“Kötülük nedir?” diye sorar ünlü İmparator, filozof Marcus Aurelius. Cevabı da kendisi verir. “Pek çok kez gördüğün şeydir.” ve der ki “Bu yüzden meydana gelen her şeyi daha önce pek çok kez gördüğünü unutma! Yukarıda, aşağıda, her yerde aynı şeyleri bulacaksın; eski zamanların tarihi, daha sonraların tarihi ve daha yakın tarih hep onlarla dolu.”
Bunu yazan adam bizden 2100 sene önce yaşadı. Marcus Aurelius’un Roma’daki sarayında yazdığı bu cümleler az önce yazılmışçasına canlı. Marcus Aurelius şöyle devam ediyor. “Şimdi de şehirlerimizi ve evlerimizi dolduran şey aynı kötülük. Güneşin altında yeni hiçbir şey yoktur; her şey aynı ve geçici.”
Marcus Aurelius Kimdir?
Yunan filozofu Platon, ünlü eseri Cumhuriyet’te ideal şehir devletinin bir “Filozof-Kral” tarafından yönetilmesi gerektiğini savunmuştu. Bu unvana en uygun adaylardan biri, 161-180 yılları arasında Roma imparatoru olan stoacı filozof Marcus Aurelius idi. Roma’nın ‘Beş İyi İmparatoru’ndan biri olarak kabul edilen Marcus’un Platon’un dile getirdiği bu unvanı hak etmesinin nedeni kaleme aldığı felsefe kitabı Meditasyonlar ( Meditations – Kendime Düşünceler) idi.
Aslında Marcus Aurelius’un kaderinde imparatorluk tahtı yoktu. Babası Marcus Annius Verus, asil bir Roma soyundan geliyordu ancak imparatorluk ailesinin bir parçası değildi. Babasını üç yaşında kaybetmesinin ardından dönemin İmparatoru Hadrian’a yakınlığı ile bilinen büyükbabası tarafından büyütülmüş ve devamında imparatorun dikkatini çekmişti. Sekiz yaşındayken şövalyelik unvanı kazandı, daha sonra hayat onu adım adım imparatorluğa doğru sürükledi.
Marcus ve Lucius Verus, 161’den Verus’un 169’daki ölümüne kadar Roma’yı birlikte yöneterek müşterek imparatorluk yaptılar. Verus’un ölümünün ardından Marcus Aurelius, bugün Viyana olarak bildiğimiz şehirde Almanlara karşı seferdeyken 17 Mart 180’de gelen ölümüne kadar yönetimde kaldı.
Aurelius yönetiminde Roma bir dizi felakete uğramış, sel baskınları, depremler, salgın ve imparatorluğun kuzey sınırlarında başkaldıran kabilelerin sürekli akınlarına maruz kalmıştı. Aurelius ömrünün son on yılını mücadelelerle geçirdi. Bu esnada düşüncelerinin izini sürdüğü bir günlük tutarak kendini hayatın zorluklarına karşı güçlendirmeye çalıştı. Bu esnada da kitabını yazdı.
Marcus Aurelius’un Meditasyonları: Stoacı Bir Spiritüel Egzersiz
Roma İmparatorluğu’na olan bağlılığının her şeyin üstünde olduğunu söyleyen Marcus Aurelius, yardımsever, parlak ve vefalı bir hükümdar olarak hatırlanmaktadır. Görev ve dürüstlük anlayışı, büyük olasılıkla stoacılığın bir getirisidir.
Marcus Aurelius, stoacı ekolün gayretli bir öğrencisiydi ve düşüncelerini davranışa dökmeye, bu felsefeyi kavrayarak ve yorumlayarak yaşamaya kendini adamıştı. Yalnızca başarılı bir hükümdar olarak değil, ayrıca temelini stoacılıktan alan Yunanca yazıları Kendime Düşünceler’le de bir iz bıraktı.
Kendime Düşünceler Marcus Aurelius’un kendisine özel notlarını ve Stoacılık felsefesi üzerine düşüncelerini kaydeden bir dizi kişisel yazıdır. Büyük olasılıkla, başka biri tarafından yayınlanmasını veya okunmasını asla amaçlamamıştı. Bu nedenle Marcus Aurelius’un Meditasyonları felsefe tarihinde eşsiz bir belgedir.
Sonucunda bir filozofun beyninin içini net bir biçimde görmemizi sağlar. Bu şekilde okunduğunda, metin bize bir kişi olarak Marcus hakkında çok şey anlatır ve ölümünden binlerce yıl sonra bile onunla ilişki kurmamızı sağlar.
