Hayatımızdaki Matematik

Kliodinamik: Geleceği Tahmin Etmek İçin Geçmişi Kullanabilir miyiz?

Tarih hep tekerrür eder derler. İmparatorluklar yükselir ve yıkılır, ekonomiler büyür ve çöker. Peki, tarihin bu dinamik süreçlerini haritalamak ve öngörmek mümkün müdür? Tarihi bilime dönüştürmeyi amaçlayan yeni ve oldukça tartışmalı bir disiplin olan kliodinamik, bu soruya verilen en son yanıttır.

Galaksinin tamamına egemen bir imparatorlukta yaşadığınızı hayal edin. Milyarlarca gezegen ve trilyonlarca insan, sizinle aynı koşullar altında yaşamını sürdürüyor. Ancak bu görkemli düzenin temellerinin sarsılmaya başladığını hissediyorsunuz. İmparatorluk çözülmenin eşiğinde, çöküşün ayak sesleri her yerde yankılanıyor.

Bu karanlık gerçeği herkesten önce fark eden biri var: matematikçi Hari Seldon. Seldon, imparatorluğun yıkılması durumunda insanlığın otuz bin yıl sürecek bir karanlık çağa sürükleneceğini öngörüyor. Bu çöküş, uygarlığın tüm birikimini yok edecek ve insanlığı yeniden barbarlığa itecek. Dahası, bu felaketi önleyecek tek kişi de yine kendisidir.

Hari Seldon, Isaac Asimov’un Vakıf serisinin ana karakterlerinden biri ve psikotarih biliminin yaratıcısıdır.

Bunun üzerine Seldon, yaşamını “psikotarih” adını verdiği yeni bir bilimin geliştirilmesine adar. Bu bilim dalı, toplumların davranışlarını olasılık yasalarına göre inceleyerek büyük insan topluluklarının geleceğini matematiksel yöntemlerle öngörmeyi amaçlar. İstatistiksel modeller aracılığıyla, tarihin rastlantısal gibi görünen akışının ardındaki düzeni çözmeyi hedefler.

Bu hikâye bize ait değil. Hari Seldon, 1950’lerde yayımlanan, büyük bilimkurgu yazarı Isaac Asimov’un Vakıf (Foundation) serisinin kahramanıdır. Ancak Asimov’un hayal gücüyle ortaya çıkan bu fikir, günümüzde geçmiş verilerden yola çıkarak geleceği öngörmeye çalışan çeşitli bilim dallarında gerçek bir araştırma alanına dönüşmüştür.

Asimov, psikotarih kavramını, ilk manyetik disk sürücüsünün piyasaya sürülmesinden neredeyse on yıl önce kaleme aldı. O dönemde bilgisayarlar son derece ilkel olsa da bu ileri görüşlü yazar, bir gün insanlığın bitler ve baytlar aracılığıyla bilinmeyeni kestirebileceğini, geleceği öngörebileceğini öngörmüştü.

Kliodinamik Nedir?

Günümüzde gelişmiş bilgisayarlar, devasa veri yığınlarını işleyerek insanların fark edemeyeceği karmaşık örüntüleri ortaya çıkarabiliyor. Büyük veriyle entegre çalışan yapay zekâ ise çevremizdeki dünyayı daha derinlemesine kavramamıza ve geleceğe dair daha isabetli öngörülerde bulunmamıza olanak tanıyor.

Bunun sonucunda, onun fikirlerinin birer kurgu değil, bilimin ta kendisi olduğu anlaşıldı. Bir zamanlar yalnızca Hari Seldon’un temsil ettiği düşünceler, artık başlı başına bir araştırma alanı hâline geldi.

Turchin, 2003 yılında kliodinamiği kurarak tarihsel süreçleri bilimsel yöntemlerle incelemeye başlamış ve 2011 yılında bu yaklaşıma dayalı olarak Seshat: Küresel Tarih Veri Bankası projesini başlatmıştır. Bu proje, küresel tarih verilerini bir araya getirerek tarihsel kalıpların analizine olanak tanımaktadır.

Bilim insanı ve yazar Peter Turchin, kariyerini toplumların nasıl değiştiğini anlamaya adamıştır. Bu süreçte özellikle ekonomik performans ile yönetim biçimleri arasındaki ilişkilere odaklanır. Ayrıca, 2003 yılında “kliodinamik” adını verdiği disiplini kurmuştur.

Bu kavram, tarihin Yunan ilham perisi Klio ile zaman içinde değişimin yasalarını inceleyen “dinamik” sözcüğünün birleşiminden oluşur. Kliodinamik; tarihsel makrososyoloji, ekonomik tarih, toplumsal süreçlerin matematiksel modellenmesi ve tarihsel veri analizi gibi alanları bir araya getiren disiplinler arası bir araştırma sahasıdır.

Kliodinamik terimi, kökenini tarihin Yunan ilham perisi Klio’dan alır.

Turchin, kendi internet sitesinde şöyle yazar:

“Araştırılması gereken pek çok hipotezimiz var. Örneğin, Roma İmparatorluğu’nun neden çöktüğüne dair iki yüzden fazla açıklama öne sürülmüştür. Ancak bunların hangileri geçerli, hangileri geçersiz, hâlâ bilmiyoruz.

Daha da önemlisi, tarihsel imparatorlukların çöküşünü açıklayan genel mekanizmalar konusunda ortak bir uzlaşı yok. Tarihe bilimsel yöntemi sistemli bir biçimde uygulamamız gerekiyor. Sözlü teoriler, matematiksel modellere dönüştürülmeli; bu modellerden kesin öngörüler çıkarılmalı ve bu öngörüler, ampirik verilerle titizlikle sınanmalıdır.

Kısacası, tarih artık analitik ve öngörücü bir bilim hâline gelmelidir.”

Eşitsizlik ve elitler arası çekişme

Kliodinamiğin ortaya koyduğu en belirgin örüntülerden biri, büyük krizlerin neredeyse tamamında aşırı eşitsizliğin belirleyici bir rol oynamasıdır. Zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum yalnızca maddi servette değil, aynı zamanda güce erişimde de derinleştiğinde; toplumda hayal kırıklığı, öfke ve huzursuzluk baş gösterir.

Peter Turchin, bu tür toplumsal çalkantı ve şiddet dönemlerini “uyumsuzluk çağları” olarak adlandırır. Bu çağlar, tarihin en yıkıcı olaylarının yaşandığı dönemlerdir. 1860’lardaki Amerikan İç Savaşı, 20. yüzyılın başındaki Rus Devrimi ve Çin’deki Taiping Ayaklanması bu örnekler arasındadır.

Bu olayların tümünde, insanlar derin bir hoşnutsuzluk içindeydi. Bu hoşnutsuzluk, zamanla öfkeye; ardından ise milyonlarca insanın ölümüne yol açan kitlesel çatışmalara dönüştü.

Thomas Cole’un 1836’da yayınlanan İmparatorluğun Seyri adlı eserinden ‘Yıkım’.

Roma Cumhuriyeti’nin yıkımına yol açan yüz yıllık iç savaş da benzer huzursuzluktan beslenmişti. Siyasi gruplar giderek keskinleşti, birbirlerini düşmanlaştırdı ve nefret dili sokaklara taştı.

Sonunda bu gerilim, tam teşekküllü iç savaşlara dönüştü. İyi eğitimli ordular meydanlarda karşı karşıya geldi. Ancak savaşlar sürerken eşitsizlikler giderilmedi; bu nedenle şiddet döngüsü MÖ 130’lardan MS 14 yılına dek devam etti. Cumhuriyet rejimi çöktüğünde geriye yalnızca enkaz kalmıştı.

Daha da çarpıcı olan ise eşitsizliğin yalnızca yoksulları değil, elitleri de zehirlemesidir. Servet ve gücün yoğunlaşması, seçkinler arasında amansız bir rekabeti tetikler. Tarih boyunca aynı örüntü tekrar eder.

Güçlü aileler iktidardaki konumlarını korumak için daha büyük paylar ister, zenginliklerini çocuklarına aktarabilmek uğruna her yolu mubah görür. Yeni yükselenler ise bu sınıfa katılmak için kuralları çiğnemekten çekinmez. Servet ile iktidar arasındaki bağ, bu rekabeti daha da keskinleştirir. Sonunda, toplumsal normlar ve tabular yıkılır; şiddet, siyasetin doğal bir uzantısına dönüşür.

Sonuç Olarak

Tarih boyunca tekrar eden örüntülerden biri, servet biriktiren insanların bu zenginliği toplumsal güce dönüştürme çabasıdır. Bu güç; siyasi makamlar, büyük şirketlerdeki üst düzey pozisyonlar, askerî ya da dinsel liderlik gibi, dönemin toplumunda en çok değer verilen alanlarda kendini gösterir.

Sonuç olarak bu dinamik, Peter Turchin’in “uyumsuzluk çağları” olarak adlandırdığı dönemlerde tekrar tekrar karşımıza çıkar.

Ne yazık ki bugün, dünyanın birçok yerinde geçmişin hatalarının yeniden sahnelendiğine tanıklık ediyoruz. Peter Turchin’in sözleriyle ifade edecek olursak: “Belki de gerçekten bir son zamanlar dönemindeyiz.”

Ancak unutmayalım: Tarihten öğrenmek, aynı hataları tekrarlamak zorunda olmadığımız anlamına gelir.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir