Sinirbilim

Sistem 1 Ve Sistem 2 Düşünme: Siz Hangi Tür Bir Düşünürsünüz?

Sistem 1 ve Sistem 2 düşünme, Daniel Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme adlı kitabında tanımladığı iki farklı bilişsel işlem modunu ifade eder. Sistem 1, hızlı, otomatik ve sezgisel bir şekilde çalışır ve çok az çaba gerektirir ya da hiç gerektirmez. Buna karşılık, Sistem 2 yavaş, kasıtlı ve bilinçlidir, bilinçli bir çaba gerektirir.

İşe giderken bilinçli bir çaba harcamadan izlediğiniz rota, zihninizin varsayılan olarak kullandığı Sistem 1 düşünce tarzını temsil eder. Bu düşünce sistemi, hızlı, otomatik ve sezgiseldir. Metro istasyonuna doğru yürürken, hangi durakta ineceğinizi bilmek için bilinçli bir analiz yapmanıza gerek yoktur. Alışkanlık ve önceki deneyimler, zihninizin bu süreçleri kolayca yönetmesini sağlar.

Ancak bir sabah metro hattının çalışmadığını gördüğünüzde, devreye giren düşünce biçimi farklıdır. Alternatif rotaları değerlendirmek, otobüsleri kontrol etmek, yürüyüşün mümkün olup olmadığını düşünmek gibi görevler, Sistem 2 düşüncenin bir göstergesidir.

Sistem 2, daha yavaş, bilinçli ve analitik bir düşünme biçimidir. Bu tür bir problem çözme, zihinsel enerji gerektirir. Genellikle beklenmedik durumlarda veya daha karmaşık sorunlarla karşılaşıldığında ortaya çıkar.

Sistem 1 ve Sistem 2’nin Kökeni Nedir?

Sistem 1 Ve Sistem 2 Düşünme
Daniel Kahneman kitabı “Hızlı ve Yavaş Düşünmek”e sistem 1 ve sistem 2 terimlerini dahil etmişti.

Yukarıdaki iki senaryo, Daniel Kahneman’ın Thinking, Fast and Slow (Hızlı ve Yavaş Düşünme) kitabında tanımladığı Sistem 1 ve Sistem 2 düşünce modellerine güzel bir örnektir. Ancak bu fikirlerin kökeni, 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanır.

Amerikalı psikolog William James, Principles of Psychology (Psikoloji İlkeleri) adlı kitabında düşünme süreçlerini iki kategoriye ayırmıştır. James, çağrışımsal düşünmenin hızlı ve alışkanlıklarla şekillendiğini, gerçek akıl yürütmenin ise daha bilinçli ve analitik bir çaba gerektirdiğini savunmuştur. Bu iki farklı düşünme biçimi, Kahneman’ın modern yorumunda Sistem 1 ve Sistem 2 olarak yeniden tanımlanmıştır.

Sistem 1 Ve Sistem 2 Düşünme Nedir?

Sistem 1 Ve Sistem 2 Düşünme: Siz Hangi Tür Bir Düşünürsünüz?

Sistem 1 Düşünme: Beynimizin hızlı, otomatik, bilinçsiz ve duygusal tepkiler geliştirdiği düşünce modudur. Hızlı ve sezgisel bir şekilde çalışır. Günlük yaşamda birçok durumda neredeyse hiç farkına varmadan kararlar almamıza olanak tanır. Örneğin, bir insanı gördüğümüzde onu hemen tanımamızı sağlayan şey Sistem 1’dir.

Bu düşünme türü, otomatik olarak ve çok az çabayla gerçekleşir. İçgüdülerimiz ve önceki deneyimlerimiz tarafından yönlendirilir. Bir nevi “otomatik pilot” gibi işler. Örneğin, ayakkabı bağlarınızı nasıl bağlayacağınızı düşünmeden yapabilmeniz bu sistemin sonucudur.

Sistem 2 Düşünme: Beynimizin daha karmaşık ve bilinçli süreçler gerektiren durumlarda devreye giren düşünce modudur. Yavaş, zahmetli ve mantıklı bir şekilde çalışır. Bu düşünme türü, daha fazla çaba gerektirir, bilinçli bir şekilde analiz yapar ve dikkat odaklıdır. Bu nedenle hem zihinsel hem de fiziksel olarak yorucu olacaktır.

Sistem 1 Ve Sistem 2 Düşünme
Sistem 2 yavaştır ve aynı anda birden fazla iş yapamaz. Sistem 1 uyanıkken her zaman aktiftir, bilinçdışı çoğu
şeyi bizim için karar verir ve kapatamayız.

Örneğin, kalabalık bir yerde bir arkadaşınızı ararken, dar bir alana aracınızı park etmeye çalışırken ya da karmaşık bir matematik problemini çözmeye çalışırken Sistem 2 devreye girer. Bu sistem, detaylı düşünce ve dikkat gerektiren durumlarda kontrolü ele alarak mantıklı kararlar vermemizi sağlar.

Sistem 1, sürekli aktif olması ve bilişsel olarak daha az çaba gerektirmesi nedeniyle, günlük hayatımızda verdiğimiz kararların çoğunu yönlendiren temel mekanizmadır. Düşüncelerimizi ve eylemlerimizi hızlı bir şekilde şekillendirerek zaman kazandırır. Öte yandan, Sistem 2 yalnızca zorlu durumlarla karşılaştığımızda veya daha fazla analiz gerektiğinde devreye girer. Bu durumda, Sistem 2 genellikle son sözü söyleyen düşünce mekanizması olur.

Sistem 1, motive edici, yaratıcı ve sezgisel özelliklere sahiptir. Ancak bu hızlı ve çabasız düşünme biçimi, mantık hatalarına ve manipülasyonlara daha açık hale gelir. Özellikle farkında olmadan sergilediğimiz bilişsel önyargılar, çoğu zaman Sistem 1’in sezgisel tepkilerinin bir sonucudur.

Sistem 1 Ve Sistem 2 İle İlgili Yanlış Anlaşılmalar

Sistem 1 ve Sistem 2 düşüncesi, popüler kültürde geniş bir yer bulmuş olsa da, bu yaygınlık bazı yanlış anlamaları da beraberinde getirmiştir. Bu durum, özellikle üç temel yanlış anlama ile kendini gösterir.

İlk yanlış anlama, Sistem 1 ve Sistem 2 düşüncesinin beyin yapımızın fiziksel bir yansıması olduğu fikridir. Oysa bu iki sistem, beynin belirli bir bölgesine özgü değildir. Sistem 1 ve Sistem 2, biyolojik veya anatomik bir bölgeyi değil, bilişsel süreçleri tanımlayan işlevsel kavramlardır. Yani, bu sistemler beyin bölgeleriyle birebir eşleştirilemez; bunun yerine, zihinsel süreçlerin farklı modlarını temsil ederler.

İkinci yanlış anlama, karar verme sürecinin sıralı olduğu inancıdır. Buna göre, önce Sistem 1 düşüncesi devreye girer, ardından gerekirse Sistem 2 devreye sokulur. Gerçekte ise bu iki sistem birlikte çalışarak daha etkili ve verimli kararlar almamızı sağlar. Sistem 1’in hızlı, sezgisel yargıları, Sistem 2’nin daha yavaş ve analitik değerlendirmeleriyle tamamlanır.

Bilinçsiz Sistem 1 süreçlerimizden gelen duygular, mantıksal Sistem 2 düşüncesini etkileyerek, bu iki sistemin entegre bir şekilde çalışmasını sağlar. Böylece beynimiz, daha bilinçli ve amaçlı kararlar alabilmek için her iki düşünce sistemini uyumlu bir şekilde bütünleştirir.

Üçüncü yanlış anlama, Sistem 1’in tamamen önyargılardan sorumlu olduğu, Sistem 2’nin ise bu önyargıları mantıkla düzelttiği yönündedir. Ancak, gerçekte her iki sistem de kendi türünde hatalara ve önyargılara karşı hassastır.

Örneğin, Sistem 1’in sezgisel tepkileri, hızlı ve etkili olmasına rağmen, mantık hatalarına açık olabilir. Öte yandan, Sistem 2’nin analitik yapısı, daha derinlemesine düşünmeyi teşvik etse de, yavaşlığı ve bilişsel yükü nedeniyle hatalı veya eksik analizlere neden olabilir. Başka bir deyişle, hiçbir sistem mükemmel değildir ve her ikisi de çeşitli yanılgılara yol açacaktır.

Sonuç olarak

Duyguların ve mantığın uyumlu bir şekilde çalışması, daha dengeli ve bilinçli bir zihinsel işleyişin temelini oluşturur. Bu nedenle, Sistem 1 ve Sistem 2’yi bir çatışma yerine, iş birliği içinde çalışan bir çift olarak görmek daha doğru bir yaklaşımdır.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • The benefits of being in two minds. Yayınlanma tarihi: 22 Şubat 2012. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: The benefits of being in two minds
  • Stanovich KE, West RF. Individual differences in reasoning: Implications for the rationality debate? Behavioral and Brain Sciences. 2000;23(5):645-665. doi:10.1017/S0140525X00003435
  • Bargh JA. The ecology of automaticity: toward establishing the conditions needed to produce automatic processing effects. Am J Psychol. 1992 Summer;105(2):181-99. PMID: 1621880.

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir