Eğer çalışma hayatının içindeyseniz, muhtemelen sizin de eve geldiğiniz zaman tamamlamanız gereken bazı ödevleriniz vardır. Ancak bir öğrenci iseniz bu durum günlük yaşamınızın bir parçasıdır. Ödev, dünya çapındaki öğrenciler arasında çeşitli olumsuz duyguları harekete geçirebilen bir terimdir. Sızlanmaların arasında en çok kullanılan cümlelerden biri de “ödevi kim buldu?” biçimindedir.
Ödevi kim buldu? sorusuna basit bir cevap vermek kolay değildir. Tarihsel kayıtlar, modern anlamda ödev kavramının mucidi konusunda kesin bir cevap sunmasa da, Venedikli Roberto Nevelis ve Horace Mann gibi iki önemli isim, kavramın erken gelişimiyle sıklıkla ilişkilendirilir.
Hikayeye göre Nevelis, öğrencilerine öğrenmelerini pekiştirmek için normal ders saatleri dışında görevler verirdi; bu da ödevin özüne uygun bir uygulamadır. Ancak Nevelis’in ödevin mucidi olduğunu destekleyen tarihsel kanıtlar oldukça belirsizdir.
Aşağıdaki görselde yaklaşık 2000 yıl Antik Mısır’da bir öğrenciye verilen bir ev ödevi var. Ödevin bir kısmı yazma alıştırması. İlk satırda öğretmenin düzgünce yazısı göze çarpıyor. iPad büyüklüğündeki, tahta çerçeveli balmumu levha, öğrencileri “Sadece bilge insanlardan öğüt almalısınız” ve “Her arkadaşa güven olmaz” diyerek uyarıyor.
Takip eden iki satırda ise aynı sözcüklerin öğrenci tarafından “bir hayli beceriksizce” kopyalanmış halini görüyoruz. Buradan da görüyoruz ki okullar var olduğu zamandan beri ödevler mevcuttu. Antik dünyada okullar sıklıkla özel konutlar, belediye binaları veya tapınaklar gibi başka yerlerin parçasıydı.
Öğrencilerin oturup kitap okuyabilecekleri veya duvarlara yazı yazabilecekleri sıraların bulunduğu okullar, Roma İmparatorluğu’nun Mısır’ı kontrol ettiği ve Yunancanın yaygın olarak konuşulduğu bir döneme denk geliyor.
Tarihsel olarak okulların bugünün eğitimine benzer bir hal almaya başlaması 16.yy’da başlar. Daha önceki okullar, günümüz okullarından farklıydı. Öncelikli amaç belirli konuları değil, bunun yerine belirli becerileri öğretmek ve dini değerleri aktarmaktı. Birçoğu belirli standartlar ve müfredat olmadan tek bir odada faaliyet gösteriyordu
Modern Zamanda Ev Ödevi Verme Fikrini Kim Buldu?
1592’de Palatine Zweibrücken adlı bir Alman Dükalığı, dünyada kız ve erkek çocuklar için zorunlu eğitim uygulayan ilk bölge oldu. Dükalığı 1598’de, o zamanlar Fransa’nın bir parçası olan Strazburg izledi. Benzer girişimler birkaç on yıl sonra İskoçya’da da ortaya çıktı. Alman devleti olan Prusya, 1763 yılında kraliyet kararnamesi ile zorunlu eğitim sistemini uygulamaya koydu.
1837’de, bir avukat ve eğitimci olan Horace Mann, yeni kurulan Amerika Birleşik Devletleri’nde Massachusetts Eğitim Kurulu’nun Sekreteri oldu. Mann, iyi eğitimli bir nüfus olmadan siyasi istikrar ve sosyal uyumun sağlanamayacağına inanıyordu. Böylece Amerikalı çocuklara eğitim vermek için evrensel bir halk eğitim sistemi fikrini ortaya attı.
Mann, zorunlu eğitimi teşvik etti ve çocukların okula gitmesini kanunla düzenleyen yasaların çıkarılmasına katkıda bulundu. Mann tarafından ortaya atılan yenilikçi fikirler ve reformlar, modern okul sistemimizin temeli oldu. Eğitim alanındaki değerli katkılarından dolayı, tarihçiler bazen onu modern okul sisteminin mucidi olarak kabul ederler.
“Ödevi kim buldu” sorusunun cevabını belli bir öğretmene bağlayamasak da, ödevlerin bu şekilde yapılmasından bugüne kadar kimin sorumlu olduğunu bulabiliriz. Bu durumda karşımıza çıkan isim Alman filozof Johann Gottlieb Fichte oluyor.
Fichte, devlet tarafından sağlanan ilk ve orta öğretime benzer zorunlu dokuz yıllık bir eğitim olan Volkschule’yi ve aristokratlara açık bir ortaokul olan Realschule’yi tasarladı.
Volkschule’ye katılanlara, kişisel zamanlarında bile devletin gücünü göstermenin bir yolu olarak bugün bildiğimize benzer ev ödevi verildi. İlerleyen süreçte, bazı ülkeler kendilerine göre revizyonlarını yapsa da arka plandaki mantık tüm dünyada yaygınlaşacaktı. Ev ödevi sonunda küresel bir uygulamaya dönüştü.
William Farish: İlk Sınav Yapan Ve Not Verme Sistemi Geliştiren Öğretmen
Ödevi kim buldu? sorusunu yanıtladığımıza göre ikinci sorumuza geçebiliriz. Sınav yapma ve bu sınavlara not verme fikri nereden aklımıza geldi? Neyse ki cevabını biliyoruz.
Öğrencilerin çalışmalarını nicel olarak derecelendirme fikri, 18. yüzyılın sonlarında Cambridge Üniversitesi’nde bir öğretmen olan William Farish’e aittir. William Farish bir İngiliz akademisyen ve kimyagerdir. Ancak, Farish en çok bilinen yönü, modern anlamda ilk defa sayısal notlama sistemini icat etmiş olmasıdır. Farish, öğrencilerin akademik başarılarını değerlendirmek için 1792 yılında Cambridge’de sayısal notlar kullanmaya başlamıştır.
Farish’in sayısal not sistemini kurmasının nedeni adam kayırmacılık ve önyargı gibi durumların işin içine karışabildiği sözlü sınav sistemini iyileştirmek idi. Bu yenilik ile, öğrencilerin başarılarını daha nesnel ve sistematik bir şekilde ölçmeyi amaçlıyordu ve eğitim sisteminde önemli bir değişiklik getirmiştir.
Bu noktada bir internet efsanesi vardır. İlk sınavı yapan kişi olarak da William Farish’in kulağı sık sık çınlatılır. Oysa ki yaşadığı dönemde sınavlar hali hazırda uygulanmakta idi. Muhtemelen ilk sınavı yapan kişi de, ilk ödevi veren gibi çok eskilerde yaşamıştı.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Drug References Found on Walls of Ancient Egyptian School. Yayınlanma tarihi: 11 Şubat 2014; Kaynak site: Live Science. Bağlantı: https://www.livescience.com/
- Even the Ancient Egyptians Had Homework, Preserved Tablet Shows. Yayınlanma tarihi: 10 Şubat 2019; Bağlantı: https://www.livescience.com/
- How Come You Never Got an “E” in School. Yayınlanma tarihi: 18 Temmuz 2010; Bağlantı: https://www.mentalfloss.com/
Matematiksel