Toplum Bilimi

Aynada Beğensek de Fotoğraflarda Neden Kendimizi Beğenmeyiz?

Neden aynada kendimizi daha çok beğenirken, fotoğraflar bizi hayal kırıklığına uğratır? Bu sorunun cevabı hem psikolojik hem de teknik faktörlerde yatmaktadır.

a fotoğraflarda neden kendimizi beğenmeyiz
Bu yazıda ayna ile fotoğraf arasındaki farkı anlamaya çalışalım. Sonrasında da fotoğraflarda neden kendimizi beğenmeyiz sorusunu cevaplayalım.

Dünyamızı gözlerimiz ile algılarız. Ve gerçek bir dünya algısı için iki göze birden ihtiyaç duyarız. Bu iki göz birbirlerine oldukça yakın oldukları için, her bir göz aynı alanı biraz farklı açıdan görür. Sonucunda da gözlerimizin gördüğü bu bilgiler beyinde birbirini tamamlar.

Ancak bir kameranın yalnızca bir gözü vardır. Bu nedenle fotoğrafçılık, görüntüleri aynaların yapmadığı şekilde düzleştirir. Ayrıca, odak uzaklığına ve özneye olan uzaklığa bağlı olarak, geometrik bozulmalar yaratabilir. 

Aynada Beğensek de Fotoğraflarda Neden Kendimizi Beğenmeyiz?

Örneğin, geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırma selfie’lerin burunları %30 daha büyük gösterdiğini matematiksel olarak bizlere gösterdi. Bu durumun temel nedeni, perspektif ile ilgilidir.

Bunu bir bina örneğiyle düşünebilirsiniz: Bir binaya çok yaklaştığınızda, bina gözünüze çok büyük görünür. Ancak biraz daha geriye çekildiğinizde, binanın ihtişamı azalır ve daha doğal bir boyutta algılanır. Benzer şekilde, kameranın lensi için yüzünüz, ana kamera eksenine dik bir düzlem olarak algılanır. Burun, bu düzlemden dışarı çıktığı için, lens perspektifine göre daha büyük görünür.

Geometri nedeniyle de, lens yüzünüze ne kadar yakınsa, burun diğer özelliklerinize göre o kadar büyük görünür. Merak edenler için ise ekleyelim. Araştırmacıların bulgularına göre, yüz hatlarınızı bozmayan portreler çekmek için en uygun mesafe 1,5 metre kadar olacaktır.

Neyse ki, başarılı fotoğrafçılar bu bozulmanın farkındadır. Bu nedenle güzel bir fotoğraf çekmek için hangi açıdan ve nerede durmaları gerektiğini iyi bilirler. Doğru bir açı ve mesafe seçimi, perspektifin neden olduğu bozulmaları en aza indirebilir.

Fotoğraflarda Kendimizi Beğenmememizin Üç Nedeni

Simetri

Aynaya baktığımızda aslında kendimizin ayna görüntüsünü görürüz. Ancak bu durumu fark etmeden, diğer insanların da bizi bu şekilde gördüğünü düşünürüz. Oysa ki aynadaki görüntümüz bir yansımadır ve bu nedenle kendimizi fotoğrafta ya da filmde gördüğümüzde, görüntümüz bize garip gelebilir.

Bunun temel nedeni, aynada gördüğümüz görüntü ile fotoğrafta veya videoda gördüğümüz görüntünün birbirinin tersi olmasıdır. Eğer yüzümüz tamamen simetrik olsaydı, bu durum bir sorun yaratmazdı. Ancak çok küçük de olsa yüzümüzün sağ ve sol taraflarında farklılıklar vardır. Bu farklılıklar, fotoğrafta ya da filmde gördüğümüzde alışık olmadığımız şekilde karşımıza çıkar ve bu durum bize rahatsızlık verebilir.

Aşağıdaki fotoğrafta, Abraham Lincoln’ün orijinal ve aynada yansıtılmış haline bir göz atın. Aradaki bariz farkı hemen anlayacaksınız.

Aynada Beğensek de Fotoğraflarda Neden Kendimizi Beğenmeyiz?
Mere Exposure Effect (Maruz Kalma Etkisi) adı verilen psikolojik teoriye göre, daha sık gördüğümüz şeyleri daha çok severiz. Aynadaki görüntümüze alışkın olduğumuz için onu daha çekici bulurken, fotoğraflarda yüzümüzü farklı bir açıdan görmek rahatsız edici olabilir.

Ayrıca aynada kendinize bakarken, açıyı gerçek zamanlı olarak düzeltme avantajına sahipsiniz. Farkında olmadan, yüzünüzü her zaman en iyi açıdan görmeye çalışırsınız. Bu, kontrolün tamamen sizde olduğu bir süreçtir. Buna karşılık, fotoğraflar genellikle kontrolünüz dışında çekilir ve sizi her zaman en iyi açıdan yakalamayabilir.

Doğal Olmama

Gerçek hayatta bir nesneye baktığınızda, gözleriniz ve beyniniz görüntüyü en iyi şekilde algılamamız için otomatik olarak ayarlamalar yapar. Ancak bu zihinsel kalibrasyon, bir fotoğrafta gerçekleşmez. Bu nedenle, bir fotoğraf genellikle hoş olmayan gölgeler ve düzensiz ışık oyunlarını da yakalar.

Flaşı açmanız gerektiğinde ise işler daha da kötüleşir. Flaş, cildinizin parlak ve yağlı görünmesini sağlar. Yüz hatlarımızı keskinleştirir ve bunlarda kendinizi beğenmeme için yeterli sebeplerdir. Bu nedenle daha güzel fotoğraflara sahip olmak istiyorsanız, doğal ışıkta çekilmelisiniz.

Güldürücü kas olarak da bilinen rizoryus kaslar, gülmemizin dışında elmacık kemiğine bağlı kaslarımızı kontrol ediyor. Sahte gülüş dediğimiz hareket işte bu kasların hareketi ile oluşur. Oysa normal bir kahkahada sadece elmacık kasları değil, tüm yüz kasları yukarı doğru hareket edecektir. Bu da daha doğal görünmememizi sağlayacaktır.

Ayrıca birisi size bir fotoğraf için gülümsemenizi söylerse, gerçekten istemiyorsanız bunu yapmayın. Mümkün olduğu kadar rahat kalın, böylece yüz kaslarınız doğal olmayan ve hoş olmayan bir ifadeye dönüşmez.

“İstemli gülüşler” genellikle yapay bir görünüm yaratır ve bu da fotoğrafta hemen fark edilir. Doğal bir ifadeyle poz vermek, hem daha samimi hem de daha çekici bir görüntü sağlar. Gerçek gülümsemeler Duchenne gülümsemesi olarak bilinir.

Algılarımız

Hava Kuvvetleri pilotlarıyla yapılan testler, saniyenin yalnızca 1/220’sinde gösterilen bir görüntüde uçağı tanımlayabildiklerini göstermiştir. Çoğumuz savaş uçağı pilotu olmasak da, oldukça başarılı bir şekilde küçük farkları ayırt etme yeteneğine sahibiz.

Ancak söz konusu insanlar olduğunda, beyin her bir yüz ifadesini ayrıntılı şekilde algılamaz. Bunun yerine, andan ana değişen yüz ifadelerinin bir ortalamasını alır. Örneğin, başka biriyle konuşurken bir gözün seğirmesini veya yüz kaslarının her hareketini bilinçli olarak fark ettiğinizi düşünün. Bu tür detayları fark etmemeniz, beyninizin sizi aşırı uyarılmadan koruma şeklidir.

Bununla birlikte, kameralar bu süreci farklı şekilde işler. Bir fotoğraf karesi, tüm deformasyonları ve anlık ifadeleri olduğu gibi dondurur. Fotoğraflarda nasıl görüneceğiniz bir miktar şansa bağlıdır; çünkü her an, yüzünüzün farklı bir görünümünü yakalar.

Fotoğraflarda kendimizi beğenmeme nedenlerimizden biri de psikolojik etkilerden kaynaklanır. Gün içinde reklam panolarında, sosyal medya gönderilerinde ve Instagram sayfalarında sürekli etkileyici fotoğraflar görürüz. Ancak bu fotoğrafların büyük çoğunluğunun çeşitli düzenlemelerden geçtiğini unutmaya meyilliyiz. Kendi fotoğraflarımızda da aynı etkileyici sonuçları görmeyi bekleriz, ancak bu beklenti genellikle gerçeklikle örtüşmez.

Sonuç olarak

Muhtemelen fotoğraflarınızda düşündüğünüz kadar kötü görünmüyorsunuz ve kendinizi gereğinden fazla eleştiriyorsunuz. Kendinizi başkalarıyla veya düzenlenmiş fotoğraflarla karşılaştırmaktan vazgeçin. Unutmayın, gerçek güzellik, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmekte ve kendinize karşı nazik olmaktan gelir.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Batuhan Erdik

Grafik tasarımcısı ve bilgisayar meraklısı...

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir