Çeşitli insan gruplarının ırk, milliyet, cinsiyet ya da inanç temelindeki farklılıklar üzerinden ötekileştirilmesi, zamanla öteki durumunda olanlara yönelik çarpık algıları olağanlaştırıyor ve gerekçelendirir. Jane Elliott 1968 yılında yaptığı deneyle bunu öğrencilerine öğretmek istemişti.
ABD’nin Iowa eyaletinin küçük bir kasabasında ilkokul öğretmeni olan Jane Elliott’ın yaptığı deney Martin Luther King suikastinin ertesi günü, öğrencilerine “siyahlar hakkında neler bildiklerini” sorunca aldığı cevaplar üzerine başladı.
Henüz üçüncü sınıfta olan öğrencilerin siyahi insanlar için, “aptal” ya da ”bir baltaya sap olamayan” tipler oldukları biçiminde klişeleşmiş sözler sarf etmeleri onu bu deneyi yapması gerektiğine ikna etmişti. Amacı öğrencilerine ötekileştirilmenin nasıl bir şey olduğunu öğretmekti.
Elliott, deney için tamamen beyazlardan oluşan öğrencilerini iki gruba ayırdı: mavi gözlü çocuklar ve kahverengi gözlü çocuklar. Sonrasında mavi gözlülerin koluna bir bant taktı. Böylece deney başlamış oldu. Bu deney ilerleyen süreçte ayrımcılık deneyi olarak hatırlanacaktı.
Mavi Göz / Kahverengi Göz Deneyi
İlk gün, mavi gözlü öğrencilere genetik olarak kahverengi gözlü öğrencilerden aşağı oldukları söylendi. Elliott, mavi gözlü çocuklara oyun alanında veya salıncakta oynamamaları talimatını verdi. Öğle yemeğinde ikinci porsiyonlara izin verilmeyecekti. Su çeşmesinden su içerlerse kağıt bardak kullanmak zorunda kalacaklardı.
Bunlara benzer bir çok uygulama (ve bu uygulamalara eşlik eden övgü ve yergiler) sonucunda, kahverengi gözlü öğrenciler, mavi gözlülere karşı kibirli ve küstahça tavırlar takınmaya başladılar. Gerçekdışı bir temele dayanan üstünlük duygusu sonucunda da, kendilerine güvenleri ve hatta başarı seviyeleri artış ortaya çıktı.
Bu esnada mavi gözlü çocuklar daha çok hata yaptılar, çekingen ve depresif oldular. Çalışma isteklerini kaybettiler. Neticede de, başarı seviyeleri düştü. İki grup birbirleriyle oynamayı bıraktı. Ancak deneyin ikinci gününde işler değişecekti. Çünkü bu sefer kol bantları değiştirilecekti.
Bu sefer Jane Elliott çocuklara, verdiği bilgilerde bir hata yaptığını, aslında mavi gözlü öğrencilerin daha üstün olduğunu “bilimsel” olarak anlattı. Deneyin ikinci günü sonunda elde edilen sonuçlar da, tıpkı birinci gününkiler gibi çarpıcı oldu. Yeni rollerini kısa sürede içselleştiren öğrenciler, gerek başarı seviyeleri, gerekse tavırlarıyla sadece bir gün önce öteki olarak gördükleri arkadaşlarının durumlarını yansıtmaya başladılar.
Jane Elliott’un Deneyinin Ardından Ne Oldu?
Yerel gazetede Elliott ve deneyle ilgili bir hikaye yayımlandıktan sonra, 31 Mayıs 1968’de Jane Elliottile birlikte “The Tonight Show”a katılmak üzere New York’a uçtu. Ekranlarda deneyinin detaylarını anlattı. Kısa sürede Amerika’da bir öğretmenin ulaşabileceği en ünlü isim oldu. “Mavi Gözler/Kahverengi Gözler Deneyi” sosyal psikoloji tarihinde önemli bir yere sahip olacaktı.
İlerleyen yıllarda aynı deneyi, Avrupa, Orta Doğu ve Avustralya’da da on binlerce katılımcının katıldığı atölyelerde denedi Amerika Birleşik Devletleri’ndeki binlerce eğitimci bu deneyi müfredatlarına dahil etti. Yüzlerce kolej ve üniversitede konuşmacı olarak yer aldı. Amerikan Eğitim Tarihi ansiklopedisinde Konfüçyüs, Aristoteles, Eflatun, Maria Montessori gibi isimlerin yanına adını yazdırdı.
Yıllardır bilim insanları Elliott’un deneyini değerlendiriyor ve bu deneyin katılımcılarda ırksal önyargıyı azaltıp azaltmadığını veya onlar için psikolojik bir risk oluşturup oluşturmadığını belirlemeye çalışıyorlar. Sonuçlar karışık.
İngiltere’deki iki eğitim profesörü Ivor F. Goodson ve Pat Sikes, Elliott’un deneyinin etik olmadığını, çünkü katılımcıların deneyin gerçek amacı hakkında önceden bilgilendirilmediğini öne sürüyor. Kimileri de bu deneyi ufuk açıcı buluyor. 1971 Stanford Hapishane Deneyi’nin yaratıcısı olan Zimbardo, deneyin “profesyonel psikologlar tarafından yapılanların çoğundan daha ikna edici” olduğunu söylüyor.
Sonuç olarak
Günümüzde öğretmenler hala mavi gözlü, kahverengi gözlü deneyini kullanıyor. Birçokları için bu, ayrımcılık ve ırk kavramını gençlere tanıtmanın ilham verici ve akıllıca bir yoludur.
Elliott deneyi Iowa’daki öğrencilerine elli yıldan fazla bir süre önce tanıttığında, en azından bir öğrenci Elliott’un varsayımına meydan okuma cesaretini göstermişti. Sınıfı göz rengine göre ayırıp bir grubun diğerine göre üstün olduğunu söylediğinde Paul Bodensteiner isimli bir öğrenci her seferinde itiraz etmiş ve “Bu doğru değil!” diyerek meydan okumuştu.
Elliott onu “Mutlu olmalısın! Doğru renkte gözlerin var!” diyerek ikna etmeye çalışsa da bir çiftçinin oğlu olan Paul, “Bu doğru değil ve ne söylerseniz söyleyin adil değil!” diye yanıtlamıştı. Belki de asıl kurtuluş Paul Bodensteiner gibi çocukların sayısının artması ile olacaktır.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- We Are Repeating The Discrimination Experiment Every Day, Says Educator Jane Elliott. Yayınlanma tarihi: 8 Temmuz 2020. Kaynak site: NPR. Bağlantı: We Are Repeating The Discrimination Experiment Every Day, Says Educator Jane Elliott
- A second look at the blue-eyes, brown-eyes experiment that taught third-graders about racism. Yayınlanma tarihi: 25 Şubat 2022. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: A second look at the blue-eyes, brown-eyes experiment that taught third-graders about racism
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel
Jane bu deneyi yaparken başlangıçta mavi gözlü çocuklara haksızlık olmuş fakat deney yapmak için de başka nasıl bir seçenek olabilirdi Ben bir öğretmen olarak deneyden böyle bir sonuç alınacağını hemen tahmin ettim