Gözünüzün önünde meydana gelen acil bir duruma tanık olsaydınız, başı dertte olan kişiye yardım etmek için harekete geçer miydiniz? Bu sorunun cevabını büyük bir ihtimal ile herkes içinden evet olarak verecektir. Ancak psikologlar bizim cevabımız ile aynı fikirde değildir. Çünkü “Seyirci etkisi” (bystander effect, Genovese Sendromu olarak da anılır) denilen bir duruma ilişkin pek çok araştırma bulunmaktadır.
Birisinin saldırıya uğradığını gördüğünüzde kendi güvenliğiniz için endişelenerek doğrudan müdahale etmekten kaçınabilirsiniz. Yine de çoğumuz şu ya da bu şekilde, örneğin polisi arayarak, kurbana yardım edeceğimizi varsayarız. İşte bu varsayım nedeniyle 1960’larda yaşanan bir olay herkesin şoke olmasına neden olmuştu. Kitty Genovese adında bir kadın New York, Queens’teki bir sitenin sokağında vahşi bir cinayete kurban gitmişti.
Saldırı 45 dakika sürmüştü. 38 apartman sakini Genovese’nin çığlıkları duyulduğunda pencereye koştuklarını sonradan itiraf edecekti. Ancak hiçbiri ona yardım etmeye çalışmamıştı, polisi arayan bile olmamıştı. Cinayeti izleyen haftalarda muhabirler, yorumcular ve eleştirmenler bu olaya tanık olanların neden hiçbir şey yapmadığı konusunda birçok farklı kuram ortaya attılar.
Büyük şehirlerde yaşamanın insani duyguları körelttiği, insanları kaçınılmaz olarak diğer insanların acılarına karşı kayıtsızlığa, umursamazlığa ve ilgisizliğe sürüklediği egemen olan görüştü. Ancak New York Üniversitesinde görevli iki sosyal psikoloğun bu konuda başka fikirleri vardı.
Seyirci Etkisi Neden Gerçekleşir?
Geçtiğimiz yıllarda akademisyenler raporda önemli hatalar olduğu sonucuna vardı; tanık sayısı 38’den azdı ve çok sayıda kişi polisi aramıştı. Ancak bu hataların bilinmesinden çok önce sosyal psikologlar Bibb Latane ve John Darley, laboratuar deneylerinde vakayı incelemeye başlayacaklardı. Sonunda Darley ve Latane, sorumluluk birden fazla kişi arasında dağıldığında herhangi bir bireyin yardımsever bir şekilde hareket etme şansının daha düşük olduğunu
Diğer bir deyişle, başkalarının varlığı, insanların yardım etme isteğini azaltıyordu. Acil bir durumda, olaya tanıklık edenlerin sayısı ne kadar fazlaysa, acil ihtiyacı olan kişiye yardım etme ihtimali de o kadar düşüktü. İnsanlar, “Nasılsa başkası yardım eder” diye düşünmeye başlar. Kimse doğrudan kendini sorumlu hissetmez. Ve sonunda kimse bir şey yapmaz.
Olay yerinde başkalarının olması, sorumluluğun kişiler arasında dağılması (diffusion of responsibility), toplu yok sayma (plurastic ignorance), ve izleyicilerin ket vurması (audience inhibition) gibi psikolojik süreçlere yol açıyordu. Daha sonraki araştırmalar da bireylerin, sorumluluğun yalnızca kendilerine ait olduğunu düşündüklerinde harekete geçme olasılıklarının daha yüksek olduğunu doğruladı.
Seyirci Etkisi İle İlgili Bir Deney: Odadaki Duman Deneyi
Latane ve Darley’in düzenlediği bir deney şu şekilde idi. İnsanların şehir hayatına karşı tutumlarını inceleyen bir çalışmaya katılıyorsunuz. Size çalışmanın başlamasını beklerken bir anketi doldurmanızı söyleniyor. O esnada duvardaki hava deliğinden içeri beyaz bir dumanın süzüldüğünü görüyorsunuz. Duman odayı öyle çok duman kaplıyor ki anket kâğıdını bile zar zor görebiliyorsunuz. Ne yapardınız?
Bu deneyde odada tek başına olanların %50’si iki dakika içerisinde odadan çıkıp bir yangın tehlikesi olduğunu söylemişti. 6 dakika sonunda katılımcıların %75’i deney görevlilerini uyarmak için odadan çıkmıştı. Peki ya yalnız olmadıklarında ne yapacaklardı?
Bir orantı kurarsak daha fazla kişinin aynı tepkiyi vermesini bekleriz. Ancak odada üç kişi birlikte otururken dumanın görülmesi durumunda 2 dakika içinde sadece %12, 6 dakika içinde de %38’inin dumanı yetkililere haber vermişti. Sonuçta grubun üyeleri birbirlerine bakıp her şeyin yolunda gittiğinin düşünüyordu. Hava deliğinden duman çıkarken yaşananlar belirsiz olduğunda gruplar hâlindeki insanlar birbirlerini rahatlatıyordu.
Seyirci etkisi oyun teorisi ile de test edildi
Bir kişinin öne çıkmasını gerektiren hemen hemen her durumda, grup üyeleri kimin harekete geçeceğine karar verirken genellikle bir gecikme olur. Buna gönüllünün ikilemi denir ve oyun teorisinde yaygın bir senaryodur. Bir gönüllünün ikileminde, birinin kamu yararı için bir angarya veya iş üstlenmesi gerekir. Mümkün olan en kötü sonuç, kimse gönüllü olmazsa gerçekleşir.
Sosyal psikolog Daniel Stalder’ın 2008 yılında önceki çalışmalara ilişkin yaptığı bir analiz olaya farklı bir bakış açısı getirdi. Buna göre, seyirci etkisi gerçek olsa da, büyük gruplarda gruptaki en az bir kişinin sosyal yanlısı bir müdahalede bulunma olasılığı artıyordu.
2019’da yazılan bir makale de, kamusal çatışmalara daha fazla sayıda kişinin tanık olması durumunda, birinin harekete geçme şansının daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Kamusal çatışmaların %90,7’sinde bir veya daha fazla tanık müdahalede bulunduğu görüldü. Ayrıca her çatışmaya ortalama 3,8 tanık müdahale etmişti.
Sonuç olarak
Bundan sonra bir yardım çağrısı aldığınızda ilk harekete geçen siz olun. Aynı etki nedeniyle çevrenizde size katılanların sayısının arttığını görmeniz bu durumda olası olacaktır. Ama ya yardıma ihtiyacı olan kişi sizseniz? İnsanları size yardım etmeye nasıl teşvik edersiniz? Sıklıkla önerilen bir taktik, bir kişiyi kalabalıktan ayırmaktır. Göz teması kurun ve özellikle o kişiden yardım isteyin. İsteğinizi kişiselleştirirseniz, insanların sizi geri çevirmesi çok daha zor hale gelir.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Why we still look away. Kitty Genovese, James Bulger and the bystander effect.Yayınlanma tarihi: 9 Nisan 2016. Kaynak site: Guardian. Bağlantı: Why we still look away. Kitty Genovese, James Bulger and the bystander effect/
- Bystander Effect and Diffusion of Responsibility. Yayınlanma tarihi: 24 Eylül 2020. Bağlantı: Bystander Effect and Diffusion of Responsibility/
- How Psychology Explains the Bystander Effect; yayınlanma tarihi: 23 Şubat 2020. Bağlantı: How Psychology Explains the Bystander Effect/
- Manning, R., Levine, M., & Collins, A. (2007). The Kitty Genovese murder and the social psychology of helping. The parable of the 38 witnesses. American Psychologist, 62(6), 555–562. https://doi.org/10.1037/0003-066X.62.6.555
- Fischer, P., Krueger, J. I., Greitemeyer, T., Vogrincic, C. Kastenmüller, A., Frey, D., Heene, M., Wicher, M., & Kainbacher, M. (2011). The bystander-effect: A meta-analytic review on bystander intervention in dangerous and non-dangerous emergencies. Psychological Bulletin, 137(4), 517–537. https://doi.org/10.1037/a0023304
- Stalder, Daniel. (2008). Revisiting the issue of safety in numbers: The likelihood of receiving help from a group. Social Influence. 3. 24-33. 10.1080/15534510701766181.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel