Dünyayı tam olarak olduğu gibi algıladığınızı düşünüyor musunuz? Eğer cevabınız evet ise aşağıdaki Pisa Kulesi’nin iki fotoğrafına da dikkatlice bakın. Fark ettiyseniz, sağdaki kule, soldaki kuleye göre biraz daha eğik gibi görünüyor. Bu nedenle bu görsel Eğik kule illüzyonu diye isimlendiriliyor.
Hepimizin bildiği gibi Pisa Kulesi’nin eğimi sabittir. İki fotoğraf arasında bir fark da yok. Aslında, bu fotoğrafların her ikisi de aynıdır ve fotoğrafı çeken kişi de tamamen aynı açıdan çekimi gerçekleştirmiştir. Fark olduğunu düşünmenize neden olan şey beyninizdir. McGill Üniversitesinden bilim insanları Frederick Kingdom, Ali Yoonessi ve Elena Gheorghiu’nun keşfettiği ve 2007’de birincilik ödülü alan Eğri yada Eğik Kule (Leaning Tower) illüzyonu bunu net bir biçimde gözler önüne serer.
Antik çağlardan beri filozoflar hissettiğimiz, kokladığımız, tattığımız, duyduğumuz ve gördüğümüz şeylerin gerçek olup olmadığını düşündüler. Günümüzde biliyoruz ki gerçeklik sadece beynimizin belirli bir şekilde yorumladığı bir dizi elektriksel ve kimyasal sinyaldir. Beyin, dünyaya ilişkin kendi kişisel yorumunu tasarlamak için duyularımızdan gelen bilgileri kullanır. Biz de buna “algı” deriz.
Sorun şu ki bu algılarımız bizi sıklıkla yanıltır. Eğik kule illüzyonu da buna bir örnektir. Üstelik bu yanılsama sadece Pisa kulesi görsellerinde karşımıza çıkmaz. Açıklama kısmına geçmeden önce yukarıdaki görüntüye göz atın. Burada birbirine paralel biçimde durduğunu bildiğimiz iki gökdelenin aşağıdan çekilmiş bir fotoğrafını görüyorsunuz. Sizin de fark etmiş olacağınız gibi, bu iki görüntü aslında Pisa Kulesi fotoğrafının tam tersi bir algıyı bizlerde oluşturuyor. Yani iki gökdelen birbirinden uzaklaşmak yerine, fotoğrafın tepesinde bir yerde birbirine yakınlaşıyor.
Eğik Kule İllüzyonu Neden Gerçekleşiyor?
Duyularınız aracılığıyla dış dünyaya doğrudan erişiminiz olduğunu hissedersiniz. Ancak, aslında her şey beynin görev kontrol merkezinde gerçekleşmektedir. Yani görme, gözlerimizde; işitme, kulaklarımızda; koklama burnumuzda yürütülen eylemler değildir. Ayrıca görme eylemi bu eylemler içerisinde en karmaşık olanıdır. Beynin yaklaşık üçte birinin görmeye adanmış olması bu nedenle şaşırtıcı değildir.
Görsel yanılsamalar (illüzyonlar), bu sistemin yapmamıza izin verdiği işlerin tam sınırında gerçekleşir. Eğik Kule İllüzyonu’da buna bir örnektir. Perspektif, iki boyutlu yüzeye üç boyutlu görsel etki kazandırmak için nesnenin ve mekanın görünümünün belirli teknikler kullanarak kağıda aktarımıdır. Perspektif çizimlerinin değişik türleri, genellikle içerdikleri “kaçış noktası” sayısına göre belirlenmektedir.
Kaçış noktası, birbirlerine paralel iki nesnenin gitgide birbirlerine yaklaşarak ileride birleşiyor göründüğü tek bir noktayı ifade eder. Yani birbirine paralel olan çizgiler, gözümüze ufuk noktasında birbirine yaklaşıyormuş gibi görünürler. Diğer bir deyişle de beynimiz, ufuk noktasına doğru birbirine yaklaşan çizgileri “paralel” olarak algılar.
Normalde yan yana duran bu iki kule göğe doğru aynı açıyla yükselirdi ve sonuç olarak görüntülerinin ana hattı görüş alanından uzakta bir noktada birleşiyor gibi olurdu. Bu ilke perspektifin katı kurallarından biri ve öyle değişmez bir kural ki görme sistemimiz bunu otomatik olarak hesaba katar. Bu nedenle yukarıdaki gökdelen örneğinde de gösterdiğimiz gibi iki paralel yapı, fotoğrafın iki boyutlu yüzeyinde birleşiyor gibi gözükür. Görme sistemimiz çizgilerin birleşimini derinlik olarak algılar çünkü paralel çizgilerin paralel uzayıp gideceğini varsayar.
Ancak aynı fotoğraf yan yana iki defa konduğunda bu etki ortaya çıkmaz. Ufuk noktasında birbirine yaklaşmadıkları için, beynimiz bunları birbirine paralel olarak anlamaz. Bu esnada da birbirinden uzaklaşıyor olduğunu varsayar. Benzer görüntülerin analizi, bu fenomenin her türlü uzaklaşan nesne için geçerli olduğunu göstermiştir. Aşağıdaki fotoğraf çiftlerinde bunu görebilirsiniz.
Sonuç Olarak
İlginç bir biçimde Eğik Kule illüzyonu aşağıdaki görselde karşınıza çıkmayacaktır. İki çizim de birbirinin aynı ve eğik olmasına rağmen beynimiz onları herhangi bir derinlik algısı ile ilişkilendirmiyor. Bu nedenle de gerçek olarak algılamıyor. Sonuçta beynimiz hiç durmadan bizim için ancak bazen de bize karşı çalışıyor.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Leaning Tower Illusion; Bağlantı: https://en.wikipedia.org/wiki/Leaning_tower_illusion
- Kingdom, F.A.A., Yoonessi, A.and Gheorghiu, E. 2007b. “Leaning tower illusion”, Scholarpedia, 2(12): 5392. doi:10.4249/scholarpedia.5392, accessed 30 August 2017.
- Macpherson, F., 2012. Cognitive penetration of colour experience: Rethinking the issue in light of an indirect mechanism. Philosophy and Phenomenological Research, 84(1), pp.24-62.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel