Sinirbilim

Carl Sagan da Yanılmıştı! Sürüngen Beyin Bir Efsanedir!

Bir sürüngen beynimiz yok. Ancak MacLean’ın üçlü beyin teorisi inatçı ve yaygın bir efsane olmaya devam ediyor.

sürüngen beyin

Bilim iletişimcisi ve astrofizikçi Carl Sagan, Pulitzer Ödülü’nü yalnızca bir kez kazandı. Ancak ona ödülü kazandıran evrensel klasiği Cosmos, Soluk Mavi Nokta ya da herkesin okumasını önerdiğimiz Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı isimli kitapları olmadı. Sagan bu ödülü, nispeten daha az bilinen kitabı The Dragons of Eden yani Cennetin Ejderleri ile elde etti.

Bu kitap, zeka ve bilincin insanlarda nasıl var olduğuna dair Sagan’ın inanç ve düşüncelerini içermektedir. Ancak kitaptan pek çok kişi övgü ile bahsetse de kimi bilim çevreleri tarafından da sert bir biçimde eleştirilecekti. Bunun nedeni Sagan’ın kitabın önemli bir bölümünde, Yale Üniversitesi’nden fizyolog ve psikiyatr Paul D. MacLean’ın az bilinen bir teorisine yer vermesi idi. Bu teori üçlü beyin modeli, R- komplex diğer adıyla sürüngen beyin ile ilgiliydi.

Argümanının bir parçası olarak Sagan, ikna edici bir argüman oluşturmak için evrimsel biyoloji, antropoloji, psikoloji ve hatta bilgisayar bilimi gibi sayısız bilim dalından yararlanır

Üçlü Beyin Modeli Ve Sürüngen Beyin Nedir?

Muhtemelen bugüne kadar sürüngen beyin kavramını siz de duymuş olmalısınız. Bu fikir 1960’larda gerçekleştirilen bazı anatomik çalışmalar sonucunda ortaya atıldı. Devamında da medya tarafından kolayca kabul edildi.

Sürüngen beyin kavramı temelinde Dr. Paul D. MacLean tarafından ortaya atılan Üçlü Beyin Modelinde karşımıza çıkar. MacLean, üçlü beyin teorisinde, insan beyninin katman katman geliştiğini savundu. Ortaya sürdüğü üçlü beyin modeli üç aşamadan oluşmaktadır. Bunların ilki sürüngen beyindir. Bir diğeri duygusal beyindir. Son olarak da rasyonel beyin gelir.

Bu hipoteze göre, hareket ve nefes alma gibi işlevlerin yanı sıra açlık, hayatta kalma ve çiftleşme gibi içgüdülerden sorumlu olan en derin kısım, yani sürüngen beynimizdir. MacLean bu fikri komodo ejderleri ile yaptığı çalışmalar neticesinde edinmişti. Bu kadarla da kalmadı.

Teoriye göre, sürüngen beynimiz yalnızca belirli dış tetikleyiciler tarafından tetiklenebilen sınırlı bir dizi davranışsal tepkiye sahiptir. Açgözlülük ve saldırganlık, sürüngen beynin yol açtığı temel duygularından birkaçıdır. Bilişsel yeteneklerimiz nedeniyle, kararlarımızı bilinçli olarak aldığımızı “düşünme” eğilimindeyiz. Oysa ki sürüngen beynimiz kararlarımızın çoğunu yönlendirir.

Bununla birlikte sinirbilimciler son yıllarda bu konuya giderek daha mesafeli yaklaşmaya başladı. Son yapılan bir çalışma ise bu konuda onların haklı olduğunu kanıtladı. Kısacası biz insanlar R- Kompleks olarak da isimlendirilen bir sürüngen beynine muhtemelen hiç sahip olmadık.

Gerçekten Bir Sürüngen Beynimiz Var mı?

Carl Sagan da Yanılmıştı! Sürüngen Beyin Bir Efsanedir!

Sagan’ın kitabını kaleme aldığı zamandan bugüne kadar sürüngen beyin fikri tamamen çürütüldü. Beyin taramaları, beyin fonksiyonlarının MacLean’in teorileştirdiği gibi bölümlere ayrılmadığını açıkça gösteriyor. Bir sürüngen beyne sahip olmadığımızı ortaya koyan çalışmalardan biri 2020 yılında gerçekleşti. Çalışmanın sonucunda araştırmacılar, “türler ortak atalarından çeşitlendikçe, karmaşık sinir sistemleri ve karmaşık bilişsel yetenekler birçok kez bağımsız olarak gelişti” diye bulguları açıklandı.

Bu çalışmada ayrıca 2009 ile 2017 yılları arasında yayınlanan psikoloji ders kitapları da incelendi. Sonucunda bu kitapların %86’sının, beyinlerimizin MacLean’ın kuramlaştırdığı gibi katmanlı olduğunu aktardığını ortaya koydu. Anlaşılan bir fikir popülerleştiği zaman unutulması ya da bilginin geçerliliğinden şüphe duyulması mümkün olmuyor.

Sürüngen Beyin Bir Efsanedir

Carl Sagan da Yanılmıştı! Sürüngen Beyin Bir Efsanedir!

2022 yılında gerçekleştirilen bir başka çalışmada da, Max Planck Beyin Araştırmaları Enstitüsü’nden bir araştırma ekibi gerçek sürüngen beyinlerine yöneldi. Araştırma ekibi, anatomik farklılıklara güvenmek yerine, tek hücreli RNA dizilimi kullanarak Avustralya sakallı ejderi Pogona vitticeps’in beyninden moleküler bir atlas oluşturdu. Devamında bunu mevcut fare beyni veri kümeleriyle karşılaştırdı. Amaçları sürüngen ve memeli beyinlerine yazılmış evrimsel geçmişleri ortaya çıkarmaktı.

Pogona vitticeps beyninden 280.000’den fazla hücrenin profilini çıkardılar. Ayrıca 233 farklı nöron tipi belirlediler ve bunları karşılaştırmada kullandılar. Sonucunda 320 milyon yıldan fazla bir süredir ayrı ayrı evrimleşiyor olsalar da, hem memelilerde hem de sürüngenlerde ortak olan, benzer nöron tipleri tespit ettiler.

Ancak bu nöronlar, beynin belirli bir ‘sürüngen’ bölgesi ile sınırlı değildi. Üçlü teoriye karşı çıkarak, bu nöronların her yere dağılmış durumdaydı. Yani memeli beyninin net bir “sürüngen” kısmı yoktu.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • You Don’t Actually Have A ‘Lizard Brain’, Evolutionary Study Reveals. Yayınlanma tarihi:7 Eylül 2022; Bağlantı: https://www.sciencealert.com
  • No, we don’t have a ‘lizard brain’. yayınlanma tarih: 13 Eylül 2022; Bağlantı: https://www.biotechniques.com/
  • 1- Cesario, J., Johnson, D. J., & Eisthen, H. L. (2020). Your Brain Is Not an Onion With a Tiny Reptile Inside. Current Directions in Psychological Science, 29(3), 255–260. https://doi.org/10.1177/0963721420917687
  • 2- David Hain et al. Molecular diversity and evolution of neuron types in the amniote brain .Science377, eabp8202(2022). DOI:10.1126/science.abp8202

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir