Dokuzuncu Gezegen diğer adıyla X gezegeni, güneş sistemimizin gizemli uzak noktalarında bulunduğu düşünülen, teorik, keşfedilmemiş dev bir gezegendir.
Dokuzuncu Gezegen’in varlığının, güneşin dönme ekseninin eğiminden, Neptün’ün ötesindeki küçük, buzlu asteroitlerin yörüngelerindeki görünür kümelenmeye kadar her şeyi açıkladığı varsayılıyor. Peki Dokuzuncu Gezegen gerçekten var mı?
Dokuzuncu Gezegen Nedir?
18. yüzyılın sonlarına kadar güneş sistemimizin yalnızca altı gezegene ev sahipliği yaptığı düşünülüyordu. Bunlar basit teleskoplar ile hatta uygun koşullarda çıplak gözle bile gözlemleyebileceğimiz Merkür, Venüs, Dünya (doğal olarak), Mars, Jüpiter ve Satürn idi.
Ancak 1781 yılında ünlü gökbilimci Sir William Herschel, Güneş’in etrafında Dünya’nınkinden 18 kat daha uzak bir mesafede dönen, başlangıçta bir yıldız, daha sonra kuyruklu yıldız olduğuna inanılan buz mavisi bir gezegenin varlığını keşfedince durum değişti. Uranüs gezegeninin keşfi, Neptün gezegeninin bulunmasını sağladı.
Neptün şu anda güneş sistemimizde bilinen en uzak gezegendir. Ancak Kuiper Kuşağı’nın ötesinde gizlenen başka bir gezegen olması mümkün. Bunu Kuiper Kuşağı’ndaki bazı cüce gezegenlerin ve diğer küçük buzlu nesnelerin yörüngelerindeki düzensizlikten dolayı ön görüyoruz.
X Gezegeni İle Araştırmalar Nasıl Başladı?
19. yüzyılda yaşamış varlıklı bir iş adamı olan Percival Lowell Mars hakkında bir kitap okumuş, sonrasında da bir astronom olmaya karar vermişti. Kendisi öncelikle Marslıların varlığına ikna olmuştu ve onları bulduğunu düşünüyordu. Ayrıca Mars gezegeninde su kanalları gördüğünü düşünüyordu.
İddialarını kanıtlamak için servetini bir gözlemevi inşa etmek için kullandı. Sonrasında da gördüğünü düşündüğü şeyin, Mars’taki dağların ve kraterlerin yarattığı optik bir illüzyon olduğunu anladı. Lowell’ın bir diğer iddiası ise, Neptün’ün ötesinde bir yerde bir başka gezegenin var olduğu idi. Lowell bu inancını Uranüs ve Neptün gezegenlerinin yörüngelerinde saptadığı düzensizliklere dayandırmıştı.
Hayatının son yıllarını orada bulunduğuna emin olduğu bu dev gezegeni aramaya adadı. Ne yazık ki, biraz da bu tüketici arayışın etkisiyle, 1916’da aniden öldü. Sonrasında varisleri toprak kavgasına tutuşurken Lowell’ın araştırması sürüncemede kaldı.
Lowell, vasiyetinde X gezegenini bulan kişiye bir milyon dolar ödül verilmesini istediğini yazmıştı. Sonunda Clyde Tombaugh adında genç bir astronom, 18 Şubat 1930’da gökyüzünün iki fotoğrafına bakarken aralarında bir nokta fark etti. Önce bu buluşunun Dokuzuncu Gezegen olan X gezegeni olduğunu zannetti. Ancak aslında bulduğu şey Plüton idi.
X Gezegeni Neye Benziyor?
Başlangıçta böyle bir gezegen olup olmadığı konusunda oldukça şüpheci davranan araştırmacılar, Kuiper Kuşağı’ndaki nesnelerin yörüngelerini daha detaylı olarak inceledikçe, bu bölgede çevresine kütle çekimsel olarak baskın bir cisim olduğuna biraz daha ikna oldu.
Bilgisayar modelleri Dünya’dan 10 kat büyük, yörünge dolanımı 10.000 ile 20.000 yıl arasında bir gezegenin varlığına işaret ediyor. Henüz kimse varsayımsal gezegeni görmemiş olsa da bunlar onun varlığının habercisi olarak kabul ediliyor.
Bilim insanları ilk olarak The Astronomical Journal’ın 2016 sayısında Dokuzuncu Gezegen’in varlığını öne sürdüler. Varsayımsal gezegeni, bir dizi Neptün ötesi nesnenin olağandışı yörüngeleri için olası bir açıklama olarak kullandılar.
Bilim İnsanları Güneş Sistemimizde Dünya Benzeri Bir Gezegenin Saklanabileceğini Düşünüyor
Güneş Sisteminin en uzak noktaları, gözden kaçan ayrıntılara sahiptir. Güneş’in ışığından nasibini almayan bu kadar uzak bölgede devasa bir gezegen bile kolaylıkla dikkatimizden kaçabilir. Neptün’ün yörüngesinin ötesinde bulduğumuz nesneler gizli bir gezegenin varlığına işaret eden bazı tuhaf kümelenme davranışları sergiliyor. Bu da X gezegeninin varlığına işaret ediyordu.
Dokuzuncu Gezegen’in Dünya’dan beş ila 10 kat daha büyük olduğu ve 300-700 AU arasında değişen bir yörüngeye sahip olduğu teorize ediliyor. Güneş sistemindeki konumu için birkaç yayınlanmış tahmin var. Ancak arama ekiplerinden hiçbiri henüz onu keşfetmedi. Gizemli dış güneş sisteminde keşfedilmeyi bekleyen pek çok güzel ve şaşırtıcı nesne var, ancak Dokuzuncu Gezegen’in bunlardan biri olup olmadığı henüz kesin değil.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Everything you need to know about Planet X: The mysterious 9th planet. Yayınlanma tarihi: 3 Mayıs 2022; Kaynak site: Interesting Engineering. Bağlantı: Everything you need to know about Planet X: The mysterious 9th planet/
- Batygin, Konstantin & Brown, Michael. (2016). Evidence for a Distant Giant Planet in the Solar System. The Astronomical Journal. 151. 22. 10.3847/0004-6256/151/2/22.
- Batygin, Konstantin & Adams, Fred & Brown, Michael & Becker, Juliette. (2019). The Planet Nine Hypothesis. Physics Reports. 805. 10.1016/j.physrep.2019.01.009.
- Holman, Matthew & Payne, Matthew. (2016). Observational Constraints on Planet Nine: Astrometry of Pluto and Other Trans-Neptunian Objects. The Astronomical Journal. 152. 10.3847/0004-6256/152/4/80.
- If Planet Nine exists, why has no one seen it?. Yayınlanma tarihi: 16 Şubat 2021; Kaynak site: BBC. Bağlantı: If Planet Nine exists, why has no one seen it/
- Scientists Think an Earth-Like Planet May Be Hiding in Our Solar System. Yayınlanma tarihi: 1 Temmuz 2023. Bağlantı: Scientists Think an Earth-Like Planet May Be Hiding in Our Solar System
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel