Günün çok büyük bir çoğunluğunda hepimiz sürekli bir şeyler düşünürüz. Öyle ki düşünmeyi durdurmanın hiçbir yolu yokmuş gibi gelir. Çünkü kafamızın içinde sürekli bir şeyler döner durur. Ya da bazen de dışsal bir uyaran sebebiyle düşünme eylemini gerçekleştiririz.
Mesela bir fil hayal edin. Bu cümleden sonra zihninizde neler oldu? Size bir fil hayal etmenizi söylediğimde gözünüzün önünde bir fil görseli belirmiş olabilir mesela. Ya da belki de iç sesiniz bu cümleden sonra fil kelimesini tekrar etmiş de olabilir. Hatta bazılarımız bu büyük hayvanın oluşturduğu imajdan ötürü çeşitli duygular hissetmiş olabilir.
Bu örnek düşünme eyleminin ne kadar ilginç ve ne kadar öznel bir deneyim olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Elbette düşünme eylemi evrensel bir şey ancak yaşanan deneyim çok öznel. Zaten bu nedenle sizden bir fil hayal etmenizi istediğimde herkesin zihninde bambaşka şeyler oldu. Bu yüzden de asıl düşündüğümüz aslında çok uzun zamandır kafamızı karıştıran bir soru.
Özellikle kelimelerle mi yoksa görsellerle mi düşündüğümüz bu soruyu daha da merak uyandırıcı hale getiriyor. Neyse ki bu soru için verecek bir cevabımız var. Ama önce sözel ve görsel düşünmenin ne olduğundan bir bahsedelim.
Sözel Düşünme Nedir?
Esasında sözel düşünme, iç sesimiz sayesinde ortaya çıkan bir düşünme biçimidir. Zihninizde kendiniz ya da başka bir ses sürekli sizinle konuşur durur. Fakat her insanın iç sesi farklı özelliklere sahiptir. Örneğin iç sesiniz direkt kendiniz olabilirsiniz. Ya da sizin dışınızda, her şeyi bilen bir ses de iç sesiniz olabilir. Hatta bu durumla ilgili çok ilginç bir örnek var. The Guardian‘da yayınlanan bir makalede iç sesi yaşlı bir İtalyan çifte ait birinden bahsediliyor.
İç sesi İtalyan yaşlı çift olan kişi çiftin her fikri sonuna kadar tartıştığını, böylece kendisinin strese girmeden kararlar alabildiğini ileri sürüyor. Bu gerçekten çok ilginç bir olay. Nitekim bu ilginçlikler de sözel düşünmenin sadece kelimeler üzerinden düşünmek olmadığını kanıtlıyor. Bu nedenle konu üzerine çalışan uzmanlar, sözel düşünmenin 3 ana boyutunu şu şekilde ele alıyorlar:
- Diyalogsallık: Bu boyutu en güzel açıklayan örnek, İtalyan çift örneğidir. Birbiriyle sohbet eden birden fazla iç sesin bu niteliği, sözel düşünmenin diyalogsal olmasıyla ilişkilidir.
- Yoğunluk: İç sesimiz düzenli ve sistematik değildir. Bunun yerine karmakarışıktır ve sürekli düşünceler arası geçiş yaşarız. İşte bu durum sözel düşünmenin ne kadar yoğun bir süreç olduğunun bir göstergesidir.
- Niyetlilik: Bir önceki boyuta benzer şekilde iç sesimiz belli bir anda konuşmaya başlamaz. Bunun yerine aniden, herhangi bir niyete tabi olmadan ortaya çıkar.
Peki her insanın iç sesi var mıdır? Çok uzun zamandır herkesin bir iç sese sahip olduğunu ve herkesin de bu yolla düşündüğünü düşünme eğilimindeydik. Ancak yapılan araştırmalar, insanların sadece %30 ila %50’sinin düşüncelerini iç konuşma yoluyla oluşturduğunu göstermektedir. Yanı sıra, iç sese sahip olan her birey de düşüncelerini sözlü düşünme yoluyla oluşturmak zorunda değildir. Çünkü sözel düşünme, her zaman tek başına düşünmeye yol açmaz. Görselleştirme de iç konuşmaya eşlik eder.
Görsel Düşünme Nedir?
En sevdiğiniz yemek, aileniz, arkadaşlarınızla geçirdiğiniz güzel bir tatil… Bu gibi şeyleri düşündüğümüzde onları kelimelerle değil, görsellerle düşünürüz. Gözümüzün önünde o anılara ait görseller beliriverir. Aslında bu durum görsel düşünmenin ne kadar eski bir bilişsel yetenek olduğunu da gözler önüne seriyor. Her ne kadar sözel düşünme daha yaygınmış gibi düşünsek de aslında görsel düşünme sözel düşünmeden çok daha eskidir. Bunun sebebi de evrimsel süreçte dilin çok daha sonra ortaya çıkmış olmasıdır.
Beynimiz epizodik hafıza gibi süreçler söz konusu olduğunda görsel düşünmeye başvurur. Anılarımız, kişisel deneyimlerimiz, belirli yaşam olayları, yerler ve nesneler gibi şeyler epizodik hafıza sayesinde hatırladığımız şeylerdir. Ve tüm bunları kelimelerle değil görsellerle düşünürüz.
Ancak görsel düşünme sadece anılarımızı hatırlarken gerçekleşmez. Nesne manipülasyonu dediğimiz bir olayda da görsel düşünme görev alır. Nesne manipülasyonunda harekete geçme niyetimizle bir nesneyi kavramak, hareket ettirmek, şekillendirmek için uzuvlarımızı kullanırız. Atılan topu tutmamızdan hamur yoğurmaya, diş fırçamızı almaktan klavyede yazı yazmaya kadar birçok şeyi yaparken görsel düşünmeyi kullanırız.
Görsel düşünmeyi kullandığımız bir diğer alansa kendi kendimizi yansıtmamızdır. Mesela geleceğimiz hakkında düşünürken kendi kendimizi yansıtmış oluyoruz. Çünkü gelecekteki kendimizi bugünden yola çıkarak oluşturuyoruz. Ve gelecekteki kendimizi de yine kelimelerle değil, görsellerle düşünüyoruz. Yine de görsel ve sözel düşünmenin birbirlerinden ayrı şeyler olduğunu söylemek doğru değildir. Çünkü kendi kendini yansıtmanın bazı yönleri sözel olabilir.
Sözel Düşünme ve Görsel Düşünme Arasında Nasıl Bir İlişki Var?
Bu iki düşünme biçimi arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak için Brown Üniversitesi, Harvard Tıp Fakültesi ve Massachusetts Genel Hastanesi’nden araştırmacılar bir deney gerçekleştirdi. Deneyde katılımcılardan yönlendirmelere göre sözel veya görsel düşünme eylemini gerçekleştirmeleri istendi. Daha sonra da katılımcıların beyinleri fMRI ile incelendi.
Bu deneyin asıl amacı sözel ve görsel düşünmenin birbirinden ayrı süreçler olup olmadığını bulmaya çalışmaktı. Bu nedenle araştırmacılar deney sonrası katılımcılara kasıtlı olarak ürettikleri sözel ve görsel imgelerin ne kadar net olduğu sordular. Daha sonra da kasıtlı olarak sözel düşündüklerinde istemeden oluşan görsel düşünme ürünün ne kadar net olduğu sordular. Aynı şeyi kasıtlı olarak görsel düşünürken istemeden düşündükleri sözel imgenin netliği için de yaptılar.
Sonuçlarsa oldukça ilginç. Kasıtlı olsun olmasın tüm düşünme eyleminde görsel düşünme de yaptığımız ortaya çıktı. Mesela bir alışveriş listesi yapıyorsunuz. Listeye yazdıklarınızı o an kasıtlı olarak kelimelerle düşünüyorsunuz ancak ister istemez yazdıklarınızın görüntüsü de gözünüzün önünde beliriyor.
Bu çalışmadan öğrendiğimiz bir diğer şeyse, sözel düşüncelerin görsel düşüncelerden daha net olduğu oldu. Yani kasıtlı olarak görsel düşündüğümüzde dahi kasıtlı olmadan sözel düşündüğümüz zamanki kadar net imgeler üretemiyoruz. Görsel düşünmeyle zihnimizde beliren görüntüler sandığımız kadar net değil.
Kaynaklar ve İleri Okumalar
- Do we think in words or pictures? ; Bağlantı: Do we think in words or pictures? (zmescience.com) ; Yayınlanma tarihi: 23 Şubat 2024
- The last great mystery of the mind: meet the people who have unusual – or non-existent – inner voices ; Bağlantı: The last great mystery of the mind: meet the people who have unusual – or non-existent – inner voices. Kaynak site: The Guardian ; Yayınlanma tarihi: 25 Ekim 2021
- Elinior Amit et al. An asymmetrical relationship between verbal and visual thinking: Converging evidence from behavior and fMRI ; Bağlantı: An asymmetrical relationship between verbal and visual thinking: Converging evidence from behavior and fMRI – ScienceDirect ; doi: https://doi.org/10.1016/j.neuroimage.2017.03.029
Matematiksel