair bir işaret yok. Dünyamız, şimdiye kadar yaşama ev sahipliği yaptığı bilinen, tek gezegen. Türümüzün göç edebileceği başka bir yer yok. En azından yakın gelecekte. Ziyaret etmek mümkün. Yerleşmek, henüz değil…

Hoşunuza gitsin gitmesin, şu an için dünya, barınabileceğimiz tek yer. Astronominin, tevazu öğrettiğini ve karakteri şekillendirdiğini söylerler. İnsanın ahmakça kibrini, bu uzak görüntüden daha iyi temsil eden bir şey olacağını sanmam. Bence bu, sorumluluğumuzun altını çiziyor. Birbirimize karşı daha nazik olmalı ve bu soluk mavi noktayı koruyup el üstünde tutmalıyız. Bildiğimiz tek yuva, o…”

Carl Sagan, Soluk Mavi Nokta (Pale Blue Dot), 1994

Soluk Mavi Nokta Dünyanın Uzaydan Çekilen İlk Fotoğrafı Değildi

 Earthrise aynı zamanda Dünya’nın uzaydan çekilen ilk renkli fotoğrafı olarak da bilinmektedir.

1968 Noel Arifesinde, Apollo 8 astronotları William Anders, James Lovell ve Frank Borman ay yörüngesindeydiler. Bu esnada astronot Bill Anders deklanşöre basıp dünyanın en ünlü fotoğraflarından biri haline gelen bir fotoğrafı çekti. Earthrise olarak bilinen bir görüntü, Soluk Mavi Nokta gibi yankı uyandırdı.

Üzerinde yaşadığımız gezegeni uzayda, karanlığın ortasında görmek elbette fazlasıyla etkileyici bir durum. Çünkü bu görüntüler hem bilim ve teknolojide ilerlememizi sağlar hem de evrendeki yerimizi sorgulatır. Dünya, uzaydan gerçekten de mavi bir bilyeye benzer. 1972’nin Aralık ayında Apollo 17 müretebatı bu nedenle çektikleri fotoğrafa Büyük Mavi Bilye ismini verdi. Resmi adı AS17-148-22727 olan bu görüntü, 29.000 km uzaktan çekildi.

1972 yılında Apollo 17 mürettabatının 29.000 km uzaktan çektiği meşhur Mavi Bilye fotoğrafı. Fotoğrafta Dünya’mızın Akdeniz’den Antraktika’ya kadar olan bölümünü görüyoruz. Kaynak: NASA

Ancak yine de tüm bu fotoğraflar kısa vadede Soluk Mavi Noktanın yarattığı etki ve tepkiyi yaratamadı. Çünkü tek bir nokta, tüm insanlık tarihini, keşiflerimizi, gelişmiş zekamızı, sosyal başarılarımızı, yıkıcı savaşlarımızı, ailelerimizi ve sevdiklerimizi, bizden öncekileri ve şu anda var olan sekiz milyar insanı temsil ediyordu.

Konu hakkında okumaya bu yazımızdan devam edebilirsiniz: Büyük Mavi Bilye: Dünya’mızın Uzaydan Görüntülenmesinin Kısa Tarihi


Kaynaklar ve ileri okumalar:

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir