Mükemmel bir dünyada, her çalışan aynı miktarda katkıda bulunurdu, her hata eşit derecede önemli olurdu, her özellik kullanıcılar tarafından eşit derecede sevilirdi. Ancak dünya mükemmel değildir. Pareto ilkesi yani 80/20 kuralı, çoğu şeyin eşit olmayan bir dağılıma sahip olduğunu bizlere hatırlatır.
Pareto İlkesi olarak da bilinen 80-20 kuralı, sonuçların (veya çıktıların) %80’inin herhangi bir olay için tüm nedenlerin (veya girdilerin) %20’sinden kaynaklandığını iddia eden bir aforizmadır. Bir matematik yasası değildir.
Kuralda, % 80 ve %20’nin toplamının %100’e eşit olması aslında tesadüftür. Girdiler ve çıktılar basitçe farklı birimleri temsil eder. Bu nedenle oran değişebilir ve 80/20, 90/10 veya 90/20 olabilir (unutmayın, sayıların toplamı 100 olmak zorunda değil!).
80/20 Pareto İlkesi Fikri Nasıl Ortaya Çıktı?
Vilfredo Pareto, ekonomik analize matematiği uygulamasıyla tanınan bir İtalyan ekonomist ve sosyologdu.
Rivayete göre Pareto bir gün bahçesi ile ilgilenirken, bezelye bitkilerinin % 20’sinin mahsulün % 80’ini oluşturduğunu fark etti. Bu gözlem onun adil olmayan dağılımlar konusunda düşünmeye zorladı. Daha sonra diğer ülkelerdeki araştırmaları inceledi ve benzer bir dağılımın olduğunu gözlemledi.
Bunun sonucunda yaptığı araştırmada, İtalya’daki toprakların % 80’inin nüfusun sadece % 20’sine ait olduğunu keşfetti. Daha sonra farklı endüstrileri araştırdı. Bunun sonucunda üretimin % 80’inin tipik olarak şirketlerin sadece % 20’sinden geldiğini buldu. Devamında ulusal servete ilişkin dağılım teorisini içeren modelini, Cours d’Economie Politique isimli yapıtında yayınladı.
Amerikalı bir işletme teorisyeni olan Joseph Juran, Pareto’nun araştırmasını, yayınlandıktan yaklaşık 40 yıl sonra 1937’de keşfetti ve kurala onun adını o verdi. Sonrasında Pareto’nun ilkesini iş dünyasına uyguladı. Ürün hatalarının % 80’inin üretim yöntemlerindeki sorunların % 20’sinden kaynaklandığını gösterdi. Bir işletme, üretim sorunlarının %20’sine odaklanarak ve bunları azaltarak genel kalitesini artırabilirdi. Juran bu fenomeni “hayati azınlık ve önemsiz çoğunluk” olarak tanımladı.
80-20 Kuralının Faydaları
Bu fikrin birçok alanda uygulaması vardır, ama genellikle yanlış uygulanır. Örneğin bir soruna bulunan çözüm için sadece durumların % 80’ine uyduğu için “80-20 kuralına uyar” diye düşünülürse hata yapılmış olur. Çünkü kural aynı zamanda kaynakların % 20’sini gerektirmelidir.
80-20 kuralının geçerliliğini kanıtlayan veya çürüten çok az bilimsel analiz olmasına rağmen, sayısal olarak doğru olmasa da kuralın esasen geçerli olduğunu destekleyen çok sayıda anekdota dayalı kanıt vardır.
Pareto analizinin modern uygulamaları, bir işletmenin farklı departmanlarında ve organizasyonlarında hangi sorunların en fazla zarara neden olduğunu belirlemek için kullanılır. Aynı zamanda bir pazarlama strateji olarak da yer edinmiştir.
Örneğin bir şirketin gelirinin % 80’i müşterilerinin % 20’sinden geliyorsa, şirketin bu % 20’ye odaklanması ve bu müşterileri elde tutmaya çalışması avantajlı olacaktır. Ancak konunun popülerlik kazanması Richard Koch tarafından kaleme alınan “80/20 İlkesi: Daha Azıyla Daha Çoğunu Elde Etmenin Sırrı” adlı kitap sayesinde olmuştur.
Bu kitap konuyu farklı bir bağlamda ele almış ve ekonominin dışına taşımıştır. Kitapta verilen aşağıdaki ilginç örnekler de elbette kısa sürede ilgi çekmiştir
- Trafik tıkanıklarının yüzde 80’i yolların yüzde 20’sinden kaynaklanır.
- Bilim insanlarının yüzde 20 sinden az bir kısmı, önemli bilimsel gelişmelerin yüzde 80’ini üretir.
- Restoranlar, gelirlerinin yüzde 80’ini, mönülerindeki yiyeceklerin yüzde 20’sinden elde eder.
- Araba satışlarının yüzde 80’ini, yeni modellerin yüzde 20’si oluşturur.
- Toplam harcamaların yüzde 80’ini, müşterilerin yüzde 20’si gerçekleştirir.
Pareto İlkesinin Bilimsel Bir temeli Var mıdır?
Evet vardır. Pareto ilkesi, istatistikte karşımıza çıkan güç yasaları kavramı ile ilişkilidir. Bir nicelikteki bir değişiklik, diğer nicelikte üstel bir değişikliğe yol açar, yani bir nicelik diğerinin kuvvetiyle orantılı olarak değişir.
Bu konuya ilişkin vereceğimiz basit bir örnek, bir karenin kenarlarının uzunluğu ile alanı arasındaki ilişkidir. Bu nedenle siz kenar uzunluğunu bir birim arttırdığınız zaman alan üstel bir biçimde artar.
Pareto ilkesi, birçok durumda bir Pareto dağılımı bulmayı bekleyebileceğimizi öne sürer. Bu, negatif bir üs içeren belirli bir güç yasası dağılımı türüdür. Bunun sonucunda da bir nicelik arttığı zaman, diğer nicelikte bu artışın üssü oranında azalmaktadır. Örneğin, gelir düzeyi ile kazanan sayısı arasındaki ilişkide bir Pareto dağılımı oluşabilir. Örneğin geliri 3 birim arttırırsanız, 9 kat daha az kişinin bu kadar kazanmasını beklersiniz.
Bu, belirli bir sonuç düzeyi (örneğin zenginlik) arttıkça, bundan sorumlu nedenlerin (örneğin insanlar) oranının azaldığı anlamına gelir. Bu kavram yukardaki gibi bir grafik kullanılarak da gösterilebilir. ( Matematiksel bir perspektiften bakıldığında, güç yasaları ve Pareto dağılımları kavramı bu makalede yer alanların ötesinde daha karmaşıktır. Amacımız sadece konu hakkında pratik bir anlayışa sahip olmanızdır. )
Pareto ilkesiyle ilgili bir kavram, belirli örneklerde bir öğenin sıklığının, aynı türdeki diğer öğeler arasındaki sıralamasıyla ters orantılı olduğunu belirten Zipf yasasıdır. Sıra-sıklık kuralı adını verdiğimiz bu kural, bir çok yerde karşımıza çıkar.
Gündelik Yaşantımızda Pareto İlkesini Nasıl Kullanabiliriz?
Pareto ilkesinin amacı, hayattaki çoğu şeyin eşit şekilde dağıtılmadığını hatırlatmaktır. Zaman, kaynak ve çabayı buna göre ayarlamamız gerektiğini söyler. Mesela:
- Gerekli olduğundan emin olmadığınız bir makale/blog yazısı taslağı hazırlamak için 1 saat harcamak yerine, fikirler düşünmek için 10 dakika harcayın. Sonra en iyisi hakkında yazmak için 50 dakika harcayın.
- Tek bir tasarıma 3 saat harcamak yerine, 6 tasarım yapın (her biri 30 dakika) ve en beğendiğinizi seçin.
- 3 makaleyi derinlemesine okumak için 3 saat harcamak yerine, 12 makaleye göz atmak için 5 dakika harcayın (1 saat) ve ardından en iyi iki makaleye birer saat ayırın (2 saat).
Bu teknikler mantıklı olabilir veya olmayabilir. Önemli olan, %20’ye odaklanma seçeneğiniz olduğunu fark etmektir. Son olarak, Pareto İlkesi’nin ihtiyaç duyulan işin yalnızca %80’ini yapmak anlamına geldiğini düşünmeyin.
Bir köprünün %80’inin zamanın ilk %20’sinde inşa edildiği doğru olabilir, ancak köprünün çalışması için geri kalanına yine de ihtiyacınız vardır. Mona Lisa’nın %80’inin zamanın ilk %20’sinde boyandığı doğru olabilir, ancak tüm detaylar olmadan başyapıt olmazdı. Pareto İlkesi bir gözlemdir, bir doğa yasası değildir. En iyi kaliteyi aradığınızda her zaman %100’e ihtiyacınız vardır.
Kaynaklar ve İleri okumalar:
- 80-20 Rule; yayınlanma tarihi: Bağlantı: https://www.investopedia.com/
- The 80/20 Rule And How It Can Change Your Life; yayınlanma tarihi: 7 Mart 2016; Bağlantı: https://www.forbes.com/
- Clauset, Aaron & Shalizi, Cosma & Newman, Mark. (2007). Power-Law Distributions in Empirical Data. SIAM Review. 51. 10.1137/070710111.
- The Pareto Principle: 80% of Outcomes Come from 20% of Causes; Bağlantı: https://effectiviology.com/80-20-rule-pareto-principle/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel