Öğretmenler bir öğrencinin bir konuyu kavrayamaması durumunda bunun öğrencinin sorunu olduğuna inanırlar. Ancak belki de gözden geçirilmesi gereken şey öğretmenin kullandığı öğretim yöntemidir.
Öğretim yöntemi, öğretmenlerin öğrencilerin öğrenmesini sağlamak için kullandıkları bir dizi ilke ve stratejidir. Bu stratejiler kısmen konuya, kısmen öğrencilerin bilgisine ve kısmen de öğrenme ortamına göre seçilmektedir. Peki ama en iyi öğretim yöntemi hangisidir?
Etkinliği Kanıtlarla Desteklenmeyen Öğretim Yöntemleri Nelerdir?
Elbette bu cevap verilmesi zor bir sorudur. Ancak başarıyı artırmada en güçlü kanıta sahip öğretim unsurlarını belirlemek için 200’den fazla araştırma çalışmasının incelendiği bir çalışma, İngiltere’nin Sutton Trust araştırma merkezi tarafından Ekim 2014’te yayınlandı.
Araştırma sonuçları da bazı yaygın uygulamaların öğrenmeye zarar verebileceğini ve hiçbir temeli olmadığını bizlere gösteriyor. İşte kanıtla desteklenmeyen yedi yaygın öğretim uygulaması.
Övgüyü cömertçe kullanmak
Çocuklar, doğru şeyi yapmak için sıklıkla cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyarlar. Ancak övgü, dikkatlice ifade edilirse değerlidir. Çocuğun bir şeyi başarmak için geçirdiği süreç için övgü, çocukların başarıya yol açan eylemlere odaklanmasını sağlayarak motivasyonu ve güveni teşvik eder.
Ancak bir dizi çalışma yanlış övgü türlerinin öğrenmeye çok zararlı olabileceğini de gösteriyor. Örneğin başarısız öğrencileri teşvik etmek ve korumak amacıyla yapılan övgü sanıldığı gibi gelişime katkı sağlamıyor.
Önemli olan, öğrenci tarafından değer verilen övgüdür. Örneğin “Zor bir matematik ödeviydi ama bitirene kadar pes etmedin. Masanda oturup konsantrasyonunu korudun. Harikasın!” demek çocukların zekasını övmekten daha destekleyici olacaktır.
Öğrencilerin kendi başlarına temel fikirleri keşfetmelerine izin vermek
Öğretmen yerine öğrenci merkezli bir öğretim yöntemi keşif/ buluş yolu ile öğrenmedir. Problem çözme etkinlikleri veya açık uçlu görevler bu yöntemde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu öğretim yöntemi, öğretmenin bilgi kaynağı olmaktan ziyade ‘kenardaki rehber’ olması gerektiğini savunmaktadır.
Son birkaç on yılda öğretmen merkezli eğitimden, yapılandırmacı öğretim yöntemine geçiş denemeleri olsa da bu öğretim yönteminin öğrenci başarısına daha fazla katkı sağladığı araştırma kanıtları tarafından desteklenmemektedir. Öğrencilerin zaten bildikleri hakkında yeni bir anlayış oluşturmak için bu yöntemleri kullanabilirler. Ancak onların yeni fikirler, bilgi veya beceriler öğrenmelerini istiyorsak, onlara bu doğrudan öğretmelidirler.
Öğrencileri yeteneklerine göre gruplandırma
Öğrencileri gruplandırma, sınıflarda sıklıkla uygulanan öğretim yöntemlerinden bir başkasıdır. Notlar, standart değerlendirmeler ve sınıf başarıları öğrencileri gruplandırmak için kullanılmaktadır. Ancak gruplamanın etkilerine dair kanıtlar, bu yöntemin neticede sonuç üzerinde çok az fark yarattığını göstermektedir.
Öğrencileri belli başarı gruplarına göre ayırma, öğretmenlerin daha az kapsamlı içeriğe sahip dersler hazırlamasına neden olur. Aynı zamanda öğretmenlerin zihninde bir gruptaki çocukların birbirlerine çok benzediği ve diğer gruplardan farklı olduğu yönünde abartılı bir his yaratır. Bu durum da öğretmenlerin benzer bir “yetenek” grubundaki farklı ihtiyaçlar yelpazesi için gerekli düzenlemeleri yapmayabilir. Ayrıca bir grup ile gereğinden daha hızlı, bir grupla da çok yavaş ilerleyebilir.
Tekrar okuma ve vurgulama
Tekrar okuma ve altına çizme bir çok öğrenci ve öğretmen tarafından, özellikle belli bir konuyu vurgulamak ya da ezberlemek gerektiğinde kullanılan yollardan biridir. Ancak her iki yöntem de, öğrencinin çalışma materyalinden ek anlam veya çıkarımlar elde etmelerine yardımcı olmaz. Bu nedenle verimsiz bir öğrenme tekniği olarak kabul edilmektedir.
Bize sağladığı şey sadece aldatıcı bir aşinalık hissi olacaktır. Bunun yerine bilgilerin neden doğru olduğunu sorgulama, bir problemin çözümünü açıklamaya çalışmak, unutmaya izin vermek için çalışma arasında kasıtlı olarak aralıklar oluşturmak gibi daha etkili yaklaşımlar mevcuttur.
Güven ve düşük beklentiler sorunlarının ele alınması
Kanıtlar, öğrencilerin motivasyonunu artırma girişimlerinin başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu ve başarılı olsalar bile, sonraki öğrenme üzerindeki etkisinin sıfıra yakın olduğunu gösteriyor. Aslında, düşük başarı gösterenlerin düşük motivasyonu, tekrarlanan başarısızlığa karşı verilen bir yanıttır. Onları başarılı olmaya ikna etmeye başlayın. Motivasyonları ve güvenleri artacaktır.
Öğrencinin tercih ettiği öğrenme stiline göre öğretme
Öğrenme stiliniz nedir? İşitsel mi yoksa görsel mi? Günümüzde pek çok kişi her insanın bir öğrenme stili olduğunu kabul eder. Bazı insanlar görerek öğrenmeyi tercih eder, bazıları ise en iyi dinleyerek öğrenir. Bazılarının en iyi öğrenme biçimi de yaparaktır.
Ancak öğrenme stilleri fikri, onu destekleyecek bilimsel kanıtlardan yoksundur. Yine de bir araştırma, öğretmenlerin %90’ından fazlasının öğrenme stillerine inandığını ve bir diğeri de öğretmenlerin %60’tan fazlasının öğrencilerin öğrenme stillerini öğretmenin öğrencilerin öğrenmesine yardımcı olduğunu düşündüğünü buldu.
Öğrenme birbirine bağlı bir şekilde gerçekleşir. Herhangi bir bilgiyi hatırladığınızda, duyduğunuz, söylediğiniz, hatırladığınız, gördüğünüz, hissettiğiniz, kokladığınız vb. şeyleri birleştirerek bu bilgiyi birden fazla duyu kullanarak işlersiniz.
Bu nedenle, eğer öğretmenler öğrenme stilleri iddiasına inanırlarsa ve öğrencileri belirli bir öğrenme stiliyle sınırlamaya çalışırlarsa, bu, öğrenme için hangi duyuların ve süreçlerin kullanıldığını önemli ölçüde azaltacaktır. Bu da bazı öğrencilerin yeni bilgileri öğrenme yeteneklerini etkiler.
Aktif öğrenciler, pasif öğrencilerden daha fazlasını hatırlar
Öğrenme Piramidi modellerine göre, ders dinlemekten veya derslere katılmaktan çok az şey hatırlanır. Okumak neredeyse eşit derecede verimsizdir. Oysa örneğin bir film veya gösteri gibi bir şey görmek daha yüksek derecede akılda kalma ile sonuçlanır. Ayrıca, konuşmak ve tartışmalara katılmak, doğrudan deneyimlere sahip olmak, pratik yapmak ve başkalarına öğretmek son derece etkilidir.
Modeller genellikle bu öğrenme yollarının kalıcılık üzerindeki etkilerini yüzde beş veya 10’luk artışlarla, örneğin %10, %20, %30, %50, %75 veya %90 oranında düzgün bir şekilde ölçer. Bu yüzdelerin deneysel bir temeli yoktur ve tamamen kurgudur. Hangi yaş grubunu kapsadığı, neyi ölçtüğü gibi bilgiler mevcut değildir. Ve elbette bu yüzdeleri destekleyen genel olarak kabul görmüş bir çalışma bulunmamaktadır.
Sonuç olarak
Bir öğretmene uygulamalarının bazı yönlerinin sorunlu olduğunu söylemek, bir tartışmayı başlatmanın riskli bir yoludur. Ancak neyin etkili olduğu ve olmadığı hakkında düşünmek, öğretmenin öğretim yöntemlerini iyileştirmesine yardımcı olacaktır. .
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Seven ‘great’ teaching methods not backed up by evidence. Yayınlanma tarihi: kaynak site: Conversation. Bağlantı: Seven ‘great’ teaching methods not backed up by evidence
- Morris LS, Grehl MM, Rutter SB, Mehta M, Westwater ML. On what motivates us: a detailed review of intrinsic v. extrinsic motivation. Psychol Med. 2022;52(10):1801-1816. doi:10.17/S0033291722001611
- Lawrence B, Ntelioglou B and Milford T (2020) It Is Complicated. Learning and Teaching Is Not About “Learning Styles”. Front. Young Minds. 8:110. doi: 10.3389/frym.2020.00110;
- Cepeda NJ, Pashler H, Vul E, Wixted JT, Rohrer D. Distributed practice in verbal recall tasks: A review and quantitative synthesis. Psychol Bull. 2006 May;132(3):354-80. doi: 10.1037/0033-2909.132.3.354. PMID: 16719566.
Matematiksel