Harry Potter ve Felsefe Taşı ya da Da Vinci Şifresi gibi filmleri izlediyseniz Nicolas Flamel ismini duymuş olabilirsiniz. Kendisinin adı Victor Hugo’nun 1831 tarihli Notre-Dame’ın Kamburu isimli romanında da geçer. Romanda Claude Frollo simyayla uğraşır ve zamanının büyük bir kısmını Flamel’in simya sırlarını ve kodlarını sakladığı düşünülen oymayı inceleyerek geçirir. Ayrıca bizde de Ahmet Ümit’in “Beyoğlu Rapsodisi” ve Giovanni Scognamillo’nun “İstanbul Gizemleri” isimli kitaplarında Nicolas Flamel kendine bir yer bulmuştur.
Aslına bakarsanız Nicolas Flamel’i çevreleyen efsaneler tüm dünyada oldukça yaygındır. Bunun nedeni kendisinin adının ölümsüzlük ile birlikte anılmasıdır. Kendisi 15. yüzyılda yaşamış olmasına rağmen günümüzde hala yaşadığına inanan bir çok kişi vardır.
İnsanlık, belki de ölüm fikrinin kendisi ürkütücü geldiği için, yüzyıllar boyunca sonsuza kadar yaşama fikrinden büyülenmiştir. Ölümü ortadan kaldırma arayışı zaman içinde çeşitli biçimler almıştır. Bu tür girişimlerin en bilinenlerinden biri ise kimyanın atası sayılabilecek simyadır. Ancak Nicolas Flamel’in simya yardımı ile ölümsüzlüğü bulmuş olması fikri elbette son derece mantıksızdır. Şimdi gelin hikaye de biraz daha derine inelim.
Nicolas Flamel Kimdir?
Aslında bu soruyu kime ve hangi yüzyılda sorduğunuza bağlı olarak farklı cevaplar alacaksınız. Öncelikle gerçekten de Nicolas Flamel isimli bir adam 1330 ile 1418 yılları arasında Paris’te yaşamıştır. Çağdaş kaynaklara göre kendisi bir katip ve el yazması satıcısıydı. Ancak daha sonraki kaynaklar, yani 17. yüzyıla ait olanlar, onu başarılı bir simyacıya dönüştürdü.
Muhtemel Nicolas Flamel yaşamını bir katip olarak sürdürmüştü. Ayrıca Saint-Jacques-de-la-Boucherie Kilisesi’nin duvarına bitişik iki dükkan işletiyordu. Kendisinin fazla maddi sıkıntısı yoktu. Bunun nedeni de eşinin ilk evliliğinden kendisine kalan mirastı.
Bu sıralarda kendisi ve eşi yardımseverlikleri ile de tanınıyorlardı. Bunun bir örneği de Paris’teki evsizlerin barınması için evler inşa etmeleriydi. Bunlardan biri günümüze kadar geldi ve Nicolas Flamel Evi olarak biliniyor.
Ayrıca Flamel ailesi birçok kiliseye de maddi yardımlar yapmıştı. Çocukları olmadığı için paralarını bu biçimde harcamayı tercih etmişler ve bu sayede de akıllarda yer etmişlerdi. Flamel’in varlığına dair bir başka kanıt ise kendisi için tasarladığı mezar taşıdır. Bu eser bugün Paris’teki bir Orta Çağ müzesi olan Musée de Cluny’de sergilenmektedir. Aslına bakarsanız Nicolas Flamel ve eşi hakkında bilinen gerçekler bu kadardır. Bundan sonrasında işler biraz karışıyor.
Nicolas Flamel Gerçekten Simyayla İlgilendi mi?
Bu sorunun cevabının evet olması olasıdır. Ancak kendisinin bir katip olarak işi için gerekli olanın ötesinde herhangi bir eğitim aldığına dair herhangi bir kanıt yoktur. Üstelik, 16. yüzyılın sonlarına tarihlenen bilinen hiçbir simya incelemesinde Flamel’den bahsedilmez. Flamel simya ile ilgilenmiş olsa bile, bu alana önemli katkılarda bulunmuş olması pek olası değildir. Mevcut kanıtlar, Flamel’in usta bir simyacı olarak ününün 17. yüzyıldan itibaren ortaya çıktığını gösteriyor.
Bu da 17. yüzyılın başlarında, Flamel ve karısının hala hayatta olduklarına ve Hindistan’da çalıştıklarına dair iddialar ile birlikte başlamış gibi gözüküyor. 18. yüzyılda ise Flamel’i ve karısını Paris operasında bir gösteride gördüğünü söyleyenlerin olduğunu da hatırlatalım. Böylece tüm bu söylemler yavaş yavaş kendisinin bir kişiyi ölümsüz yapan Felsefe Taşı’nı bulduğu fikrinin yerleşmesini sağlayacaktı.
İddialara göre Flamel öldükten birkaç yüzyıl sonra Kral XIII. Louis onun mezarını açtırmıştı. Fakat mezar boştu. Daha sonra ise Flamel çifti değişik yüzyıllarda değişik ülkelerde görülmeye devam edecekti. Hatta anlaşılan Flamel ailesi Bursa’ya da gelmişti.
18. Yüzyılda XIV. Louis Paul Lucas isimli bir arkeoloğu Ortadoğu’ya göndermişti. Lucas Anadolu’ya gelmiş ve burada karşılaştığı bir Türk âlimi, ona Flamel çiftini tanıdığını ve onlarla Bursa yakınlarında karşılaştığını söylemişti. Bursa Flamel’in görüldüğü iddia edilen son yerlerden biri oldu.
Ölümsüzlüğün Sırrı Felsefe Taşı mı?
Simya, günümüzde batıl inançlara dayalı arkaik bir bilim olarak kabul edilmektedir. Ancak “Simya” deyince, büyücülerin yarasa kanatları ve kanından karışımlar yaptıkları bir dönemi gözünüzde canlandırıyorsanız, tarihçiler yeniden düşünmenizi ister. Simya, modern kimya, tıp ve psikolojinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Dünyanın yapıtaşının ne olduğuna dair sırları çözüp onu değiştirmek için sistematik olarak çalışan ilk insanlar aslında simyacılardır.
Örneğin Isaac Newton bir simyacıydı. Newton bütün simya terimlerini 1680’lerde yazdığı Index Chemicus adlı sözlükte toplamıştı. Antik çağlarda ilk keşfedilen element fosfor olmuştur. Bu keşif de 1649 yılında Felsefe Taşı’nı arayan Alman simyacı Hennig Brand tarafından yapılmıştır.
Kısmen Aristoteles’e ve Yunan filozoflarına kadar giden inançlar sayesinde, simyacılar doğanın her zaman kendini mükemmelleştirmeye çalıştığını düşündüler. Ve altın kararmadığı için “mükemmel metal” olarak kabul edildi. İnançlarına göre, tüm metaller eninde sonunda doğal süreçler ile altına dönüşeceklerdi. Simyacı ise bu doğal süreci laboratuvarda hızlandırmaya çalışıyordu.
Simya ile uğraşan insanların temel amacı adi metalleri altın veya gümüşe dönüştüren, bütün hastalıkları tedavi ettiği düşünülen ve sonsuz yaşam vaat eden felsefe taşını bulmaktı. Mevcut bilimsel anlayışımızla simyanın amaçları elbette imkansızdır. Ancak pek çok simyacı Felsefe taşını bulduğunu ve ölümsüzlük iksirini yaptığını iddia etmiştir. Sözde Nicolas Flamel bunu başaran tek kişidir.
Nicolas Flamel Efsanesi İle İlgili Son Detaylar
Kendisi ile ilgili son efsanede temelinde kendisinin süper güçlerini nasıl kazandığı ile ilgilidir. Anlaşılan simya ile ilgili tüm yeteneği kendisinin antik dilde yazılmış bir kitabı elde etmesi ile başlıyor. İlerleyen süreçte de bu kitabın felsefe taşını yaratmak ile ilgili detaylar içerdiğini anlıyor.
Sonrasında da kendisi kitaptaki talimatları harfi harfine uygulayarak ilk başarılı dönüşümlerini gerçekleştiriyor. Ancak Kral Beşinci Charles tüm simya laboratuvarlarının yok edilmesini emrettiği için başarısını bir sır olarak saklamak zorunda kalıyor. Bu nedenle de bir çok kişi onun gizli öğretisini günümüzde bile aramaya devam ediyor.
Sonuç olarak neye inanıp neye inanmayacağınız elbette size kalmış. Ancak kesin olan bir şey var ki Nicolas Flamel ve karısı muhtemelen asla günümüzde sahip oldukları ünü hayal bile edemezlerdi. Aslına bakarsanız ikili gerçekten de bir biçimde ölümsüzlüğü elde etmeyi başarmıştır. Ayrıca hatırlatalım. Nicolas Flamel’in çalışmaları, 2014 video oyunu Assassin’s Creed: Unity’de bulunan çeşitli görevlerin merkezinde yer alır.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Alchemy and Immortality – The Tale of Nicolas Flamel and the Lapis Philosophorum. Yayınlanma tarihi: 14 Ocak 2016; Bağlantı: https://www.ancient-origins.net/
- Nicolas Flamel – Learned Scribe or Mysterious Alchemist? Yayınlanma tarihi: 31 Ağustos 2019; Bağlantı: https://www.ancient-origins.net/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel