3 yaşındaki bir çocuk banyo küvetinde neleri batırıp neleri batıramadığını keşfetmenin zevki içinde saatlerce zaman geçirir. 5 yaşında bir kız arkadaşıyla birlikte anlamsız kelimeleri bir araya getirerek oyunlar oynar. Ya da 11 yaşında bir çocuk elindeki çizgi romana kendini tamamen kaptırıp dünyayı unutabilir. Unutmayalım. Her çocuk özünde küçük bir bilim insanıdır.
Bir çocuğun kendini bir şeye tamamen verme becerisi ve bundan yoğun bir zevk alması, yetişkinlerin hayatlarının kalan yıllarını arayarak geçirdikleri bir durumdur. Eğitim, keyiften vazgeçmeyi gerektirmemeli, aksine yeni şeylerden keyif almayı sağlamalıdır.
Örneğin çizgi roman okumak yerine roman okumak, banyo küvetine kaseleri batırmak yerine deneyler yapmak ve saçma kelimeleri peş peşe dizmek yerine ciddi konular hakkında tartışmalar yapmak da aynı biçimde keyif verebilmelidir.
Dünyanın sorun çözen, kalıpların dışında düşünebilen yaratıcı insanlara ihtiyacı var. Eğitim ve öğretime bakış açımızı gözden geçirip, okula değil çocuklarımıza odaklanırsak geleceğe daha sağlıklı nesiller bırakmamız olasıdır. Bir çocuğun keyif alma becerisini bir kenara itmektense, onu geliştirmek için seçenekler yaratılmalıdır. Bunun için elbette ihtiyacımız olan şey eğitim dünyasının zihniyetinde bir değişim yaratmaktır.
Her Çocuk Özünde Bir Bilim İnsanıdır
Astrofizikçi Neil deGrasse Tyson tarafından kaleme alınan aşağıda okuyacağınız yazı, çocuklarının bilimi sevmesini isteyen ve bu konuda öneriler isteyen ailelere kısa bir uyarı niteliğinde. Çevirisini okuyacağınız yazının aslına kaynaklar kısmındaki videoda da dinleyebilirsiniz.
İnsanın doğasına “bilimsel deneyler yapmak”tan daha uygun bir başka iş düşünemiyorum. Nitekim öteden beri biz insanların yaptığı da budur. Ve bunu da, dünya üzerinde bugüne dek karşılaştığımız tüm canlı türlerinden daha iyi ve çok yönlü bir biçimde yapıyoruz.
Bir şiir okumaya mecbur tutulduğumuz çocukluk günlerimizde, çevremizi keşfetmeye bize verilen görevden çok daha fazla ilgi duyuyoruz. Elbette o görevi sonra yapıyoruz. Tüm bunların öncesinde ise, her çocuk bir bilim insanıdır. Bir düşünün; çocuklar neler yaparlar?
Henüz zar zor yürüyebilen çocuklar, küçük çocuklar neler yaparlar? Deneyimler yoluyla çevrelerini keşfederler. Ekonomik koşullarınızın, doğduğunuz kentin ya da ülkenin hiçbir önemi yoktur. Eğer bir çocuksanız, etrafınızdaki yetişkinlerin yaşamlarında düzensizlikler yaratma pahasına; çevrenize karşı merak duyar, taşları altüst eder, ağaçların ve çiçeklerin yapraklarını evire çevire incelersiniz.
Peki yetişkinler ne yaparlar? “Çiçeklerin yapraklarını koparma, onlara para verdik! derler. Her şeye bir “Yapma” vardır. Aileler bana sık sık, çocuklarının bilime ilgi duyması için neler yapmaları gerektiğini sorarlar. Ve ben de onlara yalnızca küçük bir tavsiyede bulunurum: Onlara engel olmayın, yollarından çekilin! Çocuklar zaten doğuştan meraklıdırlar, nokta.
Merak ve Bilim Birlikte İlerler
Çocuklar doğduktan sonraki ilk yılı onlara konuşmayı ve yürümeyi öğretmekle geçirir; yaşamlarının geri kalan tüm kısmında ise “susmalarını” ve “oturmalarını” söyler dururuz. Bu yüzden, onların önlerinden çekilin! Eşyaları onların erişebilecekleri yere bırakın ve keşfetmelerine olanak sağlayın. Keşfetmelerine yardım edin. Neden bir dürbün alıp, bir gün öylece yere bırakmıyorsunuz? Ve onların bu dürbünü ellerine alıp, etrafa bakmalarını izlemiyorsunuz? Onunla her şeyi yapacaklardır.
Mesela ben 11 yaşımdayken, bir dürbünüm vardı. Ay’a doğru baktığımda, onu yalnızca daha büyük bir biçimde değil, daha iyi de görebiliyordum. Üzerindeki dağlar, vadiler, kraterler ve gölgelerle bana yaşam dolu gibi gelmişti. Bir dürbünü elime alıp, onun yardımıyla gökyüzüne bakmak benim değişmemi sağladı. Ve ne zaman bilim üzerine kafa yorsam, onun tam anlamıyla insana özgü bir iş olduğunu düşünürüm. DNA’mıza işlemiş, merak uyandırıcı bir iş.
Merak ve bilim birlikte ilerler. Merak duygusu ve deney arzusu birliktedir. Bilimle uğraştığınızda, neyin doğru neyin yanlış olduğunun nihai karar vericisi doğal yaşamdır. Yapacağınız en iyi şey, bunu destekleyecek düzgün eğitim katmanları oluşturmaktır. Bana göre toplum içindeki en olağanüstü insanlar, bir başka insana benzemeyenler, kendileri olanlardır.
İnsanların yaşamda en başarılı oldukları alanla ilgisiz işlerde çalışmaları ise en büyük trajedidir. Ve bu yüzden, toplumdaki en olağanüstü insanlar, yeteneklerinin birleşimini benzersiz bir biçimde yansıtarak yer edinebilenlerdir. Ve dünya üzerindeki herkesin yeteneklerinin birleşimini ifade edebilme olanağı olsaydı, insanlık da büyük bir değişim geçirebilirdi.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Joy: A Subject Schools Lack. yayınlanma tarihi: 26 Ocak 2015. Bağlantı: https://www.theatlantic.com/
- NEIL DEGRASSE TYSON – The Most Human Activity; Bağlantı: https://www.youtube.com/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel