İnternette çeşitli testler çözmekten hoşlanıyorsanız işte size küçük bir test. Aşağıdaki görsele dikkatle bakın. Sizce bunlardan hangisi bouba, hangisi kiki? Bu arada bu iki kelimenin anlamını bilmenize gerek. Aslında zaten herhangi bir anlamları da yok. Yapmanız gereken sadece şeklin sivri ya da yuvarlak köşeli olması ile bouba ve kiki kelimelerini eşleştirmek.
İnsan beyni farklı geometrik şekillere farklı soyut anlamlar yükler. Bir dairenin zihinde uyandırdığı etki, bir üçgenin uyandırdığı etkiye kıyasla çoğu zaman farklıdır. Bir çocuktan bir canavar çizmesini isteseniz size muhtemelen keskin sivri dişleri olan bir karakter yaratırdı. Bu keskin dişler de üçgen biçiminde olurdu. Mevcut animasyonlardaki kötü adam karakterlerine baktığınız zaman bunun ustalıkla aktarıldığını siz de görebilirsiniz.
Oysa ki tehdit edici olmayan, doğal ve anaç olan şeyleri ise genellikle daire ile temsil ederiz. Bu bize masumiyeti, mutluluğu ve samimiyeti hatırlatır. Peki bunun yukarıdaki şekiller ile ilgisi nedir?
Aslında her şey 1929’da Alman psikolog Wolfgang Köhler’in Kanarya Adaları’nın en büyüğü olan Tenerife’te yaptığı bir çalışma ile başladı. Araştırmada adada yaşayan insanlara biri sivri diğeri yuvarlak hatlı iki şekil gösterdi. Bunlardan hangisinin “takete” hangisinin “baluba” olduğunu söylemelerini istedi.
Bu iki sözcük, aynı yukarıdaki gibi, herhangi bir anlamı olmayan, Kohler’in uydurduğu sözcüklerdi. Ancak adada yaşayanların çok büyük bir çoğunluğu sivri hatlı şeklin “takete”, yuvarlak hatlı olanın ise “baluba” olduğunu söyleyecekti. Ne var ki Kohler’in 1929 yılında yayımladığı araştırmanın sonuçları hak ettiği ilgiyi görmedi. İnsanların aynı eğilimi göstermesinin nedeni açıklanamadı. Bir neden bulunabilmesi için arada uzun zaman geçmesi gerekecekti.
Kiki Bouba Etkisi Nedir?
2001 yılında Kaliforniya Üniversitesi’nde görev yapan iki araştırmacı Vilayanur S. Ramachandran ile Edward Hubbard temelinde sinestezi ile ilgili araştırmalar yapıyorlardı. Bu süreçte Kohler’in çalışmasından da yararlanmaya karar verdiler.
Ramachandran ve Hubbard sözcükleri “kiki” ve “bouba” olarak değiştirip Kohler’in kullandığına benzer şekiller kullanarak deneyi tekrarladılar. Test hem sinestezik olduğu bilinen hem de böyle bir özelliğe sahip olmayan kişilere uygulandı. Sonuç araştırmacıların Kohler’in elde ettiği sonuca benzer çıkmıştı. Katılımcıların %95’i kiki için soldaki sivri şekli ve bouba için sağdaki yuvarlak şekli seçti.
Sonuç olarak sesleri nesneler ile ilişkilendirme eğimine sahip olduğumuz anlaşılacaktı. Ramachandran ve Hubbard bunun beynin duyusal ve motor alanları arasında var olan bağlantıların doğasından kaynaklanabileceğini öne sürdü.
Kesin bir açıklama getirmese de Ramachandran ve Hubbard’ın bu araştırması bu alanda önemli bir yere sahipti. Devamında gerçekleşen çalışmalarla birlikte bir sözcüğü oluşturan seslerin, o sözcüğün anlamıyla ilişkili olabileceği görüşü destek bulmuştur. Literatüre Bouba-Kiki etkisi olarak geçen bu durum böylece ses sembolizmi fikrini gündeme getirmiştir. İlerleyen süreçte dünyanın 7.000’den fazla diline daha yakından bakan dilbilimciler, ses sembolizminin nadir bir durum olmadığını, birçok şekil ve biçimde ortaya çıktığını keşfettiler.
Farklı Geometrik Şekiller Neden Farklı Duyguları Çağrıştırıyor?
Araştırmacılar konuyla ilgili olarak şekilleri adlandırma sırasında dudaklarımızın aldığı biçimin etkili olabileceği yönünde bir tahminde bulunmuştu. Sonucunda “bouba” demek için dudaklarımızın da yuvarlak bir biçim alması gerekecektir.
Bouba-Kiki etkisi nesnelerin adlandırılmasının tamamıyla rastlantısal olmadığını gösteriyor. Pek çok insanın ve hatta küçük çocukların, sivri uçlu bir nesneye sürekli olarak keskin bir kelime atama eğiliminde olmasını da, bunun bir başka kanıtı gibi düşünebilirsiniz.
Herhangi bir filmi izleyin ve gördüğünüz şekillere çok dikkat edin. Kötücül karakterlerin kiki gibi genellikle keskin yüz hatları, sivri burunları, sevimli karakterlerin ise bouba gibi çoğu zaman yuvarlak ve yumuşak hatları vardır. Bir sinematograf (görüntü yönetmeni) filmlerine görsel hikâyeler katarken hangi geometrik şeklin hangi duyguyu tetikleyeceğini bilir.
Kiki Bouba Etkisi Nedeniyle Adınız ile Yüzünüz Eşleşebilir mi?
Az öncede dediğimiz gibi Kiki kelimesini söylediğimiz zaman ağzımız gülümseme benzeri bir biçim alır. Ancak Bouba dediğimi zaman yuvarlak bir form alacaktır. Bu yüzler için de işe yarar mı? Yuvarlak yüzler için yuvarlak isimler ve köşeli yüzler için sivri köşeli isimler eşleşir mi? Bu soru, David Barton ve Jamin Halberstadt tarafından Psychonomic Bulletin and Review dergisinde 2018 yılında yayınlanan bir makalede ele alındı.
Çalışmada, katılımcılara yuvarlak ya da köşeli olarak seçilen bazı gerçek ve çizim yüzler gösterilecekti. Daha sonra onlara bu yüzlere uygun isim listesi verildi. Bu isimlerden bazıları, onları söylemek için ağzın yuvarlanmasını gerektiriyordu (Bob – Orhan gibi). Diğer isimlerin söylenmesi için ise daha fazla gülümseme gerekiyordu (Kirk – Ayşe gibi).
Katılımcılar, isimleri yüzlerle eşleştirdiler. Tahmin ettiğiniz gibi ağzı yuvarlayarak söylemek zorunda kaldığımız isimler, yuvarlak yüzlerle eşleşti. Aynı durum diğer grup isimler ve yüzler için de geçerliydi. Sonuç olarak Kiki Bouba etkisi gerçektir. İnsanları sadece yüzlerine bakarak belli isimler ile eşleştirebiliyorsak, aynı sonucu daha sıkıntılı genellemeler için de kullanabiliriz. Aklınızda bulunsun.
Ayrıca bu yazımıza da göz atmak isteyebilirsiniz: Ayşe’den Alya’ya: Popüler Bebek İsimleri Neden Sürekli Değişiyor?
Kaynaklar ve İleri okumalar:
- The bouba/kiki effect: how do we link shapes to sounds?; yayınlanma tarihi: 17 Ekim 2016; Bağlantı: https://www.theguardian.com/
- Maurer D, Pathman T, Mondloch CJ. The shape of boubas: sound-shape correspondences in toddlers and adults. Dev Sci. 2006 May;9(3):316-22. doi: 10.1111/j.1467-7687.2006.00495.x. PMID: 16669803.
- Barton, D.N., Halberstadt, J. A social Bouba/Kiki effect: A bias for people whose names match their faces. Psychon Bull Rev 25, 1013–1020 (2018). https://doi.org/10.3758/s13423-017-1304-x
- Can Your Name Match Your Face?; Yayınlanma tarihi: 11 Ağustos 2011; Bağlantı: https://www.psychologytoday.com/
- Aryani, A., Isbilen, E. S., & Christiansen, M. H. (2020). Affective Arousal Links Sound to Meaning. Psychological Science, 31(8), 978–986. https://doi.org/10.1177/0956797620927967
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel