Toplum ve Yaşam

Kabilecilik Nedir? İnsanlar Neden Gruplar Halinde Hareket Ederler?

Desmond Morris ilk defa futbol maçına gittiğinde 45 yaşındaydı ve o sıralar Malta’da yaşıyordu. Kendisinin aslında futbola bir ilgisi yoktu. Ancak oğlunu kıramadığı için kendini stadyumda bulmuştu. İzlediği oldukça çekişmeli bir maçtı ve rakip takım taraftarları arasında çıkan kavga sonucunda maç yarıda kesilecekti. Morris çoğu kişinin canı pahasına takımı için dövüşmesinden etkilenmişti. Aklına “insanları futbol maçı gibi önemsiz bir olayda bile güçlü bir savunmaya çeken ve canlarını ortaya koyarak kavga etmelerine neden olan şey nedir?” sorusu geldi.

Ama dünya onu bu soruyla değil, soruya verdiği cevap ile hatırlayacaktır. Zoolog ve sosyobiyolog Desmond Morris bir zamanlar çok satan ve insanı diğer hayvan türleriyle kıyaslayan “Çıplak Maymun” isimli kitabın yazarıdır.

Desmond Morris, Londra Hayvanat Bahçesi’nden Zootime TV programında Kongo şempanzesiyle birlikte, 1956. Fotoğraf: Universal History Archive

1977’de İngiltere’ye döndüğünde Morris, futbol kültürünü daha yakından gözlemlemeye başlayacaktı. Oyuncuları, yöneticileri ve her şeyden önemlisi taraftarları 4 yıl boyunca dikkatle takip etti. Sonrasında da The Soccer Tribe (Futbol Kabilesi) isimli kitabını yayınladı.

Kitabında futbola ‘savaş’ göndermesi yaparak, taraftarların savaşçı “kabile” ritüellerine benzer eylemlerde bulunduklarını savunacaktı. Ona göre her futbol kulübü bir kabileydi. Bu kabilenin kendi bölgeleri, akıl hocaları, doktorları, kahramanları, piyadeleri, formaları, dostları ve ezeli düşmanları vardı. Bu durum aslında insanların birlikte hareket etmesi, kolektivite ihtiyacı gibi durumlardan kaynaklanıyordu. Ayrıca evrimsel bir içgüdümüz gibi gözüküyordu.

Kabilecilik Nedir?

İnsanlar sosyal varlıklardır. Toplayıcılık ve avcılık zamanlarımızdan beri yaşamımız boyunca, gittikçe daha büyük ve daha karmaşık hale gelen sosyal gruplarda yaşama ve çalışma eğilimi gösterdik. Bu gruplar basit aile birimlerinden, klanlar ve kabilelere, köyler ve kasabalara, kentler ve ulus devletlere doğru gelişti.

Ancak ilk atalarımız göçebe olarak ufak gruplar haline yaşadılar. Bu süreçte de kıt kaynaklar için birbirleri ile savaştılar. Ancak nadiren olsa da işbirliği yaptılar. İşte tam da bu süreçte kabililer ortaya çıktı. Kabileler ortak bir ülkü uğruna savaşmak amacıyla kuruldu ve zaman içinde güç kazandı.

Günümüzde kabilecilik ya da kabile zihniyeti, ortak çıkarları, inançları veya alışkanlıkları paylaşan benzer düşünen insanları arama ve onlarla bağlantı kurma eğilimi olarak tanımlanır.  Etrafta duymaya alıştığımız, “o kişiler, o insanlar” gibi ifadeler buradan gelir. Artık bizler ve onlar ortaya çıkmıştır. Bu noktadan sonra kendi grubumuz ve pek de sevmediğimiz diğer gruplar ve bu grubun üyeleri vardır. Diğer bir deyişle kabileler gelişmiştir.

Muzaffer Şerif Başoğlu, Türk-Amerikalı sosyal psikolog. Sosyal Yargı Kuramının ve Gerçekçi Çatışma Teorisinin geliştirilmesine yardımcı olmuştur. ( 1906- 1988). Deneye dayalı sosyal grup psikolojisinin ilk uygulayıcılarındandır. 24 kitabı, 60 bilimsel inceleme yazısı vardır. 

Bu konudaki en önemli araştırmalardan bir tanesi  Muzaffer Şerif Başoğlu ( İng: Muzafer Sherif) tarafından yürütülmüştür. Kendisi bu çalışmaları neticesinde Sosyal Yargı Kuramının ve Gerçekçi Çatışma Teorisinin geliştirilmesine yardımcı olmuştur.

Robbers Cave ( Robbers Mağarası – Hırsızlar Mağarası) Deneyi

Robbers Cave yani Hırsızlar Mağarası deneyi 1954 yazında Oklahoma’nın San Bois dağı eteklerinde 200 dönümlük bir kamp alanında gerçekleşti. En yakın yerleşim yerine bile yürüyerek ulaşmanın pek mümkün olmadığı bu kamp alanına 11 yaşlarında 22 erkek çocuk 3 haftalık yaz tatili için geldi. Daha doğrusu çocuklar bu amaçla geldiklerini düşünüyorlardı. Yaz kampının bekçisi rolünü üstlenen Muzaffer Şerif ise deneyin ayrıntılarını son derece titizlikle tasarlamıştı.

Şerif birbirinin varlığından habersiz 2 grup kurdu. Ardından bu gruplara ayrı ayrı kendi içlerinde yardımlaşarak yapılabilen görevler verdi. Gruplar içinde hemen hiyerarşiler ve kültürel normlar oluştu, bağlar kuvvetlendi.

Bir haftalık kampın sonuna doğru ise deneyi yapanlar gruplar arasında bir karşılaşma düzenlediler. Gördükleri manzara inanılmazdı. Çocuklar kendi grupları hakkında olumlu, diğer grup hakkında da olumsuz bir düşünce yapısı geliştirmişti. Zaman içinde, gruplar birbirlerine karşı o kadar saldırganlaştı ki, araştırmacılar onları fiziksel olarak ayırmak zorunda kaldı.

Kısa süre sonra da kamp gruplar arası savaş alanına döndü: aşağılayıcı sözler, “benin alanım-senin alanın” kavgası, gece baskınları, bayrak yakmalar ve toplu dövüşmeler gibi sorunlar yaşanmaya başlandı. Düşmanlığın sona ermesi için de hayali bir ortak düşmana ya da soruna ihtiyaç vardı.

Ortak bir sorun çatışmayı çözüm, işbirliğini sağlamıştı.

Deneyi sonlandırma noktasında kampın su kaynağı ile ilgili bir sıkıntı olduğu ileri sürüldü. Bu sorun kamptaki herkesi ilgilendiriyordu. Bu nedenle de iki grubun sorunun çözümünde işbirliği yapması gerekliydi. Sonuçta su kaynağının neden tıkandığı anlaşılacak, iki grup el birliği ile bu sorunu çözecekti. Detaylar için: Sineklerin Tanrısı Ve Survivor’a İlham Veren Hırsızlar Mağarası Deneyi

Kabilecilik İçgüdülerimize mi İşli?

Her ülkede genellikle köklerini din, etnik köken, ırk, ekonomi veya politikadan alan, kendilerini övmek ve başkalarından nefret etmek için “rasyonel” nedenler barındıran birbirine sıkı sıkıya bağlı kabileler yani sosyal gruplar vardır. Bu gruplar arasında da tarih boyunca çatışmalar olmuştur. Ancak bebekler doğuştan gelen “biz” ve “onlar” kategorileri ile doğmazlar. Bu daha sonraları öğrenilen bir şeydir.

İnsanlar ve tarihimiz üzerine yapılan güncel araştırmaların çoğu, kökleşmiş yabancı düşmanlığının (“biz ve onlar”) insan evriminde merkezi faktör olduğu fikrini çürütüyor.  Ancak bu, insanların doğal olarak barışçıl olduğu veya her zaman iyi geçindiği anlamına da elbette gelmiyor.

Araştırmalar, bir gruba ait olmanın kişide olumlu duyguları geliştirdiğini gösterir. Tersine, yalnızlığın kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığına zararlı olduğu bilinmektedir. Sonuçta bir gruba ait olmak önemlidir ve iyi hissettirir. Ancak her daim tehlikeler pusuda bekler. 

Aşırı grup bağlılığı ve üstünlük duyguları, başkalarına karşı güvensizlik ve hoşnutsuzluk yaratır. Bu da olumlu ilişkileri yok eder. Yabancılaşma kolayca önyargıya dönüşür. Bu, binlerce yıldır savaşları körükleyen kabileciliğin ayırt edici özellikleridir.

Biz insanların yapması gereken seçimler vardır. Birlikte uyum içinde mi, yoksa sürekli düşmanlık ve çatışma içinde mi yaşayacağız. İşte bu kararımız hayatta kalmamızı belirleyecektir. Ayrıca göz atmak isterseniz: Matematik İnsanların Neden Kutuplaşma Eğilimde Olduğunu Açıklayabilir mi?


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • The Naked Ape at 50: ‘Its central claim has surely stood the test of time ‘ Yayınlanma tarihi: 24 Ekim 2017; Bağlantı: https://www.theguardian.com/
  • Effortless thinking: Adapting our need to feel part of the gang. Yayınlanma tarihi: 13 Aralık 2017; Bağlantı:https://www.newscientist.com/
  • Humans are not “tribal”. Yayınlanma tarihi: 23 Temmuz 2022; Bağlantı: https://bigthink.com/the-well/tribalism-humans-not-tribal/
  • Cikara M, Van Bavel JJ. The Neuroscience of Intergroup Relations: An Integrative Review. Perspect Psychol Sci. 2014 May;9(3):245-74. doi: 10.1177/1745691614527464. PMID: 26173262.
  • Belonging Is Our Blessing, Tribalism Is Our Burden. Yayınlanma tarihi: 24 Şubat 2018; Bağlantı: https://www.psychologytoday.com/

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir