Kaygının pek çok farklı yüzü vardır ve matematik fobisi ya da matematik korkusu gibi farklı isimler ile tanıdığımız matematik kaygısı da bunlardan biridir.
Çoğumuz kaygıyı yakından tanıyoruz. Bunu iş görüşmemizin yapılacağı odaya doğru yürürken, en yakın arkadaşımızın düğününde konuşma yapmak için ayağa kalktığımızda ya da etkilemek istediğimiz biriyle kendimizi sohbet ederken bulduğumuzda yaşarız.
Kaygı, fiziksel olarak midede kelebekler uçuşması, yüz kızarması veya ellerin titremesi şeklinde deneyimlenir. Davranışlarınızı etkiler, örneğin kendinizi, iletişim kurmak istediğiniz kişi dışında odadaki her şeye bakarken bulursanız. Kendi kendinize “bu imkansız”, “bunu yapamam” ya da “aptal olduğumu düşünecek” gibi şeyler söylediğinizde de düşüncelerinizde kaygının sesini tanıyabilirsiniz.
Matematik kaygısı, bir kişinin matematik problemlerini çözme becerisine müdahale eden gerginlik ve endişe hissidir. Genellikle bu kişiler matematikte kötü olduklarına inanırlar. Bu nedenle matematiği sevmezler. Bu duygular onları matematik yapmak zorunda oldukları durumlardan kaçınmaya yönlendirir. Oysa ki matematik korkusu ile matematik yeteneği arasında herhangi bir ilişki mevcut değildir.
Fransız matematikçi Laurent Schwartz lisedeyken matematik problemlerini çözecek kadar akıllı olmadığından endişelenmeye başlamıştı. Zaman içinde de bu kaygı onun performansını etkilemişti. Ancak ilerleyen yıllarda kendisi matematiğin Nobel’i olarak kabul edilen Fields madalyasını kazanacaktı.
Araştırmacılar nüfusun yaklaşık %20’sinin bu sorunla başa çıkmaya çalıştığını düşünmektedir. Bu nedenle, matematik kaygısının ilk ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını, süreçte beyinde neler olduğunu ve matematik kaygısı olan insanlara en iyi nasıl yardım edilebileceğini anlamak önemlidir.
Matematik Kaygısı İlk Ne zaman ve Nasıl Ortaya Çıkar?
Yakın zamana kadar bilim insanları ve eğitimciler matematik kaygısının ilk olarak çocuklar karmaşık matematik (cebir gibi) öğrenmeye başladığında ortaya çıktığını düşünüyorlardı. Bu, küçük çocukların (henüz karmaşık matematik yapmayan) matematik kaygısı yaşamadıkları anlamına gelir.
Bununla birlikte, son araştırmalar, 6 yaşındaki bazı çocukların bile matematik konusunda endişeli hissettiklerini söylediklerini göstermiştir. Bir araştırma ekibi, 1. ve 2. sınıflardaki 154 çocuğa “Matematik sınavına girerken nasıl hissediyorsunuz?” diye sordu. Çocuklar bir ölçek yardımı ile bunu cevapladılar. Sonra da matematik becerilerini ölçen bir matematik testi yaptılar. Bu araştırmacılar, çalışmaya katılan çocukların neredeyse yarısının matematik yapma konusunda gergin olduklarını söylediğini buldu.
Ayrıca, matematik kaygısı yüksek olan çocuklar matematik testinde daha kötü puanlar aldılar. Bu araştırma bize matematik kaygısının ve matematik kaygısı ile matematik yeteneği arasındaki ilişkinin çocukların çok küçükken geliştiğini söylüyor.
Peki “Matematikte kötü olmak matematik kaygısına mı neden oluyor? Yoksa matematik kaygısı insanları matematikte kötü mü yapıyor?” Cevap ikincisi gibi duruyor. Uzmanlar bu durumun, matematik korkusu sonucunda çalışma belleğinin kaynaklarının azalmasının bir sonucu olduğunu düşünüyor.
Matematik Kaygısı Yaşarken Beyinde Neler Olur?
İnsan beyni bir seferde yalnızca belirli miktarda bilgiyi işleyebilir. Beyinde bilgiyi işlememizi sağlayan sisteme çalışma belleği denir. Bu, aktiviteler yaparken bilgileri hatırlamak ve zihinde tutmak için kullanılan hafıza sisteminin bir parçasıdır. Bu beceri matematik yapmak için çok önemlidir.
Örneğin, bir öğretmen bir matematik problemini okursa, öğrenci tüm sayıları zihninde tutmalı, problemi çözmek için gereken adımları düşünmeli ve aynı anda cevabı yazmalıdır. Araştırmacılar, insanlar kaygılı olduklarında, hissettikleri matematik kaygısının bu hafızanın bir kısmını tükettiğini, dolayısıyla matematik problemini çözmek için yeterli işleyen hafızalarının kalmadığını düşünüyorlar. Matematik kaygısının çalışma belleğini kullandığı fikri, araştırma çalışmalarıyla da desteklenmiştir.
Araştırmacılar ayrıca, yüksek veya düşük matematik kaygısı olan çocukların zorlu matematik problemlerini çözerken, beynin farklı bölümlerinin çalışmasını da incelediler. Sonucunda bu çalışma bize şunu gösterdi. Çocuklar matematik problemlerini çözdüklerinde, yüksek matematik kaygısı olan çocukların kaygıyla ilgili beyin bölgeleri harekete geçti. Düşük matematik kaygısı olan çocuklarda ise böyle bir sonuç gözlenmedi.
Matematik Korkusu Nasıl Geçer?
Matematik bilimlerine karşı takınılan olumsuz tavır, tutum ve inançlar matematik kaygısını arttırır. Kendileri de matematik fobisinden mustarip olan öğretmenler farkında olmadan öğrencilerinde matematik fobisi geliştirebilirler. Aynı durum ebeveynler için de geçerlidir. Bu nedenle öncelikle toplumun yanlış inançlarını düzeltmek gerekir.
Bir öğrenci etrafından matematik zordur cümlesini duydukça kendisi de ister istemez aynı görüşü paylaşacaktır. Öğretmenler, öğrencilerin yanlış yapma korkularını gidermeli ve cesurca cevap verebilmeleri için demokratik ve destekleyici sınıf ortamı oluşturmalıdırlar. İlköğretimin ilk yıllarından itibaren öğrenciler gelişim düzeylerine uygun matematik aktiviteleriyle karşı karşıya gelmelidir.
Öğrencilerin okuma becerileri ve okumaya karşı ilgilerini artırmalıdır. Matematik ve dil yeteneği arasında önemli bir ilişki vardır. Ödevlerin uzun ve can sıkıcı olmamasına dikkat etmeli, daha çok araştırmaya yönelik ödevler verilmelidir. İşlemleri ve bu işlemlerin teknikleri öğretilirken ezberleme yerine, bunların anlamları üzerinde durulmalıdır.
Matematik kaygısının temel kaynaklarından biri, matematikte iyi olmayı istemelerine rağmen, öğrencilerin yetenekleri hakkında sürekli olarak olumsuz geri bildirim almalarıdır. Kaygıyı azaltmak için, çocuğunuza matematikte başarılı olduğu zamanları göstererek olumluya odaklanmak önemlidir. Başarı deneyimleri, matematikte daha fazla başarıya giden yolu açmak için hayati öneme sahiptir.
Ebeveynlerin daha küçük çocuklarla birlikte çalışmaları ve daha büyük çocukların tamamladıkları işlere ilgi göstermeleri de yararlı bir yaklaşımdır. Gençler, ilk kez teklif ettiğinizde yardıma açık olmayabilirler, ancak size ihtiyaçları varsa yanlarında olduğunuzu anlarlar ise teklifinize hayır demeyeceklerdir. Bu esnada çocuğunuzla matematik ve onu her gün nasıl kullandığımız hakkında olumlu konuşmalar yapmaya çalışın. Bu, çocukların “bu çok zor ve okulda yapmam gereken bir şey” diye düşünmesi gibi olumsuz tutumları ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır.
Sonuç Olarak;
Matematik kaygısı bir dizi olumsuz sonuçla bağlantılı olsa da, insanların kaygılarıyla baş etmenin ve bu olumsuz sonuçlardan kaçınmanın birçok yolu vardır. Yine de, daha da iyi bir seçenek, matematik kaygısının gelişmesini tamamen önlemektir. Kısacası kimse tüm hayatı boyunca matematik kaygısına takılıp kalmak zorunda değil. Artık harekete geçme zamanı.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Sokolowski, Helen & Ansari, Daniel. (2017). Who Is Afraid of Math? What Is Math Anxiety? And What Can You Do about It?. Frontiers for Young Minds. 5. 10.3389/frym.2017.00057.
- What a fear of maths does to children – new research. Yayınlanma tarihi: 3 Kasım 2020; Bağlantı: https://theconversation.com/
- C Rashaad Shabab, Understanding mathematics anxiety: loss aversion and student engagement, Teaching Mathematics and its Applications: An International Journal of the IMA, 2023;, hrad008, https://doi.org/10.1093/teamat/hrad008
Matematiksel