Toplum Bilimi

Örümcek Adam Kime Oy Verir? Siyasi Kutuplaşma Kurgusal Kahramanlara da Yansıyor

Harry Potter, Spider-Man ve Gandalf kesinlikle sizinle aynı partiye oy verirdi, değil mi? Öte yandan Darth Vader, Cruella de Vil ve Joffrey Baratheon ise muhtemelen karşı tarafa destek verirdi. En azından, birçok insan böyle düşünüyor.

Siyasal kutuplaşma - “biz ve onlar” düşüncesi

Southampton Üniversitesi’nden Dr. Stuart Turnbull-Dugarte liderliğinde yapılan yeni bir araştırmaya göre, Birleşik Krallık ve ABD’deki insanlar, favori kahramanlarının kendi siyasi görüşlerini paylaştığını varsayarken, kötü karakterlerin ise rakip siyasi görüşe yakın olduklarını düşünüyor. Bu durum, siyasi kutuplaşmayı körükleyen derin bir psikolojik eğilime işaret ediyor. İnsanlar, iyi gördüklerini “bizden”, kötü gördüklerini ise “karşı taraftan” sayma eğiliminde.

Siyasal kutuplaşma – “biz ve onlar” düşüncesi

Çocuklukta öğrendiğimiz “iyiler ve kötüler” ayrımı, yalnızca masallarda kalmaz; hayatımıza yerleşir. Oyunlarda kimse kötü karakter olmak istemez, kostüm seçimlerinde herkes kahramanı seçer. Bu sadeleştirilmiş bakış açısı yaşla birlikte silinmek yerine daha da güçlenir. Sosyal kimliklerimiz netleştikçe, dünyayı siyah-beyaz görme eğilimimiz artar.

Bu durum en çok siyasi kimliklerde kendini gösterir. Partizanlık, bireyin en güçlü aidiyetlerinden biridir. Bir adayın hangi partiye ait olduğu, çoğu zaman o adayın fikirlerinden veya niteliklerinden daha fazla belirleyicidir. Parti etiketi, destek ya da reddin ana nedeni haline gelir. Dahası, partizanlık yalnızca aday tercihlerini değil, ülkenin içinde bulunduğu durumu algılama biçimimizi de etkiler. Bu da siyasi kimliklerin, gerçeklik algımızı ne ölçüde şekillendirebildiğini açıkça gösteriyor.

Partizanlık yalnızca sandık başındaki tercihlerimizi değil, günlük yaşamımızı da derinden etkiler. Kimlerle arkadaşlık kurduğumuz, kiminle vakit geçirdiğimiz, hatta kiminle romantik bir ilişkiye girdiğimiz bile siyasi kimliklerimizle örtüşür. Yapılan araştırmalar, işe alım kararlarında bile adayın partisiyle örtüşen bir önyargının devreye girdiğini gösteriyor. Komşumuzun hangi partiye oy verdiğini bilmek, onu “iyi” ya da “kötü” biri olarak değerlendirmemize neden olur.

Ancak yeni bulgular, bu sürecin yalnızca tek yönlü işlemediğini ortaya koyuyor. Yani sadece siyasi kimliklerimizden yola çıkarak insanlara bakmıyoruz; aynı zamanda birini “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirdiğimizde, onun hangi partiye ait olabileceğine dair varsayımlarda da bulunuyoruz.

Başka bir deyişle, sevdiğimiz kişileri kendi politik kampımıza, hoşlanmadıklarımızı ise karşı tarafa yerleştirme eğilimindeyiz. Bu da partizanlığın yalnızca bir aidiyet değil, aynı zamanda bir algı filtresi gibi işlediğini gösteriyor.

Darth Vader ve Külkedisi Kime Oy Verirdi?

Birleşik Krallık ve ABD’de 3.200 kişiyle yapılan bu araştırmada, katılımcılardan Harry Potter, Star Wars ve Game of Thrones gibi popüler evrenlerden karakterlerin nasıl oy kullanacağını hayal etmeleri gerekiyordu. Örneğin Gandalf İşçi Partisi’ni mi desteklerdi, yoksa Muhafazakârları mı? Spider-Man Demokratlara mı daha yakındır, yoksa Cumhuriyetçilere mi?

Siyasal kutuplaşma - “biz ve onlar” düşüncesi

Pembe kahramanlar, mavi kötüler

Sonuçlar oldukça çarpıcıydı. Katılımcılar, sevdikleri kahramanları kendi siyasi görüşleriyle özdeşleştirirken, kötü karakterleri karşıt görüşle ilişkilendirdi. Örneğin, ABD’deki Demokrat seçmenler Harry Potter, Ron ve Hermione’nin Demokrat olduklarını varsaydı. Öte yandan, Cumhuriyetçiler aynı karakterlerin Cumhuriyetçi olduğuna inanıyordu. Benzer şekilde, Yoda, Külkedisi, Aladdin, Gandalf ve Brienne of Tarth gibi kahraman karakterler de katılımcılar tarafından “bizden biri” olarak algılanacaktı.

Katılımcılar, kahramanlara kendi siyasi görüşlerini atfetme konusunda kötü karakterlere göre yüzde 20 daha isteklilerdi. Tersine, kötü karakterlerin karşı siyasi kampta yer alacağını düşünme eğilimleri yüksekti. Araştırmanın başyazarı Turnbull-Dugarte durumu şöyle açıklıyor.

“Eğer kötü karakterleri karşı tarafa ait görüyorsak, o grupla daha fazla olumsuz özelliği ilişkilendirme eğilimimiz artıyor. Bu yalnızca kutuplaşma açısından değil, aynı zamanda belli partilerin seçmenleri hakkında taşıdığımız önyargıları besleyen yanlış bilgilere daha kolay inanmamız açısından da sorunlu.”

Üstelik araştırma sadece kurgu karakterlerle sınırlı değil. İkinci bir deneyde, Birleşik Krallık’tan yaklaşık 1.600 kişiye, yerel bir belediye meclisi üyesi hakkında iki farklı haberden biri gösterildi. Haberlerden birinde meclis üyesi hayır kurumuna bağış yaparken, diğerinde bu kurumdan para çalıyordu. Her iki metinde de siyasî kimlikten söz edilmiyordu.

Ancak katılımcıların yaklaşık altıda biri, okudukları habere göre meclis üyesinin hangi partiden olduğunu “hatırladığını” iddia etti. Bağış yapılan versiyonu okuyanlar meclis üyesini kendi partilerinden sayarken, hırsızlıkla ilgili haberi okuyanlar onu karşı taraftan olduğunu düşündü. Hatta sadece tahmin yapmaları istenenlerde bile, sonuçlar yine partizan önyargılarla uyumluydu.

Siyasi Kutuplaşma Rasyonelliği Zayıflatıyor

Bu sonuçlar, siyasi kimliklerin seçmenlerin düşünme biçimini nasıl etkilediğini gösteriyor. İnsanlar iyiliği kendi taraflarıyla, kötülüğü ise karşıt tarafla özdeşleştirme eğiliminde. Bu, yalnızca bireyleri nasıl gördüğümüzü değil, siyasi bölünmeleri nasıl güçlendirdiğimizi de gösteriyor.

Eğer bir komşumuzun kötü bir insan olduğunu düşünüyorsak, onun siyasi görüşünün de bizden farklı olduğunu varsayıyoruz. Aynı şekilde, biri bizim siyasi rakibimize oy veriyorsa, onu daha olumsuz değerlendiriyoruz. Bu döngü, partizan önyargılarımızı pekiştirerek toplumdaki kutuplaşmayı derinleştiriyor.

Bu durum, siyasetin sadece seçim sandığında değil, günlük hayatın her alanında nasıl etkili olduğunu gösteriyor. Eğer partizan kimliklerimiz sadece nasıl oy verdiğimizi değil, insanlara nasıl davrandığımızı da belirliyorsa, toplumsal bölünmelerin nasıl bu kadar derinleştiğini anlamak zor değil. Siyasi görüşlerimizi kimliğimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdikçe, farklı düşünen insanları sadece rakip değil, düşman olarak görme riskine giriyoruz. Bu da ortak bir zemin bulmayı ve birlikte yaşama kültürünü giderek zorlaştırıyor.

Siyasi kutuplaşmanın derinleştiği bir çağda, insanların hem kurgu karakterlere hem de gerçek kişilere yönelik önyargılarını nasıl yansıttıklarını anlamak önemlidir. Bu bölünmenin kökenlerini görmemizi ya da en azından etkilerini azaltmamızı sağlar.

Çoğu zaman kendi anlattığımız hikâyelerde kahramanlar bizim renklerimizi taşır, kötülerse karşı tarafı temsil eder. Ancak insanlar siyasi rakiplerini içgüdüsel olarak “kötü” görmeye başladığında, bu durum demokrasinin sağlıklı işlemesi açısından ciddi bir tehdit oluşturur.

Sonuç olarak

Turnbull-Dugarte’ye göre, “Siyasi kutuplaşmayı aşmak istiyorsak, kahramanlık ve kötülük gibi özellikleri partizan çizgilerle eşleştirme eğilimimizi fark etmemiz gerekiyor. Gerçeklik, önyargılarımızın bize sunduğundan her zaman daha karmaşık ve katmanlıdır.”


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir