Hayatta bazen değiştiremediğimiz şeyleri kabul etmek zorunda kalabiliriz. Bunlardan biri de ülkemizin bir sınav ülkesi olduğu gerçeğidir. Bu gerçek sonucunda eğitim hayatımız boyunca hatta çoğu zaman devamında da bir çok defa sınava giriyoruz. Bu nedenle çoktan seçmeli sorular hayatımızda önemli bir yere sahip.
İyi hazırlanmış çoktan seçmeli sorular, belirli bir konuyla ilişkili olarak belirlenen davranışların kazanılıp kazanılmadığını ölçmeye yarar. Burada iyi hazırlanmış kelimesi önemlidir. Bir bilgi, kitaptan olduğu gibi alınıp soruya dönüştürülüyorsa, bu soru iyi hazırlanmış sayılmaz. Çünkü yanıtı veren kişinin cevabı kitapta gördüğü şekliyle hatırlaması beklenir. Ancak hatırlama, en alt düzeydeki zihinsel süreçlerden biridir.
Oysa, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme düzeyinde olan sorular, daha üst düzeyde zihinsel süreçlerin devreye girmesini gerektirir. LGS, YKS gibi sınavlardaki sorular çoğunlukla hatırlamadan daha üst düzeylerdeki davranışlarla ilgilidir. Bu sınavlarda ezber gerektiren soruların sayısı azdır.
Ezber gerektirmeyen soruların en belirgin özellikleri de daha önceden öğrencilerin karşılaştıkları biçimde olmamalarıdır. Bu tip soruların malzemesi öğrenciler için tümüyle yenidir. Bu nedenle sınava gireceklerin, ne ile karşılaşacaklarını bilerek hazırlık yapmaları işi en baştan kolaylaştıracaktır.
Çoktan Seçmeli Soru Nedir?
Çoktan seçmeli test formatının kökenleri eğitim psikoloğu Frederick Kelly’nin çalışmalarına dayanmaktadır ve ilk kez 1. Dünya savaşı sırasında ABD Ordusu istihbarat testlerinde geniş ölçekte kullanılmıştır. O zamandan bu yana, eğitim ve testin birçok alanında çoktan seçmeli sorular benimsenmiştir.
Çoktan seçmeli bir soru biçimsel olarak, “kök” ve “seçenekler” olmak üzere iki bölümden oluşur. Seçeneklerin arasında yalnızca bir doğru yanıt ve çeldiriciler bulunur. Çeldiriciler, soruda ölçülmek istenen davranışları kazanamamış olanları yanıltacak şekilde planlanır.
Sonuç olarak, davranışı kazanmış olanların soruyu doğru yanıtlaması, diğerlerinin de çeldirici niteliğindeki seçeneklerden birini işaretlemesi beklenir. Yanıtlayan kişinin, soruyu iyi anlaması, seçenekleri iyice incelemesi, çözüme ulaşmayı kolaylaştırıcı olur. Bu amaçla dikkatli okuma ve soruyu doğru anlama iyi bir başlangıç oluşturur.
Elbette herkesin çalışma yöntemi birbirinden farklıdır. Ancak çalışırken, konuları tam olarak anlamadan ezberlemek bir işe yaramaz. Bu şekilde çalışma alışkanlığı hatırlama davranışına yöneliktir. Bu nedenle, bu biçimde çalışmayı alışkanlık haline getirenlerin, üst düzey davranışları ölçen sorularla karşılaştıklarında doğru yanıtı bulma konusunda sıkıntı çekmeleri doğal bir durumdur.
Yaklaşan bir sınava hazırlık iyi bir planlama ve devamında da bu plana uymaya çaba gösterme ile olur. Sağlıklı bir çalışma planı oluşturup buna uyabilenler kendilerine dinlenme ve eğlenme zamanı da ayırabilirler.
Şunu unutmayalım. Çoktan seçmeli testler öğrencileri kandırmak veya şaşırtmak için tasarlanmamıştır. Amaç öğrencilerin bilgi ve becerilerini test etmektir. Bu nedenle sadece taktikler öğrenerek bu sınavlarda başarı sağlamak olası değildir. Ancak yine de bu sınavlara girecek olan kişilerin bilmesi gereken bazı ipuçları vardır.
Bir Sınav Miti: Cevaptan Emin Değilsen Aklına İlk Geleni İşaretle!
Sınava girecek olan adaylar sınavlardan önce ipucu arayışlarına girerler. En popüler önerilerin arasında da “Cevaptan emin değilseniz, aklına ilk gelen şıkkı işaretleyin.” gelir. Ancak, bu bir sınav mitidir. Bu fikir öğrenciler arasında oldukça yaygın olsa da konuyla ilgili birçok kez araştırma yapılmıştır ve sonuçlar açıktır.
Öğrenciler çoktan seçmeli testlerde cevapları değiştirdiklerinde yanlıştan doğru cevaba geçme olasılıkları daha yüksektir. Ek olarak, daha fazla cevap değiştiren öğrenciler, diğer öğrencilere göre daha yüksek test puanları alma eğilimindedir.
O zaman neden bu kadar çok insan hala ilk cevabınıza bağlı kalmanız gerektiğini söylüyor? Birincisi, çok sayıda kişinin öğrencilere cevaplarını değiştirmeleri konusunda tavsiyelerde bulunması. Dolayısıyla bu yanlış inanç giderek pekiştiriliyor ve doğru kabul ediliyor.
İkincisi, öğrenciler yanlıştan doğruya değiştirdikleri cevabı sınavdan sonra pek hatırlamıyorlar. Ancak doğrudan yanlışa değiştirdikleri cevapları çok daha kolay hatırlıyorlar. “Bu yanıtı neden değiştirdim? İlk seferde doğru yapmıştım” gibi hatalarımız genellikle aklımızda daha kolay kalıyor. Araştırmacılar bu durumu ‘Karşı olgusal Düşünme’ (Counterfactual Thinking) olarak isimlendiriyor.
Biz insanlar kayıpların acısını kazanımların zevkinden daha fazla hissetme eğilimine sahibiz. Önce A cevabını işaretlerseniz, sonra B’ye geçerseniz, ancak sonra A’nın doğru olduğu ortaya çıkarsa cevabınızı değiştirdiğinizde hissedeceğiniz pişmanlık, aldığınız herhangi bir zevkten daha fazla akılda kalıcı olacaktır.
Eğer B doğru cevap olursa da bunu büyük bir ihtimalle hatırlamayacaksınız. Sınav mitlerine takılmayın ve aklınıza ilk gelen yanıtın doğru olduğunu varsaymayın. Farklı yöntemler ile soruyu bir kez daha düşünün.
Çoktan Seçmeli Sorular İle İlgili Bazı İpuçları
Dikkatli okuma, neyin gerekli olduğuna odaklanmanızı ve gereksiz bilgileri görmezden gelmenizi sağlar. Bu nedenle soruyu dikkatli okuyun. Önce seçeneklere değil soruya odaklanın. Soru kökünü iyi anlayın. En çok, en doğru, en az, en fazla gibi ifadelerin farkında olmak, soruyu doğru yanıtlamak açısından önemlidir.
Sınav süresini dikkatli ve planlı kullanın. Soruları sırasıyla çözün ancak çözerken belli bir stratejiniz olsun. Örneğin öncelikle yüzde yüz emin olduğunuz soruları yanıtlayın. Yanıtlamadan geçilen soruların yanına küçük bir işaret koyun. Daha sonra bu işaretli soruları tekrar inceleyerek, çok zaman kaybına neden olmayanlarını yanıtlamaya çalışın. Kalan zamanda da en sona bırakılanlar ile uğraşın.
Soru kökündeki olumsuz ifadeleri gözden kaçırmayın. Değildir, yoktur gibi ifadeleri kaçırmak soruyu yanlış yanıtlamanıza neden olur. Kökte üstünlük belirten ifadelere de dikkat edin. Bunlar her zaman, hepsi, tümü, hiçbir, yalnızca gibi kelimeler olacaktır. Bu ifadeleri gözden kaçırmak da sorunun yanlış yanıtlanmasında rol oynar.
Seçeneklerin hepsini okuyun. A seçeneği doğru cevap gibi gözükse de hemen işaretlemeyin. Diğer seçenekler daha da doğru olabilir. Seçenekler arasında birbirinin tam tersi olanları arayın. Eğer bulursanız bunun anlamı diğer seçeneklerin elenmesi ve doğru cevabın ikisinden biri olmasıdır.
Bazı soruları tahmin yoluyla bulabilirsiniz. Yanlışların doğruları götürdüğü sınavlarda bu yöntem genellikle riskli olsa da bazı durumlarda işe yarayabilir. Çoktan seçmeli soruların çoğu için, minimum çabayla iki cevap seçeneği elemek mümkündür. Bu, rastgele tahmin riskini azaltır ve başarı şansınızı artırır. Çoğu durumda, olumsuz bir seçenek varsa, olumlu bir seçenek muhtemelen doğrudur.
Sadece yaklaşan sınavlarda değil, hayatta karşılarına çıkacak tüm sınavlarda herkese başarılar diliyoruz. Ayrıca bu yazıya da göz atmanızı öneririz.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Multiple-Choice Test Taking Tips and Strategies; Yayınlanma tarihi: 19 Nisan 2024. Bağlantı: https://www.educationcorner.com/
- Butler, A.C., Roediger, H.L. Feedback enhances the positive effects and reduces the negative effects of multiple-choice testing. Memory & Cognition 36, 604–616 (2008). https://doi.org/10.3758/MC.36.3.604
- Does the student a) know the answer, or are they b) guessing?. Yayınlanma tarihi: 19 Nisan 2014. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: Does the student a) know the answer, or are they b) guessing?
Matematiksel