Yüzyıllar boyunca, bu kristal tatlandırıcı herkesin atıştırmalıklarını, içeceklerini, içgüdüsünü ve zihnini istila etti. Bunun sonucunda da zaman içinde kulaktan dolma bazı bilgiler etrafta dolaşmaya başladı. Bu yazıda şeker tüketimi ile ilgili yanlış bilinen bazı bilgileri doğrulayalım.
1- Şeker Bağımlılık Yapar
Bazı kişiler şekerin bağımlılık yapan bir madde olduğuna inanır. Ancak şekerin bağımlılık yaptığına dair bilimsel kanıt yoktur. Ancak şeker tüketiminin psikolojik etkileri olduğu bilinmektedir. Şeker, dopamini tetikleyen ender gıdalardan birisidir.
Eğer çok miktarda şekerli besin tüketirseniz dopamin seviyeniz direnç gösterir. Bu nedenle daha fazlasını tüketme ihtiyacı duyarsınız. Ancak bu şekere bağımlı olduğunuz anlamına gelmez. Sağlık uzmanları şekeri bağımlılık yapan bir madde olarak sınıflandırmasa da, bunun onu sağlıklı yapmadığını unutmayalım.
2- Şeker Aşırı Hareketliliğe Neden Olur.
Küçük çocukları olanların oldukça yaygın olarak kabul ettiği bu bilginin ortaya çıkışını destekleyecek hiçbir bilimsel bulgu yok. Bugüne kadar bu konuda bir ilişki olup olmadığını anlamak için yapılan tüm araştırmalar anlamlı bir sonuç elde edemediler.
Şekere dayalı aşırı hareketlilik efsanesi beklentilerden dolayı sürmektedir. Çocuklar şeker tükettiğinde gürültücü ve şamatacı olmasını bekleriz. Dolayısıyla onların davranışlarını beklentilerimize uyacak biçimde yorumlarız. Çocuklardaki enerji patlamaları şekerden değil çocuk olmanın doğasından gelir. Konuyu bu yazımızda detaylıca ele almıştık: Çok Şeker Yemek Çocukları Gerçekten Hiperaktif Yapar mı?
3. Şeker Tüketimi Diyabete Neden Olur.
Nispeten yaygın bir başka efsane, şekerin doğrudan şeker hastalığına neden olmasıdır. Ancak ikisi arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. Karışıklık belki de kan şekeri seviyeleri ile diyabet arasında içsel bir ilişki olduğu için ortaya çıkmaktadır. Ancak yine de dolaylı bağlantıları vardır.
Aşırı kilo ve obezite, tip 2 diyabet için risk faktörleridir. Yüksek düzeyde şeker tüketmek de, aşırı kilo veya obezite gelişme olasılığını artırır. Ancak şeker, tip 2 diyabetin doğrudan nedeni değildir. Tip 1 diyabet ise pankreastan salgılanan insülin hormonunun eksikliğine veya yokluğuna bağlı gelişen diyabet tipidir. Bu diyabet türünde beslenme biçimi ve yaşam tarzı faktörleri etkin rol oynamaz.
4- Kilo Vermek İçin Meyve Tüketmemek Gerekir.
Meyveler, içerdikleri doğal şekerler nedeniyle kısmen tatlı oldukları için lezzetlidir. Ancak bu şekerli tatları nedeniyle, sağlıklı bir kiloda kalmak için fazla meyve tüketmememiz gerektiğine inanılmaktadır. Aslında bu da bir başka efsanedir.
Meyvelerdeki şeker lifli bir yapıya sahiptir. Ayrıca früktoz ve glikozdan oluşuyor. Glikoz da zaten temel bir besin molekülüdür ve hücrelerin ona ihtiyacı vardır.
Früktoz ise vücudumuzda glikoza çevrilerek kullanılır. Ancak karaciğerin früktozu işleme hızı konusunda bazı limitleri bulunur. Aşırı yükleme yaparsak glikoza çevirmek yerine yağa dönüştürmeye başlar ki buna devam etmek, kilo almaya başlamak olacaktır. Sonuçta doğal besin kaynaklarından ölçülü miktarda aldığımız şekerin bir zararı yok. Tabii doğal oldukları ve işlenmedikleri sürece. Örneğin aynı durum hazır meyve suları için elbette geçerli değildir.
5- En İyisi Şekersiz Yiyecek ve İçecekleri Tüketmektir
Yiyecek ve içecek endüstrisi, ürünlerinin markalaşmasına şeker korkusunu dahil etmenin birçok yenilikçi yolunu buldu. Çekimser kitleye hitap etmek için diyet soda ve şekersiz bisküvi gibi ürünler icat ettiler. Bu sayede de kilo alımı nedeniyle şeker yemekten çekinenlere tatlı bir alternatif yarattılar.
Ancak, bu ürünleri seçmek her zaman daha sağlıklı değildir. Sakarin ve sukraloz gibi tatlandırıcıların tüketimi de kilo alımına neden olabilir.
6. Şeker Kansere Neden Olur.
Söylentilere rağmen, çoğu uzman şekerin doğrudan kansere neden olduğuna veya yayılmasını hızlandırdığına inanmıyor. Kanser hücreleri hızla bölünür, yani şekerin sağlayabileceği çok miktarda enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bu, belki de efsanenin köküdür. Bununla birlikte, tüm hücrelerin şekere ihtiyacı vardır. Ayrıca kanser hücreleri hayatta kalmak için amino asitler ve yağlar gibi diğer besin maddelerine de ihtiyaç duyar.
Ancak diyabette olduğu gibi şeker tüketimi ile kanserin dolaylı bir ilişkisi vardır. Artan şeker alımı kilo alımı ile bağlantılıdır. Aşırı kilo ve obezite de kanser riskini arttırır. Yani şeker doğrudan kansere ve gelişmesine neden olmasa da yüksek düzeyde şeker tüketip obezite geliştirirsek risk artar.
Şeker üzerinde çok araştırılma yapılan bir konudur. Google Akademik’e “şeker sağlığı” yazmak, yalnızca 2020 yılına ait 78.000’den fazla sonucu karşımıza getirir. Bu miktarda içerikte gezinmek zordur ve herhangi bir bilimsel konuda olduğu gibi bu konuda da anlaşmazlıklar vardır.
Unutulmaması gereken bir nokta, şekerin sağlık üzerindeki etkilerini araştıran birçok çalışmanın gıda endüstrisinden fon almasıdır. Şekeri çevreleyen bir dizi yanlış anlama olsa da, bazı şeyler kesindir. Şeker doğrudan diyabete veya kansere neden olmasa da, yüksek düzeyde şeker tüketimi sağlıklı değildir.
Elbette arada bir yiyeceğiniz bir dilim pastadan zarar gelmez. Ancak bu konuda da ana prensip her şeyde olduğu gibi dengeyi sağlamaktır.
Kaynak ve ileri okumalar: Medical myths: All about sugar; Yayınlanma tarihi: 18 Ocak 2021; Bağlantı: https://www.medicalnewstoday.com/
Matematiksel