Tarih

Milat Nedir? Milattan Önce Ve Sonra Hayatımıza Nasıl Girdi?

Tarih belirtirken MÖ “Milattan Önce”, MS ise “Milattan Sonra” ifadelerini ya da onun kısaltmalarını kullanırız. Peki ama milat nedir?

Milat Nedir? Milattan Önce Ve Sonra Hayatımıza Nasıl Girdi?

Milat doğum demektir ve Hz. İsa’nın doğumunu simgeler. Hristiyan dünyasında bu terimler yerine BC ve AD kullanılır. MÖ yerine kullanılan BC yani Before Christ ise “İsa’dan önce” demektir. MS yerine kullanılan Latince AD yani Anno Domini “Efendimizin yılı” anlamına gelir. Peki dünyadaki yaklaşık 8 milyar insanın çoğunun Hıristiyan olmadığı göz önüne alındığında, neden hepimiz bu sistemi kullanıyoruz?

Aslına bakarsanız, modern takvimimiz neredeyse tamamen bir Roma icadıdır. Bilindiği üzere Roma’da da din daima politikayla iç içe olmuştur. Bunun sonucunda da takvimimizdeki her isim ve sayı belli ritüeller ve gelenekler ile birlikte bugünkü halini almıştır.

Milat Nedir? Milattan Önce Ve Sonra Hayatımıza Nasıl Girdi?
Bu terminoloji ile sıkıntı kullanılan ifadelerin dini temalar üzerine kurulmuş olmasıdır.

Oysa ki insanlık tarihinden bahsettiğimiz zaman evrensel yani tüm insanlığı kucaklayan bir dile ihtiyaç vardır. Bu nedenle ilerleyen süreçte terimlerin dinsel içerikten arındırılmış ve sonucunda da günümüzde genellikle AD için CE (Contemporary Era yani Çağdaş Dönem), BC için de BCE (Before Contemporary Era yani Çağdaş Dönem Öncesi) kullanılmaya başlanmıştır.

Milat Kavramı Nasıl Ortaya Çıktı?

Orta Çağ’ın başlarında, en önemli hesaplama ve dolayısıyla Avrupa’daki matematik çalışmalarının ana motivasyonlarından biri, Paskalya’nın ne zaman kutlanacağı sorunuydu. Bilindiği üzere Paskalya, Hristiyanlıktaki en eski ve en önemli yortudur. O dönemde dini açıdan bu önemli gün bir referans noktası olarak kabul edilmekteydi. Sonunda MS 325’teki Birinci İznik Konseyi, Paskalya’nın bahar ekinoksunu takip eden dolunaydan sonraki Pazar gününe denk gelmesine karar verecekti.

Milat Nedir? Milattan Önce Ve Sonra Hayatımıza Nasıl Girdi?
Birinci İznik Konsili’ni tasvir eden sanat eseri.

Bu dönemde hesaplamalar Paskalya tablosu olarak isimlendirilen belgeler aracılığı ile yapılırdı. MS 525’te Dionysius Exiguus (yaklaşık MS 470-544) adlı Hıristiyan bir keşiş bu tablolar ile hesaplamalar yaparak milat kavramını tanıttı ve daha sonraki tarihlendirme sisteminin temelini oluşturdu.

Bu tarihlendirme sistemindeki tek sorun, Hz. İsa’nın ne zaman doğduğunu kimsenin bilmemesiydi. Dionysius’un kendisi de Hz. İsa’nın ne zaman doğduğunu bilmiyordu ve sistemi bu olayı kesin olarak tarihlendirme konusunda hiçbir iddiada bulunmuyordu. Ancak yine de Dionysius, MS 1’i Hz. İsa’nın doğum yılı olarak belirledi. Bu durumda ilk Milattan Sonra kavramı ortaya çıktı.

Milattan Önce Takvimlere İki Yüz Yıl Sonra Eklenecekti

Milat Nedir? Milattan Önce Ve Sonra Hayatımıza Nasıl Girdi?
673-735 civarında yaşayan İngiliz keşiş Muhterem Bede’nin bir tasviri

Milattan önce bileşeni için Dionysius’tan sonra iki yüz yıl daha geçmesi gerekecekti. Bu da Anglosakson dünyasının ilk tarih yazarı, teolog, tarihçi ve kronoloğu Muhterem Bede sayesinde olacaktı. Kendisi 708 yılında De Temporibus (Zaman Üzerine) ve De Temporum Ratione (Zamanın Hesaplanması Üzerine) isimli kitapları kaleme almıştı.

Bede, çeşitli hesaplamalar yaptı ve Hz. İsa’nın aslında MÖ 25 Aralık 1’de doğmuş olması gerektiğine karar verdi. Bede ayrıca MS 25 Mart 34’ün Hz. İsa’nın ölümüne işaret ettiğini belirledi. Kendisi bu kavramları kitaplarında kullandı ve milattan sonra fikrinin yaygınlaşmasını sağladı. Devamında da sıralamaya uygun olarak milattan önce kavramı kullanılmaya başlanacaktı.

Milattan Önce Ve Milattan Sonra: Peki Sıfır Nerede?

Sizin de fark etmiş olacağınız gibi bu kronolojik gösterme sisteminde sıfır sayısı yoktur. Bunun nedeni de aslında oldukça basittir. Sıfır yılı yoktu, çünkü Avrupa henüz sıfır sayısı ile karşılamamıştı. Sıfır sayısı ilk olarak MS 628’de Hintli bilim insanı Brahmagupta tarafından kavramlaştırılmıştı. Ancak bu fikir, 11. ila 13. yüzyıllara kadar ortaçağ Hıristiyan Avrupa’sına yayılmayacaktı.

Örneğin 1299 yılında İtalya Floransa’da Arap rakamları özellikle de sıfır kullanımı yasaklanmıştı. Bu karar yaygın olmayan rakamların ticarette kullanımının kargaşaya yol açabileceği düşünülerek alınmıştı. 1500’lerde bile durum geçerliliğini koruyordu. Avrupalılar nihayet 1600’lerde İngiliz matematikçi John Wallis’in sayı doğrusuna sıfırı dahil etmesiyle sıfırı kabul ettiler. ( Detaylar için: Hiçlikten Elde Edilen Bir Şey: Sıfır Sayısının Hikayesi)

M.Ö./M.S. sistemi, Kutsal Roma İmparatoru Charlemagne’nin Avrupa çapında hükümet eylemlerinin tarihlendirilmesi için sistemi benimsemesinden sonra dokuzuncu yüzyılda daha popüler hale geldi. 15. yüzyıla gelindiğinde tüm batı Avrupa bu sistemi benimsemişti. 1988 yılında da Uluslararası Standardizasyon Örgütü, ISO 8601’i yayınladığında uluslararası bir standart haline gelecekti.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Deniz Kartal

Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Mezunu, Uzun yıllar IT sektöründe çalıştı, GSM sektöründe teknoloji danışmanlığı, ulusal gazetelerde teknik yöneticilik yaptı. Dunyalilar.org kurucu editörlerinden biridir. Seyahat etmeyi, araştırmayı, yazmayı ve okumayı sever.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir