Benzersiz bir gözlem kabiliyeti, paha biçilmez bir yaratıcılık, muhteşem bir zeka. Bazen bu meziyetlerin tümü tek bir insanda toplanabiliyor. Bunun bir örneği tüm zamanların en yaratıcı zekasına sahip olan Leonardo da Vinci’dir.
Aradığı cevapları her zaman doğada bulan Da Vinci’nin çarpıcı bir gözlem yeteneği vardı. Kimsenin aklına gelmeyen soruları soruyor, cevapları almak için doğayı gözlemliyordu. Fevkalade gelişmiş olan görsel hafızasıyla, gördüğü her bir detayı en ince ayrıntısına kadar kaydediyor ve sonunda doğru cevaba mutlaka ulaşıyordu.
Henüz 17 yaşındayken, Floransa’da Andrea del Verrochio’nun öğrencilerinden biri olarak resim eğitimine başlamıştı. Sanatın inceliklerini öğrendikçe, bilime karşı duyduğu ilgi de artıyordu. Kaya oluşumlarını,mağaraları ve fosilleri çizerek başladığı bilimsel yolculuğu boyunca, yeteneklerini zamanın bir sihirbazı gibi kullanarak hem muhteşem güzellikte sanat eserleri yaratmaya devam etti, hem de geleceğe meydan okuyan çok büyük keşiflere imza attı.
Bunun sonucunda da hala bilim insanlarını şaşırtabilen 6000 sayfalık dev bir arşivi bizlere miras bıraktı. Notlarının her bir sayfasında mimarlık, anatomi, göz alıcı bir perspektif, matematiksel hesaplamalar, fizik ve biyolojinin kanunları, geometri, mekanik, desenler, boyutlar ve belki de henüz anlaşılamamış olan gizli kodların hepsi bir arada sunuluyor.
Leonardo da Vinci’nin Anatomi İle İlgili Çalışmaları
Leonardo’nun kendisini bilime adadığı yıllarda, bu alandaki çalışmaların çoğu ya din kitaplarından, ya da eski arşivlerden derleniyordu. Ancak Leonardo kadavraları keserek insan vücudunun anatomik sırlarını aydınlatmaktan çekinmedi. Kafasında çeşitli teorileri vardır ve bunlara bir cevap için öncelikle insan bedenini anlamak zorundaydı. Bu nedenle insan bedenindeki her bir kası titizlikle inceledi.
Da Vinci, anatomi çalışmalarına ilk başlarda sadece kasların hareket yapısını anlamak adına başlamıştı. Ancak kısa süre sonra, insan bedeninin tüm sırlarını öğrenmek arzusuyla, daha çok deneyler yaptı.
1480’de Leonardo da Vinci insan kafatasının iki anatomik çalışmasını çizdi. Her iki çizimde de yatay ve dikey eksen, kendisinin ve çağdaşlarının sensus communis veya sağduyunun yeri olduğuna inandıkları noktada birleşiyor. Platon ve Hipokrat gibi antik düşünürlere göre sensus communis ruhun bağlantı noktasıydı. Günümüzde bu bölge hormon salgılamakla yükümlü olan hipofiz bezi olarak bilinmektedir.
Da Vinci ne kadar çok otopsi yaparsa, çizimleri klasik öncüllerinden o kadar farklılaşıyordu. Hayatının sonuna kadar 30’dan fazla otopsi yaptığı bilinmektedir. Vesalius’un On the Fabric of the Human Body (1543) adlı kitabı klasik bilimi alt üst eden ilk büyük anatomi çalışmasıydı. Ancak kendisi Leonardo’nun aksine kendi çizimlerini yapmıyordu ve kitabı işlevden çok biçimle ilgileniyordu.
Oysa ki Leonardo’nun yaklaşımı tamamen farklıydı. Onun bu çizimleri sürekli olarak “nasıl çalışıyor?” sorusuna bir cevaptı. Aslında anatomi çalışmalarını içeren notlarını yayınlamayı düşünüyordu. Ancak bu hayalini hiçbir zaman gerçekleştiremedi. Notlarının ölümünden çok sonra bulunması büyük bir şansszlıktı.
Leonardo da Vinci’nin Matematik İle İlgili Çalışmaları
Da Vinci en çok sanatsal çalışmalarıyla bilinse de, o kendisini bir sanatçıdan çok bir bilim insanı olarak görüyordu. Matematik – özellikle perspektif, simetri, oranlar ve geometri – çizimleri ve resimleri üzerinde önemli bir etkiye sahipti.
Da Vinci, düz bir yüzeyde derinlik yanılsaması yaratmak için doğrusal perspektifin matematiksel ilkelerini ustaca kullandı. Bunun en iyi örneği Leonardo’nun Son Akşam Yemeği isimli tablosudur. Leonardo bu tabloda İsa ve 12 havarinin etrafındaki binanın mimarisi ve masanın altındaki zemindeki çizgileri doğrusal perspektif kurallarına uygun biçimde resmetmiştir.
Onun matematik ile ilgili bir diğer çalışması ise Vitruvius Adamı resminde karşımıza çıkar. Da Vinci matematik eğitimi almamıştı. Buna karşın, dönemin saygın matematik öğretmenlerinden biri olan Luca Pacioli’den dersler almış ve kendini geliştirmişti. Vitruvius Adamı ile uğraşırken doğru çizimin ancak çemberin ve karenin merkezinin farklı noktalar alınmasıyla mümkün olduğunu yapılabileceğini fark etti. Çünkü hem çember hem de kare aynı merkez alındığında çözümü imkansız olan çemberin karelenmesi sorunu ortaya çıkıyordu.
Matematikte “Altın Oran” olarak adlandırılan ve doğada bazı desenlerde görülen bir sayı vardır. Altın Oran kullanımının estetik açıdan hoş görüntülere yol açtığını ilk kez 1509’da Luca Pacoli fark etmişti. Öğrencisi olarak Leonardo da onun izinden gitti.
Çizimde altın oran, adamın ayaklarının tabanından göbeğine olan mesafenin, göbek deliğinden başının tepesine olan mesafeye bölünmesiyle hesaplanır. Bu biçimde elde edeceğimiz sayı yaklaşık 0,656 olacaktır. Gerçek altın oranın yaklaşık 0,618 olduğunu bildiğimize göre bu sonuç oldukça yakındır.
Leonardo da Vinci’nin Mühendislik İle İlgili Çalışmaları
Leonardo da Vinci sanat eserleri, mimari çalışmaları ve anatomik çizimleri kadar buluşlarıyla da tanınmaktadır. Günümüze ulaşan belgeler bize onun çok çeşitli cihazlara yönelik fikirlerini gösteriyor. Planörler, helikopterler, paraşütler, dalgıç kıyafetleri, vinçler, vites kutuları ve birçok savaş silahı bunlardan bazıları. İcatlarının bir kısmını yaşadığı dönemde savaş halindeki Fransa ve İtalya’nın dükleri ve kralları için yaptı.
Savaşı küçümsemesine rağmen bu nedenle çeşitli savunma sistemleri ve silahlar için konseptler tasarladı. Örneğin aşağıdaki çiziminde zırh kaplamalı ve her yöne ateş etme kabiliyetine sahip, bir “tank” yer alıyor. Bazen işe yaramasa da korkutmak için tasarlanan diğer silahlar arasında devasa (27 metrelik) bir tatar yayı, 33 namlulu bir top yer alıyor.
Leonardo’nun mühendislik başarısı elbette sadece silahlarda karşımıza çıkmıyor. Hayal gücü, uçan makineler ve çırpılan kanatlar söz konusu olduğunda gerçekten sınır tanımıyordu. Kuş uçuşunu taklit eden, insan gücüyle çalışan uçan makineler olan ornitopterler onu büyülemişti ve pek çok güzel ve yenilikçi tasarım çizmişti.
Ancak kuşların uçuşu o dönemde tam olarak anlaşılmamıştı ve bir insanın bu tür cihazları çalıştıracak gücü hiçbir zaman üretemeyeceğinin farkında değildi. Ayrıca yukarıdaki çizimi ile bir helikopter fikrini de öngörüyordu.
Sonuç olarak
Leonardo da Vinci’nin çizimlerini tek tek anlatmaya sayfalar yetmez. Son olarak kendisinin tarihteki ilk robotun tasarımını da yapmış olduğunu hatırlatarak yazımızı kapatalım. Kostümü ile tıpkı bir şövalyeye benzeyen Leonardo Robotu, göğsünde bulunan mekanik kontrol paneli ile kurulduktan sonra, çarklardan oluşan mekanizmasıyla hareket edebilen bir sisteme sahipti.
Her disiplini ayrı ayrı ele aldığımızda şüphesiz daha iyi sanatçılar, daha önemli mühendisler veya daha büyük matematikçiler olmuştur. Ancak tüm bunların tek bir kişide toplanmış olmasının gerçekten de eşi benzeri yoktu.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- How Leonardo figured out the beauty of anatomy. Yayınlanma tarihi: 17 Temmuz 2022. Kaynak site: Theguardian.Bağlantı: How Leonardo figured out the beauty of anatomy
- Four ways in which Leonardo da Vinci was ahead of his time. Yayınlanma tarihi: 1 Mayıs 2019. Kaynak: Conversation. Bağlantı: Four ways in which Leonardo da Vinci was ahead of his time
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel