Genel

İngilizce Deyimlerin Gizemli Dünyası: Neden Çocuklar Bu İfadeleri Kolayca Hatırlar?

Çocuğunuzun ilk kez “it’s raining cats and dogs” (kedi ve köpek yağıyor) deyimini duyduğunda nasıl şaşırdığını hayal edebiliyor musunuz? Onların yüzündeki o samimi şaşkınlık ve merak, İngilizce deyimlerin ne kadar etkileyici bir öğrenme aracı olduğunu hemen ortaya koyuyor. Bu tür renkli, hayal gücünü harekete geçiren ifadeler, özellikle çocuklar için İngilizce öğrenme sürecini hem keyifli hem de unutulmaz bir hale getiriyor.

Ankara Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü ve çocuk dil gelişimi uzmanı Dr. Ayşe Yılmaz, çocuk beyninin deyimlere yetişkinlerden farklı bir şekilde yaklaştığını söylüyor. “Çocuklar, daha esnek bir düşünce yapısına sahip oldukları için deyimlerin içerisinde barındırdığı güçlü mecaz anlamları kolayca kavrayabilir ve zihinsel imgeler oluşturabilir. Bu da öğrenme sürecini son derece doğal hale getiriyor” diyor.

Beyinde Bir Nöron Dansı

Nörolinguistik alanındaki güncel araştırmalara göre, deyim öğrenimi sırasında çocuk beyninin birden fazla bölgesi aynı anda aktif hale geliyor. Örneğin, “to be in hot water” (zor durumda olmak) ifadesini öğrenen bir çocuk, görsel korteksi sayesinde sıcak suyun bir görüntüsünü oluşturuyor, duygusal merkezi bu ifadeyi bir rahatsızlık hissiyle ilişkilendiriyor ve dil bölgeleri ise deyimi kaydediyor.

Bu çok katmanlı bilgi işleme süreci, öğrenilen ifadelerin beyinde sağlam bir şekilde yerleşmesine yardımcı oluyor.

Oyunla Gelen Bilgi

Çocuklar için hazırlanan herhangi bir İngilizce eğitim programı muhakkak deyim çalışmalarını içerir ama burada önemli bir nokta var: Sadece ezberlemenin etkili olmadığı artık kanıtlandı. İstanbul Üniversitesi’nde 2022 yılında yapılan bir araştırma, çocukların deyimleri %73 daha verimli bir şekilde öğrendiğini ve hatırladığını, ancak bunun oyun, hikâyeler ve görselleştirme yoluyla gerçekleştirildiğinde mümkün olduğunu ortaya koydu. Özellikle ingilizce kursu online formatında, bu yaklaşımın faydası daha fazla öne çıkıyor; çünkü çocuklar oyunları ve hikâyeleri dijital ortamda daha kolay bir şekilde deneyimleyebiliyor.

Deyimler İçin Altın Çağ: 6-12 Yaş

Çocukların hafızası deyimleri öğrenirken sözcükleri değil, onlara eşlik eden hikâyeleri ve imgeleri kaydeder. 

Bu fenomeni, çocuk psikodilbilim uzmanı Dr. Mehmet Çakır şöyle açıklıyor: “6-12 yaş arası dönem, çocuk beyninin mecaz anlamları ve imgeleri en iyi şekilde kavrayabildiği altın bir dönemdir.” 

Bu yaş grubundaki çocuklar, dilin sözlük anlamının ötesindeki zenginliğini fark etmeye başlarlar.

Araştırmalar, deyimlerle düzenli bir şekilde çalışan çocukların sadece dil becerilerini değil, aynı zamanda şu yeteneklerini de geliştirdiğini ortaya koyuyor:

  • Eleştirel düşünme,
  • Kültürel farkındalık,
  • Duygusal zeka,
  • Mecazi ve soyut düşünme becerisi.

Eğlenceli Tarihçeler: “Mad as a Hatter” ve Diğerleri

Birçok İngilizce deyimin arkasında eğlenceli ve bazen de şaşırtıcı tarihsel hikâyeler bulunur. Örneğin, “mad as a hatter” (şapka ustası kadar deli) ifadesi, 19. yüzyılda gerçekten de şapka yapımcılarının cıva zehirlenmesi sebebiyle zihinsel rahatsızlık yaşamasından ortaya çıkmıştır. Bu tür ilginç bilgiler, dil öğrenimini sıradan bir eğitim sürecinden çıkartıp eğlenceli bir keşif yolculuğuna dönüştürür.

Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fatma Öztürk, başarılı dil öğrenimi için şu önemli noktayı vurguluyor: “Çocuklar sadece beyinleriyle değil, aynı zamanda kalpleriyle de öğrenirler. Bir deyimin hikâyesi onları etkilerse, bir görüntüyü hayallerinde canlandırabilirlerse ve sürece duygusal olarak bağlanırlarsa, o dil gerçekte öğrenilmiş olur.”

İngiliz Kültürüne Açılan Pencere

Günümüzdeki uygulamalar, deyimlerle çalışan çocukların genelde daha yüksek düzeyde İngilizce bilgisine sahip olduklarını göstermektedir. Bu çocuklar sadece dilin bağlamlarını daha iyi anlamakla kalmaz, aynı zamanda anadili İngilizce olan bireylerle iletişim kurarken kendilerini daha güvende hisseder ve İngiliz kültürüne olan ilgileri de artar.

Sonuç olarak, İngilizce deyimler, bir dil öğrenme aracından çok daha fazlasıdır; dilin canlılığını, mecaz zenginliğini ve kültürel derinliğini çocuklara tanıtan bir pencere gibidir. Bu deyimler sayesinde çocuklar yalnızca dil öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda İngilizce dünyasına bambaşka bir gözle bakmayı öğrenirler.

Sibel Çağlar

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir