Bu sıralarda hemen her yerde Oppenheimer filminden bahsediliyor. Çekim teknikleri, olay örgüsü, konusu, hatta renk tercihleri bile sinemaseverler tarafından övgüyle bahsediliyor. Atom bombasının babası J. Robert Oppenheimer’ın hayatını ve Manhattan Projesini ele alan yapım gişede beklenilen hasılatların üzerine çıktı bile. Ancak Christopher Nolan’ın Oppenheimer filmi konuyu beyaz perdeye yansıtan ilk film değildi. Oppenheimer filmini izledikten sonra bu yazıda size kısaca tanıtacağımız filmlere de göz atınız.
The Beginning or the End (1947)
Atom bombasının gelişimi ve J. Robert Oppenheimer’ın bu bombadaki rolü hakkındaki ilk film, Hiroşima ve Nagazaki’nin bombalanmasından sadece iki yıl sonra gösterime girdi. Bu belgesel dramada Oppenheimer rolünde Hume Cronyn ve Groves rolünde Brian Donlevy rol aldı.
Film, Manhattan Projesi’nde atom bombasının yaratılmasını ve Hiroşima’nın bombalanmasını dramatize eden ilk film olması nedeniyle önemli. Filmin ayrıntılarının bazı tarihsel hatalar içerdiği bilinse de çekildiği tarih göz önüne alındığında bu kabul edilir bir durum olacaktır.
Hiroşima (1953)
Yönetmen Hideo Sekigawa’nın belgesel draması, Amerika’nın adı geçen şehre atom bombası atmasını ve onun üzücü sonuçlarını Japonların bakış açısıyla ele alıyor. Filmin konusu, Dr. Arata Osada tarafından 1951’in en çok satan kitabı Children Of The A Bomb: Testament Of The Boys And Girls Of Hiroshima (Genbaku no ko) adlı kitabına dayanıyor.
Film bir grup öğretmenin, öğrencilerinin ve ailelerinin bombadan sonraki yıllardaki hikâyesini anlatıyor. Japonya Öğretmenler Sendikası’nın desteğiyle çekilen filmde ayrıca gerçek Hiroşima’dan sağ kurtulanların yer aldığı da biliniyor. Film, ayrıca Japon askeri bürokrasisini de ağır bir şekilde eleştiriyor.
Dr. Garipaşk (Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb (1964)
1964 yapımı Stanley Kubrick’in klasik kara komedisi “Dr. Strangelove” Soğuk Savaş döneminin istikrarsızlığını ve nükleer silahlanma yarışının absürtlüğünü hicivsel bir şekilde yansıtmayı başarmış olmasıyla tanınan bir film.
Film, Amerikan hava kuvvetlerindeki General Jack D. Ripper’ın (Sterling Hayden) delice bir kararla küresel bir krize yol açmasıyla başlar. Ripper, Sovyetler Birliği’nin Amerika’ya sızacağına dair saplantılı bir inanca sahiptir. Bu nedenle yeni bir nükleer savaşı tetikleyecek şekilde Amerikan bombardıman uçaklarını Sovyet hedeflerine yönlendirir. Böylece, dünya neredeyse 3. Dünya savaşı ile yüz yüze gelecektir.
Mutlak Savaş (Fail-Safe) (1964)
Fail Safe, Eugene Burdick ve Harvey Wheeler’ın 1962 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan, Sidney Lumet tarafından yönetilen 1964 yapımı bir Soğuk Savaş gerilim filmidir. Ayrıca film, olay örgüsü açısından Stanley Kubrick’in filmi ile benzerlikler taşır.
Film, bir grup ABD bombardıman uçağını Moskova’yı yok etmeye gönderen kritik bir hatanın neden olduğu bir krizi ele alır. Filmin devamı, bu nükleer saldırıyı gerçekleştirmeden önce durdurma girişimlerin konu edinecektir.
The Day After Trinity (1980)
Dediğimiz gibi Oppenheimer filmi ile benzer bir biçimde konuyu ele alan bir çok film çekilmiştir. Bunlardan biri de The Day After Trinity (namı diğer The Day After Trinity: J. Robert Oppenheimer and the Atomic Bomb) isimli 1981 yapımı bir belgesel filmdir.
Bu film de, Manhattan Projesi’nin tarihini ve J. Robert Oppenheimer’ın yaşamını ele alır. Ayrıca, döneminde hayatta kalan Los Alamos fizikçileriyle yapılan röportajlara da yer verir. Oppenheimer’ın bilimsel keşifleri ve sonrasında yaşadığı güçlükler, röportajlar ve arşiv görüntüleri sayesinde detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Enola Gay: The Men, the Mission, the Atomic Bomb (1980)
Enola Gay bir B-29 Superfortress modeli bombardıman uçağına verilen isimdir. Pilotu ise Paul Tibbets’tır. 6 Ağustos 1945’te ilk atom bombası bu uçaktan Hiroşima şehrine atılmıştır. Uçak adını, pilotu Paul Tibbets’in annesi, Enola Gay Tibbets’ten almıştır.
Hiroşima’nın bombalanmasının 35. yıldönümünde yayımlanan film, daha çok ilk atom bombasını atan mürettebatı takip ediyor. Filmde atom bombasını atma kararı, görevi çevreleyen gizlilik ve bombanın atılma sürece mürettebatın bakış açısından aktarılmaktadır.
Oppenheimer (1980)
Bir başka Oppenheimer filmi daha dorğrusu mini dizisi de 1980’lerde ekranlara yansıdı. Hikâye, günümüzde izlediğimiz film ile aslında oldukça çok benzerlik gösteriyor. Film fizikçi J. Robert Oppenheimer’ın Los Alamos Laboratuvarı’nı yönetme sürecini ve sonrasında kamuoyu tarafından aşağılanmasını ele alıyor. Ayrıca ABD Atom Enerjisi Komisyonu tarafından güvenlik izninin kaldırılması sürecini de anlatıyor.
The Atomic Cafe (1982)
The Atomic Cafe, 1982 yapımı bir belgesel filmdir. Aslında bu belgesel filmde herhangi bir konuşma yoktur. Anlatım sadece görüntüler aracılığı ile yapılmaktadır. Bu görüntüler, Soğuk Savaş döneminde, nükleer silahlarla ilgili korkuları hafifletmek için, yanlış bilgi ve propagandanın nasıl kullanıldığını da göstermektedir.
Barefoot Gen (1983)
Barefoot Gen (Hadashi no Gen, Hadashi no Gen), 1983 yapımı bir animasyon filmidir. Film, genç Gen Nakaoka’nın Hiroşima’nın yıkımından önce, sırasında ve sonrasında yaşadıklarını anlatıyor. Hamile annesi dışında herkesi kaybetmiş olan Gen, bombalamanın yol açtığı dehşet verici katliamın ortasında yaşam mücadelesi veriyor. Bir devam filmi olan Barefoot Gen 2, 1986’da yayınlandı.
Race for the Bomb (1987)
Race for the Bomb, atom bombasının yaratılmasına yol açan bilimsel keşfin ilk aşamalarından başlayarak yine Manhattan Projesini konu edinen 1987 yapımı 3 bölümlük bir televizyon dizisidir. Dizi, bombanın kökeniyle ilgili bilimsel, politik ve kişisel birçok yönün gelişimini kapsamlı bir biçimde ele alıyor.
Day One (1989)
Day One, 2. Dünya Savaşı sırasında atom bombasının geliştirilmesi sürecini ele alan bir başka belgesel drama filmidir. Emmy ödüllü bu filmde General Groves rolünde Brian Dennehy ve Oppenheimer rolünde David Strathairn rol alıyor.
Oppenheimer filmi ile oldukça benzerlik gösteren bu filmde de Manhattan Projesinin askeri personeli ile birçoğunun komünist bağları olan sivil bilim insanları arasındaki gerilim tasvir ediliyor.
Fat Man and Little Boy (1989)
Fat Man ve Little Boy iki atom bombasının kod adıdır. Bu film de atom bombasını geliştirmek için zamana karşı yarışılan süreci ele alıyor. Filmde Paul Newman, Oppenheimer rolünde Dwight Schultz’un karşısında General Groves’u canlandırıyor. Film ayrıca radyasyona maruz kaldıktan sonra korkunç bir ölüm yaşayan iki bilim insanından da bahsediyor. ( Detaylar burada: Demon Core (Şeytan Çekirdeği): Manhattan Projesinde Basit Bir Hata İki Bilim İnsanının Ölümüne Neden Olacaktı)
Infinity (1996)
Listemizdeki bu film direk Oppenheimer hakkında olmasa da, süreci onunla ilişkili. Aslında bu film Manhattan Projesi’nin fizikçisi Richard Feynman’ın biyografisini anlatıyor. Hatırlarsanız filmde Feynman, Trinity patlaması esnasında sürece gözlük takmadan şahit olan tek kişi idi. Film, Feynman ile Trinity testi patlamasından bir ay önce tüberkülozdan hayatını kaybeden ilk karısı arasındaki trajik aşk hikâyesini dramatize ediyor.
Copenhagen (2002)
Bu İngiliz televizyon filmi, Michael Frayn’ın Tony ödüllü aynı adlı oyunundan uyarlanmıştır. 1941’de geçen film temelinde Kopenhag’da gerçekleşen bir toplantı yer alır. Bu toplantıya katılan kişiler de fizikçiler Niels Bohr (Stephen Rea) ve Werner Heisenberg ( Daniel Craig) olacaktır. Film ayrıca Heisenberg’in II. Dünya Savaşı sırasında Alman atom bombası programındaki rolü etrafında da biçimlenmektedir.
Manhattan (2014)
Amerika’da sadece iki sezon boyunca yayımlanan bu dizi, Manhattan Projesi’nin tarihini, karakterler arasındaki kişisel ilişkileri tarihsel doğruluğu ihlal etmeden keşfetmeye çalışıyor. 1940’larda geçen dizi, bir grup bilim insanının atom bombası yapmak için yerleştiği küçük bir New Mexico kasabasında yaşananları konu alıyor.
Gördüğünüz gibi Oppenheimer filmi tek ve benzersiz değildi. Ancak şüphesiz ki tanıtımı en iyi yapılanıydı. Eğer zaman bulursanız bu listeden bir kaç filme ya da diziye daha göz atmanızı öneririz. Yazının sonrasında bu filmlere de göz atmak isteyebilirsiniz: Mutlaka İzlenilmesi Önerilen 44 Temel Felsefe Filmi
Matematiksel
Merhabalar,
Güzel liste için teşekkürler, Nightbreaker’ı (1989) da bu listede görmek isterdim (Martin Sheen, Emilio Estevez).
İyi çalışmalar dilerim.
Onu da siz tavsiye etmiş oldunuz. Biz teşekkür ederiz.
Sibel hanım emekleriniz için çok teşekkürler…