2006 yılına kadar hepimiz gezegenleri Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüton şeklinde sayardık. Sonraları biraz da olsa tartışmalı bir biçimde Plüton’u bu listeden çıkarma kararı aldık. Tabii ki bu karar keyfi olarak alınmadı; çeşitli gerekçelerimiz vardı. Bu yüzden yazımızda Güneş Sistemi’nin masadan ayrılan üyesi Plüton’u birçok yönden incelemeye çalışacağız.
Plüton, Güneş’e en uzak gezegendir ve Kuiper Kuşağı adı verilen bir bölgede yer alır. Kuiper Kuşağı, Neptün’ün yörüngesinin de ötesinde her birinin genişliği 100 km’den büyük birçok gök cismi ve trilyonlarca kuyruklu yıldızla dolu ilginç bir yerdir. Amerikalı gökbilimci Percival Lowell, 1905 yılında Neptün ve Uranüs’ün yörüngelerinde tuhaf sapmalar gözlemledi. Lowell’a göre Neptün ve Uranüs’ün yörüngesindeki sapmalar başka bir gezegenin varlığından kaynaklanıyordu.
Bu gizemli gezegenin konumu hakkında 1915 yılında bir tahminde bulundu ancak ne yazık ki bu keşfinden 15 yıl sonra hayata gözlerini yumdu. 1930 yılına geldiğimizde ise Lowell Gözlemevi’nde Clyde Tombaugh, Lowell’ın tahminlerinden yola çıkarak Plüton’u keşfetti. Bu yeni gezegene ismini Oxford’da yaşayan 11 yaşındaki Venetia Burney isimli bir kız çocuğu verdi. Plüton, Roma tanrılarından yeraltı tanrısının ismiydi. Aynı zamanda Plüton’un ilk iki harfinin Percival Lowell’ın ad-soyadının baş harfleri olması nedeniyle bu isim kabul edilmiştir.
Cüce Gezegeni Biraz Daha Yakından İnceleyelim!
Plüton, Dünya’mıza çok uzak olduğu için 2015 yılında New Horizons Uzay Sondası onu ziyaret edene kadar hakkında çok az şey biliyorduk. New Horizons’tan elde ettiğimiz bilgilere göre 2370 km genişliğindeki Plüton, Ay’ın sadece üçte ikisi büyüklüğündedir.
Yapılan gözlemler sonucunda Plüton’un yüzeyi gezegenimizdeki Rocky Dağları’na benzetilmektedir. Yüzeyi çoğunlukla metan ve azotla kaplı olan bu uzak dünyada 3500 metre yüksekliğindeki dağlara rastlamak mümkündür. Ancak metan ve azot kaplı bir yüzeyin dağları taşıması pek mümkün görülmemektedir. Bu nedenle bilim insanları dağların su buzunun üzerinde oluştuğundan şüpheleniyorlar.
Plüton’un yüzeyi Güneş Sistemi’ndeki en soğuk yerlerden biridir. Öyle ki burada sıcaklıklar -226 ile -240 derece arasında değişmektedir. Bilim insanları Plüton’un bir yeraltı okyanusuna sahip olabileceğini düşünüyorlar.
Hubble teleskopu da bu dışlanmış gezegenin karmaşık organik moleküller içerebileceğine dair kanıtlar ortaya koymuştur. Özetle sıvı bir okyanusa sahip olduğunu varsayarsak Plüton Güneş’ten yeterince enerji alabilseydi canlılık barındırabilirdi.
Plüton’un da Bir Kalbi Var!
Plüton’un yüzeyindeki bir diğer oluşum ise kalp şeklindeki bölgedir. Geniş bir azot buzuluyla kaplı olan bu kalp şeklinin soluna doğru ilerledikçe arazi gittikçe pürüzsüzleşmektedir. Yüzeyin bu bölgesi göktaşı çarpmalarının neden olduğu kraterlerden yoksundur. Aşikar olarak böylesi bir durum son derece ilgi çekicidir. Bu yüzden bilim insanları Plüton’un kalbinin jeolojik olarak genç bir bölge olduğunu (en fazla 100 milyon yaşında) düşünüyorlar. Ve bu bölgenin jeolojik süreçlerle şekillenmeye devam etmesi mümkün olduğu görüşündeler.
Çok romantik bir biçimde Plüton’un kalbi tam olarak uydusu Charon’a dönüktür. Elbette bu durum bir tesadüf değildir. Plüton’un kalbindeki 4 km kalınlığındaki azot buzulunun yarattığı kütle dengesizliği Charon’un yarattığı kuvvetle birleşince böyle bir durum ortaya çıkmıştır. Buzulun bugünkü konumunun gezegenin kuzey kutbuna daha yakın olduğu düşünülmektedir. Eğer buzlar birikmeye devam ederse gelecekte Plüton, kalbini Charon’dan başkasına da çevirebilir :)
Antarktika ve Grönland’ın Dünya’mızın iklimini düzenlemesi gibi, Plüton’un kalbi de Plüton’un iklimini düzenlemektedir. Kalpte bulunan azot buzları her gün bir döngüden geçer. Gündüzleri Güneş ışığında süblimleşir ve geceleri tekrar yoğunlaşır. Bu her bir döngüde gezegenin etrafında 32 km hızla esen bir azot rüzgarı oluşur. Sonucunda bu rüzgarlar da Plüton’un iklimini ve atmosferini etkilemektedir.
Plüton’u Neden Güneş Sistemi’ne Ait Bir Gezegen Olarak Kabul Etmiyoruz?
2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği bir nesnenin gezegen olarak kabul görmesi için şu 3 maddeyi sıraladı:
- Söz konusu gezegen adayının yerçekimi ve rotasyonun genel şeklini belirlediği hidrostatik dengeye çekilecek kadar büyük olması gerekir.
- Sadece Güneş’in etrafında kendi yörüngesinde ve Güneş etrafında dönmelidir. Herhangi bir uydu etrafında dönmemelidir.
- Yörüngesinin temiz olması gerekmektedir. Yani Güneş etrafındaki dönüşünde yörüngesini paylaşan karşılaştırılabilir kütleli bir nesne olmamalıdır.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Kuiper Kuşağı’nda çok fazla irili ufaklı gök cismi bulunmaktadır. Eğer Plüton’u Güneş Sistemi’ne ait bir gezegen olarak kabul etseydik sistem kalabalıklaşabilirdi. Çünkü Kuiper Kuşağı’nda bulunan Ceres ve Eris de Plüton benzeri gök cisimleridir. Nitekim bilim insanları iki yeni gezegen eklemektense Plüton’u Güneş Sistemi’nden dışlamayı tercih etmişlerdir.
Plüton’un da Uyduları Var mıdır?
Bu cüce gezegenin Charon, Styx, Nix, Kerberos ve Hydra adında 5 uydusu bulunmaktadır. Bu uydular arasından Charon Plüton’a en yakın olanken; Hydra en uzak olanıdır. Astronomlar 1978 yılında neredeyse Plüton’un yarısı büyüklüğünde bir uydusunu keşfettiler. Bu uyduya Yunan mitolojisinde ruhları yeraltı dünyasına taşıyan şeytan olan Charon ismi verildi.
Plüton ve Charon boyut olarak çok benzer olduğundan yörüngeleri de çoğu gezegen-uydu ikilisinden oldukça farklıydı. Her iki gök cismi de tıpkı ikili yıldız sistemlerinde olduğu gibi aralarında bulunan bir nokta etrafında bir yörüngeye sahiptirler. Bu nedenle bilim insanları Plüton ve Charon’u çift cüce gezegen veya ikili sistem olarak adlandırabilmektedirler.
Charon Plüton’dan sadece 19 640 km uzaklıktadır. Hem Charon’un Plüton etrafındaki dönüşü hem de Plüton’un bir günü 6.4 Dünya gününe eşittir. Bu durumun sebebi Charon’un hep Plüton’a dönük olan yüzeyinin gelgit kilitleme olarak bilinen bir fenomen nedeniyle kilitlenmesidir.
Ayrıca 2005 yılında bilim insanları Hubble teleskopu sayesinde Plüton’un iki küçük uydusunu daha keşfetti. Keşfedilen yeni uydular Plüton’a Charon’dan 2-3 kat daha uzaktaydı. Bu uydular 32 km genişliğindeki Nix ve 113 km genişliğindeki Hydra idi. Elde edilen verilere göre Hydra’nın yüzeyinin su buzuyla kaplı olduğu düşünülüyor.
Bilim insanları 2011 yılında yine Hubble’ı kullanarak dördüncü uyduyu yani Kerberos’u keşfettiler. Kerberos çift loblu bir şekle sahipti. Ayrıca büyük olan lob 8 km ve küçük olan lob ise 5 km genişliğindedir. Son olarak 11 Temmuz 2012’de ise Plüton’un beşinci uydusu Styx keşfedilmiştir. Ancak tahmini genişliği 10 km olan Styx, Plüton’un gezegen statüsünün tekrar tartışılmasına yol açmıştır.
Son Olarak Bu Cüce Gezegen Hakkında İlginç Birkaç Şey
- Muhtemelen Plüton’un altında kaynayan bir sıvı su okyanusu bulunuyor.
- Plüton bu sıvı okyanusun varlığından ötürü halen tektonik olarak aktif olabilir.
- Plüton bir zamanlar volkanik olarak aktifti ve hala da olması mümkündür. Fakat bu aktiflik gezegenimizdeki gibi bir volkanik aktiflik değildir. Çünkü Plüton’da çeşitli noktalarda yüzeye bir tür soğuk, sulu kriyola dökülmektedir. Bilim insanları bu olaya kriyovolkanizma adını veriyorlar.
- Buzullar, bugün ve milyarlarca yıldır Plüton’un yüzeyindeki çizgileri oluşturuyor.
- Plüton’un kalbinde ısı konveksiyon hücreleri bulunmaktadır. Bu cüce gezegenin kalbine daha yakından baktığınızda her biri en az 10 km genişliğinde çokgenler görürsünüz. Bunlar buzulun altından kaçmaya çalışan iç ısının kanıtlarıdır. Sıcak azot kabarıkları bu çokgenleri oluşturmaktadır. Ancak ilginç bir şekilde, Güneş Sistemi’nin hiçbir buzulunda böyle bir duruma rastlanmamıştır.
- Plüton’un da çölleri vardır; elbette bu çöller Gobi ya da Sahra Çölü gibi çöller değiller. Ancak yüzlerce kum tepesi, Plüton’un kalbinin batısından 75 km boyunca uzanmaktadır.
- Plüton ve Charon’un neredeyse hiç küçük krateri bulunmuyor ve bu durumun bazı büyük etkileri bulunuyor. Ayrıca New Horizons’tan elde edilen bu bilgi sayesinde Kuiper Kuşağı’nda bulunan gök cisimlerinin çoğunun büyük olduğunu öğreniyoruz.
Kaynaklar ve İleri Okumalar
- Pluto: Everything you need to know about the dwarf planet ; Bağlantı: Pluto: Everything you need to know about the dwarf planet | Space ; Yayınlanma tarihi: 28 Temmuz 2022
- We understand planets better than ever, and that’s why Pluto still isn’t one ; Bağlantı: 15 years after its big demotion, Pluto still doesn’t measure up – Big Think ; Yayınlanma tarihi: 2 Kasım 2021
- Five Years after New Horizons’ Historic Flyby, Here Are 10 Cool Things We Learned About Pluto ; Bağlantı: 10 Cool Things We Learned About Pluto | NASA ; Yayınlanma tarihi: 14 Temmuz 2020
Matematiksel