Astronomi

Dünya Kaç Yaşında? Dünyanın Yaşını Nasıl Hesaplarız?

Bilim insanları gezegenimizin yaşını yaklaşık 4,5 milyar yıl olarak hesapladılar. Peki bilim insanları bu yaşı nasıl belirledi?

dünyanın yaşı
Biz insanlar antik göktaşlarının oluşumu veya Dünya’nın jeolojik faaliyetinin ilk çağı gibi dönemlerde etrafta olmamamıza rağmen kayaçların ve göktaşlarının yaşını hesaplayabiliyoruz. Aynı biçimde Dünya’mızın yaşını da söyleyebiliyoruz. Ama nasıl?

1800’lü yıllarda bilim insanları gezegenin yaşını belirlemeye çalışırken birkaç yanlış adım attılar. 1862’de ünlü İrlandalı fizikçi ve matematikçi Lord Kelvin, Dünya’nın yaşının 20 ila 400 milyon yıl arasında olduğunu tahmin etti. Lord Kelvin vardığı sonucu, Dünya’nın soğumasının ne kadar zaman alacağına ilişkin bir hesaplamasına dayandırmıştı. Tahmini büyük oranda yanlış olsa da, gözlem ve hesaplamalara dayanarak sonuç çıkarma tekniği doğru bir bilimsel yöntemdi.

İlerleyen yıllarda başka yöntemler denense de sonunda kimya, jeoloji ve fizikteki ilerlemeler devam ettikçe bilim insanları bir kayanın veya mineral örneğinin yaşını kesine yakın bir biçimde belirleyecek bir yöntem bulmayı başardılar. Bu yönteme radyometrik ya da radyoaktif tarihleme denir.

Dünya Kaç Yaşında?

Bilim insanları Güneş Sistemi’ndeki tüm malzemelerin aynı anda oluştuğunu varsayar. Çeşitli kimyasallar ve özellikle radyoaktif izotoplar birlikte oluşmuştur. Hangi oranda bozundukları çok iyi bilindiği için, bu bilgi keşfedilen izotop elementlerinin ne kadar süredir var olduğunu ölçmede kullanılır. Bilim adamları ayrıca Güneş Sistemi’ndeki farklı konumlardan gelen farklı meteoritleri inceleyerek, tüm farklı gezegenlerin aynı anda oluştuğunu biliyorlar.

1896’da radyoaktivite keşfedildikten kısa bir süre sonra, bilim insanları bir kayanın içindeki uranyumun ne kadarının kurşuna dönüşmüş olduğunu ölçerek ne kadar eski olduğunu anlayabileceklerini fark ettiler. 1913’te jeolog Arthur Holmes, radyometrik tarihlemeyi kullanarak gezegeni tarihlendirmek için ilk girişimde bulunan kişi oldu. Kendisi hesaplamaları sonucunda da Dünya’mızın kabaca 1,6 milyar yaşında olduğunu ortaya çıkardı. 1940’lara gelindiğinde de Dünya’mızın yaşı yaklaşık 4,5 milyar olarak revize edildi.

Arizona’daki Diablo Kanyonu’na 50.000 yıl önce düşmüş göktaşı. Bu göktaşları üzerinde radyometrik tarihleme ölçümünü kullanan jeologlar Dünya’nın yaklaşık %1’lik hata payıyla 4,54 milyar yaşında olduğunu tespit etmiştir.

Gezegenin yaşına ilişkin ilk gerçek kesin tahminimiz, 1891’de bulunan Arizona’daki Diablo Kanyonu’na düşmüş dev bir demir kaya olan göktaşının radyometrik analizinden elde edildi. Jeokimyager Clair Cameron Patterson, meteordan alınan kurşun izotoplarını inceledi. Sonrasında Dünya’nın yaşının 4.53 milyar ile 4.58 milyar arasına olduğunu saptadı. Taşları ve çevre etmenleri de inceleyen bilim insanları, sonunda Dünya’nın yaşını 4.54 milyar yıl (+/- 70 milyon yıl) olarak belirlediler.

Radyometrik Tarihleme Nedir?

Belirli bir elementin atomu yalnızca sabit sayıda protona sahip olabilir. Örneğin karbon her zaman tam olarak altı protona sahiptir. Bununla birlikte, bir elementi oluşturan nötronların sayısı sabit değildir. Bir elementin farklı sayıda nötron içeren versiyonlarına izotop denir.

Bir elementin bazı izotopları kararlıdır, ancak diğerleri radyoaktiftir. Bu da zamanla dengesizleşecekleri ve diğer elementlere dönüşecekleri, süreçte parçacıklar ve enerji yayacakları anlamına gelir.

Bu radyoaktif bozunma süreci, atom çekirdeklerinde saklanan gizli bir saat gibidir. Bilim insanları tek bir kararsız çekirdeğin ne zaman bozulacağını asla tahmin edemezler. ( Bu işin doğası gereği rastgele bir kuantum sürecidir).

Ancak büyük bir kesinlik ile kararsız çekirdek koleksiyonlarının nasıl davranacağını tahmin edebilirler. Her kararsız izotop, yarı ömür Th adı verilen kendine özgü bir zaman ölçeğine sahiptir. Bu izotopun toplam çekirdek sayısı, yarı ömür boyunca yarı yarıya düşecektir.

Yarı ömürleri bilinen radyoaktif elementlerin tahmin edilebilir ortalama bozunma süreleri. Bu tablo Dünya’nın ve Ay’ın yaşını belirlemek için doğru bir yol sağlar. Görsel Kaynak: https://www.env.go.jp/en/

Doğada birçok izotop kararsız biçimdedir. Hepsinin de farklı yarı ömürleri vardır. Örneğin Uranyum-238 (92 proton + 146 nötron), 4,5 milyar yıllık bir yarı ömre sahiptir. Yani başlangıçta elimizde 1000 uranyum çekirdeği olursa 4,5 milyar yıl sonra geriye sadece 500 tane çekirdek kalır.

Ayrıca uranyum-238, kurşun-206 çekirdeğine (82 proton + 124 nötron) bozunur. Bu durumda başlangıçta hiç kurşun-206 olmasa bile 4,5 milyar yıl sonra 500 kurşun-206 çekirdeğinin ortaya çıkması gerekir. Bu sayede, bilim insanları bir nesnedeki mevcut izotopların oranını bilirlerse, bunu onun yaşını belirlemek için kullanabilirler.

Dünya’nın Yaşını Hesaplamak İçin Dünya Dışı Süreçleri Dikkate Almak Zorundayız

Modern jeologlar, volkanik püskürmelerde oluşan ve milyarlarca yıl hayatta kalmaya yetecek kadar dayanıklı olan zirkon adı verilen mineralleri tarihlemede kullanmaktadırlar. Zirkonlar silika, oksijen ve zirkonyum elementinden oluşur. Ayrıca kristallerin yapısı nedeniyle asla kurşun içermez. Bu, da onları neredeyse mükemmel saatler durumuna getirir.

Ancak en eski zirkonlar bile Dünya’nın kendisi kadar eski değildir. Gezegenimizin kökeni hakkında gerçekten kesin bir tarih elde etmek için bilim insanlarının bunun ötesine bakması gerekir. Meteorlar onlara tam olarak ihtiyaç duydukları şeyi sunar.

Dünya’nın en eski kayalarından biri:ı Acasta Gneiss. Bu kaya 1999’da Kanada’da keşfedildi ve yaklaşık 4 milyar yıldır oradaydı. Bu keşif Dünya’nın yaşına dair asgari bir sınır koydu. Ancak ayrışma ve plaka tektoniği gibi jeolojik süreçler nedeniyle kesin yaşı henüz bilinmiyor.

Göktaşlarının geldiği asteroitler, güneş sistemindeki en ilkel nesnelerden bazılarıdır. Gezegenimizle ve güneş sistemimizdeki diğer her şeyle aynı zamanda oluşmuşlar ancak Dünyayı şekillendiren tektonik süreçler tarafından değiştirilmemişlerdir. Bu nedenle bizim açımızdan bir zaman kapsülü işlevine sahiptirler.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir