Ünlü Matematikçiler

Maryam Mirzakhani: Matematik Tarihine Damga Vuran Bir Kadın

Matematiğin kendine ait bir Nobel Ödülü kategorisi olmasa da, uluslararası düzeyde Fields Madalyası bu alandaki en prestijli ödül olarak kabul edilmektedir. 2014 yılında Maryam Mirzakhani, bu ödülü kazanan ilk kadın ve ilk İranlı matematikçi olarak tüm dünyada büyük yankı uyandırdı.

Mirzakhani

Maryam, genç ve yaratıcı bir matematikçiydi. Çalışmaları, vizyoner yaklaşımıyla meslektaşlarını etkiledi. Ancak, Fields Madalyası’nı kazandıktan kısa bir süre sonra kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Buna rağmen, Mirzakhani’nin bilime katkıları ve matematikteki mirası yaşamaya devam ediyor.

Bugün, Mirzakhani’nin doğum günü (12 Mayıs), Dünya Kadın Matematikçiler Günü olarak kutlanmaktadır. Onun anısına, dünya çapında kadınların matematikteki katkılarını onurlandıran etkinlikler düzenlenmektedir.

Maryam Mirzakhani
Maryam Mirzakhani ( Meryem Mirzahani) – (1977–2017). Kendisi, o dönemde, Stanford Üniversitesi’nde matematik profesörü olarak akademik kariyerine devam ediyordu.

Maryam Mirzakhani’nin Matematiğin Nobel’ine Uzanan Yolu

Maryam Mirzakhani, 1977 yılında Tahran, İran’da doğdu. Akademik olarak mütevazı bir başlangıca sahipti. Hatta ilkokul öğretmenlerinden biri, onun matematikte özel bir yetenek göstermediğini belirtmişti. Ancak lise yıllarında büyük bir çıkış yaptı. İran Ulusal Matematik Olimpiyatları’nda ödüller kazandı ve bu başarıları sayesinde geleneksel üniversite giriş sınavlarına girmeden eğitimine devam etme hakkı elde etti.

Ardından Şerif Teknoloji Üniversitesi’ne başladı. Üniversite yıllarında, Uluslararası Matematik Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan ilk İranlı kadın oldu. Daha sonra, iki altın madalya kazanan ve ilk İranlı olarak adını tarihe yazdırdı.

Maryam Mirzakhani
Maryam Mirzakhani çocukluğunu Tahran’da geçirdi.

1998 yılında, İran Olimpiyat takımının en parlak matematikçileri ve akademisyenleriyle birlikte Tahran’a doğru bir yolculuk yapıyordu. Ancak yolculuk sırasında otobüs bir uçurumdan yuvarlandı. Yolcuların çoğu hayatını kaybetti ve Maryam, kazadan kurtulan az sayıdaki kişilerden biriydi.

Kazadan sonra iyileşme sürecini tamamlayan Maryam, 1999 yılında matematik alanında lisans diplomasını aldı. Lisans yıllarında, Issai Schur’un teoremlerinden biri üzerine yaptığı kanıt sayesinde Amerikan Matematik Derneği’nden övgü aldı. Bu başarısının ardından Harvard Üniversitesi’nden yüksek lisans ve doktora daveti aldı. 2004 yılında Harvard Üniversitesi’nden matematik doktorasını tamamladı.

Matematikte Devrim Yaratan Çalışmaları ve Fields Madalyası

Doktorasını aldıktan sonra, Princeton Üniversitesi’nde profesör olarak çalışmaya başladı. Burada 2008 yılına kadar görev yaptı. Bu dönemde, Çek bilim insanı ve matematikçi Jan Vondrák ile tanıştı ve evlendi. Çiftin Anahita adında bir kızları oldu.

2009 yılında Stanford Üniversitesi’nde profesörlük pozisyonu aldı. Eşi de aynı üniversitede çalıştığı için, aile Palo Alto, Kaliforniya’ya taşındı. Maryam, hayatının geri kalanında burada yaşamaya ve çalışmaya devam etti.

Maryam Mirzakhani
Kendisi ödül aldığı sırada tüm insanlara özellikle de bilim insanlarına çağrı yaparak “ne olursa olsun bilim yolundan ayrılmayın, araştırma ve düşünmeden gününüzü tamamlamayın” deyişi ile hatırlanmaktadır.

2013 yılında Maryam’a meme kanseri teşhisi kondu. Tedavi sürecine rağmen, hayatının en çığır açıcı çalışmalarından birini yürütmeye devam etti. Karmaşık geodezik yüzeylerin dinamikleri üzerine yaptığı çalışmalar, matematik dünyasında büyük yankı uyandırdı. 2014 yılında bu çalışmaları sayesinde Fields Madalyası elde etti. Ödülünü, Güney Kore’nin Seul kentinde düzenlenen törenle, uluslararası alanda saygın matematikçilerin önünde aldı.

Maryam Mirzakhani’nin Matematiğe Katkıları

Mirzakhani kendisini “yavaş” bir matematikçi olarak tanımlardı. Düşüncelerinin zamanla şekillenmesine izin vererek, kendi temposunda çalışmayı tercih ederdi. Küçük kızı, annesinin çalışmalarını bir tür resim yapma olarak görüyordu.

Maryam’ın çalışmaları Riemann yüzeylerinin moduli teorisi ile ilgiliydi. Riemann yüzeyleri, karmaşık iki boyutlu yüzeylerdir. Bir özellik olarak da yönlendirilebilir (orientable) olma durumuna sahiptir.

Bir yüzeyin yönlendirilebilir olması, üzerine yerleştirilen bir geometrik şeklin bir döngü içinde hareket ettirildiğinde ters çevrilmiş bir ayna görüntüsü oluşturmayacağını ifade eder. Küre veya çay fincanı gibi yüzeylerde, bir nesneyi döndürüp başlangıç noktasına geri getirdiğinizde orijinal yönünü korur. Möbius şeridi gibi yüzeylerde, bir nesneyi başlangıç noktasına getirene kadar hareket ettirirseniz ters çevrilmiş olur.

Riemann yüzeylerinin moduli teorisi, bu tür yüzeylerin nasıl değiştiğini anlamaya çalışır. Maryam Mirzakhani, bu gibi geometrik yüzeylerin özelliklerini ve şekillerin bu yüzeyler üzerindeki davranışlarını inceliyordu.

Riemann yüzeyleri, karmaşık bir düzlemin nasıl biçim değiştirdiğini ve bu deformasyonun yüzeyin özelliklerini nasıl etkilediğini incelemeleri açısından oldukça ilgi çekicidir. Bu yüzeyler üç ana türe ayrılmaktadır.

  • Hiperbolik yüzeyler: Negatif eğriliğe sahiptir. Eyer şekline benzeyen bu yüzeyler, genişleyen ve sonsuz büyüyebilen bir geometri sunar.
  • Parabolik yüzeyler: Sıfır eğriliğe sahiptir. Bu tür yüzeylerde, klasik geometri kuralları geçerlidir.
  • Eliptik yüzeyler: Pozitif eğriliğe sahiptir. Küre gibi yüzeyler bu kategoriye girer.
Riemann Yüzeyinin Üç Örneği

Düz bir düzlemde iki nokta arasındaki en kısa mesafenin bir doğru olduğu temel bir geometrik bilgidir. Ancak, eğimli bir yüzey üzerinde iki nokta arasındaki en kısa mesafeyi belirlemek daha karmaşıktır. Bu tür eğrilere jeodezik denir.

Maryam, jeodezikler üzerine yaptığı çalışmalarla Fields Madalyası’nı kazandı. Araştırmaları, bu çizgilerin hiperbolik Riemann yüzeyleri üzerinde beklenenden çok daha düzenli bir şekilde hareket ettiğini ortaya koydu. Bu sonuç şaşırtıcıydı çünkü daha önce çoğu kişi, hiperbolik yüzeylerdeki jeodeziklerin oldukça düzensiz özellikler sergileyeceğini düşünüyordu. Maryam’ın keşfi, hiperbolik geometri ve yüzeylerin dinamikleri hakkındaki anlayışı önemli ölçüde değiştirdi.

Maryam Mirzakhani Genç Yaşta Kaybedilen Bir Dehadır

2016 yılında, Maryam Mirzakhani’nin meme kanseri vücudunun diğer bölgelerine yayıldı. Aynı yıl, henüz 40 yaşında hayatını kaybetti. Bu kayıp, hem matematik dünyasında hem de İran’da büyük bir şok yarattı.

İran Cumhurbaşkanı ve birçok üst düzey yetkili, Maryam’ın anısını onurlandırarak İran matematik topluluğuna kazandırdığı saygınlığı vurgulayan taziye mesajları yayımladı. İran basınında, protokole aykırı bir şekilde saçı açık fotoğraflarıyla anılacaktı. Bu, onun ülkesi için ne kadar önemli bir figür haline geldiğini gösteriyordu. Özellikle bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarına ilgi duyan genç kızlar için ilham kaynağı olmaya devam etti.

Uluslararası Bilimler Konseyi, Maryam’ın doğum günü olan 12 Mayıs’ı “Maryam Mirzakhani Günü” ilan etti. 2020 yılında, Birleşmiş Milletler Kadın Konseyi tarafından dünyayı şekillendiren yedi kadın bilim insanından biri olarak seçildi. Maryam Mirzakhani’nin matematiğe ve bilime katkıları, onu ölümsüz bir figür haline getirdi.

Mirzakhani, matematiğin kim olduğunuz, nereli olduğunuz, konuştuğunuz dil, teninizin rengi veya cinsiyetiniz ile ilgilenmediğinin önemli bir hatırlatıcısıdır. Matematiğin hepimize ait evrensel bir dil olduğunun kanıtı gibidir.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

İlknur Çetinkaya

Nelson Mandela'nın sözleri ile ‘’Bir toplum, kendini en belirgin biçimde çocuklarına nasıl davrandığıyla ortaya koyar. Başarımız, her toplumun en kırılgan fertleri ve aynı zamanda en büyük zenginliği olan çocuklarımızın mutluluğu ve sağlığıyla ölçülmelidir’’. Çocuklarımızın yaşamdan, öğrenmekten keyif aldığı, öğrenmenin sınıfların dört duvarı arasına hapsedilmediği, çocuklarımızın özgür hissettiği, oyun oynayabildiği, çocukluklarını yaşayabildikleri, başarılarının sınavla ölçülmediği, her birinin başarıyı yetenekleri ve ilgi alanlarında tattığı, yüzlerinden gülümsemenin eksik olmadığı güzel yarınlara

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir