Meşhur hikayede, Descartes her şeyden şüphe ederek işe başladı. En temel gerçekleri bile sorguladı ve “Düşünüyorum, öyleyse varım” ilkesine ulaştı. O halde, bugün biz de felsefenin kendisinden şüphe edelim. Gerçekten gerekli mi? Ne işe yarıyor? İnsanları yoldan çıkarıyor mu, yoksa onlara daha iyi düşünmeyi mi öğretiyor?

İslam düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Gazali, felsefeye oldukça farklı bir gözle bakıyordu. Ona göre felsefe, dini inançları sarsan tehlikeli bir uğraş olabilirdi. Öyle ki, İbni Sina ve Farabi gibi büyük filozofların dinden çıktığını bile iddia etmişti. Peki Gazali, felsefeyi neden sapkınlık olarak gördü?
Gazali Kimdir?
Kendi yazdığı mektuplara ve otobiyografisine göre Gazali, 1055-1056 yılında İran’ın kuzeyinde yer alan Tabaran Tus’ta doğmuştur. Gazali birçok Müslüman filozofun aksine daha kozmopolit bir ortamda yaşamıştır. Bu durum elbette Gazali’nin birçok görüşle iç içe olmasını ve onları araştırmasını sağlamıştır.

Onun yaşadığı dönemde İslam coğrafyası Altın Çağı’nı yaşıyordu. İslam coğrafyasında bilim ve felsefe alanında birçok yeni gelişme yaşanıyordu. Eski Yunan metinlerinin çevirileri yapılıyor ve o zamanın bilgileriyle geliştirilerek yeni bilgiler üretiliyordu.
Gazali de hem felsefe hem hukuk hem de teoloji ile ilgileniyordu. Fakat Gazali’nin felsefe ile olan ilişkisi çok daha başkaydı. Kendisi din ile felsefenin ilişkisine şüpheyle bakıyordu. Sebepleri tartışmalı olsa da Gazali, kendisini diğer Müslüman düşünürlerden farklı görüyordu.
İslam dünyasında İbni Sina ve Farabi gibi filozoflar, Aristoteles’in rasyonalist bakış açısından büyük ölçüde etkilenmişlerdi. Bu nedenle Kuran’ı yorumlamak için mantık ilkelerine sık sık başvurmuştu.

Ancak Gazali, akıl ve mantık yoluyla hakikate ulaşılabileceği fikrine şüpheyle yaklaşıyordu. Ona göre asıl bilgi kaynağı vahiydi ve hakikate ulaşmanın yolu sezgi ve “kalp gözü”ydü. Akıl, yalnızca dini öğretileri anlamak için bir araçtı, fakat tek başına insanı doğru bilgiye ulaştırmazdı.
Gazali’ye Göre İbni Sina’nın Sakıncalı Üç Felsefi Argümanı
Gazali, “Filozofların Tutarsızlığı” (Tehâfütü’l-Felâsife) adlı eserinde İbni Sina ve Farabi gibi filozofların İslam inancına zarar verdiğini savunmuş ve özellikle üç felsefi argümanı eleştirmiştir.
1. Evrenin Ezeli ve Ebedi Olduğu Görüşü
İbni Sina, Aristoteles’ten etkilenerek evrenin ezeli ve ebedi olduğunu savunuyordu. Yani, evrenin bir başlangıcı olmadığı gibi bir sonu da olmayacaktı. Ona göre, Tanrı zorunlu varlıktır ve evren Tanrı’dan zorunlu olarak var olmuştur.
Ancak Gazali için bu düşünce, İslam inancıyla çelişiyordu. Kuran’da evrenin Allah tarafından yaratıldığı ve bir başlangıcının olduğu açıkça belirtiliyordu. Eğer evren ezeli olsaydı, bu Allah’ın yaratıcı kudretini ve iradesini sınırlandırmak anlamına gelirdi. Gazali’ye göre evren, Allah’ın iradesiyle yoktan yaratılmıştı ve bir gün yine O’nun iradesiyle yok olacaktı.
2. Tanrı’nın Yalnızca Genel İlkeleri Bilmesi (Cüz’iyyatı Bilmemesi)
İbni Sina’ya göre Tanrı, yalnızca evrenin genel yasalarını bilir. Ancak tek tek bireylerin hayatlarını ve detaylarını bilmez. Ona göre Tanrı tüm varlığın ilk nedenidir, ancak bireysel olaylar Tanrı’nın bilgisinin bir parçası değildir.
Bu görüş Gazali için kabul edilemezdi, çünkü İslam inancında Allah her şeyi bilendir ve en küçük olaydan bile haberdardır. Gazali, Allah’ın her şeyi bildiğini ve her şeye müdahale edebileceğini savunarak bu görüşe şiddetle karşı çıktı.
3. Bedenin Ölümünden Sonra Ruhun Bağımsız Var Olması (Bedenin Dirilişinin Reddedilmesi)

İbni Sina, insanın ruhunun ölümsüz olduğunu ancak bedenin ölümle birlikte yok olduğunu ileri sürüyordu. Yani, beden öldüğünde yalnızca ruh var olmaya devam ederdi ve kıyamet günü bedenin yeniden dirilmesi söz konusu değildi.
Bu görüş Gazali’ye göre büyük bir sapkınlıktı. İslam inancında kıyamet günü, hem bedenin hem de ruhun dirileceği ve insanların Allah huzurunda hesap vereceği açıkça belirtiliyordu. Eğer ruh ölümsüz olsa ama beden yeniden dirilmeseydi, İslam’ın ahiret inancı ve hesap günü kavramı büyük ölçüde zarar görürdü.
Sonuç Olarak;
Günümüzde Gazali ve İbni Sina’nın fikirleri hâlâ tartışılmaktadır. Aklın mı yoksa vahyin mi öncelikli olduğu sorusu, yüzyıllar sonra bile felsefe ve teoloji arasındaki temel tartışmalardan biri olmaya devam etmektedir.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Al-Ghazali: Philosopher of the Islamic Golden Age ; Bağlantı: Al-Ghazali: Philosopher of the Islamic Golden Age (thecollector.com) ; Yayınlanma tarihi: 5 Ağustos 2022
- Ibn Sina vs Al-Ghazali: Is Philosophy Heresy? ; Bağlantı: Ibn Sina vs Al-Ghazali: Is Philosophy Heresy? (thecollector.com) ; Yayınlanma tarihi: 9 Mart 2023
- al-Ghazali ; Bağlantı: al-Ghazali (Stanford Encyclopedia of Philosophy) ; Yayınlanma tarihi: 8 Mayıs 2020
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel