Tarih

Çok Yönlü Bir Bilim İnsanı Francis Galton Ve Rahatsız Edici Mirası

Francis Galton’ın bilimsel merakı ve analitik yaklaşımı, öjeninin tarihsel olarak yol açtığı yıkımlardan bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken karmaşık bir mirası geride bırakmıştır.

Öjeni (İngilizce: “eugenics”), Yunanca kökenli bir kelime olup “iyi” veya “güzel doğum” anlamına gelir. Bu kavram, 20. yüzyılın ilk yarısında geniş bir destekçi kitlesi bulmuş ve insanlık tarihinin en tartışmalı kuramlarından biri haline gelmiştir.

Fikrin ortaya atıcısı olan bilim insanı Francis Galton, “aşağı” kabul edilen grupların üremesinin kısıtlanmasıyla, insan türünden olumsuz özelliklerin ortadan kaldırılabileceğini savunmuştur. Ancak bu teori, ilerleyen süreçte milyonlarca insanın “yetersiz” ve “değersiz” olarak etiketlenip yok edilmesine zemin hazırlamıştır.

İstatistik, jeoloji, meteoroloji, antropoloji, psikoloji, biyoloji ve psikometri gibi birçok bilim dalında çığır açan katkılarda bulunan Galton, niceliksel analizlere olan tutkusu ile tanınırdı. Onun için “saymak ve ölçmek” yalnızca bir bilimsel araç değil, aynı zamanda bir saplantıydı. Bu bağlamda sık sık, “Yapabildiğin her yerde say” diyerek veri toplamanın ve analiz etmenin önemine dikkat çekmişti.

Francis Galton
Francis Galton, yeni bir adli tıp biliminin oluşmasına yardımcı oldu.

1884 yılında kurduğu Galton Antropometrik Laboratuvarı, insan vücudunun fiziksel özelliklerini ölçmek ve analiz etmek amacıyla kurulmuştu. Bu laboratuvarda Galton, parmak izleri dahil olmak üzere, insan vücudu ile ilgili mümkün olan her ölçümü gerçekleştirmiş ve bu verileri detaylı bir şekilde kaydetmiştir. Bu çalışmalar, fiziksel özelliklerin bireyler arasında nasıl değişiklik gösterdiğini anlamak için önemli bir temel oluşturmuştur.

1893 yılında, Galton bu konudaki bulgularını derlediği bir kitap yayınladı. Bu kitap, bireylerin kimliklerinin doğrulanmasında parmak izlerinin bilimsel ve pratik bir araç olarak kullanılabileceğini gösteriyordu. Bugün modern kriminoloji ve kimlik tespit sistemlerinin temelinde yer alan parmak izi analizinin kökenleri, Galton’un bu öncü çalışmasına dayanmaktadır.

Francis Galton, yalnızca bir bilim insanı değil, aynı zamanda dönemin insan ölçüm tekniklerini ve biyometriyi geliştiren bir vizyoner olarak tarihe geçmiştir. Şimdi, bu yazıda kendisini ve onun bilim dünyasına kazandırdıklarını daha yakından tanıyalım.

Kısaca Francis Galton Kimdir?

Francis Galton (1822-1911), zengin bir çevrede büyümüş ve entelektüel bir yaşam sürmüştü. Büyükbabası, dönemin tanınmış hekimlerinden ve bilim insanlarından biri olan Erasmus Darwin’di. Ayrıca, Galton’un kuzeni, evrim teorisinin öncüsü Charles Darwin’di. Bu entelektüel bağlar, Galton’un gelişiminde önemli bir rol oynadı.

Francis Galton

Galton, 16 yaşında Birmingham’da tıp eğitimi almaya başladı, ancak kuzeni Charles Darwin’in kendisine “sıkı bir şekilde matematik çalışmasını” tavsiye etmesi üzerine, Eski Yunan ve Latin Edebiyatı ile birlikte matematik öğrenimi görmek için Cambridge Üniversitesi’ne geçti.

22 yaşında, babasından hatırı sayılır bir miras kalan Galton, üniversite eğitimini bırakmaya karar verdi. Bu miras, ona ilgi duyduğu her alanda çalışma ve dünya seyahatlerine çıkma özgürlüğü tanıdı. Charles Darwin’in seyahatlerinden ilham alan Galton, ilk olarak Afrika’ya iki büyük keşif gezisinden birincisini gerçekleştirdi.

Afrika’ya olan bu ilgisi, onun coğrafya ve antropolojiye olan merakını derinleştirdi. İlk gezisinin ardından, 1853 yılında, Afrika üzerine yazdığı kitabı yayımladı. Bu eser, ona Kraliyet Coğrafya Derneği üyeliğini kazandırdı ve bilimsel çevrelerde saygın bir isim haline gelmesini sağladı. alton, bilime olan katkılarını hızla sürdürerek, 1856 yılında Kraliyet Akademisi’nin bir üyesi oldu.

Francis Galton’un Bilimsel Çalışmalarına Kısa Bir Göz Atış

Francis Galton, 1853 yılında İngiltere’ye döndükten sonra meteorolojiye ilgi duymaya başladı ve bilimsel hava tahminciliğinin temellerini attı. İlk hava haritasını yaratan Galton, 1863 tarihli “Meteorographica” adlı kitabında, kıta ölçeğinde hava durumunu tanımlayan ilk kişi oldu.

1865’te, Charles Darwin’in Türlerin Kökeni adlı eserinden etkilenerek, kalıtsal özellikler ve bunların bireysel yetenekler üzerindeki etkisini incelemeye yöneldi. Galton, bu süreçte psikometri olarak bilinen, zeka ve diğer psikolojik yeteneklerin ölçülmesine odaklanan bilim dalını kurdu.

1866-1869 yılları arasında Galton, üstün yetenek ve başarının kalıtsal olduğunu göstermek amacıyla kapsamlı bir şekilde veri topladı. Bu çalışmasının sonuçlarını, en önemli eserlerinden biri olan Hereditary Genius (Kalıtımsal Deha) adlı kitabında özetledi

Francis Galton
Kitap, Galton’ın “üstün” olarak sı­nıflandırabilececeği kesimin genel nüfusa oranıyla ilgili bir tahminle başlıyordu.

Galton, bu dönemde öjeni fikrini geliştirmeye başladı. Toplumun en “iyi” bireylerinin daha fazla çocuk sahibi olmasını teşvik ederken, “aşağı” kabul edilen grupların üremesini sınırlayarak insan türünün genetik olarak iyileştirilebileceğine inanıyordu. Bu fikir, bilimsel dayanaklı gibi görünse de, ilerleyen yıllarda kötüye kullanılacaktı.

Sir Francis Galton Ve Kalabalığın Bilgeliği

Galton, istatistik alanında bir yenilikçiydi ve “kalabalığın bilgeliği” kavramını dile getiren ilk kişiydi. 1906’da Galton bir hayvancılık fuarında ilginç bir yarışma türüyle karşılaşmıştı. Bu yarışmaya göre, bir öküzün ağırlığını doğru tahmin eden ödülü alıyordu.

1906 yılında bir hayvancılık fuarını ziyaret eden Galton, burada düzenlenen ilginç bir yarışmaya tanık oldu. Yarışmada, bir öküzün ağırlığını doğru tahmin eden kişiye ödül verilecekti.

Yaklaşık 800 kişi, öküzün ağırlığını tahmin etti. Galton, tüm bu tahminleri not ederek ilginç bir analiz yapmaya karar verdi. Tahminlerden hiçbiri gerçek ağırlığa tam olarak ulaşamamıştı.

Öküzün gerçek ağırlığı 543 kilogramdı. Yarışmayı kazanan kişi bu ağırlığa en yakın tahmini yaparak ödülü aldı. Galton ise, tahminlerin ortalamasını almayı ve sonucu gerçek ağırlıkla karşılaştırmayı denedi. 800 kişinin tahminlerinin ortalaması 542 kilogramdı. Bu durum, çeşitlilik gösteren bir kalabalığın, bireysel uzmanlardan daha doğru tahminler yapabileceğini ortaya koyuyordu.

Galton, bu gözlemlerini bir makalede yayımlayarak kalabalıkların bilgeliği (wisdom of the crowd) kavramını bilim dünyasına tanıttı. Bu çalışma, aynı zamanda ortalama ve varyasyon kavramlarının geliştirilmesine büyük katkı sağladı.

Galton Tahtası Yada Quincunx

Francis Galton, 1874 yılında Quincunx adını verdiği bir aygıt geliştirdi. Bu aygıt, baş aşağı duran bir tilt makinesine benzer bir yapıya sahipti. Galton, bu cihazı kullanarak rastgele olayların nasıl düzenli bir dağılım oluşturduğunu görselleştirmeyi başardı.

Quincunx’ta, bilyeler boyun kısmından aşağıya bırakıldığında, rastgele bir şekilde iğnelere çarpıyordu. Bu çarpışmalar sonucunda bilyeler, alt bölmelere dağılmaktaydı. Ancak bilyelerin çoğunluğu merkeze yığılırken, daha az sayıda bilye iki yana doğru dağılıyordu. Yanlara doğru gittikçe bilye sayısında belirgin bir azalma vardı. Bu dağılım, normal dağılım olarak bilinen çan şeklindeki eğriyi oluşturuyordu.

Bu keşif son derece ilgi çekiciydi. Quincunx, herhangi bir grubun, kendi içindeki küçük alt grupların ortalamalarının ortalaması olarak dağıldığını ve toplamın yine normal dağılım sergilediğini de gösterdi. Bu gözlem, ortalama dönüş (regression to the mean) fikrinin temellerini atmasına yol açtı.

Ortalamaya Dönüş Nedir?

Bazen olaylar hakkında kesin yorum yapmak, yalnızca gözlemlenen kanıtlara dayanarak mümkün olmayabilir. Örneğin, Usain Bolt’un bir dünya rekoru kırdığı günkü performansını düşünün. Ertesi gün koşusunu ölçerseniz, performansı muhtemelen dünya rekorunun altında olacaktır.

Bunun nedeni, dünya rekoru koşusunun yalnızca fiziksel kabiliyetine değil, aynı zamanda ruh hali, pist koşulları ve kalabalığın motivasyonu gibi diğer pek çok faktöre bağlı olmasıdır. Ancak sonraki koşuda, bu faktörlerin bir kısmı veya tamamı eksik olur. Bu durum, performansın kişisel ortalamaya daha yakın olmasına yol açar. İşte bu, ortalama dönüş (regression to the mean) fikrinin temelini oluşturur.

Ortalamaya dönüş, ölçümlerdeki rastgele değişimlerin bir sonucudur. Bir gözlemin veya performansın çok yüksek ya da çok düşük bir değere sahip olmasına, genellikle sistematik faktörlerin yanı sıra rastgele değişkenler de katkıda bulunur. Ancak bu rastgele faktörler her zaman aynı şekilde bir sonraki gözlemde etkili olmaz. Sonuç olarak, bir sonraki ölçüm daha çok ortalama bir sonuca yaklaşır.

Sonuç olarak

Francis Galton, 89 yıllık yaşamı boyunca bilim ve istatistik alanında çığır açan çalışmalara imza attı. 1902 yılında, bilim dünyasına olan katkılarından dolayı Darwin Madalyasını aldı. Hayatının son yıllarını, bilimsel keşiflerini ve deneyimlerini anlattığı anılarını yazmaya adadı. Galton, 17 Ocak 1911’de Birleşik Krallık’ta yaşamını yitirdi.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • Francis Galton pioneered scientific advances in many fields. But also founded the racist pseudoscience of eugenics. Yayınlanma tarihi: 15 Haziran 2021; Bağlantı: https://theconversation.com/
  • Francis Galton: The man who drew up the ‘ugly map’ of Britain. Yayınlanma tarihi: 16 Haziran 2011; Bağlantı: https://www.bbc.com/news/magazine-13775520
  • Maths in a minute: Regression to the mean. Yayınlanma tarihi: 31 Ocak 2013; Bağlantı: https://plus.maths.org/

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir