Gerrymandering (hileli seçim bölgesi taksimatı) bir siyasi partinin oylarını arttırmak ve seçimi kazanmak, diğer taraftan rakip siyasi partinin oy sayılarını azaltmak gayesiyle seçim çevresini hileli bir şekilde yeniden dizayn etmeye yönelik politik manipülasyon girişimidir
Antik Yunanlılar dünyaya pek çok şey miras bıraktı. Felsefe, tiyatro, mantık, geometri ve elbette demokrasi bunlara örnektir. Demokrasinin ilginç özelliklerinden biri, kararların halk tarafından alınması gerektiği fikrine bağlı olduklarını iddia eden politikacıların, bunun olmamasını sağlamak için ellerinden geleni yapmalarıdır. Bu yazıda ele alacağımız Gerrymandering buna bir örnektir.
Gerrymandering (hileli seçim bölgesi taksimatı) Nedir?
Lisede bir üçgenin alanını veya bir prizmanın hacmini hesaplamak için verilen mücadelenin bir gün bir seçimin sonucunu etkilemek için kullanılabileceğini neredeyse hiç kimse düşünmedi. Ancak geometri, bir seçim yarışının sonuçlarını şekillendirmede güçlü bir araçtır. Arka planda parçalama ve toplama biçiminde iki ana taktik çalışır.
“Gerrymandering” kelimesi, Massachusetts Valisi Elbridge Gerry’nin çizdiği bir haritayı alaya alan 1812 tarihli bir siyasi karikatürden türemiştir. Karikatür, Boston’ın Kuzey Kıyısı’ndaki bir bölgenin tehditkar bir sürüngene benzediğini öne sürmüştür. (Gerry + Salamander = Gerrymander.)
Gerrymandering Temelde İki Strateji Etrafında Şekillenir
En çok başvurulan gerrymandering yöntemlerinden biri olan parçalamadır. Amaç, muhalif oy çoğunluğun yoğunlaştığı bir bölgenin iki farklı seçim bölgesine bölünmesidir. Çoğunlukta aynı bölgede yaşayan seçmenler, parçalanma nedeniyle farklı bölgelerde oy kullanırlar. Bunun sonucunda da oylarını kullandıkları bölgede azınlık durumuna düşerler.
Bir eyaletin 20’si mavi partiye ve 30’u kırmızı partiye oy veren 50 seçmenden oluştuğunu varsayalım. Tüm kırmızı seçmenler, en batıdaki ilk iki caddede yaşıyor olsun. Mavi seçmenler diğer üç caddede ikamet etsinler.
Beş dikey sınır çizilelim. O zaman sadece kırmızı seçmenlerin olduğu iki seçim bölgesi ve sadece mavi seçmenlerin olduğu üç seçim bölgesi olacaktır. Yani o bölgedeki oylar, üç mavi parti temsilcisi ve iki kırmızı parti temsilcisi ortaya koyacaktır. Bu da seçmenlerin görüşlerinin doğru bir yansımasıdır.
Ancak mavi parti, ilçe sınırlarını çizmede bir yolunu bularak, sınırları yatay olarak çizme eğiliminde olabilir. O zaman, her biri dört kırmızı ve altı mavi seçmenle tüm bölgeler aynı görünürdü. Bu durumda, mavi parti her bölgede kazanır.
Parçalamadan sonra en çok kullanılan ikinci yöntem ise toplamadır. Bu taktiğin amacı, muhalif seçmen yoğunluğunu bir seçim bölgesinde toplamak ve farklı yerlerde daha fazla temsilci kazanmalarını engellemektir. Bu taktikle muhalifler, bir bölgede çok yüksek oy farkıyla seçimi kazanırken diğer bölgeleri kaybederler.
Şu ana kadar size aktardıklarımız size matematikten ziyade politika gibi gelmiş olacaktır. Ancak işin matematiği bir seçime hile karışıp karışmadığını anlamaya çalıştığımız zamanlarda ortaya çıkacaktır. Sonucunda bir seçimin sonucunda gerrymandering’in gerçekleşip gerçekleşmediğini bulmanın nesnel yollarını gereklidir.
Bir haritaya bakarak bunu söylemeniz durumunda karşınızda her zaman aksi sonuca varan başka birini bulabilirsiniz. Görüşler ve sözlü argümanlardan daha nesnel yöntemlere ihtiyaç vardır. Bu da elbette matematiktir.
Matematik Yardımı İle Bir Seçime Hile Karışıp Karışmadığı Nasıl Anlaşılır?
Günümüzde matematik bir çok farklı biçimde bu işin içine karışmaktadır. Bunlardan bir tanesi de haritada garip şekilli bölgelerin tespiti ile ilgilidir.
Bir siyasi partiye verilen ana desteğin kıyı bölgelerinde yoğunlaştığını varsayalım. Tüm bu seçmenleri tek bir ilçeye dahil etmek, kıyı boyunca uzanan ince, dolambaçlı bir şekle yol açar. Ortaya çıkan görünüm doğal değildir. 1991’de avukatlar Daniel Polsby ve Robert Popper, bir şeklin ne kadar garip olduğunu ölçmek için, Polsby-Popper puanı olarak bilinen bir yol önerdiler. Formülünü aşağıda görebilirsiniz.
Uzunluk/genişlik oranı, kompaktlığın en basit ölçüsüdür. Kompakt şekillerin (kare veya daire) uzunluk/genişlik oranı bire yakın veya tam olarak birdir. Uzunluk-genişlik oranı birden ne kadar uzaksa, o kadar az kompakttır. Polsby-Popper oranının bire yakın olduğu bölgeler daha kompakttır.
Yukarıda görmüş olduğunuz yöntem günümüzde bir gerrymandering ölçütü olarak ele alınsa da bazı kusurları vardır. Sonucunda yerel coğrafya nedeniyle tuhaf şekiller bazen kaçınılmaz olur. Dahası, bir bölge derli toplu olsa da yine de gerrymandering uygulanmış da olabilir.
Seçimlerin Matematiği Karmaşık Hesaplamalar Gerektirir
Bir partiye avantaj sağlamak için kasıtlı olarak bir sınır çizildiğini kanıtlamak istiyorsanız, bir ilçenin şeklinden daha fazla kanıta ihtiyacınız vardır. Tarafsız bir sistemde amaç, her partinin eşit şansa sahip olduğu seçim bölgelerini bulmaktır. Ama bunu nasıl ölçebiliriz?
Bu durumda boşa giden oylara odaklanmak gerekecektir. Boşa giden oylar ile kast edilen adayın seçilmesine katkıda bulunmayan oylardır. Gücü elinde bulunduran iktidar partisi, rakip partinin ya da adayın oylarını ziyan etmiş olmaktadır.
Gerrymanderingin etkisinin nicel bir ölçüsü olan “etkinlik açığı” (efficiency gap) iki farklı siyasi partinin boşa giden oylarının tüm bölgeler genelindeki toplamının farkından hesaplanır. Etkinlik açığı Chicago Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Nicholas Stephanopoulos ve California Kamu Politikası Enstitüsü Araştırmacılarından Eric McGhee tarafından geliştirilen bir kavramdır.
Seçimlerin matematiği artık çok kapsamlı bir konu ve gerrymandering sadece bir yönü. Farklı oylama sistemleri üzerinde birçok çalışma yapıldı. Çıkan genel sonuç, herhangi bir mantıklı demokratik sistemde arzu edilen özelliklerin kısa bir listesini yazarsanız, bazı durumlarda bu gereksinimlerin birbiriyle çelişeceği oldu.
Demokratik Bir Seçimin Mümkün Olması için Gereken Kriterler
Tüm bu sonuçların başlangıcı, iktisatçı Kenneth Arrow’un 1950’de açıkladığı Arrow’un İmkansızlık Teoremi’dir. Arrow imkansızlık teoremine göre, bir oylama sisteminin demokratik bir anlam ifade etmesi için karşılaması gereken bazı koşullar vardır.
Bu yazının kapsamında bilmeniz gereken şey şudur. Öncelikle demokraside mükemmelliği elde etmek kolay değildir. İşin içine her zaman bir başka sorun karışacaktır. Neyse ki bunu anlamak için de elimizde güçlü bir aracımız yani matematik mevcuttur.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Gerrymandering Has a Solution After All. It’s Called Math. Yayınlanma tarihi: 26 Mayıs 2017; Bağlantı: https://www.wired.com/
- Geometry Reveals the Tricks behind Gerrymandering. yayınlanma tarihi: 10 Kasım 2022; Bağlantı: https://www.scientificamerican.com/
- Mattingly, Jonathan & Vaughn, Christy. (2014). Redistricting and the Will of the People.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel