Herhangi bir üniversiteyi ziyaret ettiğiniz zaman genellikle sanat ve bilim bölümlerinin kampüsün zıt uçlarında veya ayrı binalarda bulunduğunu fark etmiş olmalısınız. Sonuçta sanat ve bilim iki farklı entelektüel araç gibi gözükmektedir. Yine de tarih boyunca pek çok insan bu büyük bölünmeyi başarıyla aşmış ve sanatı bilim ile birleştirmeyi başarmıştır.
Bu bilim insanları ve sanatçılar bir tutkularını diğerine tercih etme gereği duymadılar. İşte tarihe hem sanatçı hem de bilim insanı olarak damga vurmuş bazı kişiler.
1.Samuel Morse
19. yüzyıl bir icatlar çağıydı ve bu dönemin en ünlü isimlerinden biri de Samuel Morse’du. Üç Amerikalı, Samuel Morse, Joseph Henry ve Alfred Vail, 1830’larda farklı bir haberleşme sistemi üzerinde çalışmaya başlamıştı. Bu yeni haberleşme biçimi ile bir dizi elektromanyetik darbede teller aracılığıyla sinyaller gönderebiliyordu. Ancak sonucunda bunu başaran ve akıllara Mors alfabesi ile yerleşen Samuel Morse olacaktı.
Ancak Morse dünyanın iletişim şeklini değiştirmeden önce, Kraliyet Sanat Akademisi’nde zamanın en büyük sanatçılarından bazılarıyla çalışmış başarılı bir ressamdı. Boston’da işlettiği bir sanat stüdyosundan önde gelen Amerikalılar için portreler çizdi.
Bir gün Washington’da Marquis de Lafayette’in portresini yaparken karısının ağır hasta olduğu haberini aldı. Aceleyle eve gitse de ne yazık ki geciktiği için karısını sağ olarak göremedi. Bundan yavaş iletişim biçimini sorumlu tutan Morse ressamlıktan vazgeçerek mucitliğe geçecekti.
2. Leonardo da Vinci
Leonardo da Vinci, Son Akşam Yemeği ve Mona Lisa da dahil olmak üzere günümüzde en çok sevilen tablolardan bazılarını bizlere hediye etti. Ancak bir çok kişinin bildiği gibi kendisi aynı zamanda anatomi, optik ve hemen hemen her şey üzerinde çalışmalar yapan bir bilim insanıydı. Tüm bunların yanında da başarılı bir mühendisti. Bunu diğer bir çok şeyin yanı sıra tasarladığı robotlar ve uçan makinelere bakarak görebiliyoruz.
Ama bu noktada bir hatırlatma yapmamız gerekiyor. Da Vinci bazen resim yapmıyor, bazen de bilimle uğraşmıyordu; bunun yerine her ikisini birleştirmeyi başarmıştı. Örneğin, Mona Lisa tablosunu ölümsüzleştirilen gizemli gülümsemeyi tuvale aktarabilmek için Floransa’daki Santa Maria Nuova hastanesinin bodrum katında kadavraları inceleyerek zaman geçirmişti.
Bir resimdeki gözlerinin odanın içinde seni takip etmesine günümüzde “ Mona Lisa etkisi” denir. Da Vinci, bunu yalnızca resim tekniklerini değil, aynı zamanda görme bilimini de anlayarak başarmıştı. Sonucunda sanatının içine bilimi dahil etmeseydi, büyük bir ihtimal ile ölümsüz eserlerini ortaya koyamazdı. Hem bilim adamı hem de sanatçı olmasaydı, en büyük eserlerini üretemezdi.
3. Dr. Santiago Ramon y Cajal
Santiago Ramón y Cajal, sanatı bir meslek olarak sürdürmeyi düşünüyordu. Ancak sonucunda babasının isteklerini yerine getirip tıp fakültesine gitti. Bu aslında insanlık tarihi açısından iyi bir karardı. Sinirbilimin babası Dr. Santiago Ramon y Cajal, nöronların birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarını keşfeden ilk kişiydi.
Cajal, nöronların birbirine dokunmadığını ve nöronun dal ve kütük benzeri uçları arasındaki küçük bir boşluk üzerinden gönderilen kimyasal ve elektriksel bir sinyal kullanarak iletişim kurduğunu buldu. Sanatçı gözü, sinirlerin modellerini ve yapılarını derinlemesine görmesini sağladı.
Çalışmaları ona “Nöron doktrini” olarak bilinen teorisiyle 1906’da Nobel Fizyoloji/Tıp Ödülü’nü kazandıracaktı. Bu arada resim yapmaya da devam etti. Ve Leonardo gibi bilimi sanatını şekillendirmeye bir araç olarak kullandı. Cajal’ın sinir hücresi çizimleri hem güzel hem de öğreticidir.
4. Hedy Lamarr
Hollywood’un en güzel yıldızlarından Hedy Lamarr’ın yaşamının en etkileyici kısmının güzelliği veya sinema kariyeri ile hiçbir ilgisi yoktu. Hedy Lamarr, çığır açmış ve modern iletişim sistemlerinin temelini oluşturmuş bir teknolojik yeniliğin patentine sahip bir yıldızdır. Kendisi bu buluşuyla da klişe bir düşünce biçimi olan “güzel ve aptal kadın” imajına son vermiştir.
Dünya onun vücuduna bakarken, Lamarr aklını kullanıyordu. Radyo sinyallerinin karışmasını önlemek için frekanslar arasında hızla geçiş yapma tekniği olan “frekans atlama”yı geliştirdi. Teknoloji, Almanların İkinci Dünya Savaşı sırasında sinyalleri karıştırmasını ve ABD radyo kontrollü torpidolarını yönlendirmesini engelledi. Aynı zamanda günümüzün Wi-Fi’sini de mümkün kıldı.
Çalışmaları, kablosuz iletişimin yapı taşlarından biri oldu. Geliştirdikleri sistem daha sonra Bluetooth, Wi-Fi ve GPS iletişiminde paraziti önlemek için kullanılan “yayılmış spektrum” teknolojisinin temelini oluşturdu. İletişimin kaderini değiştiren buluşundan tek kuruş kazanamayan Hedy Lamarr, 2000′de Florida’daki mütevazı evinde yaşama veda etti. Lamarr ve Antheil, ölümlerinden sonra Milli Mucitler Onur Listesi’ne alındı.
5. Maria Sibylla Merian
Bir kadının bilim insanı ya da sanatçı olmasının beklenemeyeceği bir zamanda, Maria Sibylla Merian her ikisiydi. 1647’de Almanya’da doğmuş olmasına rağmen, Merian büyük ölçüde Hollanda’da yaşadı. Burada korunmuş böcekler yerine canlı böcekler üzerinde çalışmalar yapma şansına sahip oldu. Bunun sayesinde de adına böcek bilimine yüzyıllar öncesinden ışık tutan biri olarak tarihe yazdıracaktı. Ayrıca bu böceklerin ve çiçeklerin resimlerini ve metamorfoz sürecinin açıklamalarını yayınladı.
Maria’nın 1672 yılında yayımlanan “Caterpillars, Their Wondrous Transformation and Peculiar Nourisment from Flowers / Tırtılların Mucizevi Dönüşümleri ve Garip Besin Bitkileri” kitabında tırtıllar, kurtçuklar, kelebekler, sinekler ve diğer küçük hayvanları, zaman, yer ve karakteristik özelliklerini içeren notlar da vardır. Yumurtadan larvaya, pupadan ergin haline, kelebeğin tüm aşamalarını gösteren kitap, sadece sanatçı olarak değil “bilim insanı” olarak da onu tarihin önemli bir yerine koyuyor.
6. Johann Wolfgang von Goethe
Johann Wolfgang von Goethe, 1774’te yayınlanan Genç Werther’in Acıları ve 1808 ve 1832’de yayınlanan Faust gibi eserleriyle ünlüdür. Edebiyat dünyasında çok az kişi tek bir isimle tanınır ve Goethe bu kişilerden biridir. Ancak Goethe edebiyat tutkusu ile doğa bilimleri arasında hiçbir zaman ayrım yapmamıştır.
Goethe, edebi eserlerinin yanı sıra Botanik ve Renk Teorisi üzerine de dönemin bilimine önemli katkılar sağlayan kitaplar yayınladı. Hatta 1790’da yayınlanan Bitkilerin Metamorfozu üzerine ( On the Metamorphoses of Plants) isimli kitabıyla yeni bir bilim dalı (morfoloji) kurulmasını sağlamıştı.
7. Brian May
Bilim ve sanatı birleştirmek sadece geçmişte kalan bir şey değil. Rock grubu Queen’in kurucu ortağı ve baş gitaristi olan Brian May, “We Will Rock You” ve “The Show Must Go On” gibi şarkılar yazdı. Ayrıca solo albümler üretti ve kendi adını taşıyan grubunu yönetti.
Müzik aşkı bir tarafta dururken Brian May’ın ise ilgisini fizik özellikle de astronomi ve uzay bilimi çekti. Queen, Freddie Mercury’nin 1991’de AIDS’ten zamansız ölümüne kadar listeleri dünya çapında zorladı. Ancak bu zamansız ölüm Brian May için bir dönüm noktası olacaktı.
Sonucunda 2000’lerde müzik kariyerinden ötürü yarıda bıraktığı astrofiziğe geri döndü. Brian May, Oort Bulutu’nun yapısını araştıran 4 makale yazdı. 2007 ile 2008 yılları arasında Liverpool John Moores Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olarak ders veren Brian May, halen İmparatorluk Koleji’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. Kendisi hem bilim insanı hem de sanatçı olunabileceğinin günümüzde en iyi örneklerinden biridir.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- 5 People Famous For Mixing Science With Art. Yayınlanma tarihi: 14 Kasım 2022; Kaynak site: Discover Magazine. Bağlantı: 5 People Famous For Mixing Science With Art/
- 7 Remarkable People Who Straddled The Line Between Art And Science. Yayınlanma tarihi: 19 Nisan 2018; Kaynak site: Popular Mechanics. Bağlantı: 7 Remarkable People Who Straddled The Line Between Art And Science/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel