Fizik

H. G. Wells’in Bir Romanı Atom Bombalarını Nasıl Tahmin Etti?

Birçok kişi, ilk atom bombası fikrinin bir laboratuvarda değil, bir kitapta ortaya atıldığını duyunca şaşıracaktır. Atom bombası fikrinden çok önce, ünlü bilim kurgu yazarı H. G. Wells, 1914 tarihli “The World Set Free” adlı romanında bazı dikkate değer tahminlerde bulunmuştu

Bu kitabında, uranyum atomunun parçalanmasını ve ardından atom bombasının icadını öngörerek, bu keşfin insanlığa faydalarını ve aynı zamanda yıkıcı sonuçlarını anlatmıştı. Üstelik sadece bununla da kalmamış, atom bombalarının oluşturacağı mantar bulutlarını ve kalıcı radyasyonu da öngörmüştü.

Leó Szilárd H. G. Wells’ten Büyük Ölçüde Etkilenmişti

Tahmin ettiğiniz gibi, bir bilim kurgu romanı olmasına rağmen H.G. Wells’in fikirleri, nükleer silahların öncülerinden birini büyük ölçüde etkilemişti. Bu kişi, 1932’de “The World Set Free”yi okuyan ve Wells’i tanıdık çevresine dahil eden genç Macar fizikçi Leó Szilárd’dı.

H. G. Wells'in Bir Romanı Atom Bombalarını Nasıl Tahmin Etti?
Wells”The World Set Free” de, uranyum ve toryumdan bomba tarif etti. Kendisi ona “atom bombası” adını veriyor. Ancak bu bombalar yıkıcı bir savaşı körüklüyordu. Sonucunda hayatta kalanlar gelecekteki çatışmalardan kaçınmak için birleşik bir dünya hükümeti kurmaya yöneliyordu.

Eylül 1933’te, İngiltere’de düzenlenen bir bilimsel toplantıda ünlü fizikçi Lord Rutherford, atom enerjisinin asla gerçekleşemeyeceğini öne sürdü. Ancak “asla” sözcüğü, Szilárd’ın kafasına yatmamıştı. Bu iddia, onun konu üzerinde daha fazla düşünmesini sağladı. İşte tam da burada Wells’in kitabı devreye girdi.

Çalışmaları sonucunda, bir nötronun bir atoma çarpması halinde atomun parçalanacağını ve bunun sonucunda iki nötronun daha serbest kalacağını, böylece zincirleme bir reaksiyon oluşacağını fark etti. Bu fikrini resmileştirmek amacıyla, içinde “zincir reaksiyon” teriminin geçtiği bir patent başvurusu hazırladı. Ancak ani bir kararla, bu çalışmasının yayımlanmasını istemedi.

H. G. Wells'in Bir Romanı Atom Bombalarını Nasıl Tahmin Etti?
H. G. Wells, teknolojik yenilikleri tahmin etme konusunda ustaydı. Winston Churchill, Birinci Dünya Savaşı öncesinde savaşta uçakları ve tankları kullanma fikrini ortaya attığı için Wells’e itibar etti. Wells’in bir yazar olarak bilim kurgu türüne yaptığı olağanüstü katkılar ona “Bilim Kurgunun Babası” unvanını kazandıracaktı. Ancak 1921, 1932, 1935 ve 1946’da dört kez aday gösterilmesine rağmen Nobel Ödülü’nü alamadığını biliyoruz. 

Yıllar sonra kendisiyle yapılan bir röportajda, bu kararının nedenini şu şekilde açıklayacaktı: “Bunun ne anlama geleceğini biliyordum çünkü H. G. Wells’i okumuştum. Bu nedenle patentin halka açılmasını istemedim.”

Szilárd, savaşın yaklaştığını hissetmiş ve ortaya attığı fikrin kötüye kullanılmasını önlemek istemişti. Onun bu öngörüsü nedeniyle, patenti savaş sonrasına kadar gizli tutulacaktı. Ancak, ilerleyen yıllarda nükleer enerjinin askeri amaçlarla kullanılmasının önüne geçilemeyecek ve Szilárd’ın teorileri Manhattan Projesi kapsamında hayata geçirilecekti.

H. G. Wells'in Bir Romanı Atom Bombalarını Nasıl Tahmin Etti?
Kendi kendini idame ettiren nükleer zincirleme reaksiyonun çizimi

Manhattan Projesi Aslında Talihsiz Bir Mektup İle Başladı

1930’ların büyük bir kısmını atom enerjisinin bir silaha dönüştürülme olasılığı konusunda endişe duyarak geçiren Leó Szilárd, sonunda Albert Einstein ile bir toplantı planladı. Bu görüşmede kendi keşiflerini ve Almanya’nın nükleer silah geliştirme ihtimaline dair kaygılarını Einstein ile paylaştı.

Sonucunda bu endişe ile Szilárd, ABD Başkanı Franklin Roosevelt’e bir mektup yazmaya karar verecekti. Günümüzde “Einstein-Szilárd Mektubu” olarak bilinen bu belge, ABD’yi Almanya’nın nükleer çalışmalarına karşı uyaran kritik bir uyarı niteliğindeydi. Bu mektubun tek imzalayıcısı ise talihsiz bir biçimde Einstein olacaktı.

Einstein-Szilárd mektubunun tıpkıbasımı

Sonuç olarak, bu mektup, ilk atom bombasının yapım sürecini başlatan adımdı. Manhattan Projesi’nin başına, California Berkeley Üniversitesi’nden teorik fizikçi Prof. Julius Robert Oppenheimer getirildi. Oppenheimer, alanında uzman bilim insanlarından oluşan bir ekip kurarak çalışmalara başladı.

Dünyanın dört bir yanından gelen seçkin bilim insanları altı yıl boyunca bu proje üzerinde çalıştı. Leó Szilárd’da bunlardan biri olacaktı. Szilard Manhattan Projesi’nde plütonyum üretiminde görev aldı. 1942’de İtalyan asıllı fizikçi Fermi ile birlikte Chicago Üniversitesi’nde ilk nükleer reaktörü kurup çalıştırdılar. Bu sayede ilk denetimli zincirleme çekirdek tepkimesinin gerçekleşmesine katkıda bulundular.

Ancak Albert Einstein, Manhattan Projesi’nde doğrudan yer almadı. Projenin ilerleyen aşamalarında nükleer bombanın yıkıcı potansiyeli karşısında endişelenmeye başladı. 1947 yılında Newsweek dergisine verdiği bir röportajda, “Eğer Almanların nükleer bomba geliştirmede başarılı olamayacağını bilseydim, hiçbir şey yapmazdım” diyerek pişmanlığını dile getirdi.

atom bombası

Sonunda, 1945 yılında dünyanın ilk atom bombası prototipi olan “Gadget” ortaya çıktı. Bunu takiben, 16 Temmuz 1945’te Trinity testi gerçekleştirildi ve ilk kez bir nükleer cihaz başarıyla patlatıldı.

Ne yazık ki, bu ilk nükleer patlamanın başarısı, daha sonra atom bombasının savaşta kullanılmasının önünü açtı. 6 Ağustos 1945’te “Little Boy” kod adlı bomba Hiroşima’ya, 9 Ağustos 1945’te ise “Fat Man” kod adlı bomba Nagasaki’ye atıldı. Bu iki bomba, Pasifik Cephesi’ni sona erdirerek İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesine yol açtı. Ancak yaklaşık 240.000 Japon vatandaşının hayatına mal oldu.

 H. G. Wells Sadece Atom Bombasını Tahmin Etmedi

H.G. Wells, küresel bir savaş dünyayı yok etse bile, The Shape of Things to Come adlı romanında anlattığı gibi, bilim insanlarının barışçıl bir dünya düzeni kuracağına inanıyordu. Ancak Szilárd, 1945’te Avrupa’daki savaş sona erdiğinde, atom bombasının üretildiğini ve Japonya üzerinde kullanılmak üzere olduğunu fark etti.

Telaşla yetkililere çağrıda bulunsa da, ne yazık ki artık çok geçti. Bu olayların ardından büyük bir bunalıma giren Szilárd, fiziği tamamen bıraktı ve bilimsel kariyerini sonlandırdı.

H. G. Wells'in Bir Romanı Atom Bombalarını Nasıl Tahmin Etti?

H.G. Wells’i dönemin birçok yazarından ayıran önemli bir özelliği vardı. Bu da temelinde bilim eğitimi almış olması ve bilimsel gelişmelere duyduğu derin meraktı. Bilimsel sosyalizm düşüncesine açıkça bağlı olduğunu söyleyen ve bunu eserlerinde okuyucuya hissettiren Wells, sahip olduğu bu özellikleri yazdığı eserlerde ustalıkla yansıttı.

Wells, yalnızca atom bombasını öngörmekle kalmadı. Bilim ve teknolojiye dair birçok fikri, eserlerinde önceden dile getirdi. Örneğin, 1923 yılında yayımlanan Men Like Gods adlı eserinde, karakterleri fütüristik bir ütopyada kablosuz sistemlerle iletişim kuruyordu. 1899 tarihli When the Sleeper Wakes adlı romanında, insanlar sesli kitapları dinliyor, uçakları kullanıyor ve televizyon izliyordu.

1896’da yayımlanan Dr. Moreau’nun Adası, genetik mühendisliği çağının adeta bir habercisi gibiydi. Kitapta, hayvan embriyolarına insan kök hücreleri ekleyerek insan-hayvan melezleri yaratan ürkütücü bir bilim insanı tasvir ediliyordu. 1898 tarihli Dünyalar Savaşı (The War of the Worlds) adlı eserinde ise Marslıların bir tür lazer silahı kullanarak Dünya’ya saldırdığı anlatılıyordu.

Sonuç Olarak;

H.G. Wells, 1897’de yazdığı romanı Dünyalar Savaşı’nda “ölümcül bir Marslı portresi çizmişti. 

H. G. Wells atomu parçalayarak dünyayı değiştiren yıkıcı gücü de fark etmişti. Ancak elbette Wells’in meyve vermeyen başka büyük fikirleri de vardı. Örneğin zamanda yolculuk fikri gerçek olmadı. Ayrıca Mars’lılar henüz dünyayı ele geçirmedi. Ancak onun asla gerçekleşmeyen fikri ise, A Modern Utopia’da (1905) tanımladığı idealize edilmiş bir dünya hükümetinin kurulmasıydı.

Wells, küresel bir “Yeni Cumhuriyet”in ebediyen barışı sağlayacağını uman bir sosyalistti. 1946’da ölen Wells, bu hayali geleceğin asla gerçekleşmeyeceğini öğrenecek kadar uzun yaşadı.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • How an H.G. Wells sci-fi novel predicted Oppenheimer and atomic bombs. Yayınlanma tarihi: Bağlantı: https://bigthink.com/
  • The Many Futuristic Predictions of H.G. Wells That Came True. Yayınlanma tarihi: 21 Eylül 2016; Bağlantı: https://www.smithsonianmag.com/

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir