Kimimiz olumlu olaylar yaşama olasılığımızı abartma ve olumsuz olaylar yaşama olasılığımızı küçümseme eğilimine sahip oluruz. Bu durum iyimserlik önyargısı adı verilen bir düşünce hatası yapmamıza da neden olur.
Yaşadığımız dünya hakkında düşünme biçimimizde tamamen rasyonel olsaydık, basitçe bilgi toplar, bu bilgileri işler, yargı ve kararlar vermek için kullanırdık. Ancak bunun yerine, birçok açıdan, çoğu insan “dünyayı pembe gözlüklerle görme” eğilimindedir.
22 kültürde 90.000’den fazla insanla yapılan çalışma, insanların çoğunun kötümserlikten çok iyimserliğe eğilimli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle insanlar riskleri görmezden gelir ve olayların bir biçimde iyi sonuçlanmasını bekler. İyimserliğin nesi kötü diye düşünüyorsanız şöyle bir senaryoyu size sunalım.
Hasan kendi restoranını kurma aşamasında olan genç bir girişimci olsun. Bunun için güzel bir dükkan kiraladı. Daha sonrasında kiraladığı dükkanda, kendisinden önce faaliyet gösteren 6 işletmenin de iflas ettiğini öğreniyor. Ancak Hasan, restoranını başarılı kılmak için gerekenlere sahip olduğunu düşünüyor. Sonuçta sınıfının birincisi olarak mezun oldu, yenilikçi fikirlerle dolup taşıyor ve gençlerin nabzını tutuyor.
Bu nedenle başarısızlığı bir seçenek olarak kabul etmeyi reddederek zamanını ve parasını girişime harcıyor. Arkadaşları sokak düzeni nedeni ile dükkanının bulunduğu caddeye fazla yaya gelmediği konusunda onu uyarıyor. Ancak Hasan oldukça inatçı. Sonunda restoranı açıyor ve aslında sonrasını tahmin ediyorsunuz. Yeterince iş yapamadığı için belli bir süre sonra kapıyor ve iflas eden 7. işletme oluyor.
İyimserlik Önyargısı Neden Olur?
Bu senaryoda Hasan, kendisinden önce başarısız olan son altı işi ve aleyhine çalışan çevresel faktörleri dikkate almayı reddettiği için iyimserlik önyargısı örneği sergiliyor. Bir girişimci olarak yetenekleri nedeniyle diğerlerinden daha iyi performans göstereceğini düşünüyordu. Ancak günün sonunda başarısız olma olasılığı istatistiksel olarak herkesinkiyle aynıydı.
Etrafımızda tam tersi onlarca hatta yüzlerce örnek olmasına rağmen iyi bir işe girme, mutlu bir evlilik yapma ve ileri bir yaşa kadar sağlıklı yaşama olasılığının diğerlerinden daha fazla olduğuna inanırız. Bunun sonucu olarak da gerçekçi çoğu zaman mantıklı önlemler alma gereği duymayız.
Keyifle kredi kartı borcu altına girenler, sigaranın etkilerini inkâr edenler ve talihsiz ilişkilere balıklama dalanlar bize, körü körüne iyimserliğin düşüşün tam öncesinde yer aldığını hatırlatmaktadır. İnsanın ekonomik rasyonalizmini savunan Adam Smith’in dediği gibi insanların “kendi talihlerine olan saçma güveni, yapabilecekleri şey konusunda kibirli aldanmışlıklarından kaynaklanır”
Geçmişi düşündüğümüzde, başarısızlıkları, hoş olmayan olayları ve diğer hayal kırıklıklarını hatırlayabiliriz. Ancak gelecek hakkında düşündüğümüzde, arzu edilen hedeflerimiz vardır. Bu nedenle daha çok kişisel mutluluğa ve yapmak istediğimiz şeyleri yapmaya odaklanırız. Düşüncelerimize bu olumlu atmosfer hakim olduğu için, gelecek hakkında oldukça iyimser tahminler yaparız. Biraz iyimser olmak elbette iyidir. Burada önemli olan iyimserliğimizin hatalı kararlar almamıza neden olabileceğinin farkında olmamızdır.
Yapılacak Listelerimiz Gerçekçi Olmadığında: Planlama Yanılgısı
Bu iyimser bakış açısı bazı durumlarda ikinci bir düşünce hatası yapmamıza daha neden olur. Buna da planlama yanılgısı denir. Planlama yanılgısı belirli bir süre içinde gerçekten yapabileceğimizden daha fazlasını yapabileceğimize inanma eğilimimizdir.
Bireyler, belirli bir görevi tamamlamalarının ne kadar süreceği konusunda tahminlerde bulunduklarında, öncelikle geleceğe ve görevi nasıl yerine getireceklerine odaklanırlar. Bu da onların geçmişte benzer görevlerin ne kadar zaman aldığını hatırlamalarını engeller. Sonuç olarak da öngörülemeyen (ancak her zaman ortaya çıkacak) engeller gözden kaçırılır. Bu da onları planlama yanılgısının kurbanı haline getirir.
Planlama yanılgısının bir başka nedeni de motivasyondur. Kişiler bir görevi tamamlamak için güçlü bir şekilde motive olduklarında, istenen durumu ne zaman elde edeceklerine dair iyimser tahminlerde bulunurlar. Yani bir görevi ne zaman tamamlayacağımıza dair tahminlerimiz umutlarımızdan ve arzularımızdan etkilenir.
İyimserlik Yerine Bir Miktar Karamsarlık Daha İyidir
Gerçekçi olmayan iyimserlik durumu insanları depresyona girmekten korusa da olumsuz tarafları da vardır. İyimserlik önyargısı bazen kötü karar vermemize de neden olur. Gelecek ve riskler hakkında doğru planlama yapmamızı zorlaştırır. Tersine bir miktar karamsarlık, en azından bazı insanlar için yararlıdır. Sosyal psikologların savunmacı kötümserlik dediği şey bizi gerçekçi olmayan iyimserliğin tehlikelerinden koruyabilir.
Örneğin öğrencilerin kendilerini değerlendirmeleri istendiğinde genellikle gerçek dışı iyimser bir bakış açısına sahip olduklarını biliriz. Kendinden çok emin olan bu öğrenciler hazırlık yapmama eğilimi gösterir. Ancak ama eşit yetenekteki daha az güveni olan akranları daha iyi çalışır ve daha yüksek notlar alır.
Sonuç olarak, insanlara sürekli olarak iyimser olmaları, gelecekleri hakkında güzel düşünmeleri ve hayata olumlu bakmaları mesajlarını vermek bazen faydadan ziyade zarar verir. Olumlu duygular vücudumuz ve ilişkiler için elbette iyidir.
Bununla birlikte, olumsuz düşüncenin de olumlu düşünce kadar bir gücü vardır. Okul ve sonrasında başarılı olmak, umudu ayakta tutacak kadar iyimserlik ve ciddiye alacak kadar kötümserlik gerektirir. Tüm bu önyargıların ötesine geçebilmemiz için hayata realist gözlerle bakmak ve olan biteni bir bütün olarak algılayabilmek gerekir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Optimism bias;Why do we overestimate the probability of success? Kaynak site: Decision lab: Bağlantı. Optimism bias; Why do we overestimate the probability of success
- Sharot, T. (2011). The optimism bias. Current Biology, 21(23), R941–R945. https://doi.org/10.1016/j.cub.2011.10.030
- Fischer, R., & Chalmers, A. (2008). Is optimism universal? A meta-analytical investigation of optimism levels across 22 nations. Personality and Individual Differences, 45(5), 378–382. https://doi.org/10.1016/j.paid.2008.05.008
- Weinstein, N. D. (1980). Unrealistic optimism about future life events. Journal of Personality and Social Psychology, 39(5), 806–820. https://doi.org/10.1037/0022-3514.39.5.806
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel