Tıp ve Sağlık

Ölüm Nedir? Bir Organizmanın Öldüğüne Nasıl Karar Veriyoruz? Ölümü Tersine Çevirmek Mümkün mü?

Ölüm, bir zamanlar nefes alıp vermenin ve kalbin durması olarak tanımlanıyordu. Modern ölüm tanımları ise, beyin ölümü fikrine odaklanıyor. Ancak bilimde yaşanan gelişmeler ölüm tam olarak nedir? sorusunu yeniden düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.

ölüm nedir

9 Aralık 2013’te 13 yaşındaki Jahi McMath, bademcik ameliyatı olmak için Oakland Çocuk Hastanesi’ne yattı. Jahi’nin uyku apnesi vardı ve ailesi bademcikleri alınırsa kızlarının daha kaliteli uyuyacağını düşünüyordu. Bu tarz bir bademcik ameliyatının normal şartlarda pek bir komplikasyonu yoktur. Ancak Jahi o kadar şanslı değildi. Ameliyattan yaklaşık 1 saat sonra fenalaştı ve entübe edildi. Fakat kalbi durmuştu.

Doktorlar iki gün sonra Jahi’nin beyin ölümünün gerçekleştiğini açıkladı. Ancak aile kızlarının bedeni hala normal bir insanınki gibi sıcak olduğu için öldüğüne inanmadı. Daha sonra kızlarını, ailelerin dini inançlarına dayanarak ölüm ilanını reddetmelerine izin veren eyaletlerden biri olan New Jersey’ye götürdüler. New Jersey’de tüp yoluyla beslenen ve hormonlarını alan Jahi’nin bedeni büyümeye ve gelişmeye devam etti. Hatta Jahi bir süre sonra menstrüasyon görmeye başlamıştı.

Ölüm Nedir? Bir Organizmanın Öldüğüne Nasıl Karar Veriyoruz?
Jahi 2018 yılında karaciğer yetmezliğinden ötürü hayatını kaybetti. Ancak bu 5 senelik süreçte taraflar Jahi’nin aslında ölü olduğu görüşündeydi. Bu durum da “Ölüm nedir?” sorusunu düşünmemize neden oldu.

Son 70 yıldan uzun bir süredir ölüm tanımımız gittikçe soluklaşmaya başladı. Bunun da sebebi hiç kuşkusuz yaşam desteği gibi bilimsel gelişmeler. Günümüzde ise akıllara durgunluk veren gelişmeler yaşanıyor. Domuzlarda denenen ve OrganEx adı verilen bir yaşam destek sistemi ölümü yeniden tanımlamamız gerektiğine işaret ediyor.

Ölüm Nedir? Ölümün Gerçekleştiğine Nasıl Karar Veriyoruz?

Jahi McMath’ı 5 yıl boyunca hayatta tutan şey modern bir ventilatördü. İlk olarak 1950’li yıllarda karşımıza çıkan ventilatörler, kişi artık nefes alamamaya başladığında akciğerlerine hava göndererek kişiyi hayatta tutan bir cihazdır. Ama bu durum bir ikilem meydana getiriyordu. Hastalar ventilatör yardımıyla sonsuza kadar nefes alabilecekse bir kişinin öldüğüne nasıl karar verecektik?

Hastaların solunum fonksiyonlarının devamını sağlayan bir ventilatör.

1968’de Harvard Tıp Fakültesi’nde uzmanlardan oluşan bir komite bu konuyu konuşmak üzere bir araya geldi. Yüzyıllardır insanlar, solunumu durmuş ve kalbi atmayan kişilerin öldüğünü kabul ediyordu. Toplanan bu komite ise yeni bir kriter daha koymaya karar verdi. Beyin vücudun komuta merkezi olduğundan beyin aktivitesi yokluğunun da ölüm göstergesi olduğuna karar verdiler. Ne de olsa ölmüş bir beyni kurtarmanın bir yolu yoktu ve hala da yok.

1980 yılında beyin ölümü kriteri resmileştirildi. Şu iki koşuldan bir tanesi bile gerçekleştiyse kişi ölü sayılıyordu: 1) Dolaşım ve solunum fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak son bulması. 2) Beyin sapı da dahil olmak üzere tüm beynin işlevlerinin geri dönüşümsüz olarak son bulması.

Ölmüş Bir Organı Yeniden Hayata Döndürmek Mümkün mü?

Vücudumuzdaki hücreler birkaç dakika oksijensiz kalırsa ölür, bu bariz bir gerçektir. Fakat her zaman böyle olmak zorunda değildir. Örneğin ölmüş bir beyinden bir kesit alıp besi ortamına bırakırsanız eğer hala canlı olan hücreler varsa yaşamaya devam eder. İşte araştırmacılar bu örnekten yola çıkarak bir soru sordular. Madem ki canlı hücreler ölü bir beyinden korunabiliyor, neden tüm organı canlandırmaya çalışmıyoruz?

Araştırmacılar bu soruya cevap bulmak için BrainEx adını verdikleri bir perfüzyon sistemi geliştirdi. Oldukça çarpıcı sonuçlar elde ettiler. Ölmüş domuz beyinlerinin temel fonksiyonlarını geri getirmeyi başardılar. Domuzlar öldükten 4 saat sonra nöronları ateşlenmeye, kan damarları çalışmaya başlamıştı.

Ölüm Nedir? Bir Organizmanın Öldüğüne Nasıl Karar Veriyoruz?
Görselde beyindeki nöronlar ve hücre çekirdekleri için immünofloresan boyalar ile boyanmıştır. Solda ölümünden 10 saat sonra müdahale edilmemiş bir domuzun beyni. Sağda ölümünden sonra BrainEx ile perfüzyona tabi tutulmuş domuzun beyni.

Bu başarının ardından araştırmacılar bu işlemi tüm vücut için yapıp yapamayacaklarını merak ettiler. Böylece beyin fonksiyonlarını geri getirmeyi amaçlayan BrainEx’in yerini OrganEx alacaktı. Özünde OrganEx, kalp fonksiyonunu taklit eden bir pompaya ve akciğer fonksiyonunu taklit eden bir oksijenatöre sahiptir. Aynı zamanda bünyesinde vücudun elektrolit dengesini düzenleyen sistemler, antioksidanlar ve antihistaminikler gibi çeşitli ajanlar barındırır.

Ölmüş Bir Canlıyı Yeniden Hayata Döndürmek Mümkün Olabilir!

Bütün bir vücudu yeniden canlandırmaya çalışmak çok daha zordur. Araştırma ekibi OrganEx‘i 10 tane domuz üzerinde denemeye kadar verdi. Uzun bir hazırlık sürecinden sonra domuzların kalbini durdurmak için her birinin göğsüne çok küçük birer delik açtılar. Daha sonra bu delikten içeri soktukları bir elektrotu kalbe dokundurttular. Bu işlem sonucu domuzlar artık ölmüştü.

Araştırmacılar aradan 1 saat geçtikten sonra deneyin en önemli aşamasına geçti. Araştırma ekibi her bir domuza 6 saat çalışacak biçimde OrganEx‘i bağladı. Sistemin bağlanmasından sonraki ilk yarım saatte ise sonuçlar gelmeye başlamıştı. OrganEx bağlı 4 domuzun kalp monitörlerinde çizgiler beliriyordu. Daha sonra bu 4 kalbin aktivitesi herhangi bir destek olmaksızın devam etti.

Ölüm Nedir? Bir Organizmanın Öldüğüne Nasıl Karar Veriyoruz?
OrganEx’in çalışma prensibini gösteren bir şema

OrganEx 6 saat boyunca çalışmaya devam etti. Altı saatin sonunda domuzlara ötenazi ilacı verildi ve makine bağlantısı kesildi. Araştırmacılar daha sonra domuzların kalp, beyin, böbrek, akciğer ve karaciğer gibi hayati organlarını mikroskop altında incelediler. Sonuçlar şaşırtıcıydı. Hücreler OrganEx sayesinde kendilerini onarma fırsatı bulmuş gibi görünüyordu.

Aynı zamanda bazı değişiklikleri çıplak gözle görmek dahi mümkündü. Makineye bağlı domuzlarda normal ölümlerde görülen rigor mortis (ölüm katılığı) ve livor mortis (bedenin morarması) belirtileri yoktu.

Ölümün Ne Olduğu Hakkında Hemfikir Değiliz

Bilim insanları için OrganEx’in ortaya koydukları oldukça kafa karıştırıcı. Neticede bu sistemi sadece domuzlarda denedik. İnsanlarda denemek için zamana ihtiyacımız var. Yine de bu deney sayesinde ölümün hücresel anlamda sandığımız gibi olmadığını görmüş olduk.

Ancak doktorların kafası bir hayli karışık. Eğer ölüm tersine çevrilebilir bir şey ise hastanın öldüğüne nasıl karar vermeleri gerekiyor? Jahi McMath vakasında olan da buydu. Beyin ölümü gerçekleşmişti, bilincini veya solunum yetisini hiçbir zaman geri kazanamadı. Fakat beyninin hormonlarını kontrol eden anterior hipotalamus bölgesi hala aktifti. Bu yüzden Jahi büyümeye devam etti, hatta ergenliğe girdi.

Ölüm Nedir? Bir Organizmanın Öldüğüne Nasıl Karar Veriyoruz?
Komada, tepkisiz uyanıklık sendromunda veya locked-in sendromunda olan insanların beyin ölümü gerçekleşmemiştir. Beyinlerinin tüm fonksiyonları durmamıştır ve bazıları bir ventilatörün yardımı olmadan nefes alabilir, uyanıklık belirtileri gösterebilir veya reflekslere sahip olabilir.

ABD’de ölümün tanımı hakkındaki tartışma sürüyor. Bazı bilim insanları tanımda bulunan “geri döndürülemez bir şekilde” ifadesinin yerine “kalıcı olarak” ifadesinin gelmesi gerektiğini savunuyor. Çünkü görünen o ki ölüm sandığımız kadar basit bir şey değil. Ayrıca göz atmak isterseniz: Cryonics Nedir? İnsanları Dondurup Sonra Tekrar Hayata Döndürmek Mümkün müdür?


Kaynaklar ve İleri Okumalar

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir