Bertrand Russell, History of Western Philosophy kitabında Ömer Hayyam’ı “hem şair hem de matematikçi olan tanıdığım tek adam” olarak tanımlar. Gerçekten de Ömer Hayyam (1048-1131) bir astronom, doktor, filozof ve matematikçiydi. Ancak Hayyam her matematikçi gibi dile ve edebiyata meraklı olmasaydı, nüktedan zeka dolu rubailerini üretmeseydi, belki de bugün unutulup gitmiş olacaktı.
Onun dörtlükleri günümüzde tüm dünyada matematiğe yaptığı katkılardan daha fazla bilinmektedir. Ömer Hayyam’ın yüzyıllar sonra Batı dünyasında tanınmasını ve belki de en çok okunan, en çok sevilen Doğulu yazar olmasını sağlayan yapıtıysa Rubaiyat’tır.
Rubiayat beş yüzden fazla dörtlükten oluşur. Dörtlüklerde din, doğa ve aşk temaları işlenmektedir. Eserde yer alan pek çok şiir iyi bir hayatın nasıl olması gerektiği, ölüme rağmen hayattan nasıl zevk alınabileceği ve ölüm gerçeği ile barışmanın önemi gibi konulara odaklanır.
Rubaiyat’ın bu derece ünlenmesinin en önemli nedenlerinden biri de elbette büyük İngiliz ozan Edward Fitzgerald tarafından yapılan başarılı çeviridir. Bu çevirinin 1859 yılında Londra’da yayımlanmasının ardından tüm edebiyat dünyasının ilgisi Hayyam üzerinde yoğunlaşmıştır. Kitabın bir çok kopyası yapılmıştır.
“Titanik 14 Nisan 1912 gecesi Yeni Dünya’nın denizlerine gömüldüğünde, en seçkin kurbanı bir kitap olmuştu…” Bu sözler Lübnan kökenli Fransız yazar Amin Maalouf’un 1988’de yayımlanan tarihi romanı Semerkant’ta geçiyor. Sözü edilen kitap da bu kopyaların en değerlilerinden biridir. ( Detaylar bu yazıda: Titanik’te Yaşamını Yitiren Harry Widener İle Ömer Hayyam’ın İlgisi Nedir?)
Kısaca Ömer Hayyam’ın Hayatı
Hayyam, bir Fars şehri olan Nişabur’da doğmuştur. Bu şehir günümüzde kuzeydoğu İran’da yer alır. Hayyam adı, çadır imalatçısı anlamına gelmektedir. Söylendiğine göre bu ismi ailesinin mesleğinden ötürü almıştır. Ancak hayatı hakkında pek çok bilgi belirsiz olduğu için bu kesin değildir.
Bilim, felsefe, astronomi ve matematik ile ilgili kapsamlı bir eğitim aldıktan sonra 18 yaşında Semerkant’a gitmiştir. Semerkant’ta, babasının eski arkadaşı, şehrin valisi Ebu Tahir’in de desteği ile kısa sürede kralın hazinesinde bir iş edindiği ve bu esnada cebir ile ilgili çalışmalarına başladığı bilinmektedir.
Tıp, fizik, astronomi ve matematik alanlarında çalışmaları olan Hayyam için “zamanın tüm bilgilerini bildiği” söylenir. Özellikle 22 yaşında, 1070’de yayınladığı Cebir ile ilgili kitabı matematik dünyasında uzun yıllar etkili olmuştur. Batılı matematikçiler bu eserle ancak 1851 yılında F. Woepcke’nin çevirisiyle tanışmışlardı.
Bilim Dünyasında Ömer Hayyam
Ömer Hayyam, kitabının birinci bölümünde cebiri “Sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim” olarak tanımlar. Bu tanım onun cebire yaklaşımını gösterir. Onun temel amacı cebirsel denklemlere geometrik çözümler önermekti. Kitabının genelinde de bu yöntemi tüm denklemlere uygulamaya çalışmıştır.
Lisede ax2 + bx + c = 0 biçimindeki denklemleri öğreniriz; bunlara ikinci dereceden denklemler denir. Kübik denklemler ax3 + bx2 + cx + d = 0 biçimindedir. Doğal olarak, kübik denklemleri çözmek ikinci dereceden denklemlerden daha zordur.
Antik Yunan’da bu tip denklemler geometrik yolla cetvel ve pergel kullanılarak çözülmeye çalışılmıştı. Hayyam, kübik denklemleri çözmenin başka bir yolu olduğunu tahmin etti. Hayyam’ın yöntemi geometrik bir diyagram çizmekti. Kübik denklemi iki basit denkleme ayırabileceğini buldu. Bunlardan biri daire, diğeri ise paraboldü. ( Detaylar için: Kübik Denklemin Ömer Hayyam’a Göre Geometrik Çözümü). Hayyam’ın atılımını takiben ancak 1535 yılında kadar kübik denklemlerde bir ilerleme kaydedilecekti.
Ömer Hayyam Takvimi ( Celali Takvim)
1073’te Hayyam, Selçuklu İmparatorluğu’nun başkenti olan Pers şehri İsfahan’dan, düzenli bir şekilde çalışacak ve sonsuza kadar doğru olacak bir takvim hazırlaması için bir davet aldı. Bu daveti yapanlar Sultan Melikşah ve veziri Nizamülmülk’tü.
Daveti kabul etti ve dolgun bir maaş karşılığında ayrıcalıklı bir yaşam tarzının tadını çıkardı. Ayrıca bu esnada kurduğu gözlemevi ile astronomi üzerine çalışmalar yapma fırsatı buldu. Hayyam, İsfahan’da geçirdiği sürede bir tropik yılın ( güneş yılı) uzunluğunu 365.24219858156 gün olarak hesapladı. Bu o döneme kadar yapılmış en doğru tahmindi.
Melik Şah, Hayyam’ın yeni takvimini 15 Mart 1079’da Selçuklu Devleti’nde tanıttı. Bu takvim günümüzde, halk arasında “Ömer Hayyam Takvimi” gerçekte de “Celali Takvimi” olarak bilinir. Güneş yılına göre düzenlenen bu takvim 5000 yılda bir gün hata verir. Bugün kullandığımız Gregoryen Takvimi 3330 yılda bir gün hata vermektedir. Bu da onun ne kadar önemli bir bilgin olduğunun kanıtlarından biridir.
1092’de Melikşah ve veziri öldü. Hayyam ortaya çıkan güç mücadelesi sırasında saklanmak zorunda kaldı. Hayyam’ın yeniden ortaya çıkması yaklaşık 20 yıl sürdü. Ömer Hayyam, 4 Aralık 1131’de memleketi Nişabur’da 83 yaşında öldü. Sonrasında yerini kendi seçtiği, yılda iki kez çiçek açan bir meyve bahçesinde bulunan bir mezara defnedildi.
Yazıyı bir rubaisi ile kapatalım. “Cenneti ve cehennemi arıyordum, dünyanın ve sonsuzluğun ötesinde. Görkemli bir ses yankılandı göklerde: “Ne arıyorsun? Cennet de sendedir, cehennem de!”
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Omar Khayyam And The Solution Of Cubic Equations; Bağlantı: https://www.encyclopedia.com/
- Omar Khayyam; https://en.wikipedia.org/wiki/Omar_Khayyam
- The Rubaiyat: History’s most luxurious book of poetry? Yayınlanma tarihi: 11 Ocak 2028; Bağlantı: https://www.bbc.com/
Matematiksel