“Kaderin sizi mahkûm ettiği şeyleri kabul edin ve kaderin sizi bir araya getirdiği insanları sevin; ama bunu bütün kalbinizle yapın.” Onun kitabından bu alıntı, kişisel gelişim endüstrileri tarafından sahiplenilmiştir. Bu nedenle bir yerlerde rastlamanız olasıdır. Halbuki Marcus Aurelius’un kastettiği gerçeği, genel felsefesinin bağlamı içinde değerlendirmek gereklidir.
Stoacılar, insanın uymak durumunda kaldığı doğa yasaları olduğuna; bu yasalarla yaşamanın ve onları eksiksiz biçimde kabul etmenin ahlaklı bir yaşam sunduğuna inandılar. Kişinin, hayattaki değişimlere soğukkanlılıkla göğüs germesini beklediler. Bu nedenle, Marcus Aurelius’tan yapılan alıntıdaki modern “sevgi” vurgusu hatalıdır. Vurgulanan asıl nokta, kişinin kaderini kabullenmesidir. Mutluluğun anahtarı ‘Evrensel Aklın’ iradesini kabullenmek ve ‘doğaya uygun yaşamak’tır.
Marcus Aurelius’un Öfkeyle İlgili Bir Sorunu Vardı
Meditasyonlar boyunca , Marcus sık sık öfke konusundan bahseder. Bu kadar çok bahsetmesi onun öfkeyle ilgili bir sorunu olduğunu düşündürür. Ancak yine notlarında Marcus sorununu kabul eder ve bu konuda bir şeyler yapmaya çalışır. “Öfkeni her kaybettiğinde, öfkenin erkeksi bir nitelik olmadığı ve aslında nezaket ve sakinliğin daha erkeksi, daha insani olduğu düşüncesine hazır olduğundan emin ol.”
Marcus’un bu sözleri kendisi için yazmış olması onları daha dokunaklı hale getirir. Bu itiraflar çok samimi ve kişiseldir. Ayrıca birçok yönden Marcus’un da bizim gibi olduğunu göstermektedir. Kitabı boyunca, Marcus’un stresli durumlarda kendini sakinleştirmeye çalışmak için kendi kendine Stoacı doktrinleri tekrarladığını görebiliriz.
Marcus Aurelius’da Sabahları Yataktan Çıkmakta Zorlanıyordu
Marcus Aurelius’a göre kişisel gelişim uyandığınız andan itibaren başlamalıdır. Bunu söylemek elbette yapmaktan daha kolaydı. Alacakaranlıkta yatıp sabahın eşiğinde kalkan bir toplumda bir gece kuşu olan imparator, sabahları sık sık yataktan kalkmak için mücadele ederdi. Kendisinin bir imparator olduğu düşünülünce aslında hiçbir şey yapmama hakkına sahipti. Ancak ne kadar yorgun olursa olsun, her zaman yataktan kalkardı. Meditasyonlar’da kendini nasıl motive etmeyi başardığını açıklıyor:
“Sabahları canın yataktan çıkmak istemediğinde, hemen şöyle düşün: Bir insanın görevini yerine getirmek için kalkıyorum. Bunu yapmak için için doğdum, bu dünyaya bunun için getirildim. Peki ama neden yakınıyorum öyleyse? Yataktan çıkmayıp yorganı başıma çekmek için mi yaratıldım yoksa?”
Marcus Aurelius’un Meditasyonları bugün bizimle böyle konuşuyor. Onu, kendini geliştirmeye çalışan, şüphelerle mücadele eden ve bazen öfkesinin kendisini yenmesine izin veren mütevazi bir adam olarak görüyoruz. Tüm notları, binlerce yılın geçmesine rağmen insanların o kadar da değişmediğini gösteriyor. Ondan alabileceğimiz ana mesaj, her şeyden önce, biz insanların aslında o kadar da farklı olmadığımızdır.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Marcus Aurelius’ Meditations: Inside the Mind of the Philosopher Emperor. Bağlantı: Marcus Aurelius’ Meditations: Inside the Mind of the Philosopher Emperor. Yayınlanma tarihi: 3 Ekim 2022
- Rufus, M/Lutz, Cora E. (trans) (2020) That One Should Disdain Hardships: The Teachings of a Roman Stoic. Yale, Yale University Press.
- Sellars, J (2009) The Art of Living: The Stoics on the Nature and Function of Philosophy. London: Bristol Classical Press, Bloomsbury Academic.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel