Tarih

Michel Siffre: Mağara Deneyi İle Zaman Algımızı Değiştiren Adam

2023 yılı Nisan ayında İspanyol atlet Beatriz Flamini bir mağarada 500 gün kaldıktan sonra gün ışığına çıktı. Aynı zamanda da bu konuda bir rekora imza attı. Ancak bir mağarada izole olarak zaman geçiren ilk kişi o değildi. Bu kişi aslında Temmuz 1962’de kol saatini çıkardı ve Fransız Alpleri’ndeki Scarasson uçurumuna inen Michel Siffre idi.

Michel Siffre
Hiçbir doğal ışık kaynağına erişme şansınız olmadan yeraltında bir mağarada ne kadar yaşayabilirsiniz? Ayrıca bu deneyim sizi nasıl etkiler?

Flamini, 65. günde zaman duygusunu tamamen kaybettiğini söylüyor. Peki gerçekten de 65. gün olduğundan emin olabilir miydi? Karşılaştırma yapmak gerekirse, Michel Siffre 33 gün olduğunu düşündüğü süreyi geçirdikten sonra yüzeye çıkmıştı. Oysa ki aslında yeraltında 58 gün geçirmişti.

 İspanyol dağcı Beatriz Flamini, bilim insanlarının aşırı izolasyonun etkilerini anlamalarına yardımcı olmak için 500 gün boyunca deneyimlerini belgeledi. 12 Nisan 2023’te mağaradan çıktığında ortaya çıkan ilk şeylerden biri, zamanın bir saatten çok, kişilik özellikleriniz ve etrafınızdaki insanlar tarafından şekillendirildiğiydi.

Michel Siffre: Mağara Deneyi İle Zaman Algımızı Değiştiren Adam
Flamini’nin özgürlüğü, medeniyeti geride bırakıp mağaralara gitmek cazip bir olasılık gibi görünüyor. Ancak yer altı yaşamı kolay değildir. Hayatta kalmak, yüksek düzeyde zihinsel dayanıklılığı koruma yeteneğinize bağlıdır.

Çoğu insan için güneşin doğuşu ve batışı günlerin geçişine, iş ve sosyal rutinler ise saatlerin geçişine işaret eder. Bir yeraltı mağarasının karanlığında, başkalarının eşliği olmadan, zamanın geçtiğine dair birçok işaret ortadan kaybolacaktır. Dolayısıyla Flamini zamanı izlemek için psikolojik süreçlere güvenmek zorunda kalmıştı.

Ortam değişikliğinden sonra zaman deneyiminde de değişiklik yaşayan ilk kişi Flamini değil. Benzer deneyimler Michel Siffre tarafından da rapor edilmişti. Fransa’da 1906 yılında meydana gelen Courrieres maden felaketinde, bin doksan dokuz madencinin ölümüne yol açan büyük patlamada hayatta kalan on üç kişi yeraltında yaklaşık üç hafta boyunca küçük bir boşlukta mahsur kalmıştı. Ancak onlarda kurtarıldıklarında aradan sadece dört veya beş gün geçtiğini sanıyorlardı.

Zamana dair benzer eksik tahminler hapiste geçirdikleri süre açıklandığında şaşıran mahkumlar tarafından da kaydedilmiştir. Zaman o kadar hızlı geçmişti ki, cezaları bittiğinde orada günler, hatta haftalar geçirdiklerini sanıyorlardı.

Mağara İzolasyon Deneyi Nasıl Gerçekleşti?

1960’larda uzay teknolojileri alanındaki yarış sürerken, bilim insanları bir yandan da insanın uzay yolculuğunun ve uzayda yaşamanın nasıl üstesinden gelebileceğini çözmeye çalışıyorlardı. Pek çok bilim insanı gibi, zaman ile canlı organizmalar arasındaki ilişkileri inceleyen Fransız kronobiyolog Michel Siffre de bir insanın bu tür yerlerde, diğer insanlardan ve güneşten izole olarak nasıl idare edeceğini merak etti.

Michel Siffre: Mağara Deneyi İle Zaman Algımızı Değiştiren Adam
Tüm bu süreç esnasında, kalp, beyin ve kas aktivitelerinin izlenmesi için başına ve vücuduna elektrotlar takılı biçimde yaşadı.

İlk fikri keşfettiği bir mağarada iki hafta geçirmekti. Ancak kısa süre sonra, daha uzun kalmaya karar verdi. Deneye, NASA destek verdi. Bunun nedeni gezegenler arası görevler esnasında izolasyonun vücut ve zihin üzerindeki etkilerini anlama ihtiyacı idi.

23 yaşındaki jeolog deney sırasında tecritte kalma konusunda ısrarcıydı; ilk ay boyunca ne olursa olsun kurtarılmaması konusunda talimat vermişti. Upuzun bir dokuz hafta boyunca fizyolojik ölçümlerinin, yediği her şeyin ve zihinsel durumunun ayrıntılı kaydını tuttu. Mağarada geçirdiği süre içerisinde Siffre’nin yardımcıları mağaranın ağzında kamp kurdular. Siffre uyanır uyanmaz telefon ediyor, onlar da yanıt verip arama saatini kaydediyorlardı.

Michel Siffre istediği gibi uyudu, dolaştı, yemek yedi ve faaliyetlerinin yazılı bir kaydını tuttu. Bu esnada küçük bir jeneratörle okuduğu, buzulu incelediği ve dolaştığı bir lambayı çalıştırdı. Geceyi gündüzden ayırt edemeyen Siffre’ın vücudu kısa sürede bir uyku düzenine uyum sağladı. Perişanlığı giderek artan genç araştırmacı zihinsel olarak da yeni ortamına uyum sağlamaya çalıştı.

Bu süreyi rahatsız koşullarda yapayalnız geçiren Siffre’ın iştahı azaldı. Peynir ekmekten başka bir şey yiyemez hale geldi. Yanına aldığı iki plak çok geçmeden ilgisini çekmemeye başladı. Keyif aldığı tek şey, evcil hayvanı gibi ilgilendiği bir örümcekti. Onuncu güne geldiğinde gecesi gündüzüne karışmıştı.

Telefon görüşmeleri sırasında nabzını sayan Siffre iki dakikayı hesaplamak için 1 ‘den 120’ye kadar sayıyordu. Ne var ki yeryüzündeki meslektaşları Siffre’ın iki dakikasının gerçekte beş dakika sürdüğünü görüyordu.

Michel Siffre’nin Zaman Algısı Deney Sonucunda Tamamen Değişmişti

Michel Siffre: Mağara Deneyi İle Zaman Algımızı Değiştiren Adam
Siffre, kendini elli sekiz gün boyunca saat bulunmayan bir mağarada kendini tecrit ettiğinde, artan fiziksel ve ruhsal sıkıntıya rağmen, zamanın hızla geçtiğini fark etti

Michel Siffre, bilim tarihinin en olağandışı deneyini kendi üzerinde gerçekleştirerek önemli bir konuya açıklık getirmişti. Bedenin isteklerine uyarak, “zamanın ötesinde” yaşamanın insan hayatının doğal ritimlerini nasıl etkilediğini daha iyi anlamamızı sağladı.

İzole edilmiş insanlar, çevreleriyle bağlantıları kopmuş olsa bile zamanı nasıl düzenli olarak takip ediyor? Oldukça basit, çünkü biyolojik ritimler yaşamın kalbinde yer alır. Bu ritimler, sadece uyku/uyanıklık döngülerimizi değil aynı zamanda vücut ısısını, hormonları, metabolizmayı ve kardiyovasküler sistemi de düzenler.

Işık, sıcaklık ve sosyal etkileşim diye bilinen dışsal ipuçları biyolojik saatin kurulmasına ya da “senkronize edilmesine” yardımcı olur. Gece vardiyasında çalışmanın ve farklı saat dilimleri arasında uçmanın uykumuz üzerinde bu denli zararlı etkisi olmasının nedeni de budur.

Dünyadaki yaşam, belli döngüler ile devam eder.

Siffre’in Scarasson’daki deneyi, sirkadiyen döngümüzün tam olarak yirmi dört saat uzunluğunda olmadığını gösteren ilk deneyler arasındaydı. Sirkadiyen ritmi tamamen değişmişti. İlk birkaç günde sirkadiyen döngüsü 25 veya 26 saat civarındaydı ancak zamanla düzen bozulmaya başladı. Siffre’nin 16 saat uyuduğu ve 32 saatten fazla uyanık kaldığı 48 saatlik bir süreye kaydı.

Bu Mağara Deneyi Yenilerine İlham Verdi

1988’de Véronique Le Guen, 111 gününü Fransa’da bir mağarada tecrit altında geçirdi. Sonunda çıkış anında 42 günün geçtiğini düşündü! 1989’da İtalyan Stefania Follini, Dünya yüzeyinin 15 metre altındaki bir mağarada dört ay geçirdi. Ancak dışarıya çıktığında sadece iki ayın geçtiğini düşündü.

Michel Siffre: Mağara Deneyi İle Zaman Algımızı Değiştiren Adam
Stefania Follini’nin 4 ay yer altında zaman geçirdiği oda.

1985’te yayınlanan bir araştırma, bir hafta ile bir ay arasında izole edilmiş kırk iki gönüllüyü inceledi. Denekler bir sığınakta yalnız yaşadılar ve dış dünyadan gerçek zaman hakkında hiçbir bilgi almadılar. Deneyim bitiminde katılımcıların çoğu deneyin gerçekte olduğundan % 20-40 daha kısa sürdüğüne inanıyordu.

Michel Siffre mağaraya aşırı izolasyonun insan ruhu üzerindeki etkisini incelemek amacıyla inmişti. Ancak dışarıya insan kronobiyolojisinin farkında olmadan öncüsü olmuştu. Konu ile ilgili araştırmalar devam ediyor. Bir bulguyu bu yazıda inceleyebilirsiniz: Çalışmak İçin En iyi Saat Nedir? Bunun Cevabını Biyolojik Saatiniz Versin


Kaynaklar ve ileri okumalar:

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir