Tarih

Konserve Yiyecekler İnsanlık Tarihini Nasıl Değiştirdi?

Tuzlama, tütsüleme ve kurutma ve diğerleri. İnsanlık konserve yiyecekler ile tanışana kadar, tarih öncesi çağlardan beri yiyecekleri daha uzun süre saklayabilmenin yollarını arayıp durdu. Ancak 18. yüzyıla gelindiğinde verimli ve gerçekten etkili bir koruma yöntemi bulunması zorunlu olmuştu.

1795’te Fransız hükümeti bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdi. O yıl ülke İtalya, Hollanda, Almanya ve Karayipler’de savaşlar devam ediyordu. Bunun sonucunda da uzak diyarlardaki askerler ve denizciler için istikrarlı bir gıda kaynağına ihtiyaç vardı.

Bu nedenle Fransız hükümeti, askeri harekâtlara katılanların beslenme biçimini geliştirmeye yönelik bir çaba olarak gıdanın uzun süre bozulmadan saklanmasını sağlamada yeni bir yol geliştirebilen kişileri ödüllendireceğini ilan etti. Şart konulan kurallar arasında elde edilecek besinin ucuz üretilen, kolay taşınabilir ve besleyici özellikte olması vardı. Ödülü almaya hak kazanan kişi, bir bilim insanı değil, bir aşçıydı.

Yemek Saklama Konusundaki Öncül Çalışmalar

Champagne bölgesinden genç bir şef olan Nicolas Appert bu ödülü kazanmaya kararlıydı. Fransız soyluları için şef olarak çalışmış olan Appert, gıda koruma çalışmasına daldı. Sonunda radikal bir yenilik buldu.

Ancak aslında ondan öncede bilim insanları bu konu hakkında bir çok çalışmalar yapmıştı. Appert kendisinden önce Boyle, Papin ve diğer bilim insanlarının yaptıkları çalışmalardan habersizdi.

İlk olarak Kimyanın Babası olarak bilinen İrlandalı bilim insanı Robert Boyle, bir vakum pompası geliştirmişti. Boyle, gıdanın bozulmasının havanın varlığına bağlı olduğunu düşünmekteydi. Bu amaçla gıdayı içi boş kavanozlarda tutarak muhafaza etmeye çalışmıştı. Ancak yaptığı çalışmalar sonucunda, gıdanın hava ile temas etmesinin bozulmadaki tek neden olmadığını anlamıştı.

Denis Papin
Denis Papin (1647-1712) yaşamının büyük bir bölümünü memleketi Fransa’dan uzakta İngiltere ve Almanya’da geçirdi ve adını bir fizikçi ve mühendis olarak duyurdu. Kendisi buhar makineleri tasarladı ancak fikirlerini hiçbir zaman ticari olarak pazarlamayı düşünmedi. Buna rağmen tarih onu düdüklü tencerenin mucidi olarak tanıdı.  Papin’in pratik bir buhar motorunun geliştirilmesine katkısı, ölümünden çok sonraya kadar kabul edilmedi. Detaylar için bu yazımıza göz atabilirsiniz: Düdüklü Tencerenin Mucidi: Denis Papin

Sonrasında Denis Papin isimli Fransız fizikçi, Boyle’un izinden gitti. Yaptığı şey, gıdayı içi boş şişelerde sıkıca muhafaza edip ısıtmaktı. Bu yöntem bir öncekine göre daha başarılı olmuştu. Ancak bunun sonucunda da besinlerin tadında bozulmalar meydana geliyordu.

Nicolas Appert Konserve Yiyeceklerin Mucidi Olarak Kabul Edilmektedir

Appert, mesleğin içinde yer alan biri idi. Bunun sonucunda da meyveyi uzun süre bozulmadan muhafaza etmede şekerin oynadığı rolün farkındaydı. Bu yüzden diğer besinlerin de bozulmadan saklanmasında bunun işe yarayıp yaramayacağı sorusunu düşünmeye başladı.

Konuya ilgisinin artmasıyla birlikte kapalı şampanya şişeleri içinde gıdanın saklanması üzerine deneyler yapmaya girişti. Kendi metodunu sadece yaptığı deneysel çalışmalar üzerine kurmuştu. Aslında niçin işe yaradığına dair de net bir açıklaması yoktu.

Bu durum, Fransız Kimyager Louis Pasteur’ün 1860’larda, bozulmaya yol açan etkenin mikroplar olduğunu açıklamasına kadar cevapsız kalacaktı. Pasteur’e göre mikroplar ancak sıcak bir ortamda öldürülebilirdi. İşte Papin’in ısıtmaya dayalı tekniği tam da bu yüzden işe yaramıştı; ne var ki gıda örneklerini mikropların ölmesine yetecek kadar ısıtmamıştı.

Konserve yiyecekler bir süre lüks tüketim malzemesi olarak kabul edilse de kısa sürede halk arasında yaygınlaştı.

Konserve Yiyecekler İçin Patent Mücadelesi

1809 yılında Appert, kendi metodunu sergilemek için hükümet komitesinin huzuruna çıktı. Komitedeki yet-kili kişilerin bakışları altında Appert, birkaç şişe konserve hazırladı. Bir ay geçtikten sonra yetkililer şişenin içindeki gıdayı test etmek için geldiklerinde gördükleri şey gıdanın bozulmadan muhafaza edilmiş olduğuydu. Bunun sonucunda Appert’e on iki bin frank tutarında bir ödül verildi. Appert devlet ödülünü kabul etmesi durumunda metodunun Fransa patentini almayacağını kabul etti.

Çok geçmeden Appert’in imalathanesinde kırk kadar kadın çalışmaya başladı. Bu esnada kendisi bilginin yaygınlaşması için The Art of Preserving All Kinds of Animal and Vegetable Substances for Several Years [Her Türlü Et ve Sebzeyi Birkaç Yıl Boyunca Saklama Sanatı] adlı bir kitabı kaleme aldı.

Fakat kitabının basımının üzerinden üç ay geçmemişti ki Londra’da, Peter Durand isimli bir işadamına, Appert’inkiyle temelde aynı olan bir saklama tekniğinin İngiltere patenti verildi. Sonrasında da Durand, bu patenti bin pound karşılığında Bryan Donkin isimli bir mühendise sattı.

Donkin aldığı bu patent ile demir işi yapan iki ortakla birlikte kurduğu şirkette gıdayı şişeler içinde değil de kalayla kaplı demirden yapılan ve bugün “konserve kutusu” olarak bilinen teneke kutular içinde muhafaza etme işine girişti.

Durand, bu tekniğin bir yabancı tarafından kendisine bildirilen bir icat olduğunu söylese de uzun süre boyunca Appert’in fikrini çalmış olduğu düşünüldü. Ne var ki, sonrasında yapılan araştırmalar, Durand’ın aslında İngiltere’de Appert’in adına hareket etmiş olduğunu ortaya çıkardı.

1814 yılında Appert, Londra’ya gitti. Muhtemelen bu geziyi satıştan elde edilen hâsılattan kendisine düşen payı Durand’dan almak için yapmıştı. Ancak Appert, Londra’dan eli boş dönmüştür. Görünüşe bakılırsa, İngiliz ortakları kendisini anlaşmanın dışında bırakmayı uygun görmüşlerdi. Dahası, icadını bir düşman ülkeye satarak kazanç elde etmeye çalıştığından ortaklarını ifşa etmesi de imkânsızlaşmıştı.

Yiyecekleri Saklamanın Güvenli Bir Yolunun Bulunması İnsanlık Tarihini Şekillendirmiştir

Appert bu esnada dikkatini icadını geliştirmeye verdi. Sonunda Fransız ordusu ve donanmasına yiyecek malzemesi tedarik etmeye başladı. Orduda askerin kullanacağı besin maddeleri için konserve kutu kullanımını benimsedi. Ancak yine de sivil müşterileri için cam şişe içerisinde besinler satmaya devam etti.

Konserve yiyeceklerin mevcudiyeti 19. yüzyılda çok önemli bir rol oynadı. Bu yeni teknolojinin uygu lamaya geçirilmesi çok hızlı oldu. 1815 yılında Napolyon’un yenilgisi ile sonuçlanan Waterloo’daki muharebe alanındaki askerlerin bazıları, konserve besinler taşımaktaydı.

Konserve et, Kırım Savaşı’nda İngiliz ve Fransız askerlerini doyurmaya yaradı. Benzer şekilde teneke kutu içindeki et, süt ve sebzeler ile Amerikan İç Savaşı’nda Kuzeyli birlikler için besin ikmali sağlandı.

Amerika’da, 1860 ile 1870 yılları arasında, konserve besinin üretimi yılda beş milyon kutudan otuz milyon kutuya çıktı. Britanya’da, 1860’larda büyükbaş hayvan hastalığının baş göstermesi, Avustralya ve Güney Amerika’da insanların konserve ete geçişini hızlandıran bir dinamiği harekete geçirdi.

Sonuçta, konserve yiyeceklerin varlığı insanlık tarihini değiştirdi. Appert ise 1841 yılında doksan bir yaşındayken fakir bir adam olarak öldü. Ancak bulduğu gıdayı muhafaza etme yöntemi, bugün hâlâ yaygın olarak kullanılmaktadır.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • How Canned Food Revolutionized The Way We Eat; yayınlanma tarihi: 22 Ağustos 2018; Bağlantı: https://www.history.com
  • The story of how the tin can nearly wasn’t; yayınlanma tarihi: 21 Nisan 2013; Bağlantı: https://www.bbc.com/news/magazine-21689069
  • Tom Standage; n Edible History of Humanity; ISBN: 978-605-9902-30-4

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir