Mühendislik ve Teknoloji

Robotlar Dünyayı Ele Geçirecek mi? Kendinizi Şimdilik Güvende Hissetmeniz İçin Beş Neden

Terminatör ve Matrix gibi, yapay zekânın fevkalade ilerleyip insanlığı yenilgiye uğrattığı senaryoları işleyen filmleri herkes izlemiştir. Elbette bu filmler bilim kurgu ve Hollywood fantezisinin bir karışımıydı. Ancak beraberinde bir kaygı dalgasını tetikleyecekti. O zamandan bir çok kişinin aklında aynı soru var. Robotlar bir gün dünyayı ele geçirecek mi?

robot beyin

Zeki makinelerin biz insanlardan kurtulacakları endişesi, modem bilgisayarların 1950’lerdeki gelişiminden beri var. Ancak son yıllarda filozof Nick Bostrom’un başını çektiği bir düşünce ekolü, bu “varoluşsal riski” ana akım bir tartışma konusu haline getirdi. Devamında kamuoyunda tanınan pek çok kişi, yapay zekanın insanlığa karşı oluşturabileceği varoluşsal risk hakkında fikirlerini belirtti.

Zaman içinde Stephen Hawking gibi kamuya mal olmuş kişiler de bu akıma dahil oldu. Hawking, BBC’ye, “Yapay zekanın tam olarak gelişimi, insan ırkının sonunu getirebilir. Kendi başına hareket edecek ve giderek artan bir hızla kendini tekrar tasarlayacaktır. Yavaş biyolojik evrimle sınırlanmış insanlar rekabet
edemeyip yerlerini yapay zekaya bırakacaklardır,” diyecekti. 2016 yılında yapay zekanın muhtemelen “insanlığın başına gelen ya en iyi ya da en kötü şey olduğunu” söyleyerek konunun peşini bırakmadı.

Filozof Nick Bostrom Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nün yöneticisi ve Superintelligence: Paths, Dangers, Strategies [Süper Zeka: Yapay Zeka Uygulamaları, Tehlikeler ve Stratejiler; 2014] kitabının yazarıdır. Bir gün bizden çok üstün yapay zekalar yaratacağımızı söylüyor. Onları bilge bir şekilde tasarlamanın, yüzleştiğimiz en büyük zorluk olduğunu ifade ediyor. Yani ona göre robotların dünyayı ele geçirmemesi için bir neden yok.

Yapay zeka şu anda üzerinde çok fazla araştırma yapılan devasa bir alan. Tasarlanan ve test edilen sistemler giderek daha da gelişmiş bir hal alıyor. Bazı uzmanlar yapay zekanın 7-8 sene sonra teknolojik tekilliğe ulaşacağını iddia ediyor. Stephen Hawking ve Bill Gates gibi isimlerin uzun zamandır inandığı bir kavram olan tekillik, makine zekasının insan zekasını aştığı durumdur.

İnsan zekası ve makine zekasının birbirlerine göre durumunu gösteren bir grafik

Robotlar Neden Dünyayı Ele Geçiremez?

Ancak robotik uzmanları bu konuda endişe duymak için acele etmememizi öneriyor. Onlara göre robotların bir dizi temel insan becerisini elde edebilmesi için daha çok zaman var. Bunun nedenlerini de aşağıdaki gibi sıralıyorlar.

İnsan elinin benzersiz özellikleri

robotlar
Laboratuvarlarda geliştirilen eller insan elinin maharetinden yoksundur.

Bilim insanları, insan uzuvlarının çalışma şeklini robotlara uygulamaya çalışır. Ancak bu noktada en çok zorlandıkları yer ellerimiz. Robotların bir şey tutması veya alması olanaklı olsa bile insan kadar seri ve atik olamadıkları bir gerçek.

Dokunma algıları ile ilgili sıkıntılar

Dokunma algısı olarak da adlandırılan dokunsal algı, beynin deriden gelen bilgiyi anlama (algılama) yeteneğidir. Hedefin sertliğini, dokusunu, boyutunu ve konumunu değerlendirmesine yardımcı olmak için robotik ellere veya parmak uçlarına dokunsal sensörler yerleştirilmektedir. Bununla birlikte robotlardaki sensörlerden gelen verileri işleyen yazılım, insan beyni kadar gelişmiş bir yapıda değildir.

Yorumlama Sıkıntısı

Bir gün son derece hassas robot eli yapsak ve suni deri yardımı ile dokunma algısı sorununu çözsek bile bir başka sorun daha var. Bunları kullanmayı bir biçimde robotlara öğretmemiz gerekiyor. Çocuklarının bunu yapmasının yıllar sürdüğünü ve öğrenme mekanizmalarının tam olarak anlaşılamadığını hatırlayalım.

Robotlar sahip oldukları donanımlara göre bizden daha iyi görebilirler ve duyabilirler. İsterseniz dünyadaki en keskin gözlere ve kulaklara sahip insan olun yine de kızılötesi ve morötesi ışınları göremez veya infrasonik ve ultrasonik sesleri duyamazsınız. Fakat robotlar bu üstün görme ve işitme donanımlarına rağmen duyduklarını ve gördüklerini insanlar kadar başarılı yorumlayamazlar.

Örneğin biz bir sokakta yürürken etrafımızdaki nesnelerin, insanların çok hızlıca farkına varabiliriz. Mavi arabanın park halinde olduğunu, insanların karşıdan karşıya geçtiğini ve köşedeki çöp konteynerinin neredeyse tamamen dolu olduğunu anlamlandırmamız bizim için oldukça basit ve olağan bir süreçtir.

Lakin bizim için basit olan bu süreç robotlar için bir o kadar karmaşıktır. Çünkü onların gördükleri çizgiler, yuvarlaklar, elipsler, dikdörtgenlerden ibarettir. Bill Gates’in de dediği gibi “Açık bir kapı ile pencere arasındaki farkı anlamak gibi basit bir şey bile bir robot için oldukça zor olmaktadır.”

İnsan ve robot etkileşimi

İnsanlar arasındaki etkileşim koku alma, tat alma ve dokunsal algılama gibi diğer algılayıcıların yanı sıra, iyi işleyen konuşma ve nesne tanıma sistemleri üzerine kurulmuştur. Konuşma ve nesne tanıma konusunda önemli bir ilerleme kaydedilse de daha bu konuda alınması gereken çok yol var.

Sağduyu

Dünyayı robotların ele geçiremeyecek olmasının en gerçekçi nedeni ise beynimiz ile ilgilidir. Son derece zeki robotlar yapabiliriz. Ancak zeka ve sağduyu aynı şey değildir. Sağduyu deneyimlerimiz aracılığı ile yaptığımız mantıksal çıkarımlardır.

Babalar oğullarından daha yaşlıdır, ateşe dokunmak canımızı yakacaktır, aslanlar uçamazlar, balinalar ise kuş kafesine sığmazlar. Tüm bu ifadeler insanların yani bizlerin sağduyu yetenekleriyle ulaştıkları mantıksal çıkarımlara birer örnektir. Bu gerçekleri kanıtlama çabası gütmeden yaşadığımız deneyimler aracılığıyla biliriz.

İnsanlar doğuştan bu tür mantıksal çıkarımlar yapmalarına olanak sağlayan sağduyu yeteneklerine sahiptirler. Daha küçükken soba elimizi yaktığımızda diğer sıcak cisimlerinde elimizi yakabileceği mantıksal sonucuna ulaşırız. Bir robot sobanın insanın elini yakacağını öğrenir. Ancak robotlar bu bilgiyle diğer sıcak cisimlerinde aynı etkiye neden olacağı çıkarımını kendi başlarına yapamazlar.

Çünkü bu robotlar bu bilgiyi insanların edindiği gibi deneyimlerle edinmemişlerdir. Onlara bu bilgi sonradan öğretilmiştir. Bu yüzden de robotların 5 yaşındaki bir çocuğun yapabildiği mantıksal çıkarımlara ulaşması bile oldukça fazla data yani bilgi gerektiren zorlu ve uğraştırıcı bir süreçtir.

Sonuç olarak

Şurası kesin ki bugün robot teknolojinde bulunduğumuz konum 20 yıl önceki konumumuzdan daha iyi. Robotlara anlamlandırma becerisi kazandırma üzerinde günümüzde hali hazırda görüntü işleme ve makine öğrenmesi başlıkları altında birçok çalışma yapılıyor. Bu engelin önümüzdeki yıllar veya on yıllar içinde aşılmasını beklemek hayalperestlik olmaz.

Robotların sağduyuya sahip olmasını sağlayabilmek ise biraz daha karmaşık bir durum. Sonucunda bunu başarmak için önce insan beyninin sağduyuyu nasıl geliştirdiğini kapsamlı bir şekilde irdelemek gereklidir. Ancak henüz kendi beynimizi bile tam olarak anlayamadığımızı düşünürseniz bu kolay bir iş değildir.

Bu nedenle robotlar bir süre daha giderek daha karmaşık hale gelen sofistike makineler olarak kalacaklar. Gelecekte bu engeller aşılabilirse sağduyu ve anlamlandırma becerisine sahip olan robotlar insanlığın en büyük yardımcılarından biri haline de gelebilirler.


Kaynaklar ve İleri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Batuhan Erdik

Grafik tasarımcısı ve bilgisayar meraklısı...

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir