“Sizi öldürmeyen şey güçlendirir.” Tarihin en öfkeli filozoflarından olan Nietzsche, 1888 tarihli Twilight of the Idols ( Putların Alacakaranlığı) adlı kitabında bu sözü kaleme almıştı. Zaman içinde bu söz herkes tarafından kabul gördü. Devamında gündelik konuşmalarımıza, şarkı sözlerine dahil oldu. Bu söz, bir trajediye katlanmanın kişisel gelişiminiz için iyi olabileceği fikrini zihnimize empoze etti.
Ancak araştırmacılar tam da aynı fikirde değil. Yani geçmişte yaşadığımız stresli olaylar, gelecekte yaşayacağımız travmatik olaylara karşı bir direnç geliştirmiyor. Hatta geçmişte strese yol açan olaylar, insanları gelecekte yaşayabilecekleri travmatik olaylara karşı hassaslaştırıp, zihinsel bir rahatsızlığa yakalanma ihtimalini artırıyor.
Beni Öldürmeyen Şey Güçlendirir Sözü İle İlgili Sorun Nedir?
Korkunç şeylerin bize iyi geldiğine inanmak bir illüzyondur. Bir hastalık, ne kadar tecrübe getirirse getirsin, ardında fiziksel izler bırakır. Vücut hastalığın öncesinden daha sağlıklı değildir. Aynı şekilde bir kaza ya da travma sonrasında yaşanan duygular için de geçerlidir. Hiçbir asker savaştan daha güçlenmiş biçimde dönmeyecektir. Fukuşima nükleer felaketinden sağ kurtulanları düşünün. Sizce gerçekten güçlenmişler miydi?
İflasın eşiğine gelmiş ancak kıl payı kurtulan bir şirketin CEO’su, şirketin krizden güçlenmiş olarak çıktığını söylüyorsa, bu cümlenin doğruluk payını sorgulamanız gerekecektir. Çünkü bir şirket kriz sonucunda güçlendirmez, tam tersi güçten düşer. Müşteriler kaçar. Nakit stoku düşer. Krediler pahalılaşır. Ama biz yine de bunun içinde olumlu bir şey görmek isteriz.
Bu Yanılsama Neden Kaynaklanıyor?
Krizi atlatanlar genellikle sadece şanslıdır. Diyelim ki, 1.000 kişiyi kapsayan bir ekonomik kriz yaşandı ve biz de tek tek bu şirketleri kriz sürecinde takip ettik. Sizce istatistiksel dağılım nasıl olurdu? Muhtemelen sizin de tahmin ettiğiniz gibi bu şirketlerin çoğu iflas etmiş, bir kaçı kriz öncesi durumuna geri dönmüş ve çok azı eskisinden daha iyi durumda olacaktır.
Yine de bu krizden sorunsuz kurtulmayı başaran ve hatta eskisinden daha güçlü bir biçimde yoluna devam eden az sayıdaki şanslı azınlık açısından insan krizden güçlenmiş olarak çıkardı. Ancak sonuç olarak kriz krizdir. Ne yazık ki biz insanlar kendi başımıza gelmedikçe, bu gerçeği çok kolay unuturuz. Gerçekçi olmayan bu iyimserlik durumu beraberinde başka sorunları da getirir. ( İyimserlik Önyargısı ve Planlama Yanılgısı: Hayat Toz Pembe Değildir!)
Bu Konuda Bilim Ne Diyor?
Acı ve ıstırabın gerçekten bir değeri var mı? Filozof Frederich Nietzsche, “Bizi öldürmeyen şey, bizi güçlendirir” derken bir şeyin peşinde miydi? Aslında psikologlar uzun süredir bu sorunun bir cevabını bulmaya çalışıyorlar.
Psikolog Richard Tedeschi ve Lawrence Calhoun, insanların bir kayıp veya travma yaşadıktan sonra hayata karşı nasıl daha büyük bir takdir hissettiklerini, arkadaşlarına ve ailelerine daha yakın olduklarını, kendilerini daha güçlü hissettiklerini yazmışlardı. Bu fenomeni “travma sonrası büyüme” olarak adlandırdılar.
Bu çekici bir bulguydu. Aynı zamanda, tüm acı ve ıstırabın nihayetinde özgürlüğe yol açacağını söyleyen dini söylemlerle de uyumluydu. Ek olarak yaşantımızda başımıza gelen olaylara bir anlam katmamıza da neden oluyordu. Kötü olaylardan iyi şeylerin doğabileceğine inanmayı severiz çünkü bu genellikle kendi hayatlarımız hakkında anlattığımız hikayelerin kilit unsurudur.
Ancak ilerleyen süreçte konu ile ilgili devam eden araştırmalar tam olarak aynı şeyi söylemiyordu. Birincisi bir genelleme yapmak için tutarlı verilere ihtiyaç vardır. Oysa ki insanların, herhangi bir travma yaşamadan önce ve yaşadıktan sonraki durumları hakkında veri toplamak zordur. Örneğin, bir kasırgada kimin evini kaybedeceğini bilmenin hiçbir yolu yoktur.
Bu nedenle, travma sonrası büyüme üzerine yapılan çoğu araştırma, insanlardan travmalarının bir sonucu olarak ne kadar değiştiklerini tahmin etmelerini ister. Bu mantıklı gibi gelse de bu yaklaşımla ilgili önemli sorunlar vardır.
Araştırmalar insanların travmatik bir olaydan önce nasıl olduklarını doğru bir şekilde hatırlamada pek iyi olmadıklarını bulmuştur. Sonucunda kişiler hala bir mücadele içindeyken süreçte kendilerini gelişiyor gibi hissedeceklerdir. Ancak bu çoğu zaman gerçek durumu yansıtmayacaktır. Başkalarına geliştiğinizi ve daha iyi hissettiğinizi söylemek, aslında hâlâ yaşamakta olduğunuz acıyla baş etmenin bir yoludur.
Sonuç Olarak Psikologlar Sizi Öldürmeyecek Olanın Daha Güçlü Yapacağından Emin Değiller
Çeşitli araştırmalar, insanların travmatik bir deneyimin ardından değiştiklerine inansa da bunun gerçekler ile ilişkili olmadığını bulmuştur. Aslında, bir trajedinin ardından en fazla kişisel gelişim yaşadıklarını bildirenlerin, travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon belirtileri yaşama olasılığının daha fazla olduğu anlaşılmıştır.
Bir trajediden uzaklaşmak kolay değildir. Bir çocuğun veya bir eşin ölümü gibi bazı trajedilerin travması hiçbir zaman tam olarak geçmez. “Seni öldürmeyen şey güçlendirir” sözünü bu kişilere söyleyemezsiniz. Aksi durumda, bu insanlar kendilerinde “yanlış” bir şeyler varmış gibi hissedecektir.
İnsanlar gerçekten de zorluklar sonucunda büyüyebilirler. Daha güçlü hale gelebilirler, ilişkilerinin kalitesini arttırabilirler ve benlik saygılarını yükseltebilirler. Ancak muhtemelen bu çok sık olmayacaktır. Üstelik iyileşme süreci herkes için aynı hızda gerçekleşmeyecektir.
İnsanlar, travmatik bir olayın ardından ailelerinin, arkadaşlarının ve topluluklarının yardımına ve sosyal desteğine ihtiyaç duymaya devam edeceklerdir. Bu kaynakların mevcudiyeti, insanların büyüyüp büyümediğini belirlemede aslında büyük bir rol oynamaktadır.
Sonucunda “Sizi öldürmeyen şey güçlendirir” sözü doğru gibi hissettirse de temelinde hissettikleriniz bir yanılsamadır. Ancak bu yanılsama hayatı daha katlanılabilir hale getiriyorsa sorun olmayacaktır.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- “What doesn’t kill you makes you stronger.” Really? yayınlanma tarihi: 20 Nisan 2013; Bağlantı: https://bigthink.com/
- Do we actually grow from adversity? Yayınlanma tarihi: 15 Kasım 2019; Bağlantı:
- Wohns, R. N. W. (2020). Editorial. What doesn’t kill you makes you stronger, Neurosurgical Focus FOC, 49(5), E4. Retrieved Jun 22, 2023, from https://doi.org/10.3171/2020.8.FOCUS20763
- Jayawickreme, E., & Blackie, L. E. R. (2014). Post–traumatic Growth as Positive Personality Change: Evidence, Controversies and Future Directions. European Journal of Personality, 28(4), 312–331. https://doi.org/10.1002/per.1963
- Frazier P, Tennen H, Gavian M, Park C, Tomich P, Tashiro T. Does self-reported posttraumatic growth reflect genuine positive change? Psychol Sci. 2009 Jul;20(7):912-9. doi: 10.1111/j.1467-9280.2009.02381.x. Epub 2009 Jun 8. PMID: 19515115.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel