Telefonunuzla uğraşarak bir saatinizi harcadığınız ve ardından boşlukta hissettiğiniz zamanlarınız oldu mu? Etrafınızdaki herkesi ve her şeyi görmezden geldiğinizi hissedecek denli çok çalıştığınız günler? Herhangi bir şeyi elde etmek ya da herhangi bir şeyi yapmak için yaşadığınız sıkıntı ve kaygının, kendinizden uzaklaştığınızı hissedeceğiniz bir boyuta ulaştığı zamanlar da yaşamış olabilirsiniz.
Kendi ellerimizle inşa ettiğimiz modern dünyamızda artık yapacak çok fazla işimiz var. Hayatımız dikkat dağıtıcı ve meşgul edicilerle kuşatılmış durumda. Haddinden fazla görevimiz var. Teknolojinin tüm bunları kolaylaştırması gerekiyordu. Ama sadece yükümüzü arttırdığını görüyoruz. Eğer siz de günümüz dünyasında kendinizi boğulmuş gibi hissediyorsanız kinizmden öğreneceğiniz bazı şeyler var.
Kinizm Nedir?
Sinizm diğer adıyla Kinizm, antik Yunanistan’ın Sokratik döneminden bir felsefe okuludur. Kinikler, sahip olduğumuz şeyleri ve alışkanlıklarımızı terk edip, yalnızca temel biyolojik gereksinimleri önceleyerek, daha çok hayvanlara benzer bir yaşamı benimsememiz gerektiğini savundular. Bu, sağlık, zenginlik, güç ve şöhret için tüm geleneksel arzuları reddetmek ve her türlü mal ve mülkten uzak bir hayat yaşamak anlamına gelmektedir.
Kinikler, uygarlığın getirdiği yapay tuzakların insan ruhunu bastırdığını, köleleştirdiğini ve alçalttığını savundular. Platon ve onun okulu Akademi’nin öğretilerinin, gösterişçi ve anlamsız olduğuna inandılar. Kiniklere göre, yalnızca temel gereksinimlerimizi karşılayarak mümkün olduğunca doğaya dönmeliydik.
Kiniklerin en önem verdikleri şey özgürlüktür, bağımsızlıktır. Gerek iç arzulardan, gerek dış dünyadan bağımsızlık, kendi kendine yetmedir. Ancak bu özgürlük, bağımsızlık, kayıtsızlık bireyin kendisi dışında var olan bütün kurumlara, geleneksel bütün değerlere önem vermeme şeklinde kendini göstermektedir.
Kinizm, Pazar günlerini telefonsuz geçirmek ya da akşam yemeğinde yalnızca çorba içmek gibi kendimizi terbiye etme girişimlerimizden çok daha fazlasıdır. İsteklerimize karşı tahammül göstermek ve yalnızlığı kabul etmek demektir. Tüm sahip olunan şeyleri, ilişkileri ve toplumu terk etmek anlamına gelir.
Felsefi bir hareket olarak Kinizm’in kurucusu, genellikle, 5. yüzyılın başlarında Sokrates’in en önemli öğrencilerinden biri olan Antisthenes (MÖ 445 – 365 ) olarak kabul edilmektedir. Ancak elbette bir çok kişi için kinizm en çok Sinoplu Diogenes ( Diyojen) ile ilişkilidir.
Kinizm Sinoplu Diyojen İle Bütünleşmiştir
Diyojen, yalnızca temel yaşam koşullarına bağlı ve yersiz yurtsuz yaşayışı nedeniyle Yunanca “köpeğe benzer anlamına gelen ve ‘kynikos‘ (kinik) sıfatı diye bilinmektedir. Bu ad Kiniklerin her türlü sosyal geleneği ve etiketi reddederek bunun yerine mümkün olduğu kadar doğal bir yaşam sürme kararlılıklarını yansıtır.
Diyojen, uygarlığın bütün kurumlarını gereksiz ve aptalca şeyler olarak nitelendirir. Ayrıca insanın insan olarak gerçekleştirdiği bütün kültürel birikimi reddedip, insanlığa ilk haline dönüş çağrısında bulunur. Ona göre insanın yapması gereken şey, kelimenin mecazi anlamında değil, gerçek anlamında tam bir hayvan gibi yaşamasıdır.
Nitekim onun hayvanların basit hayatını taklit etmeye çalıştığını biliyoruz. Çıplak zeminde yatmış, bulduğu her şeyi yemiş, bir çocuğun eliyle su içtiğini görünce bardağını bir tarafa fırlatmış, herkesin gözü önünde doğal isteklerini veya ihtiyaçlarını yerine getirmekten çekinmemiştir. Onun dilenci kılığında dolaştığını, Atina’da Kybele mabedinin avlusunda bir fıçı içinde yaşadığını biliyoruz.
En ünlü anlatılardan biri de Büyük İskender ile ilgili olandır. Efsaneye göre İskender, Diyojen adındaki bu adamdan çok etkilenmiş ve onunla tanışmak istemiştir. Tanıştıklarında, dünyanın en güçlü adamı konumundaki Büyük İskender’in dilediği her şeyi yerine getirme teklifine karşılık Diyojen, iskender’den güneşi kapattığı için kenara çekilmesini istemiştir.
Kiniklerin bu tarz tutumları onları radikal bir kültür ve uygarlık düşmanlığına sürüklemiştir. Bu nedenle de kinizm uzun soluklu ve çok popüler bir öğreti olmamıştır.
Modern Dünyamızda Kinizm Felsefesini Uygulamak Mümkün mü?
Kinik öğretilerinin bugünkü yaşamlarımıza ne denli uygulayabileceğimizi kestirebilmek güç. Stoacılık çok satan kendi kendine yardım endüstrisi haline geldi ve Epikürcülük yeniden canlanıyor. Peki Kinizm ne vaat ediyor?
Kinizm felsefesi, sahip olduklarımız ve toplumla olan ilişkilerimizin yeniden gözden geçirilmesi ile ilişkilidir. Hepimiz yaşamı daha mutlu veya daha kolay hale getirmesi gereken şeylerde boğulduğumuzu hissedebiliriz. Sürekli biçimde hızlanan bir koşu bandında olduğumuzu düşündüğümüzde Kinizm, koşu bandından inmek için bir çağrıdır.
Şunu ya da bunu talep eden her şeye ve herkese “yeter” demektir. Kinizm, anlamsız şeylere ihtiyaç duymanın zincirlerini atmakla ilgilidir. Bu anlamda Kinizm, insan olmanın basitliğine ve doğallığına dönüş yoludur. Göz atmanız için: Bantu’nun Ubuntu Felsefesi, Toplulukların Gücünü Bize Anımsatır.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Twisted humor and life advice from Diogenes the Cynic. Yayınlanma tarihi: 28 Mayıs 2021; Bağlantı: https://bigthink.com/
- Cynicism; Bağlantı: https://www.philosophybasics.com/
- Ahmet Arslan; İlkçağ Felsefe Tarihi 2 – Sofistlerden Platona
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel